Danıştay Kararı 10. Daire 1998/2329 E. 1999/5360 K. 27.10.1999 T.

10. Daire         1998/2329 E.  ,  1999/5360 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1998/2329
Karar No : 1999/5360

Davacı : …
Vekili : …
Davalılar : 1- Başbakanlık – ANKARA
2- Maliye Bakanlığı – ANKARA
İstemin Özeti : Davacı vakfa vergi muafiyeti tanınması yolundaki 14.10.1988 tarih ve 88/13406 sayılı Kararnamenin yürürlükten kaldırılmasına ilişkin 24.11.1997 tarih ve 97/10317 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın; vergi muaflığına aykırı bilinçli davranışları yok iken ve Tüzük ve Tebliğ hükümlerinde belirtilen yasal uyarı ve işlemler yapılmadan vergi muafiyetinin kaldırılmasının hukuka aykırı olduğu iddiasıyla iptali istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : 1- Maliye Bakanlığı, savunma vermemiştir.
2- Başbakanlık, Yasada öngörülen muafiyet amaçları doğrultusunda faaliyet göstermediği, gelirlerini öngörülen oranlarda hizmete tahsis etmediği anlaşılan davacı vakfın vergi muafiyetinin kaldırılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : 903 sayılı Yasa’nın 4.maddesinde yer alan “vergi muafiyeti” uygulamasından kaynaklanan ve vergi ile ilgili bulunan bu uyuşmazlığın 2575 sayılı Yasa’nın 27/b maddesi uyarınca vergi, resim ve harçlarla ilgili olup diğer vergi dava dairelerinin görevleri dışında kalan davaları çözümlemekle görevli Danıştay Üçüncü Dairesinde karara bağlanması gerektiğinden, dosyanın anılan Daireye gönderilmesi gerekmektedir.
Dairemizin görevli olduğu sonucuna varılması halinde ise; Yasal koşul ve usullere uyularak alınan dava konusu kararda hukuka aykırılık bulunmadığından, davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Dava,davacı Vakfa vergi muafiyeti tanınması yolundaki 14.10.1988 tarih ve 88/3406 sayılı kararnamenin yürürlükten kaldırılmasına ilişkin 24.11.1997 tarih ve 97/10317 sayılı Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.
903 sayılı Kanunun 4.maddesinde Bakanlar Kurulunca gelirlerinin en az % 80’nini nevi itibariyle genel,özel ve katma bütçeli idareler bütçeleri içinde yer alan bir hizmetin veya hizmetlerin yerine getirilmesinde istihdaf etmek üzere tahsisen kurulacağı kabul edilen vakıflara,tahsis edilen miktar için vergi muafiyeti tanınabileceği hükme bağlanmıştır.
Bu hükme göre Vakıflara Bakanlar Kurulunca tanınacak vergi muafiyetinin şartları,usul ve esasları vergi muafiyeti tanınan vakıfların yerine getirecekleri yükümlülükler ve vergi muafiyetinin kaldırılması esasları da 28.7.1994tarih ve 22004 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 48 seri nolu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile belirlenmiştir.Anılan Tebliğin I.bölümünün 5.maddesi uyarınca,vergi muafiyeti tanınan vakıfların yıl içinde elde ettikleri brüt gelirlerin % 20’sini idame masrafları ile ihtiyatlara ve vakıf malvarlığını arttıracak yatırımlara kalan % 80’nini ise eğitim,sağlık,kültür,bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetlerinden oluşan amaçlara ayırmaları ve harcamaları gerekmektedir.Bu vakıflara vergi muafiyeti tanınırken bu hususun resmi senetlerinde yazılı olması ve fiilende uyulması şart olarak başlangıçta aranmaktadır.
Ayrıca yine aynı tebliğin III bölümünün 2. maddesinde bu vakıflarca dönem sonunda düzenlenecek bilanço, gelir-gider tablosu ve kesin bütçenin yeni yılın ilk üç ayı içinde yeminli mali müşavire tasdik ettirilerek, aynı yılın tasdik raporu ve faaliyet raporu ile birlikte Maliye Bakanlığına gönderilmesinin zorunlu olduğu; 3. maddesinde de elde edildiği yıl içinde amaçlara harcaması gerektiği halde, vakıf yönetiminin idaresi dışında bazı nedenlerle harcanamayan gelirlerin vakıf resmi senedinde yazılı eğitim, sağlık, kültür bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetleri ile ilgili amaçların gerçekleştirilmesine yönelik yatırımlar için, Maliye Bakanlığı tarafından izin verilmek suretiyle fon hesabında tutulabileceği belirtilmiştir. Aynı tebliğin IV. bölümünde ise bu vakıfların vergi muafiyeti tanınmasına ilişkin şartları ihlal etmeleri veya belirlenen yükümlülükleri yerine getirmemeleri halinde vergi muafiyetlerinin kaldırılacağı açıklanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden davacı vakfın 1994, 1995 ve 1996 yılı hesap ve faaliyetlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen 12.5.1997 tarihli raporda idame masrafları ile ihtiyatlara ve vakıf malvarlığını artıracak yatırımlara ilişkin harcamaların brüt gelirin % 20 sini geçmemesi gerekirken sözü edilen gelirlerin 1995 yılında % 39 u, 1996 yılında % 23 üne ulaştığı, brüt gelirin enaz % 80 ninin elde edildiği yıl içinde eğitim sağlık, kültür bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinden oluşan amaçlara harcanması gerekirken sözü edilen oranın 1994 yılında % 5, 1995 yılında % 8, 1996 yılında ise % 20 düzeyinde kaldığı harcanmayan gelirlerin sürekli olarak gelecek yıllara devredildiği tesbit edilmiştir.
