Danıştay Kararı 10. Daire 1998/3026 E. 2000/5748 K. 16.11.2000 T.

10. Daire         1998/3026 E.  ,  2000/5748 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1998/3026
Karar No : 2000/5748

Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davalı): …
Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davacı): …
Vekilleri : …
İstemin Özeti : Davacı şirket tarafından gerçekleştirilen ihracatın karşılığı olarak getirilen dövizin sahte döviz beyan tutanaklarına dayanması nedeniyle ihracaat taahhüdünün kapatılmamış kabul edilerek haksız yere ödenen teşvik tutarının cezai faiziyle birlikte geri istenilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan dava sonucunda, teşvik primleri yönünden davanın reddine ve cezai faiz yönünden işlemin iptaline karar veren … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyize gelen taraflarca savunma verilmemiştir.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyizen incelenip bozulması istenilen idare mahkemesi kararının davanın reddine ilişkin bölümünde hukuka aykırılık bulunmadığından kararın bu kısmının onanması gerekmektedir. Kararın iptale ilişkin kısmının ise; uyuşmazlığa konu faiz mahkeme kararında belirtildiği biçimde gecikme zammı değil teşvik mevzuatı çerçevesinde alınan taahhütname gereğince istenilen cezai faiz olduğundan bozulması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Davacı şirket tarafından yapılan ihracatın karşılığı getirilen dövizin sahte döviz beyan tutanaklarına dayandığından bahisle haksız yere ödenen teşviğin cezai faiziyle birlikte geri istenilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın,teşviğe ilişkin kısmını reddedip,cezai faize ilişkin kısmını ise iptal eden idare mahkemesi kararının bozulması taraflarca istenilmektedir.
Davacının,temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Davalı idarenin temyiz istemine gelince; 2.5.1994 tarih ve 94/7 sayılı Para-Kredi ve Koordinasyon Kurulu kararının II-2 nci maddesinde,teşvik edilen hakedişlerin hesaplanmasına ilişkin esaslar düzenlenmiş,7 nci fıkrasında da,hesabın açılışı sırasında imalatçı ve/veya ihracatçılardan bir taahhütname alınacağı öngörülmüştür. Taahhütnamede,ibraz edilen belgelerde haksız iktisaba
yol açacak bir durum tesbiti halinde bu tutarın mahsup tarihinden itibaren 6183 sayılı Yasada öngörülen gecikme zammı oranına eşit faizi ile birlikte geri ödeneceği belirtilmektedir.
Dolayısıyla,2.5.1994 tarih ve 94/7 sayılı Para Kredi ve Koordinasyon Kurulu Kararı uyarınca teşvik edilen ihracatlarda kullanılan belgelerin sahteliğinin anlaşılması durumunda haksız yere ödenen meblağ mahsup tarihinden itibaren işletilecek gecikme faizi ile birlikte geri alınacaktır.Gecikme faizinin miktarının 6183 sayılı Yasada öngörülen gecikme zammı tutarı kadar olması ise faize gecikme zammı niteliğini kazandırmıyacağı kuşkusuzdur.
Bu itibarla,mevzuatta yer alan bu açık hükme rağmen istenilen faizin gecikme zammı olarak nitelendirilmesi suretiyle 6183 sayılı Yasanın 37 nci maddesinden bahisle iptal edilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle,davacı temyiz isteminin reddi,davalı temyiz isteminin ise kabulü ile idare mahkemesi kararının bu yönden bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Davalı idarenin duruşma istemi 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 17.maddesi uyarınca kabul edilmeyerek temyiz istemi incelendi.
Dava, davacı şirket tarafından gerçekleştirilen ihracat karşılığı olarak getirilen dövizin sahte döviz beyan tutanaklarına dayandığından bahisle ihracat taahhüdünün kapatılmamış kabul edilerek haksız yere ödenen teşvik tutarının cezai faiziyle birlikte geri istenilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince; davacı şirketin gerçekleştirdiğini öne sürdüğü ihracatın karşılığı yurda getirilen dövizin Kargamış Gümrük Müdürlüğünce düzenlenen sahte döviz beyan tutanaklarına dayandığının gümrük müfettişlerince düzenlenen fezlekeden anlaşıldığı, dolayısıyla ihracat taahhüt hesaplarının usulüne uygun olarak kapatılmadığı, bu haliyle ödenen teşvik tutarlarının geri istenilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, teşvik tutarına ilişkin cezai faizin dayanağını davacıdan alınan taahhütname oluşturmasına rağmen taahhütnamede cezai faizin oranının 6183 sayılı Yasada öngörülen gecikme zammı oranına eşit olacağının belirtilmesi nedeniyle istenilen cezai faizin gecikme zammı niteliğinde olduğu, gecikme zammının ise 6183 sayılı Yasanın 37 ve 51. maddeleri gereğince kamu alacağının vadesinde ödenmemesi halinde istenilebilceği dikkate alındığında teşvik tutarının davacıya ödendiği tarihten itibaren gecikme zammı niteliğinde cezai faiz istenilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle alacağın aslı yönünden davanın reddine, gecikme zammı yönünden işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idare, haksız ödenen teşvik tutarı alacağının aslı ile birlikte istenilen faizin gecikme zammı değil taahhütname gereğinde cezai faiz olduğu iddiasıyla kararın cezai faize ilişkin kısmının; davacı ise, döviz tutanaklarının gümrük idaresince düzenlenmesi nedeniyle sahte olmadığı iddiasıyla kararın alacağının aslına ilişkin kısmının temyizen incelenip bozulmasını istemektedir.
