Danıştay Kararı 10. Daire 1997/4741 E. 1999/1950 K. 27.04.1999 T.

10. Daire         1997/4741 E.  ,  1999/1950 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1997/4741
Karar No : 1999/1950

Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davalı): …
Vekilleri : …
Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davacılar): …
Vekili : …
İstemin Özeti : Davacılardan … ve …’in çocuğu …’in kardeşi olan …’in 7.3.1993 tarihinde … Üniversitesi Hastanesindeki nöbetçi doktorların kusuru sonucu ölmesi nedeniyle uğranıldığı iddia olunan maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan dava sonunda, … İdare Mahkemesince davacıların tazminat istemlerinin kısmen kabulü ile 651.863.113. lira maddi, 500.000.000 lira manevi tazminata hükmedilmesine ilişkin olarak verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın taraflarca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Taraflarca yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : 7.3.1993 tarihinde davalı idareye bağlı hastanede görevli doktorların teşhis ve tedavideki kusurları sonucu uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davada; öncelikle, davalı idarenin istihdam ettiği personelince yürütülen sağlık hizmetinin işleyişindeki kusurun varlığının ortaya konulması gerekmektedir.
Adli Tıp Genel Kurulunca alınan en son kararda; hastayı muayene eden üç doktorun herbirinin ayrı ayrı 2/8 oranında kusurlu bulunduğu, geriye kalan kusurun hekimlere atfedilemeyecek diğer nedenlere bağlı olduğu yolunda görüş belirtildiğinden ölüm olayının meydana gelmesindeki kusur oranları araştırılmaksızın eksik incelemeye dayalı olarak verilen kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Davacıların çocuğunun … Üniversitesi Hastanesindeki nöbetçi doktorların kusuru sonucu öldüğü iddiasıyla uğranıldığı belirtilen zararın tazmini istemiyle açılan dava sonucunda, … İdare Mahkemesince, davacıların çocuğunun yanlış teşhis ve tedavi sonucu öldüğünün anlaşıldığı, sağlık hizmetinin yürütülmesi sırasında meydana gelen olay nedeniyle doğan zararın hizmet sahibi idarece karşılanması gerektiği gerekçesiyle tazminat isteminin kısmen kabulü yolunda verilen kararın davalı idarece temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Dosyada mevcut belgelerden, yanlış teşhis ve tedavi sonucu ölüme neden oldukları belirtilen doktorlar hakkında ceza davası açıldığı ve bu davada tarafların kusur oranlarının belirlenmesi için dava dosyasının Yüksek Sağlık Şurasına gönderildiği, henüz bir sonuç alınmadığı anlaşılmaktadır.
İdare Mahkemesince tazminat konusunda karar verilirken, Sağlık Şurasından gelecek bilgilerin beklenilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Yüksek Sağlık Şurası kararı beklenilmeden, eksik inceleme sonucunda karar verildiği anlaşıldığından, yerinde bulunmayan idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Dava; davacılardan … ve …’in çocuğu, …’in kardeşi olan …’in 7.3.1993 tarihinde … Üniversitesi Hastanesindeki nöbetçi doktorların kusuru sonucu ölmesi nedeniyle uğranıldığı iddia olunan toplam 1.000.000.000.-TL.maddi ve 1.000.000.000.-TL.manevi zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
Açılan bu dava sonucunda, …. İdare Mahkemesince, dava dosyasının incelenmesinden; davacılardan … ve …’in çocuğu, …’in kardeşi olan 1983 doğumlu …’in 7.3.1993 tarihinde hastalanması üzerine götürüldüğü … Üniversitesi Çocuk Acil Polikliniğinde yanlış teşhis ve tedavi sonucu öldüğü anlaşıldığından, sağlık hizmeti şeklindeki kamu hizmetinin yürütülmesi sonucu meydana gelen kişilerin uğradıkları zararın hizmetin sahibi idarelerce karşılanması gerektiği gerekçesiyle uğranılan maddi zararın saptanması amacıyla yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapora dayalı olarak ölenin annesi için 473.482.600.-TL., babası için 178.380.513.-TL.olmak üzere toplam 651.863.113.-TL.maddi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak bu davacılara verilmesine, ölüm olayı nedeniyle duyulan elem ve üzüntü karşılığı olarak annesi için 200.000.000.-TL., baba için 200.000.000.-TL.kardeşi için 100.000.000.-TL.olmak üzere toplam 500.000.000.-TL.manevi tazminatın davalı idareden alınarak davacılara ödenmesine, maddi ve manevi tazminat istemlerinin fazlaya ilişkin kısmının ve davacıların manevi tazminata faiz yürütülmesi yolundaki istemlerinin reddine karar vermiştir.