Gerek 903 sayılı Yasadaki düzenlemeden gerekse 48 sayılı Genel Tebliğde aranan şartlardan vakıflara tanınan vergi muafiyetinin vakıfların faaliyetlerinin devletin kamu hizmeti yükünü azaltıcı etki yaratacak nitelikte olması halinde mümkün olduğu açıktır. Aksi halin kabulü mükellefler arasında haksız rekabete neden olacağı gibi vergi yükümlülüğünde eşitlik ilkesinede aykırıdır.
Netice olarak, resmi vakıf senedinde yazılı amaçlarının gerçekleştirilmesi yönünde 903 sayılı Yasanın 4. maddesine uygun etkin faaliyet göstermeyen ve vergi muafiyet şartlarını ihlal eden ve devletin kamu hizmeti yükünü azaltıcı etkisi olan faaliyetlerde bulunmayan davacı vakfın vergi muafiyetinin kaldırılması yolundaki Bakanlar Kurulu kararında hukuki isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenle usul ve yasaya uygun bulunan kararın iptali istemiyle açılan davanın reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Dava, davacı vakfa vergi muafiyeti tanınması yolundaki 14.10.1988 tarih ve 88/13406 sayılı Kararname’nin yürürlükten kaldırılmasına ilişkin 24.11.1997 tarih ve 97/10317 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın iptali istemiyle açılmıştır.
Türk Medeni Kanunu’nda değişiklik yapılmasına ilişkin 903 sayılı Yasa’nın 4.maddesinde, Bakanlar Kurulunca gelirlerinin en az %80’ini nevi itibariyle genel, özel ve katma bütçeli idareler bütçelerinde yer alan bir hizmetin veya hizmetlerin yerine getirilmesini istihdaf etmek üzere tahsisen kurulacağı kabul edilen vakıflara, tahsis edilen miktar için vergi muafiyeti tanınabileceği hükme bağlanırken; Türk Medeni KanunuHükümlerine Göre Kurulan Vakıflar Hakkında Tüzük’ün 37.maddesinde de, Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre kurulan vakıflara vergi muafiyeti tanınmasının ve bu muafiyetin kaldırılmasının koşulları genel olarak belirlenmiştir.
Diğer taraftan, 5442 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 7.maddesinin 15.bendinde; kurulduktan sonra Bakanlar Kurulu’nca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ile, bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunan kurum ve kuruluşların vergiden muaf olduğu vakıflara tanınan muafiyetin, bunların iktisadi işlemlerini kapsamadığı hükme bağlanmış aynı maddenin son fıkrasında da vakıfların vergi muafiyetinden yararlanma ve muafiyetlerinin kaybedilmesine ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığınca belirleneceği açıklanmıştır.
Bu hükümler çerçevesinde, vakıflara vergi muafiyeti tanınmasının şartları, vergi muafiyeti tanınan vakıfların yerine getireceği yükümlülükler, vergi muafiyetinin kaldırılması ve vergiden muaf vakıflarla ilgili uygulamada karşılaşılabilecek sorunlarla ilgili olarak 28.7.1994 tarih ve 22004 sayılı Resmi Gazetede 48 Seri No’lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği yayımlanmıştır.
Anılan Tebliğin I.bölümünün 5.maddesi uyarınca, vergi muafiyeti tanınan vakıfların yıl içinde elde ettikleri brüt gelirlerin %20’sini idame masrafları ile ihtiyatlara ve vakıf malvarlığını arttıracak yatırımlara, kalan %80’ini ise eğitim, sağlık, kültür, bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetlerinden oluşan amaçlara ayırmaları ve harcamaları gerekmektedir.
