Danıştay Kararı 10. Daire 1998/1468 E. 2000/2775 K. 26.05.2000 T.

10. Daire         1998/1468 E.  ,  2000/2775 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1998/1468
Karar No : 2000/2775

Temyiz Eden (Davalı) : …
Karşı Taraf (Davacı) : …
Vekili : …
İstemin Özeti : … yetkili servisi olan davacının buzdolabına taktığı yeni motor için garanti belgesi düzenleyip tüketiciye vermemesi nedeniyle davalı idarece 4077 sayılı Yasa uyarınca 270.000.000 lira para cezası verilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan dava sonucunda … İdare Mahkemesince dava konusu işlemin iptali yolunda verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın davalı idare tarafından temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : 4077 sayılı Yasa uyarınca, garanti belgesiyle satılması zorunlu olan sanayi malının satılması halinde “satıcı” garanti belgesinin tekemmül ettirilerek tüketiciye verilmesinden sorumludur.
Bu bağlamda, garanti belgesiyle satılması zorunlu sanayi malı olan buzdolabı motorunu satan “servis istasyonu”nun da, garanti belgesini tekemmül ettirerek tüketiciye vermesinin zorunlu olduğu açıktır.
Ancak, bakılan uyuşmazlıkta, garanti süresi henüz dolmadan buzdolabının motorunun yanması nedeniyle, başvurulan yetkili servis tarafından ücret ve bedel alınmaksızın motorun yenisiyle değiştirilmiş olması, diğer bir ifadeyle sanayi ürününün satışının yapılmamış olması nedeniyle motor için garanti belgesi düzenleme yükümlülüğü doğmamış olup, dava konusu işlemi iptal eden mahkeme kararı sonucu itibariyle hukuka uygundur.
Açıklanan nedenle, mahkeme kararının belirtilen gerekçeyle onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Dava, … yetkili servisi olan davacının buzdolabına taktığı yeni motor için garanti belgesi düzenleyip tüketiciye vermemesi nedeniyle davalı idarece 4077 sayılı Yasa uyarınca 270.000.000 lira para cezası verilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi; tüketici tarafından buzdolabı satın alındığında garanti belgesinin düzenlenip tüketiciye verildiği, buzdolabının motorunun garanti süresi içerisinde yanması nedeniyle yetkili servis tarafından değiştirilerek tamir fişi düzenlendiği, buzdolabının yanan motorunun değiştirilmesi nedeniyle yasada ayrıca motor için garanti belgesi düzenlenmesi zorunluluğunun öngörülmediği gibi davacıya ait servisin 4077 sayılı Yasada belirtilen ithalatçı, imalatçı, satıcı, bayi, acenta veya temsilci niteliğinde olmaması nedeniyle cezalandırılmasına ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlemi iptal etmiştir.
Davalı idare tarafından; hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek anılan mahkeme kararının temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
4077 sayılı Yasanın 13.maddesinde, ithalatçı veya imalatçı fırmaların ithal ettikleri veya ürettikleri sanayi malları için garanti belgesi düzenlemek zorunda oldukları, garanti belgesinin tekemmül ettirilerek tüketiciye verilmesi sorumluluğunun, tüketicinin mali satınaldığı satıcı, bayi, acenta ya da temsilciliklere ait olduğu hükme bağlanmıştır. Anılan maddenin son fıkrasında, hangi sanayi mallarının garanti belgesi ile satılmak zorunda olduğunun Türk Standartları Enstitüsü ile birlikte tespit ve ilanla Sanayi ve Ticaret Bakanlığının görevli olduğu hükmüne yer verilmiştir.
2.9.1995 tarih ve 22392 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 95/105-106 sayılı “Garanti Belgesi ile Satılmak Zorunda Olan Sanayi Mallarının ve Bu Malların Arızalarının Tamiri İçin Gereken Azami Süreler Hakkında Tebliğ”in 5.maddesi uyarınca garanti belgesi ile satılmak zorunda olan sanayi mallarını gösteren ekli listede, elektirikli alet, cihazlar ve ekipmanları arasında “motorlar” yer almaktadır.
Aktarılan mevzuatın birlikte değerlendirilmesinden, garanti belgesiyle satılması zorunlu sanayi mallarından olan “motorlar” için, bu malı satan “satıcı” tarafından tüketiciye garanti belgesi verilmesinin zorunlu olduğu ve “servis istasyonlarının” da listede belirtilen cihaz ve ekipmanları satmaları halinde bu ürünler için garanti belgesini tekemmül ettirerek tüketiciye vermekle yükümlü bulundukları sonucuna varılmaktadır.
Bakılan uyuşmazlıkta ise, buzdolabının garanti süresi henüz dolmadan yanan motorunun, yetkili servis tarafından bedel ve ücret alınmadan yenisiyle değiştirildiği, diğer bir ifadeyle motor satışının yapılmadığı açık olduğundan bu motor için garanti belgesi düzenlenmesi gerekmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesine uygun bulunmayan temyiz isteminin reddine, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle onanmasına 26.5.2000 tarihinde usulde oyçokluğu esasta oybirliği ile karar verildi.

