Danıştay Kararı 10. Daire 1997/6445 E. 1998/6747 K. 16.12.1998 T.

10. Daire         1997/6445 E.  ,  1998/6747 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1997/6445
Karar No : 1998/6747

Temyiz Eden (Davalı) : Vakıflar Genel Müdürlüğü – ANKARA
Vekili : …
Karşı Taraf (Davacı) : …
Vekili : …
İstemin Özeti : Davacının mütevelli tayin edilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açtığı dava sonucunda; …. İdare Mahkemesince dava konusu işlemin iptali yolunda verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma süresinde verilmemiştir.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun bulunan mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Dava, davacının mülhak … Vakfına mütevelli tayin edilmesi için yaptığı başvurunun 2762 sayılı Yasanın 39.maddesinde belirtilen on yıllık sürenin dolduğundan bahisle reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince; 2762 sayılı Vakıflar Kanununun 39.maddesinde, on seneden beri mütevelliliği kimseye tevcih edilmemiş olan vakıflarda tevcih yapılmayacağının belirtildiği, sözü edilen bu on yıllık sürenin nizasız ve tartışmasız geçirilmesi gereken bir süre olduğu, vakıf evladının mütevelli olarak tayin edilmesi için dava açması halinde bu davanın devamı sırasında geçen sürenin 39.maddede öngörülen on yıllık sürenin hesabında dikkate alınmaması gerektiği, dava konusu olayda, vakfın son mütevellisinin 15.3.1984 tarih ve 4 sayılı Tevcih Komisyonu kararıyla azledildiği bu azilden itibaren vakıf evladından olan davacının 15.2.1988 tarihinde mütevelliliğe müstehak olduğunun tespiti için dava açtığı, … Asliye Hukuk Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile davacının mütevelliliğe müstehak olduğuna karar verildiği, bu karar üzerine davacının mütevelliliğe tayin edilmesi için yaptığı 7.7.1995 tarihli başvurusunun 2762 sayılı Yasanın 39.maddesinde belirtilen on yıllık sürenin dolduğu sebebiyle reddedildiği, bu duruma göre vakfın son mütevellisinin azlinden dört yıl sonra mütevelliliğe müstehak olduğunun tespiti için açtığı dava sonucunda lehine verilen karar gereğince mütevelliliğe atanması için başvurusu bulunan davacının bu isteminin on yıllık sürenin dolduğundan bahisle reddedilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş.
Davalı idare, on yıllık sürenin dolması nedeniyle mütevelliliğe tevcih yapılamayacağı iddiasıyla kararın temyizen incelenip bozulmasını istemektedir.
İdare ve Vergi Mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3622 sayılı Yasayla değişik 49.maddesinde yer alan sebeblerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen ve yukarıda özetlenen gerekçelere dayalı olarak verilen … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı, usul ve hukuka uygun olup, bozma nedeni bulunmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddine ve anılan kararın esasta oybirliği gerekçede oyçokluğuyla onanmasına, 16.12.1998 tarihinde karar verildi.

AZLIK OYU
Davacının vakfa mütevelli olarak tayini için yaptığı başvurusu idarece, 2762 sayılı Vakıflar Kanununun 39.madesinde öngörülen on yıllık sürenin dolması nedeniyle reddedilmiştir.
Ancak Vakfın son mütevellisinin azil tarihi olan 15.3.1984 tarihi ile davacının mütevelliliğe müstehak olduğunun tespiti için açtığı davada …Asliye Hukuk Mahkemesince, mütevelliliğe müstehak olduğu yolunda verilen 22.2.1994 tarihli kararı arasında anılan 39.maddede sözü edilen 10 yıllık süre henüz dolmamıştır. Dolayısıyla davacının mütevelli olarak atanması gerektiğinden işlemin iptali yolunda verilen idare mahkemesi kararı sonucu itibariyla yerindedir.
Açıklanan nedenle, idare mahkemesi kararının belirtilen gerekçeyle onanması gerektiği düşüncesiyle gerekçede çoğunluk kararına katılmıyoruz.