Tebliğin III.bölümünün 2.maddesinde, bu vakıflarca dönem sonunda düzenlenecek bilanço, gelir-gider tablosu ve kesin bütçenin yeni yılın ilk üç ayı içinde yeminli mali müşavire tasdik ettirileceği, aynı yılın tasdik raporu ve faaliyet raporu ile Maliye Bakanlığına gönderilmesinin zorunlu olduğu;
3.maddesinde de elde edildiği yıl içinde amaçlara harcanması gerektiği halde, vakıf yönetiminin iradesi dışında bazı nedenlerle harcanamayan gelirlerin, sonraki yılın tahmini bütçesine konulacağı ve bu miktardan yönetim ve idame giderleri ile ihtiyata ve vakıf malvarlığını artırıcı yatırımlara pay ayrılmadan, tamamının o yıl içinde vakfın amaçlarına harcanacağı, bu durumun geçerli bir nedene dayanmaksızın süreklilik göstermesinin (üst üste iki yıl gibi) vergi muafiyetinin ihlali anlamına geleceği, ancak sözü edilen gelir fazlalarının vakıf resmi senedinde yazılı eğitim, sağlık, kültür, bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetleriyle ilgili amaçların gerçekleştirilmesine yönelik yatırımlar için üç yıl süre ile bir fon hesabında tutulabileceği, bunun için ilgili vakıfça yatırıma ilişkin yönetim kurulu kararıyla yatırım projesinin ana hatlarını içeren bir yazıyla Maliye Bakanlığına başvurularak izin alınması gerektiği belirtilmiştir.
Aynı Tebliğin IV.bölümünde ise, bu vakıfların vergi muafiyeti tanınmasına ilişkin şartları ihlal etmeleri veya belirlenen yükümlülükleri yerine getirmemeleri halinde vergi muafiyetlerinin kaldırılacağı açıklanmıştır.
Gerek 903 sayılı Yasadaki, gerekse 5442 sayılı Yasadaki düzenleme ile gelirlerinin en az %80’ini nevi itibariyle genel, özel ve katma bütçeli idareler bütçelerinde yer alan eğitim, sağlık, kültür, bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetleri gibi bir hizmete ya da hizmetlere harcayacak olan vakıflara vergi muafiyeti öngörülürken, kamu hizmeti yükünün azaltılması ve vakıfların bu amaçlara yönelik olarak kurulmasının özendirilmesi amaçlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı vakfın diğer amaçlar yanında, gerekli göreceği yerlere kütüphane, dini okul binaları, sağlık merkezleri inşa etmek, bunları bizzat veya ilgili kurumlar eliyle idare etmek, aynı amaçla kurulmuş derneklere dini hizmet, eğitim, öğretim kurumlarına nakdi veya ayni yardım yapmak amaçlarını da gerçekleştirmek üzere kurulduğu, 14.10.1988 tarih 88/13406 sayılı kararname ile vergi muafiyeti tanındığı, ancak vakfın 1994, 1995 ve 1996 yılları hesap ve faaliyetlerinin incelenmesi sonucu, brüt gelirin %20 sini geçmemesi gereken idame masrafları ile ihtiyatlara ve vakıf malvarlığını artıracak yatırımlara ilişkin harcamaların 1995 yılında %39, 1996 yılında %23 oranına ulaştığının, brüt gelirlerin en az %80’inin elde edildiği yıl içinde eğitim, sağlık, kültür, bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetlerinden oluşan amaçlara harcanması gerekirken, sözü edilen oranın 1994 yılında %5, 1995 yılında %8, 1996 yılında %20 düzeyinde kaldığının ve harcanmayan gelirlerin sürekli olarak gelecek yıllara devredildiğinin tesbit edildiği, vergi muafiyetinin kaldırılmasına ilişkin işlemlere başlanılmadan önce yükümlülüklerin yerine getirilmeme sebeplerinin Maliye Bakanlığının 16.9.1997 tarih ve 39480 sayılı yazısı ile sorulduğu, davacı vakfın 17.10.1997 tarihli cevabi yazısıyla gelirlerin binaların yıktırılarak yenilerinin yapılması için sonraki yıllara devredildiğini bildirdiği, ancak gerekli bilgi ve belgelerin gönderilmediği, dava konusu kararın da Vakıflar Genel Müdürlüğünün vakfın vergi muafiyetinin kaldırılması yönünde Maliye Bakanlığına önerisi ve Maliye Bakanlığının 19.11.1997 tarih ve 49182 sayılı yazısı üzerine alındığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda mevzuatda öngörülen yükümlülüklerini yerine getirmeyen, muafiyet koşullarını ihlal eden, fon oluşturulmasına izin verilmeyen bir yatırım için gelirlerini gelecek yıllara devreden, gerekli bilgi ve belgeleri göndermeyerek faaliyetlerinin izlenip, incelenmesini engelleyen, Devletin kamu hizmeti yükünü azaltıcı faaliyetlerde bulunmayan,faaliyetlerin bu şekilde devamı halinde vakfı senedinde yazılı amaçları gerçekleştirmesine de olanak bulunmayan davalı vakfa tanınan vergi muafiyetinin kaldırılmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına 27.10.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.