Danıştay Kararı 10. Daire 1998/4814 E. 1999/2945 K. 26.05.1999 T.

10. Daire         1998/4814 E.  ,  1999/2945 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1998/4814
Karar No : 1999/2945

Temyiz Eden (Davacılar) : …
Karşı Taraf (Davalı) : …
Vekili : …
İstemin Özeti : Davacılar murisi …’in ölümünde davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek meydana gelen maddi ve manevi zararın giderilmesi için 200.000.000 TL maddi, 4000.000.000 TL manevi tazminatın 16.2.1994 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılan dava sonucunda … İdare Mahkemesince davanın reddi yolunda verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Davacılar murisi …’in ölümünde davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek meydana geldiği belirtilen maddi ve manevi zararların tazmini için açılan bu davada her ne kadar Yüksek Sağlık Şurasınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu verilen 23.7.1997 tarih ve 95435 sayılı Kararda, hastaya gerekli ve tıbben yapılması gereken muayene ve tetkiklerin yapılarak tedavisinin uygulandığı ve bir hastaya gösterilmesi gereken ortalama özenin gösterilmiş olduğu ayrıca hastaya erken teşhis konulsa da sonucun değişmeyeceği belirtilmekte ise de dosyadaki mevcut bilgi belgelerin incelenmesinden davacıların eş ve annesi olan ölen kişinin idarenin savunduğunun aksine 17.11.1992 tarihinden önce hastaneye başvurduğu 22.7.1992 tarihinde yapılan incelemede “Fundus Pilileri nisbeten kabadır.” saptamasıyla Endeskopik incelemenin önerildiği ve yine davacılar murisinin 26.4.1993 tarihinde … Üniversitesi Hastanesine başvurması sonrasında da aynı tanıya istinaden yapılan inceleme sonucu 12.5.1993 tarihinde “Mide Kanseri” olduğu sonucuna ulaşıldığının görüldüğü, bu durumda … Hastanesinde 5.2.1993 tarihinde yapılan Endeskopik incelemede herhangi bir rahatsızlığının olmadığı sonucuna ulaşılmak suretiyle “Psikolojik Semptomların” mevcut olduğundan bahisle ilgiliye psikoloğun önerilmesi karşısında tıbbi faaliyetin yürütülmesinde gerekli özenin gösterildiğini kabule olanak bulunmamaktadır.
Ancak teknik bir incelemeyi gerektiren konuda Sağlık Şurası tarafından erken teşhis konulsa dahi sonucun değişmeyeceği belirtildiğinden davacıların maddi kaybının tazmininden söz edilmesi olanağı bulunmamasına karşın olayın niteliği, faaliyetin yürütülüş biçimi ve hastaya ait dosyanın da bulunamayışı dikkate alındığında kamu hizmetinin özensiz sunulduğu sonucuna varıldığından
davacıların bu olaylar nedeniyle duydukları acı ve üzüntünün kısmen de olsa hafifletilmesi için manevi tazminata hükmedilmesi dolayısıyla anılan İdare Mahkemesi kararının manevi tazminatın reddine ilişkin bölümünün bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Sağlık hizmeti riskli bir hizmet olduğundan idareyi tazminle yükümlü tutabilmek için ağır hizmet kusuru aranmalıdır.
Dosyadaki belgelerin incelenmesinden de, olayda gerekli tetkik ve tahlillerin yapıldığı dolayısıyle sağlık hizmetinin yürütülmesinde idareye yüklenecek ağır kusurun bulunmadığı anlaşılmıştır.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle İdare Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Dava, davacılar murisinin ölüm olayında davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek meydana geldiği belirtilen 200.000.000 lira maddi, 400.000.000 lira manevi zararın 16.2.1994 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince; idarenin hukuki sorumluluğunun yalnızca hizmet kusuru kavramına dayanmadığı kusur şartı aranmadan da sorumlu tutulabildiği, kural olarak idarenin yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olan nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olduğu, olayda davacıların desteği olan …’in boğazında hissettiği ağrılar ve yutkunma zorluğu nedeniyle davalı idare bünyesindeki … Hastanesine gittiği, belirli aralıklarla muayene ve tetkiklerinin ve tedavinin yapıldığı, 16.2.1994 tarihinde ise öldüğü, ölümle sonuçlanan hastalığın tanı ve tedavisinde gerekli özenin gösterilip gösterilmediği yanılgı yada eksik inceleme, tedavide çelişkiler ve zaman yönünden gecikmeler bulunup bulunmadığı konularında Yüksek Sağlık Şurasına yaptırılan inceleme sonucu düzenlenen raporda; bir hastaya gösterilmesi gereken ortalama özenin gösterildiği, ayırca hastaya erken teşhis konulsa da sonucun değişmeyeceğinin belirlendiği, olayda herhangi bir ihmal ve kusurun sözkonusu olmadığı sonucuna ulaşıldığı bu durumda davalı idarenin hizmet kusurundan sözetme olanağı bulunmadığı gibi olayda kusursuz sorumlulukdan sözedilemeyeceği dolayısıyla davalı idarenin eylem yada işleminden doğan sorumluluğunu gerektiren bir zarar bulunmamakla davacının isteminde isabet görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı, huuka uyarlık bulunmadığını ileri sürdüğü anılan İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenip bozulmasını istemektedir.
İdare ve Vergi Mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3622 sayılı Yasayla değişik 49.maddesinde yer alan sebeblerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen ve yukarıda özetlenen gerekçelere dayalı olarak verilen … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı, usul ve hukuka uygun olup, bozma nedeni bulunmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddine ve anılan kararın onanmasına, 26.5.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.