Danıştay Kararı 10. Daire 1997/4713 E. 1997/4138 K. 05.11.1997 T.

10. Daire         1997/4713 E.  ,  1997/4138 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1997/4713
Karar No : 1997/4138

Temyiz Eden (Davalı) : Radyo ve Televizyon Üst Kurulu
Vekili : …
Karşı Taraf (Davacı) : … Haber ve Görsel Yayıncılık Anonim Şirketi
Vekili : …
İstemin Özeti : Davalı idare, davacı şirkete ait … isimli televizyon kanalının yayının bir gün süreyle durdurulmasına ilişkin işlemi açılan dava sonucunda iptal eden … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : 3984 sayılı Yasanın 33.maddesinde, yayın ilke ve esaslarına aykırı yayın yapılması halinde özel radyo ve televizyon kuruluşlarına uygulanacak yaptırım iki aşamalı olarak düzenlenmiştir. Bu aşamaların ilki, yayın ilkelerine aykırı davranışı nedeniyle kuruluşa uyarı cezası verilmesi, ikincisi ise, uyarıya neden olan ihlalin tekrarlanması halinde ihlalin ağırlığına göre izin uygulamasının bir yıla kadar geçici olarak durdurulması veya yayın izninin iptal edilmesidir.
Aktarılan düzenlemede, yaptırımın niteliği dışında yöntemi hakkında bir açıklık bulunmamaktadır. Böyle bir açıklığın bulunmaması, ihlalin niteliği ve ağırlığı, yayın ilkesinin ihlalinden ne kadar süre sonraki ihlalin tekrar sayılacağı, izin uygulamasının geçici durdurulmasında sürenin alt sınırı gibi hususların yargı içtihatlarıyla belirlenmesini zorunlu kılmaktadır.
Bireyin, düşüncelerini istediği zaman ve yerde açıklaması ve bunu dilediği araçlarla ifade etmesi özgürlüğünün iki yönü bulunmaktadır. Bunlardan ilki, eseri yaratanın düşüncesini açıklamada, sanatını sergilemekteki serbestliği, ifadesinin doğru ve yansız olarak aktarılmasını istemek hakkını, diğeride haberi arayanın, esere ulaşmak isteyenin, bunları baskıdan ve sansürden uzak elde etmek hakkıdır.
Görüldüğü gibi, düşünceyi yaymak, bilim ve sanat özgürlüğü anlamını toplum tarafından paylaşılmasıyla kazanmaktadır. Bu, basın özgürlüğünü için daha belirgindir. Zira amaç, olayların ve haberlerin doğru ve tarafsız biçimde genele ulaştırılmasıdır.
Gelişen teknolojinin olanaklarıyla etkinliğini artıran ve günlük hayatın unsuru haline gelen, yaygınlığı ve çok geniş kitlelere ulaşması nedeniyle düşünceyi yaymak, bilim, sanat ve haber özgürlüğünün anlamını oluşturan paylaşımın odağı haline gelen televizyon yayınlarının; beklentilere uygun ve kamu yararını gözeterek sürdürülebilmesini sağlamak amacıyla bir sistem içerisinde bazı ilke ve esaslara bağlanmasının, bu ilke ve esaslara uygun davranışın istenilmesinin, aksi halde bazı yaptırımların uygulanmasının gerektiğini düşünmekte doğaldır.
3984 sayılı Yasa, bu gereklilikten hareketle yayın ilke ve esaslarını belirlerken oldukça geniş ve yoruma açık kavramları kullanmış, televizyon yayınlarının bu ilkelere uygunluğunu denetlemek görevinide davalı idareye vermiştir.
Sonuçta, davalı idarenin, mutlak ve sınırsız olmayan ve yargı denetimine açık bulunan bir takdir, değerlendirme yetkisi yaptırım uygulayan işlemlerinde vardır. Ancak bu yetki, davalı idareye yaptırım uygulamada yöntemi belirlemek imkanını sağlamamaktadır.
