Danıştay Kararı 10. Daire 1997/721 E. 1999/5266 K. 20.10.1999 T.

10. Daire         1997/721 E.  ,  1999/5266 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1997/721
Karar No : 1999/5266

Temyiz Eden (Davalı) : Milli Savunma Bakanlığı – ANKARA
Karşı Taraf (Davacılar) : 1- ..
2- …
Vekilleri : …
İstemin Özeti : 27.12.1993 Tarihinde … İli …Ordu Komutanlığı …Topçu Er Eğitim Tugayına bağlı askerlerin davacılardan …’ın içinde bulunduğu araca açmış olduğu ateş sonucu yaralanarak çalışma gücünü %27.1 oranında kaybettiğinden bahisle 500.000.000.- lira maddi, 100.000.000.- lira manevi, anne … için de 50.000.000 lira manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılan davayı kabul eden, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, davalı idare tarafından temyizen incelenip, bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Davacılardan …’ın içinde bulunduğu ve karayolunda seyir halindeki araca askerlerin açmış olduğu ateş sonucu sakat kalması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan dava; … İdare Mahkemesince, askeri hizmetin yürütülmesi sırasında hizmeti yürüten kişi tarafından neden olunan zararın bağlı olduğu idarece kusursuz sorumluluk ilkesine göre tazmini gerektiği gerekçesiyle kabul edilmiştir.
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetimi esas olduğundan, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdenelip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de herhalde sorumluluk sebebenin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
Anayasa’nın 129.maddesinin 5.fıkrasında memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak idare aleyhine açılabileceği hükme bağlanmıştır.
Aktarılan hükümle, kişilerin kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak uğradıkları zararlardan; başka bir deyişle memurlar ve diğer kamu görevlilerinin işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının kurum aleyhine açılabileceği öngörülürken, kamu görevlilerinin idareden ayrılamayan, idari yetki ve olanaklarla bütünleşerek oluşturduğu görev kusurlarının, idare yönünden nesnel nitelik taşıyan “hizmet kusuru”nu oluşturduğu görülerek, konunun kamu hizmetinin işleyinin ve gereklerinin hukuka uygunluğunu denetlemekte uzman olan idari yargı yeri önüne getirilmesi amaçlanmıştır.
Olayda, davalı idare personeli olan er …’ın yargılanması sonucu nizam, talimat ve emirlere riayetsizik neticesi bir kişinin hayati tehlike geçirecek ve uzuv zaaf meydana gelecek şekilde yaralanmasına sebebiyet verdiği kanaatine varılarak hapis cezasına mahkum edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durum karşısında, davalı idare ajanının idari yetki ve olanakları kullanarak, idareyle bütünleşerek, yürütülen kamu hizmeti sırasında nizam ve emirlere aykırı hareket etmek suretiyle ortaya çıkan görev kusuru idare yönünden de nesnel nitelik taşıyan “hizmet kusuru”nu oluşturmaktadır.
Bu itibarla, temyize konu mahkeme kararının kusursuz sorumluluğu esas alan gerekçesi isabetsizse de, hizmet kusuru bulunan idarenin tazminat ödemesine hükmedilmesi sonuç olarak hukuka uygun bulunmaktadır.
Açıklanan nedenle kararın belirtilen gerekçeyle onanması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Davacıların çocuğunun askerlerin açmış olduğu ateş sonucunda, yaralanarak çalışma gücünün % 27,1 oranında kayba uğradığından bahisle maddi ve manevi tazminat ödenmesi istemiyle açılan davayı kabul eden İdare Mahkemesi kararının temyizen bozulması istenilmektedir.
İdarenin hukuki sorumluluğu saptanırken önce olayda kusura dayalı sorumluluğun bulunup bulunulmadığı araştırılmalı, kusura dayalı sorumluluğun bulunmadığı saptandığı takdirde kusursuz sorumluluk esaslarına göre idarenin tazminle yükümlü tutulup tutulamıyacağı hususu incelenmelidir. Dosyada bulunan … Ordu Komutanlığı Askeri Mahkemesinin … tarih ve K:… sayılı kararından sanık erlerin birlik komutanının emirleri ile nizam ve talimatlara uymamaları sonucu davacıların çocuğunun yaralanarak sakat kalmasına sebebiyet verdikleri anlaşıldığından olayda personelini iyi eğitmeyen idarenin hizmet kusurunun bulunduğu açıktır. Temyize konu kararın olayda kusursuz sorumluluk esaslarına göre idarenin tazminle yükümlü tutulması yolundaki gerekçesinde bu nedenle hukuki isabet görülmediğinden bilirkişi raporunda daha fazla maddi tazminat hesaplanmasına karşı istemle bağlı kalarak maddi, yine istem kadar manevi tazminata hükmeden İdare Mahkemesi kararının gerekçesi değiştirilmek suretiyle onanması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Davacılardan …’ın içinde bulunduğu araca 27.12.1993 tarihinde … İli …Ordu Komutanlığı … Topçu Er Eğitim Tugayına bağlı askerlerin açmış olduğu ateş sonucu yaralanarak çalışma gücünü %27.1 oranında kaybettiğinden bahisle 500.000.000.- lira maddi, 100.000.000.- lira manevi, anne … için de 50.000.000 lira manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle dava açılmıştır.
