Danıştay Kararı 10. Daire 1998/3993 E. 1998/7250 K. 28.12.1998 T.

10. Daire         1998/3993 E.  ,  1998/7250 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1998/3993
Karar No : 1998/7250

Temyiz Eden (Davalı) : T.C Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
Vekili : …
Karşı Taraf (Davacı) : …
İstemin Özeti : … Çimento Sanayi Ticaret A.Ş.’nin satışına ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 16.5.1996 tarih ve … sayılı kararının iptaline dair … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının davalı idare tarafından temyizen incelenip, bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddiyle bozulması istenen kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Davacı vakfa ait vakıf senedinin 3.maddesinde vakfın genel amaçları arasında özelleştirme uygulamalarını izlemek ve değerlendirmenin yer alması ve iptali istenilen işlemin özelleştirmeye ilişkin olması karşısında dava açma ehliyetinin bulunmadığı yolundaki iddia varit görülmemiştir.
Esasa gelince; Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle İdare Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Dosyanın tekemmül ettiği anlaşılmakla yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeden ve 2577 sayılı Yasa’nın 17. maddesinin 2. fıkrası uyarınca davalı idarenin duruşma istemi de kabul edilmediğinden, temyiz istemi incelendi;
… Çimento Sanayi Ticaret A.Ş.’nin satışına ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 16.5.1996 tarih ve … sayılı kararının iptali istemiyle dava açılmıştır.
… İdare Mahkemesince, işlemin dayanağı 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesi ve Bazı Kanun ve Kanun Hükümünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 18. maddesinin “Değer Tesbiti”ne ilişkin (B) bendi ve “İhale Usulleri”ne ilişkin (C) bendinin Anayasa’ya aykırılığı iddiasının mahkemelerince ciddi görülerek , Anayasa Mahkemesine başvurulması üzerine, Anayasa Mahkemesi’nin 9.4.1997 tarih ve E:1997/35, K:1997/45 sayılı kararıyla anılan Yasa’nın 18. maddesinin (B) ve (C) bendlerinin iptaline karar verildiği ve gerekçeli kararın 8.8.l997 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandığı, bu durumda 4046 sayılı Yasa’nın 18. maddesinin (B) bendinde öngörülen usulle değer tesbiti yapılarak, (C) bendindeki usulle de özelleştirilmesine karar verilen işletme hakkındaki dava konusu işlemin, dayanağı yasa hükümlerinin Anayasa Mahkemesince Anayasa’ya aykırılığının belirlenerek iptal edilmesi karşısında, hukuki dayanağının kalmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından, davacıların 2577 sayılı Yasada öngörülen anlamda dava açma ehliyetlerinin olmadığı, 2575 sayılı Yasa’nın 24/c-d maddesi uyarınca davanın ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’ın görevine girdiği, açılan davanın davacı yönünden taşınmazın mülkiyetine ilişkin olmaması nedeniyle de yetkili mahkemenin işlemi tesis eden idarenin bulunduğu yer idare mahkemesi olan … İdare Mahkemesi olduğu, Anayasa Mahkemesi kararına dayanan İdare Mahkemesi kararının Anayasa’nın 153. maddesinde öngörülen “iptal kararlarının geriye yürümeyeceği” kuralına aykırı olduğu, öğreti ve yargısal kararlarda bu ilkeye ilişkin olarak, bu ilkenin kazanılmış hakları ve hukuksal güvenliği sağlamak amacını taşımakla birlikte, katı bir biçimde uygulanmasının iptal kararından istenilen ve beklenilen sonucun gerçekleşmesini önleyici bir durum yaratacağının kabul edildiği, Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmekle birlikte, Resmi Gazete’de yayımlanmadan önce şeklen yürürlükte bulunan Yasa hükümleri uyarınca gerçekleştirilen işlemlerin hukuka aykırılığının iddia edilemeyeceği, işlemler sonucu üçüncü şahıslar lehine çıkan kazanılmış haklara dokunulamayacağı, iptal kararının uygulanmasının da olanaksız olduğu, diğer yandan İdare Mahkemesince Anayasa Mahkemesi kararının Resmi Gazete’de yayınlanmadığı için henüz bağlayıcılığının olmadığı bir aşamada yürütmenin durdurulmasına karar verilip sonra da iptal kararını vermek için Resmi Gazetede yayımlanmasının beklenmesinin adil yargılamayla da bağdaşmadığı iddiasıyla anılan mahkeme kararının temyizen incelenip, bozulması istenilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-a maddesinde, iptal davasının subjektif ehliyet koşulu “menfaat ihlali” olarak yer almışken; bu koşul, 4001 sayılı Yasayla; çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması ve imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren hususlar hariç olmak üzere “kişisel hak ihlali” olarak değiştirilmiş; ancak 2577 sayılı Yasanın 4001 sayılı Yasayla değişik 2/1-a maddesi 21.9.1995 tarih ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmiştir. Dolayısıyla, yeni bir yasal düzenleme yapılıncaya kadar, belirtilen konuda yasal boşluk bulunmaktadır.
İdari dava türlerinden iptal davalarının tanımı ve tanımı kapsamındaki subjektif ehliyet koşulu konusunda mevzuat boşluğu var olmakla birlikte; iptal davasının içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri gözönüne alındığında, idare hukuku alanında tek taraflı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen idari işlemlerin ancak bu idari işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü zorunludur.
Dosyanın incelenmesinden, iptali istenilen işlemin, davacı … Vakfı’nın yukarıda belirtilen anlamda meşru kişisel ve güncel bir menfaatini etkilemediği anlaşılmaktadır.
Davacı vakfın amaçları arasında özelleştirme uygulamalarının izlenmesi ve değerlendirilmesinin bulunması ve iptali istenilen işlemin özelleştirmeye ilişkin olması da, davacının hukuki statüsü karşısında dava açma ehliyeti kazandırmamaktadır.
Bu itibarla davanın ehliyet yönünden reddi gerekirken, esasına girilerek karar verilmesinde de hukuki isabet görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, 2577 sayılı Yasa’nın 49.maddesi uyarınca davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine 28.12.1998 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.