Dolayısıyla, yargı yerinin, dava konusu uyuşmazlıkta olduğu gibi, bir yaptırımın uygulanmasına ilişkin işlemin hukuka uygunluğunu denetlerken yönteme ilişkin bazı esasları, televizyon yayınlarının teknik yapısını, içeriğini, özelliklerini ve bir temel hakkın kullanımının aracı olduğunu gözeterek belirlemesi zorunludur.
Yasa koyucu, yayın durdurma cezasını, uyarma cezasını gerektiren yayın ilkesi ihlalinin tekrarı haline bağlamıştır. Esasen, yayın ilkesinin ihlali nedeniyle yayıncıya verilen ve infazda edilen uyarı cezasının sonuçlarının, belirli bir süre sonrasında, genel olarak ceza ve disiplin hukukunda olduğu gibi, ortadan kaldırılması (örneğin; disiplin cezalarının bir süre sonra memurun sicilinden silinmesini düzenleyen 657 sayılı Yasanın 133.maddesi) basın özgürlüğünün gereğidir. Aksi halde, yayıncı, oldukça geniş kavramlara dayanan yayın ilkelerini tekrar ihlal edebileceği düşüncesinin tehdidi altında kalacak bu da yukarıda değinilen hak ve özgürlüklerin kullanımını zedeleyecektir. 3984 sayılı Yasanın 33.maddesinde, yayın durdurma cezasının üst sınırı bir yıl olarak düzenlendiğinden, yayıncının uyarı cezasının uygulanmasından sonra, (eğer yayını bir yıl durdurulsa idi bu sürede artık yayın yapamayacağından yayın ilkesi ihlalinide tekrarlayamayacağı gözetilerek) bir yıl içerisinde ihlalde bulunmaz ise uygulanan uyarı cezasının sonuçlarının ortadan kalktığının kabulü zorunludur.
Buradaki yayın ilkesi ihlalinin tekrarının, uyarma cezasına neden olan ihlalin tekrarı olduğunu ise tartışmaya gerek yoktur.
Öte yandan, infaz olunan uyarı cezasından sonra bir yıl içerisinde aynı yayın ilkesinin yeniden ihlal edilmesi halinde uygulanacak olan yayın durdurma cezasının süresinin alt sınırı Yasanın 4.maddesinde sayılan ilkeyi ihlal eden yayının süresi kadardır.
Çünkü, yasa koyucu cezanın üst sınırını bir yıl olarak belirlemiş iken alt sınırıyla ilgili bir düzenlemeyi gerçekleştirmemiştir. Esasen, yayın durdurma cezasının uygulanmasının ihlalin belirlenmesinden sonra olanaklı olması ve yayın ilkelerini ihlal etmeyeceği kabul edilerek yapılan bir yayının durdurulması biçiminde gerçekleşmesi olanaklı olduğundan böyle bir sınırlamanın yapılmasıda zorunludur.
Davacı yayın kuruluşu hakkında yasanın 4/j maddesinde belirlenen ilkeye aykırı yayın yaptığından bahisle 27.10.1994 tarihinde uygulanan uyarı cezasının sonuçları kalktıktan sonra aynı yayın ilkesinin ihlali nedeniyle 29.4.1997 tarihinde yayın durdurma cezasının uygulanmasına olanak bulunmadığından, sonucu itibariyle yerinde bulunan temyize konu kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Davacı şirkete ait … Televizyon Kanalının aynı suçun altıncı kere işlenmesi sebebiyle verilen bir gün süreyle yayının durdurulması kararı aleyhine açılan dava üzerine; hernekadar aynı suç için evvelce 27.10.1994 tarihinde bir uyarı yapılmış ve suçun ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci tekrarında 29.1.1995 tarihli, 17.6.1996 tarihli, 14.10.1996 tarihli ve 14.10.1996 tarihli kararlarla yayının birer gün süreyle durdurulmasına karar verilmiş ise de aynı suçun altıncı kere tekrarı üzerine yeni bir uyarı yapılmadan 10.4.1997 tarihli kararla yayının bir gün süreyle durdurulmasına karar verilemiyeceği gerekçesiyle dava konusu R.T.Ü.K. kararının iptaline karar veren … üncü İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması talep edilmektedir.