AYRIŞIK OY
İdare Mahkemesinin temyiz edilen kararı, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 26 ncı maddesine göre, İdari nitelikteki para cezasına davacının itirazı üzerine verilmiş bir karardır.
Anılan Yasanın 26 nci maddesinde, bu Yasada öngörülen idari nitelikteki para cezalarına karşı itiraz üzerine idare mahkemesince verilen kararların kesin olduğu, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 46 ncı maddesinin 1 inci fıkrasında ise, Danıştay dava daireleri ile idare ve vergi mahkemelerinin nihai kararları, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştayda temyizi kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu 20.01.1982 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak bu tarihte, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ise, 08.03.1995 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak bu tarihten altı ay sonra yürürlüğe girmiştir.
Bu duruma göre Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 2577 sayılı Kanundan sonra yürürlüğe girmiş ve 2577 sayılı kanundaki usul hükümlerine nazaran bir usul hükmü getirmiş olan özel bir kanun konumundadır.
2577 sayılı Kanunun 46/1 maddesindeki hüküm ile 4077 sayılı Kanunun 26 ncı maddesindeki hüküm birbirine zıt hükümler değildir. Zira, 2577 sayılı Kanundaki söz konusu hüküm, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte mevzuatta başka hükümler bulunsa dahi nihai kararlara karşı Danıştayda temyiz yolunu açan bir hükümdür. Yasama organının bir döneminde çıkarılan bir kanun hükmü ile kendinden sonraki dönemin Yasama organının iradesine kısıtlama getirmesi ne hukuka nede Anayasaya göre mümkün bulunmamaktadır. Yasama organı herhangi bir döneminde kendinden önceki dönemde çıkartılmış bir kanunu yürürlükten kaldırabilir, değiştirebilir veya yeni bir hüküm de getirebilir.
4077 sayılı Kanunun 26 ncı maddesiyle, bu kanunda düzenlenen idari para cezalarına ilişkin işlemlere karşı açılan davalarda cezaların niteliği ve etkinliği nazara alınarak buna mahsus yargılama yöntemi özel olarak düzenlenmiş ve yargı yoluna başvurma “itiraz” olarak nitelendirilmiştir.
Maddede bu yargılama yöntemine göre verilen kararların kesin olduğu belirtilmiştir. Yargı kararlarının kesin olduğunun belirtilmesi bu kararlara karşı normal kanun yollarına başvurulamayacağı anlamını taşır. Bu kararlara karşı normal kanun yollarına başvurulamaz ise de, yazılı emir yolu ile Danıştaya başvurulması mümkün bulunmaktadır.
Anayasa Mahkemesi, 3622 sayılı Yasa ile 2577 sayılı Yasaya eklenen aynı içerikteki hükmü (Ek 3.madde) 01.10.1991 tarih ve E:1990/40, K:1991/33 sayılı kararı ile Anayasaya aykırı bularak iptaline karar vermiş ise de, kararın gerekçesinde, 23.01.1986 tarih ve E:1985/23, K:1986/2 sayılı kararına gönderme yaparak, kamu yararı gerektirdiğinde, hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayacak
sonuçlara yol açma olanak ve olasılığına neden olmadıkça kimi kararlara karşı yasa yollarına başvurmanın sınırlanıp önlenebileceğini kabul etmiştir. Önemli olan hangi işlemlere karşı yapılacak başvuruların bu sınırlı yargılamaya bağlı olduğunun belirtilmesi, bunun ölçülerinin Yasalarda gösterilmesi, idarenin yargısal etkinliğinin ortadan kaldırılması amacıyla yapılmaması ve kişilere tanınan yargı güvencesini anlamsızlaştırmamasıdır denilmiştir.
Olayımızda ise, 2577 sayılı Kanununa göre özel kanun olan Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun özelliği dikkate alınarak getirilmiş olan idari yargıya has özel yargılama yönteminde, idari nitelikte para cezalarına karşı olağan kanun yolu kapatılmış bulunduğundan temyiz isteminin incelenmeksizin reddi gerektiği görüşüyle çoğunluğun temyiz incelemesine geçilmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.