Danıştay Kararı 10. Daire 1998/2828 E. 1998/3479 K. 01.07.1998 T.

10. Daire         1998/2828 E.  ,  1998/3479 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1998/2828
Karar No : 1998/3479

Temyiz Eden (Davalı) : İçişleri Bakanlığı – ANKARA
Karşı Taraf (Davacı) : …
Vekili : …
İstemin Özeti : Davacıların, polis tarafından öldürülen murislerinden dolayı desteğinden yoksun kaldıklarından bahisle uğradıklarını iddia ettikleri 240.000.000.-TL. maddi ve 100.000.000.-TL. manevi olmak üzere toplam 340.000.000.-TL.zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açtıkları dava sonucunda, … İdare Mahkemesince; tazminat isteminin kabulü yolunda verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Hırsızlık suçundan aranan davacılar murisinin yakalanması sırasında kaçmaya başlaması sonucu, kendi kusuru nedeniyle ölüm olayına sebebiyet verdiğinden zarar ile eylem arasındaki uygun illiyet bağı ortadan kalktığından, olayda kusursuz sorumluluk ilkesinin uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Buna göre tazminat isteminin reddi gerekmektedir.
Bu nedenle, idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Hırsızlık suçundan aranmakta olan davacıların murisinin yakalanması sırasında polis memurları tarafından öldürülmesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davayı, Danıştay 10. Dairesinin bozma kararına uyarak olayda objektif sorumluluk esaslarına göre idarenin sorumlu tutulması gerektiğinden bahisle kabul eden idare mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.
Danıştay 10. Dairesinin E:1996/5958 sayılı dosyasına verdiğimiz düşüncede de belirttiğimiz üzere, olayın oluşuna göre zararın doğmasına davacıların murisinin eyleminin sebep olduğu, dolayısıyla zarar ile idarenin eylemi arasında uygun illiyet bağının bulunmadığı anlaşıldığından İdare Mahkemesinin aksi yöndeki kararında hukuka uyarlık görülmemiştir. Bir an için idare mahkemesinin kararında yer alan gerekçe doğrultusunda illiyet bağının varlığı kabul edilse dahi zarar miktarı saptanırken davacıların murisinin olayın oluşumundaki etkisi dikkate alınarak belli bir oran dahilinde tazminata hükmedilmesi gerekirken tamamının ödenmesi yolunda hüküm kurulmuş olması da hukuka aykırı bulunmuştur.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteğinin kabulüyle İdare Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Dava, hırsızlık suçunda aranmakta olan davacıların murisi …’nun polis tarafından yakalanması sırasında kaçmaya başlaması nedeniyle öldürülmesi sonucu desteğinden yoksun kalındığından bahisle uğranıldığı öne sürülen 240.000.000.-TL.maddi ve 100.000.000.-TL. manevi olmak üzere toplam 340.000.000.-TL. zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince; Dairemizin 26.12.1996 tarih ve E:1996/5958, K:1996/8726 sayılı bozma kararına uyularak idarenin tazmin sorumluluğu bulunup bulunmadığı saptanırken öncelikle olayda idarenin hizmet kusuru olup olmadığının, hizmet kusurunun bulunmaması halinde kusursuz sorumluluğun olayda uygulanıp uygulanmayacağının araştırılması gerektiği, dava konusu olayın; davacıların hırsızlık suçundan aranan murisi …’nun bir ihbar üzerine yakalanması için ikametgahına gidildiğinde kaçmaya başlaması sonucu yakalamaya çalışan polislerden komiser olanının tabancasından çıkan kurşunla ölmesi biçiminde meydana geldiği, ölüme sebebiyet veren komiserin yargılanması sonucu … Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla altı yıl sekiz ay ağır hapis cezasına çarptırıldığı, fakat bu kararın temyizi sonucu Yargıtay … Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile bozulması üzerine bozma kararına uyan … Ağır Ceza Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucu … tarih ve E:…, K:… sayılı kararla beraatine karar verildiği, … Ağır Ceza Mahkemesinin bu beraat kararının incelenmesinden, hırsızlık suçundan aranan davacılar murisinin ikametgahının bulunduğu yerde yakalanacağını anlaması üzerine kaçmaya başladığının, kovalama sırasında komiserin ayağının tökezleyerek düşmesi nedeniyle gayri iradi olarak elindeki tabancanın patlaması nedeniyle çıkan kurşunun murise isabet ettiğinin, bunun aksini gösteren bir kanıtın bulunmadığının anlaşıldığı, bu haliyle olayda hizmet kusuru bulunmadığı, olayın genel güvenliği sağlama ve adli zabıta görevi biçiminde yürütülen kamu hizmetinin ifası sırasında meydana geldiği ve zararla eylem arasında nedensellik bağı bulunduğu dolayısıyla idarenin kusursuz sorumluluğunu gerektiren bir durumun oluştuğu, buna göre doğan zararın tazmini gerektiği ayrıca ölüm olayı nedeniyle duyulan acı ve üzüntüyü kısmen de olsa hafifletmek için manevi tazminata hükmedilebileceği, destekten yoksun kalınan zarar miktarının tespiti açısından yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda uğranılan toplam zarar …-TL. olarak belirlenmesine karşın davacılar istemiyle bağlı kalmak gerektiği gerekçesiyle yasal faiziyle birlikte ….-TL. maddi tazminat ile ….-TL. manevi tazminatın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı idare, ölen kişinin kendi kusurundan dolayı öldüğünü, eylemle zarar arasında nedensellik bağı bulunmadığı, olayda kusursuz sorumluluk ilkesinin uygulanamayacağı iddialarıyla kararın temyizen incelenip bozulmasını istemektedir.
İdare ve Vergi Mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3622 sayılı Yasayla değişik 49.maddesinde yer alan sebeblerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen ve yukarıda özetlenen gerekçelere dayalı olarak verilen … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı, usul ve hukuka uygun olup, bozma nedeni bulunmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddine ve anılan kararın onanmasına, 1.7.1998 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.