Danıştay Kararı 10. Daire 1997/576 E. 1997/2171 K. 04.06.1997 T.

10. Daire         1997/576 E.  ,  1997/2171 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1997/576
Karar No : 1997/2171

Davacı : …
Vekilleri : …
Karşı Taraf (Davalı) : T.C Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu Başkanlığı
Vekili : …
İstemin Özeti : Sermaye Piyasası Kurul tarafından çıkarılan ve 19.12.1996 tarih ve 22852 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Halka Açık Anonim Ortaklıklar Genel Kurullarında vekaleten oy kullanmasına ve hayır yoluyla vekalet veya Hisse Senedi Toplanmasına ilişkin Esaslar Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına ilişkin tebliğ’in iptali ve yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi davacı şirket tarafından istenilmektedir.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Dava; halka açık anonim ortaklıklar genel kurullarında vekaleten oy kullanılması ve bağrı yoluyla vekalet ve hisse senedi toplanmasına ilişkin esasları düzenleyen Tebliğ’in 17.maddesinde değişiklik yapan düzenlemenin iptali istemiyle açılmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden, davaya konu Tebliğ’in halka açık anonim ortaklarla ilgili düzenlemeler getirdiği, davacı şirketin ne halka açık anonim ortaklık statüsünde olmadığı anlaşılmaktadır.
Davanın ehliyet yönünden reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 14. maddesi uyarınca Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenildikten sonra gereği düşünüldü.
2577 sayılı Yasanın 14/3 maddesinde, dilekçelerin, görev ve yetki, idari merci tecavüzü, ehliyet, idari davaya konu olacak kesim ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, süre aşımı, husumet ve aynı Yasanın 3 ve 5 maddelerine uygun olmadığı yönlerinden sırasıyla inceleneceği kurala bağlanmış, Yasanın 15. maddesinde de bu hususlarda yasaya aykırılık bulunması durumunda verilecek kararlar belirlenmiş, davacının ehliyetinin olmaması halinde davanın reddine karar verileceği öngörülmüştür.
İdari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görülebilmesi için ön sorunlardan olan davacının subjektif ehliyeti, yani “menfaat ilgisi”nin bulunup bulunmadığının yargı yerince takdir edileceği doğaldır.
İptal davasına konu edilen işlem ile Savcı arasında menfaat ilgisinin kurulabilmesi ancak, kişisel meşru güncel bir ilginin varlığı ile mümkündür.Aksi halde, kişilerin kendi menfaatini etkilemeyen, ciddi ve makul ilişkisinin bulunmadığı idari işlemlere karşı dava açılabilmesi, idareyi sürekli dava tehdidi altında bırakacağından, işleyişini olumsuz yönde etkiliyecektir.
Dava dosyasının incelenmesinden, halka açık anonim ortaklıklar ve hisse senetleri borsada işlem gören bankaları ilgilendiren, ” Halka Açık Anonim Ortaklıklar Genel Kurullarında Vekaleten Oy Kullanmalarna ve Çağrı Yoluyla Vekalet veya Hisse Senedi Toplanmasına İlişkin Esaslar Tebliği”nin, “çağrıda bulunan zorunluluğu” başlıklı 17. maddesinin değiştirillesine ilişkin Tebliğ’in iptili istemiyle dava açıldığı, davacı şirketin; halka açık anonim ortaklık statüsünde olmadığı, kendisine uygulamayarak olan dava konusu işlemde menfaat ilgisinin bulunmadağı anlaşılmıştır.
Açıklanan nednle, davacının dava açma ehliyeti bulunmadığından, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Yasasının 15/1-b meddesi uyarınca davanın ehliyet yönünden reddine 4.6.1997 tarihinde oybirliği ile karar verildi.