… İdare Mahkemesince, kamu hizmetlerinin yürütülmesi sırasında bu hizmetle ilgili olarak genel hizmetler dışında kişilere ve özel mülkiyete verilen zararların, eylem ile zarar arasında nedensellik bağının bulunması koşuluyla görevli idarelerin, zararı kusursuz sorumluluk ilkesine göre tazmini gerektiği; dosyanın incelenmesinden davacılardan …’ın bir aracın içinde 27.12.1993 tarihinde saat 22.00 sıralarında Erzincan-Başköy karayolu üzerinde seyir halindeyken … İli …Ordu Komutanlığı … Topçu Er Eğitim Tugayına bağlı askerlerin açtığı ateş sonucu yaralanarak sakat kaldığının, K.K.K. …Ordu Komutanlığı … Askeri Mahkemesi’nin … esasında açılan sanık dört erin birlik önünden geçen şoför … yönetimindeki araca; nizam, talimat ve emirlere uymaksızın ateş ederek araç içinde bulunan …’ın hayati tehlike geçirecek ve uzuv zaafı meydana gelecek şekilde yaralanmasına neden olmak suçundan yargılandıklarının, yargılama sonucu verilen … tarih ve K:…, sayılı kararla sivil şahıs …’in 1/8 oranında, sanık erlerden …’ın 7/8 oranında kusurlu bulunarak mahkumiyetine karar verildiğinin, … Üniversitesi Tıp Fakültesince düzenlenen raporla …’ın çalışma gücünü %27.1 oranında kaybettiğinin anlaşıldığı, yaptırılan hesap bilirkişi incelemesi sonucu …’ın çalışma gücündeki azalma nedeniyle 1.573.817.016.- lira, evlenme şansının azalması nedeniyle de 1.263.466.378 lira zarara uğradığının belirlendiği, ancak istemle bağlı kalınmasının zorunlu olduğu, diğer yandan olayın oluş şekli ve manevi tazminatın uygulanma amacı dikkate alınarak davacılardan … için 100.000.000.- lira, anne … için 50.000.000.- lira manevi tazminat takdir edildiği gerekçesiyle belirtilen miktarlar esas alınmak suretiyle ve istemle bağlı kalınarak 500.000.000.- lira maddi tazminatın, 150.000.000.- lira manevi tazminatın davalı idarece davacılara ödenmesine, ayrıca maddi tazminat için başvuru tarihi olan 21.12.1995 tarihinden itibaren yasal faiz ödenmesine karar verilmiştir.
Davalı idare, usul ve hukuka aykırı olduğunu öne sürdüğü anılan mahkeme kararının temyizen incelenip, bozulmasını istemektedir.
İdare Mahkemesince, idarenin tazmin sorumluluğu belirlenirken, zararın kusursuz sorumluluk ilkesine göre tazmini gerektiği sonucuna varılmıştır.
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetimi esastır. Bu nedenle olayın oluşumu ve zararın niteliği dikkate alınarak, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp, uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de herhalde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
Anayasa’nın 125.maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kuralına yer verilirken; 129.maddesinin 5.fıkrasında, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak ancak idare aleyhine açılabileceği hükme bağlanmıştır.
Aktarılan hükümlerle memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri ve görev kusuru olarak adlandırılan eylemlerinden doğan tam yargı davalarının kurum aleyhine açalabileceği kurala bağlanmıştır.
Kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirirken mevzuatın, üstlenilen ödevin ve yürütülen hizmetin kural, usul ve gereklerine aykırı olarak, kendilerine izafe edilebilecek boyutta ve biçimde, ancak gene de resmi yetki, görev ve olanaklardan yararlanarak onları kullanarak hareket ettikleri, bu nedenle de idaresiyle bütünleştiği, idaresinden ayrılmasını önleyen ve engelleyen görev kusurları, sonuç olarak hizmetin yürütülmesi sırasında ortaya çıktığından, idare yönünden de “hizmet kusuru”nu oluşturmaktadır. Başka bir deyişle, kamu görevlilerinin görev kusurları nedeniyle, yürütülen kamu hizmeti işlememekte, geç işlemekte ya da kötü işlemektedir.
Bu nedenledir ki konu, kamu hizmetinin işleyişinin ve gereklerinin değerlendirilmesinde, hukuka uygunluğunun denetlenmesinde yetkili ve uzman olan idari yargı yeri önüne getirilmektedir.
Olayda görevli erin yürütülen hizmet sırasında emir, nizam ve talimatlara aykırı hareket ederek ateş açması şeklindeki görev kusuru nedeniyle, üstlendiği kamu hizmetini kötü işleten davalı idarenin bu anlamda “hizmet kusuru” bulunduğu açıktır.
Bu itibarla, davalı idarenin hizmet kusuru belirlenerek tazminata hükmedilmesi gerekirken, kusursuz sorumluluk ilkesine dayanılarak tazminata hükmedilmesi yolundaki temyize konu karar sonuç olarak hukuka uygun bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Yasa’nın 49.maddesi uyarınca davalı idarenin temyiz isteminin reddine, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının belirtilen gerekçelerle onanmasına 20.10.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.