Temyizen incelenip bozulması istenilen idare mahkemesi kararının kamu alacağının aslı yönünden davanın reddine ilişkin bölümünde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
İdare Mahkemesi kararının faize ilişkin kısmına gelince;
İhracat ve İhracata Dayalı İmalatın Desteklenmesi Hakkında 7.3.1994 tarih ve 94/5349 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 5. maddesine istinaden yürürlüğe konulan 94/7 sayılı Para Kredi ve Koordinasyon Kurulu Kararının 8/a maddesinde, ihracatçılardan Maliye Bakanlığına hitaben yazılmış bir taahhütname alınacağı öngörülmüş olup sözkonusu taahhütnamede, ihracatcı adına Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasında açılan hesabın haksız kullanımına yol açacak bir durumun tespiti halinde bu tutarın 6183 sayılı Yasada öngörülen gecikme zammına eşit oranda faizi ile birlikte aynı kanun hükümlerine göre geri ödeneceği düzenlenmiştir.
Görüldüğü üzere konuyla ilgili teşvik mevzuatı, haksız yere teşvikten yararlanmanın önüne geçmek ve bu konuda doğacak idare zararının telafisi için ilgililerden bir taahhütname alınmasını ve haksız yararlanma durumunun tepsiti halinde ise yararlanılan tutarın faizi ile birlikte tahsilini öngörmüştür. Sözkonusu mevzuatta düzenlenen faiz ise haksız yararlanma halinde cezai şart olarak getirilmiş olup bu faizin 6183 sayılı Yasa hükümlerinde öngörülen gecikme zammı oranına eşit olacak şekilde hesaplanması cezai şart niteliğini değiştirmemektedir.
Dava konusu olayda davacı şirket tarafından gerçekleştirilen ihracatın bedeli dövizlerin dayanağı Kargamış Gümrük Müdürlüğünce düzenlenen döviz beyan tutanaklarının sahte olduğunun inceleme raporuyla tespit edilmesi nedeniyle ihracat taahhüt hesabının kapatılmamış kabul edilerek bu ihracatlar nedeniyle yararlanılan teşviklerin cezai faiziyle birlikte geri ödenmesi istenilmektedir.
İdare Mahkemesince, istenilen faizin, 6183 sayılı Yasada öngörülen gecikme zammı oranına eşit oranda alınacağının taahhütnamede belirlenmesi nedeniyle bu faizin cezai faiz değil gecikme olduğu esas alınarak işlemin faize ilişkin kısmının iptaline karar verilmişse de, tahsil edilmek istenilen faizin, 6183 sayılı Yasada öngörülen gecikme zammı oranına eşit oranda alınmak istenmesi, bu faizin yalnızca miktarının hesaplanmasında izlenecek yöntemi göstermekte olup cezai şart niteliğinden olduğunu değiştirmemektedir.
Dolayısıyla mevzuatta öngörülen taahhütname gereğince cezai şart niteliğinde istenilen uyuşmazlığa konu faiz gecikme zammı değil cezai faizdir.
Bu durumda mahkemece, alacağın aslı ile birlikte tahsil edilmek istenilen faizin cezai faiz olduğu gözönünde bulundurularak bir karar verilmesi gerekirken faizin gecikme zammı niteliğinde olduğu gerekçesiyle dava konusu işlemin cezai faize ilişkin kısmının iptaline karar verilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacı temyiz isteminin reddiyle … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının davanın reddine ilişkin bölümünün onanmasına, davalı idare temyiz isteminin kabulüyle, anılan mahkeme kararının işlemin iptaline yönelik bölümünün bozulmasına, bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan İdare Mahkemesine gönderilmesine 16.11.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.