3984 sayılı “Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkındaki Kanunun 33 üncü maddesinde “Üst Kurul öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmeyen,izin şartlarını ihlal eden,yayın ilke ve esaslarına aykırı yayın yapan özel radyo ve televizyon kuruluşlarını uyarır.Bu uyarıda ihlalin niteliği,ağırlığı ve tekrarı halinde sonuçları açıkça belirtilir.
İhlalin tekrarlanması halinde,ihlalin ağırlığına göre izin uygulaması bir yıla kadar geçiçi durdurulur veya yayın izni iptal edilir” hükmü getirilmiştir.
Yukarıda metni açıklanan madde hükmünden anlaşılacağı üzere uyarı cezası verildikten sonra ihlalin tekrarlanması halinde idare izin uygulamasını bir yıla kadar geçiçi olarak durdurmaktan yayın iznini iptal etmeğe kadar varan bir dizi önlemler almağa yetkilidir.
Maddede izin uygulaması bir yıla kadar geçiçi olarak durdurulur dendiğine göre bu cezada bir günden 1 yıla kadar kademeli olarak uygulanabilir.Bütün bu cezaların verilebilmesi için gerekli şart ilgili kuruluşun uyarılmış olmasıdır.Bu uyarıdan sonra ihlalin tekrarlanması halinde idare yaptırımı ağırlaştırarak bir günden bir yıla kadar geçici kapatma ve nihai olarakta izin iptali cezası verebilir.
Bu durumda uyarı cezası verildikten sonra durdurma cezası verilince aynı suçun tekerrürü olarak, sonraki ihlaller için ancak tekrar uyarı cezası verileceği yolunda bir anlayış madde lafız ve ruhuna ters düşer. Aynı suçun tekerrürü halinde her seferinde yeniden ihtar gerektiğini kabul edilmesi durumunda aynı suçun devamında ikinci tekrarda kapatma cezası, üçüncü tekrarda ihtar dördüncü tekrarda kapatma cezası, beşinci tekerrürde ihtar gibi kanunun amir hükmüne ve amacına ters düşen kabul edilemez bir netice ortaya çıkar.
Yukarıda açıklanan sebeplerle 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkındaki Kanunun 33 üncü maddesi amir hükmüne aykırı bulunan … üncü İdare Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Davacı televizyon kuruluşu, “…” logosuyla yayın yapan televizyon kanalında 15.10.1994 tarihinde yayınlanan “…” isimli programıyla 3984 sayılı Yasanın 4.maddesinin (d) ve (m) bentlerinde yer alan yayın ilkelerinin ihlal edildiğinden bahisle 27.10.1994 tarih ve RTÜK-01/1994 sayılı işlemle aynı Yasanın 33/1 maddesi uyarınca uyarılmıştır. Aynı yayın ilkesini ihlal ettiğinden bahisle 17.6.1996, 14.10.1996, 14.11.1996 tarihli işlemlerle yayınlarının durdurulmasına karar verilen davacı yayın kuruluşu hakkında bu defa 10.1.1997 tarihinde yayınladığı “…” isimli programıyle yine aynı yayın ilkesini ihlal ettiğinden bahisle, dava konusu işlemle, 3984 sayılı Yasanın 33.maddesine dayanılarak yayının bir gün süreyle durdurulması cezası verilmiştir.
Anılan işlemin iptali istemiyle açılan dava sonucunda … İdare Mahkemesince; 3984 sayılı Yasanın 33.maddesinde, uyarı cezasına konu yayın ilkesi ihlalinin tekrarı halinde yayın izninin geçici olarak durdurulmasından sonra, aynı uyarı cezasına dayanılarak ikinci defa yayın izninin durdurulmasını öngören bir düzenlemeye yer verilmediği, idari bir yaptırımı düzenleyen söz konusu maddenin bu şekilde yorumlanmasının, Yasada bir düzenleme olmamasına karşın ilgililer aleyhine sonuç doğuracağı ve bununda genel hukuk ilkelerine aykırı olacağı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idare, hukuka aykırı olduğunu öne sürdüğü söz konusu kararın temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Radyo ve televizyon yayınlarının düzenlenmesi ve Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin esas ve usulleri belirleyen 3984 sayılı Yasanın 4.maddesinde, radyo ve televizyon yayınlarının kamu hizmeti anlayışı içerisinde yapılmasında uyulması gereken ilkeler bentler halinde belirlenmiştir.
