Danıştay Kararı 10. Daire 1997/6263 E. 2000/474 K. 16.02.2000 T.

10. Daire         1997/6263 E.  ,  2000/474 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1997/6263
Karar No : 2000/474

Temyiz Eden (Davacı) : …
Vekili : …
Karşı Taraf (Davalı) : … Bankası A.Ş.-ANKARA
Vekili : …
İstemin Özeti : Davacı şirkete Kaynak Kullanımı Destekleme Fonundan yersiz prim ödendiğinden bahisle ödenen bu primin anılan firma adına Türkiye Kalkınma Bankasına yatırılmış olan prim alacağından mahsup edilmek suretiyle tahsili üzerine tahsil edilen 14.800.188.546 TL’nın iadesi için yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ve anılan miktarın tazminen ödenmesi istemiyle açılan dava sonucunda; davanın reddine karar veren … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Davacının doğduğunu iddia ettiği ve ödenmesini istediği zarar, Kaynak Kullanımı Destekleme Priminin haksız yere ödendiğinden bahisle aynı firmanın destekleme primi alacağından mahsup edilmek suretiyle tahsilinden kaynaklanmaktadır. 88/12944 sayılı Karar gereğince 6183 sayılı Yasa hükümlerine göre tahsili gereken kamu alacağı niteliğindeki primlerin ise mahsup yapılmak suretiyle tahsil edileceğine ilişkin 6183 sayılı Yasada herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Dolayısıyla hukuka aykırı olarak tesis edilen mahsup işleminden kaynaklanan zararın idarece karşılanması gerektiğinden davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Dava, davacı şirkete Kaynak Kullanımı Destekleme Fonundan yersiz prim ödendiğinden bahisle ödenen bu primin anılan firma adına Türkiye Kalkınma Bankasına yatırılmış olan prim alacağından mahsup edilmek suretiyle tahsili üzerine tahsil edilen 14.800.188.546 TL’nın iadesi için yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ve anılan miktarın tazminen ödenmesi istemiyle açılmıştır.
Açılan bu dava sonucunda, … İdare Mahkemesince; davacı şirketin 2.5.1989 tarih ve 23850 nolu teşvik belgesi kapsamında yaptırdığı otel inşaatından dolayı aldığı 2.424.851.020 TL Kaynak Kullanımı Destekleme Primini haksız yere aldığının müfettiş incelemesiyle tespit edildiği, anılan tutarın cezai faiziyle birlikte iadesi için durumun … Vergi Dairesine intikal ettirildiği, şirketin, vergi dairesince tesis edilen tahakkuk işlemine karşı açtığı davadan feragat etmesi nedeniyle alacağın tahsili için düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davanın … İdare Mahkemesinin E:…, K:… sayılı kararı ile reddi üzerine bu kararın Danıştay 10.Dairesince onanarak kesinleştiği, bu haliyle yargı kararıyla kesinleşen kamu alacağının tahsili için yapılan mahsup işleminden doğan ve tazmini gereken bir zarardan sözedilemeyeceği, dolayısıyla tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı, alacağın tahsili için tesis edilen tahakkuk işlemine karşı açılan davadan feragatın şartlı olduğunun mahkemece dikkate alınmadığı, tahakkuka karşı açılan davadan feragatın ödeme emrine karşı açılan davada iradesinin borcu bulunduğunu kabul ettiği şeklinde yorumlanamayacağı, Kaynak Kullanımı Destekleme Primi ödenmesi için sunulan belgelerin (faturaların) gerçek olduğu iddialarıyla kararın temyizen incelenip bozulmasını istemektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacı şirketin 2.5.1989 tarih ve 23850 sayılı teşvik belgesi kapsamında yaptığı yatırım harcamalarına ilişkin olarak Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu primi almak için Türkiye Kalkınma Bankasına ibraz ettiği faturaların Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulunca incelenmesi sonucu düzenlenen 10.7.1991 tarih ve 119 sayılı raporda; faturaların üzerinde belirtilen tutarda bir mal ve hizmet alımının yapılmadığının tespiti üzerine bu faturalara ödenen primlerin cezai faiziyle birlikte tahsilinin önerildiği, haksız yere ödendiği tespit edilen 2.424.851.020 TL Kaynak Kullanımı Destekleme Priminin 12.375.337.526 