Danıştay Kararı 10. Daire 1997/3652 E. 2000/5621 K. 13.11.2000 T.

10. Daire         1997/3652 E.  ,  2000/5621 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1997/3652
Karar No : 2000/5621

Temyiz Eden (Davacı) : …
Karşı Taraf (Davalı) : Maliye Bakanlığı – ANKARA
İstemin Özeti : Dava, davacının Suriye’de kalan mallarına karşılık, Türkiye’deki Suriyelilere ait malların idaresinden elde edilen gelirden pay verilmesi için yaptığı 7.2.1994 tarihli başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
…İdare Mahkemesi … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla davayı reddetmiştir.
Davacı, anılan mahkeme kararının yerinde olmadığını ileri sürerek temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Suriye’deki taşınmazına el konulan ve tasarruf etmesi engellenen davacının, 1062 sayılı Yasanın 1.maddesi uyarınca Suriye uyruklu vatandaşların Türkiye’deki taşınmazlarından elde edilen ve bankada bloke tutulan gelirlerden, kanıtlayacağı nisbetteki zararının ödenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenle temyize konu mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Dava, davacının Suriye’de kalan mallarına karşılık, Türkiye’deki Suriyelilere ait malların idaresinden elde edilen gelirden pay verilmesi için yaptığı 7.2.1994 tarihli başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
….İdare Mahkemesi, Suriye hükümeti ile yapılan anlaşmanın yürürlüğe konulmaması ve halen uygulanmakta olan genelgelerinde Türkiye’de el konulmuş olan Suriye uyruklu kişilerin mallarından elde edilen gelirlerin, Suriyenin aldığı tedbirlerden zarar gören vatandaşlarımıza dağıtılması yolunda bir hüküm içermediği gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
Davacı, anılan mahkeme kararının yerinde olmadığını ileri sürerek temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
1062 sayılı Hudutları Dahilinde Tebamızın Emlakine Vaziyet Eden Devletlerin Türkiye’deki Tebaaları Emlakine Karşı Mukabelei Bilmisil Tedabiri İttihazı Hakkında Kanun’un 1.maddesinde, idari mukarrerat veya fevkalade veya istisnai kanunlarla Türkiye tebaasının hukuku mülkiyetini kısmen veya tamamen tahdit eden devletlerin Türkiye’deki tebaasının hukuku mülkiyetinin Bakanlar Kurulu Kararıyla mukabelei bilmisil olmak üzere kısmen veya tamamen tahdit ve menkulat ve gayrimenkulatına vaziyet olunabileceği, vaziyet edilen emvalin varidatının ve ledelicap tasfiyelerinden mütevellit hasılatın, vesaika istinaden isbat edecekleri zarar nisbetinde, zarar gören Türk tebaasına tevzi olunacağı kurala bağlanmıştır.
1.10.1966 tarih, 6/7104 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan “Suriye Uyrukluların Mallarının Tesbiti ve Bu Mallara El Konulması Hakkında Yönetmeliğin” 1.maddesinde; Suriye uyruklu bütün özel ve tüzel kişilerin, Türkiye’de bulunan taşınmaz ve taşınır (zati ev eşyası hariç) malları ile bütün hak ve menfaatlerine 28.5.1927 tarih ve 1062 sayılı Yasa hükümleri gereğince hazinece el konulduğu belirtilmiştir.
Yine 25.9.1967 tarih ve 6/8890 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan “Suriye Uyruklu Özel ve Tüzel Kişilerin Hazinece El Konulan Mallarının İdaresi Hakkında Yönetmeliğin” 35.maddesinde ise, Suriyelilere ait el konulan taşınır ve taşınmaz mallarla her çeşit hak ve menfaatlerin idaresinden mütehassıl meblağ ve Maliye Bakanlığınca mal sandıklarına devrine lüzum gösterilen paraların “Suriye Uyruklu Özel ve Tüzel Kişilere Ait Mallar” adıyla adi emanetler defterinde açılan partiye kaydolunacağı öngörülmüştür.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının Suriyenin … kazasında taşınmazının bulunduğu, söz konusu taşınmaza tasarrufunun engellendiği, 1062 sayılı Yasaya dayanılarak çıkarılan 1.10.1966 tarih ve 6/7104 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına ek yönetmelik hükümleri uyarınca getirilen kısıtlayıcı tedbirlerin 26.2.1971 tarihli protokolle kısmen kaldırıldığı, protokolün 4.maddesinin 2.fıkrası gereğince davacıya ödemede bulunulduğu, emlak sorununun çözümü konusunda Türkiye ve Suriye Hükümeti arasında 9.5.1972 tarihli protokol hazırlandığı, 24.2.1976 tarih ve 1937 sayılı Yasa ile kabul edildiği, Bakanlar Kurulunun 28.2.1983 tarih ve 83/6123 sayılı kararıyla bunun onaylandığı, ancak onay belgesinin teatisinin Başbakanlığın 22.4.1984 tarihli talimatıyla durdurulduğu, ayrıca 1966 yılında konulan kısıtlayıcı önlemlerin kaldırılması hakkında iki ülke yetkilileri tarafından Türkiye-Suriye Karma Ekonomik Komisyonu çerçevesinde 9.2.1983 tarihinde imzalanan protokolünde yürürlüğe konulmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, Suriye’deki taşınmazına el konulan ve tasarruf etmesi engelenen davacının 1062 sayılı Yasanın 1.maddesi uyarınca Suriye uyruklu vatandaşların Türkiye’deki taşınmazlarından elde edilen ve bankada bloke tutulan gelirlerden kanıtlayacağı nisbetteki zararının ödenmesi gerekmektedir.
Dolayısıyla açılan davayı reddeden idare mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle 2577 sayılı Yasanın 49.maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüne, ….İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan idare mahkemesine gönderilmesine 13.11.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.