Radyo ve televizyon faaliyetlerini düzenlemek amacıyla özerk ve tarafsız bir kamu tüzel kişisi olarak kurulan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, aynı Yasanın 8/I maddesiyle; yayın kuruluşlarının bu Yasa hükümlerine aykırı yayın yapması ve tahsis şartlarına uymaması halinde gerekli müeyyideleri uygulamaya karar vermekle görevlendirilmiştir.
Sözkonusu müeyyideler, 3984 sayılı Yasanın Altıncı Bölümünde, özel radyo ve televizyon kuruluşları hakkında uygulanacak müeyyidelerde aynı bölümde yer alan “Uyarı, Durdurma, İptal” başlıklı 33.madde de; “Üst Kurul, öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmeyen izin şartların ihlal eden, yayın ilke ve esaslarına aykırı yayın yapan özel radyo ve televizyon kuruluşlarını uyarır. Bu uyarıda, ihlalin niteliği, ağırlığı ve tekrarı halinde sonuçları açıkça belirtilir.
İhlalin tekrarlanması halinde, ihlalin ağırlığına göre izin uygulaması bir yıla kadar geçici olarak durdurulur veya yayın izni iptal edilir.
Yayın izninin verilmesi için gerekli şartlardan birini kaybeden veya şartların uygunluğunu hile ile elde eden özel radyo ve televizyon kuruluşlarının izni, Üst Kurulca iptal edilir” biçiminde düzenlenmiştir.
Aktarılan bütün bu düzenlemede; yayınları izleme sistemleri kurarak, yayın ilkelerine ve bu alanda Türkiye’nin taraf olduğu andlaşmalara uygunluğu açısından denetlemek, yayının yayın ilkelerine aykırı olup olmadığını belirlemek ve bu halde Yasada öngörülen müeyyideyi uygulamakla görevli ve yetkili bulunan davalı idarenin yayın durdurma cezasını vermesi ve uygulaması sadece, daha önce uyarı cezasına konu edilen bir yayın ilkesi ihlalinin tekrarı haline bağlanmıştır. Yoksa, Yasa aynı yayın ilkesi ihlalinin birden çok kez tekrarlanması halini; izin uygulamasının bir yıla kadar geçici olarak durdurulması veya yayın izninin iptali biçimdeki cezalandırma yönetimini her defasında bir uyarı cezasına dayandırmış değildir.
Aksi hal, yani yayın kuruluşunun daha önce uyarı cezasına konu olan yayın ilkesini tekrar ihlal ederek izin uygulamasının durdurulması biçiminde cezalandırılması sonrası aynı yayın ilkesini yeniden ihlal etmesi halinin “tekrar” kabul edilmemesi anlamına gelirki, bunu Yasanın 33.maddesinin 2.fıkrasının açık hükmü karşısında kabul etmeye olanak yoktur. Kaldı ki bu, yayınların, öncelikle kamu hizmeti anlayışı içinde yayın ilkelerine uygun sürmesini sağlamak biçimindeki genel amaçlada bağdaşamaz.
Bu haliyle, dava konusu işleme ve dayanağı uyarı cezasına sebeb gösterilen yayınların, yayın ilkelerini ihlal edip etmediği araştırılarak bir karar verilmesi gerekirken, davacı yayın kuruluşu hakkında, daha önce verilen uyarı cezasına konu yayın ilkesi ihlalinin tekrarı nedeniyle yayın durdurma cezası uygulandığı, aynı uyarı cezasına dayanılarak tekrar yayın durdurma cezası uygulanmasına olanak bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemi iptal eden İdare Mahkemesi kararında yasaya uyarlık görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, dava dosyasının yeniden bir karar verilmek üzere anılan mahkemeye gönderilmesine, davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi incelenmediğinden alınan yürütmenin durdurulması harcının iadesine 5.11.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.