Anılan İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın, olayda idarenin kusuru olup olmadığı hususunun araştırılmadığı, ceza davasının sonucu beklenilmeden ve bilirkişi raporuna yönelik itirazlar dikkate alınmadan karar verildiği ileri sürülerek davalı idarece; bilirkişi raporuna yönelik itirazda da belirtildiği şekilde maddi tazminat maktarının eksik hesaplandığı, takdir edilen manevi tazminat miktarlarının da düşük olduğu ileri sürülerek davacılar tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Davacılar, 7.3.1993 tarihinde davalı idareye bağlı hastanede görevli nöbetçi doktorların teşhis ve tedavideki kusurları sonucu yakınlarının ölümüne neden olunduğu iddiasıyla uğradıkları maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle dava açmışlardır.
Bu haliyle, dava konusu uyuşmazlıkta, öncelikle davalı idarenin istihdam ettiği personel tarafından yürütülen sağlık hizmetinin işleyişindeki kusurun varlığının ortaya konulması gerekmektedir.
Danıştay 2. Dairesinin 28.11.1995 tarih ve E:1994/1758, K:1995/2500 sayılı kararı ile ölüm olayında kusurlu bulundukları görülerek, … Asliye Ceza Mahkemesinin … esasına kayıtlı olarak hastane personeli aleyhine açılan davada; tarafların kusur oranlarının belirlenmesi için dosyanın intikal ettirildiği Yüksek Sağlık Şurasınca bir karar verilip verilmediğinin Sağlık Bakanlığından sorulmasına, bir karar verilmişse kararın onaylı bir örneğinin istenmesine ilişkin Dairemizin 25.9.1997 tarih ve E:1997/4741 sayılı ara kararı cevabı olarak gönderilen belgelerden, konunun intikal ettirildiği Yüksek Sağlık Şurasınca alınan 3-4 Kasım 1997 tarih ve 9622 sayılı kararda; 6.3.1993 tarihli muayene bulgularının ve laboratuvar kağıtlarının dosyada bulunmadığı, kişinin ölüm sebebinin tesbiti için yapılması gereken otopsinin yapılmadığı da anlaşıldığından bu şartlar altında Şura’ca sağlıklı bir değerlendirmede bulunulmasının, görüş ve karar verilmesinin mümkün olmadığı kanaatinin belirtildiği, bu karardan sonra … Asliye Ceza Mahkemesinin … tarih ve … sayılı müzekkeresi ile olayda sanıkların kusurlarının bulunup bulunmadığı varsa kusur oranlarının belirlenmesinin istenmesi üzerine hazırlanan Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 1.İhtisas Kurulu’nun 5.6.1998 tarih ve 949 sayılı kararının sonuç kısmında … acil cerrahi durum gelişebileceğinden şüphe edilen hastanın takipten uzaklaştırılmaması gerektiği halde takipten uzak tutan doktorların kusurlu oldukları, ancak otopsi yapılarak ölüm sebebi tespit edilmediğinden kusur oranları hakkında tıbben kanaat beyan edilemediğinin mütalaa olunduğu, …Asliye Ceza Mahkemesinin … tarih ve … sayılı yazısı ile Genel Kurulca rapor düzenlenmesinin istenilmesi üzerine, Adli Tıp Kurumu Kanununun 15/a maddesi uyarınca Adli Tıp Genel Kurulunun 26.11.1998 tarihli oturumunda konunun görüşülmesi üzerine alınan 148 sayılı kararda; … kesin ölüm nedeni belirlenememiş olmakla beraber 6.3.1993 tarihinde hastalığı başlayıp 8-9 saat kadar sonra ölüm meydana geldiğine, hastaneye her iki müracaatında da yeterli takip ve araştırma yapılmadığı, uygulanan tedavi yöntemlerinin yetersiz olduğu belli olduğuna göre, hastayı yatıp gerekli takip ve özeni göstermediklerinden hastayı muayene eden üç doktorun her birinin ayrı ayrı 2/8 (Sekizde iki) oranında kusurlu bulunduğu, geriye kalan kusurun hekimlere atfedilmeyecek diğer nedenlere bağlı olduğu yolunda kanaat belirtilmiştir.
Bu haliyle, ölüm olayının meydana gelmesindeki kusur oranları araştırılmaksızın eksik incelemeye dayalı olarak verilen temyize konu kararda hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, tarafların temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın bozulmasına; dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere adıgeçen Mahkemeye gönderilmesine 27.4.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.