TL cezai faizi ile birlikte tahsili için Seğmenler Vergi Dairesine bildirimde bulunulduğu, anılan meblağın 6183 sayılı Yasanın 37.maddesi uyarınca bir aylık süre içinde geri ödenilmesinin davacı firmadan istenilmesi üzerine firmanın tahakkuk işlemine karşı açtığı davadan feragat ettiği, davadan feragat nedeniyle kamu alacağının kesinleştiğinden bahisle düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davanın … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla reddine karar verildiği, anılan kararın Danıştay 10.Dairesinin 8.11.1994 tarih ve E:1993/4359, K:1994/5579 sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği, cezai faiziyle birlikte toplam 14.800.188.546 TL olan kamu alacağının davacı firmanın aynı yatırımları nedeniyle Kalkınma Bankası nezdinde tahakkuk eden ve Hazine Müsteşarlığı tarafından bu bankaya aktarılan 24.118.665.932 TL tutarındaki Kaynak Kullanımı Destekleme Primi alacağından mahsup edilmek suretiyle tahsili yoluna gidildiği, davacı firmanın ise sözkonusu kamu alacağının mahsup suretiyle tahsilinin hukuka uygun olmadığından bahisle, bu şekilde tahsil edilen miktarın ödenmesi istemiyle idareye yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ve 14.800.188.546 TL’nın tazminen ödenmesi istemiyle bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu olayda, uyuşmazlık konusu kamu alacağının tahsili için düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davanın, davacı şirket aleyhine sonuçlanarak kesinleşmesine karşın davalı idarece sözkonusu kamu alacağının, davacı lehine tahakkuk eden alacaktan mahsup edilmek suretiyle tahsiline gidilmesi ve davacının bu şekilde yapılan tahsilatın hukuka uygun olmadığından bahisle tahsil edilen miktarın tazminat olarak ödenmesi istemiyle bu davayı açtığı dikkate alınarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekmektedir. Dolayısıyla uyuşmazlığın çözümü mahsup suretiyle kamu alacağının tahsilinin olanaklı olup olmadığı ve bu şekilde yapılan tahsilattan dolayı davacının bir zararının meydana gelip gelmediği noktasında toplanmaktadır.
7.6.1988 tarih ve 19835 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 88/12944 sayılı Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu Hakkında Kararın 6.maddesinde Kaynak Kullanımı Destekleme Fonundan yapılacak ödemelerin oranları ile uygulamaya ilişkin esas ve şartların Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığının görüşü alınmak suretiyle Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tarafından yayınlanacak tebliğlere göre düzenleneceği, 8.maddesinde bu karar ve bu karara ilişkin tebliğlere aykırılığın tespiti sonucu geri alınan destekleme primlerinin cezai faizi ile birlikte tahsilinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştür.
Davacı şirkete haksız ödendiğinden bahisle tahsil edilen Kaynak Kullanımı Destekleme Primi anılan firmanın Kalkınma Bankası nezdinde adına tahakkuk ettirilen prim alacağından mahsup edilmek suretiyle tahsil edilmiş olup, 6183 sayılı Yasa kapsamında, mahsup işlemi yapılmak suretiyle kamu alacağının tahsiline ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda uyuşmazlık konusu kamu alacağının mahsup suretiyle tahsili işleminde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu itibarla, davacıya haksız yere ödendiği tespit edilen Kaynak Kullanımı Destekleme Priminin, aynı firmanın Kalkınma Bankası nezdinde tahakkuk eden prim alacağından hukuka aykırı olan mahsup işlemi ile tahsilinden kaynaklanan bir zararı bulunduğu açık olup, hukuka aykırı mahsup işleminden kaynaklanan bu zararın davacıya ödenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesine uygun bulunan davacı temyiz isteminin kabulüyle, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, dava dosyasının yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine 16.2.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.