Danıştay Kararı 10. Daire 1998/4977 E. 2000/380 K. 09.02.2000 T.

10. Daire         1998/4977 E.  ,  2000/380 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1998/4977
Karar No : 2000/380

Temyiz Eden (Davalı) : Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü – ANKARA
Vekili : …
Karşı Taraf (Davacı) : …
Vekili : …
İstemin Özeti : Sosyal Sigortalar Kurumu … Hastanesi İntaniye Servisinde Hepatit B teşhisi ile yatarak tedavi gören davacının, 4.8.1996 tarihinde doktor kıyafeti giymiş bir kişinin tecavüz etme teşebbüsünde bulunması nedeniyle duyduğu üzüntü ve sıkıntı karşılığı olarak 10.000.000.000.-lira manevi tazminatın ödenmesi istemiyle açılan dava sonucunda; … İdare Mahkemesince tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun bulunan mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince 2577 sayılı Yasanın 17/2 maddesi uyarınca duruşma istemi yerinde görülmeyerek gereği düşünüldü:
Dava, davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğundan bahisle olay nedeniyle duyulduğu ileri sürülen üzüntü ve sıkıntılara karşılık 10.000.000.000.-lira manevi tazminatın ödenmesi istemiyle açılmıştır.
Açılan bu dava sonunda, … İdare Mahkemesince, dosyanın incelenmesinden, Sosyal Sigortalar Kurumu … Hastanesi İntaniye Servisinde Hepatit B (sarılık) teşhisi ile yataklı tedavi gören davacının, 4.8.1996 tarihinde saat 03.30 sıralarında doktor kıyafeti giymiş bir kişi tarafından bıçakla tehdit edilerek ırzına tecavüz etme teşebbüsünde bulunulduğunun, sanık kişinin davacının yatmakta olduğu ve hastanenin zemin katında bulunan odanın penceresinden içeri girmek suretiyle olayı gerçekleştirdiğinin, hastane personeli olmayıp kimliği belirsiz bir kişi olduğunun, hastanede gece güvenlik görevlisi ve otomatik gözetleme ve kontrol cihazı bulunmadığının, aynı hastanede bu olaydan bir süre önce 28.5.1996 tarihinde benzer bir olayın meydana gelmesine rağmen hastane yetkililerince bu tür olaylara karşı önleyici ve caydırıcı hiçbir güvenlik tedbirinin alınmadığının, davacının yattığı odanın perceresinin yere çok yakın olmasına rağmen pencerelerde emniyet tedbirlerinin bulunmadığının anlaşıldığı, Yataklı Tedavi kurumlarında sağlık hizmetlerinin yanında hasta kabul hizmetleri, hasta ziyaretleri, idari ve teknik hizmetler, nöbet esasları, yemekhane hizmetleri, hasta refakatları, emniyet ve güvenlik hizmetleri gibi sağlık hizmetleriyle yakından ilgisi bulunan birçok hizmetin gereği gibi yerine getirilmesi bu arada, özellikle hastanede yataklı tedavi görmekte olan hastaların yangın, deprem, silahlı saldırı gibi her türlü tehdit ve tehlikeye karşı huzur ve güven içinde bulunabilmeleri için gerekli emniyet ve güvenlik tedbirlerinin alınması hastane yönetimini önem arzeden görevlerinden olduğu, oysa ki, yataklı tedavi kurumu olan Sosyal Sigortalar Kurumu … Hastanesinde meydana gelen olayın bir tesadüf sonucu olmayıp, hastane binasının güvenlik yönünden hiçbir şekilde korunmadığı, hastane giriş ve çıkışlarında gerekli güvenlik kontrollerinin yapılmadığı ve özellikle zemin kattaki pencerelerden giriş ve çıkışı önleyici tedbirlerin alınmadığı, kaldı ki bu olaydan kısa bir süre önce meydana gelen benzer bir olaydan sonra bile bu yönde ciddi bir çalışmanın yapılmadığı, bu itibarla, yukarda da belirtildiği üzere, yataklı bir tedavi kurumu olan hastanede emniyet ve güvenlik tedbirlerinin alınmamış olmasından dolayı meydana geldiği tartışmasız bulunan olayda davalı idarenin hizmet kusuru işlediğinin açık olduğu, sözkonusu olayın umumi bir yer olan hastanede ve hasta yatağında meydana gelmesi, özellikle aile çevresi başta olmak üzere olayın basın yoluyla kamu oyunca duyulması, daha sonra gelişen ve gelişmesi muhtemel diğer olaylar dikkate alındığında davacının ağır bir üzüntü ve ruhsal sıkıntı duyduğu ve yaşamı boyuncu da bu durumun manevi ve ruhi etkisi altında kalabileceği, dolayısıyla davacının manevi yönden çektiği sıkıntı ve ızdırapların parasal karşılıkla giderilmesine olanak bulunmamakla birlikte, bu tür manevi zararlara karşılık olarak takdiren belirlenecek bir miktar paranın davacıya tazminat olarak ödenmek suretiyle, kısmen de olsa manevi yönden tatmin edilmesi gerektiği, sonuç olarak, olayın niteliği itibariyle davacının yaşamındaki etki ve sonuçları gözönüne alınmak suretiyle takdiren 5.000.000.000.-liranın manevi tazminat olarak davalı idareden alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Davalı idare, hukuka aykırı olduğu savıyla anılan kararın temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
İdare ve Vergi Mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3622 sayılı Yasayla değişik 49.maddesinde yer alan sebeblerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen ve yukarıda özetlenen gerekçelere dayalı olarak verilen … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı, usul ve hukuka uygun olup, bozma nedeni bulunmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddine ve anılan kararın onanmasına, 9.2.2000 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

AZLIK OYU : Dava, davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğundan bahisle, olay nedeniyle duyulduğu ileri sürülen üzüntü ve sıkıntılara karşılık olarak 10.000.000.000.-lira manevi tazminatın ödenmesi istemiyle açılmıştır.
Manevi tazminatın, patrimuanda meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı değil, tatmin aracı olduğu, olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabın kısmen de olsa hafifletmeyi amaçladığı dikkate alındığında, takdir edilecek manevi tazminatın da zenginleşmeye yol açmayacak miktarda saptanması gerekmektedir. Diğer taraftan, olaydan davacıya tecavüz girişiminde bulunulduğu, tecavüzün gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, İdare Mahkemesince tecavüzün gerçekleşmediğide dikkate alınarak manevi tazminatın zenginleşmeye yol açmayacak miktarda saptanması gerekmektedir.
Açıklanan nedenle, olaydan dolayı …-lira manevi tazminata hükmeden İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiğinden, onanması yönündeki çoğunluk kararına katılmıyoruz.