Danıştay Kararı 10. Daire 1997/3111 E. 1999/5383 K. 02.11.1999 T.

10. Daire         1997/3111 E.  ,  1999/5383 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1997/3111
Karar No : 1999/5383

Temyiz Eden (Davacı) : …
Vekili : …
Karşı Taraf (Davacı) : …
Vekili : …
İstemin Özeti : Davacının 8.10.1992 tarihinde rahatsızlanması üzerine … Hastanesince yapılan müdahale sonucunda ameliyat edilmediği halde buna ilişkin rapor düzenlendiği ve raporda iddia edildiği gibi sol bacağından alınan damarlarla kalpteki dört damarın değiştirilmediği bu nedenle davalı idarenin hizmet kusuru ile meydana gelen olay sonucu maddi ve manevi zarara uğradığı iddiasıyla 300.000.000 lira manevi 40.000.000 lira maddi zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılan dava sonucunda … İdare Mahkemesince davanın reddi yolunda verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : 2659 sayılı Yasa gereği Konunun Adli Tıp Kurumuna intikal ettirilerek alınacak rapora göre bir karar verilmesi gerektiğinden davacı temyiz isteminin kabulüyle mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Dava, davacının rahatsızlanması üzerine Hastanede yapılan müdahale sonucunda ameliyat edilmediği halde buna ilişkin rapor düzenlendiği ve sol bacağından alınan damarla kalpteki dört damarın değiştirilmediği, dolayısıyladavalı idarenin hizmet kusuru ile meydana gelen olay sonucu maddi ve manevi zarara uğradığı iddiasıyla 300.000.000 lira manevi 40.000.000- lira maddi zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince davacının Mart 1992 tarihinde sol omuz ve göğüs ağrısı nedeniyle … Numuna Hastanesine başvurduğu, “akut miyokard infarktüsü” tanısı ile 15 gün tedavi gördükten sonra taburcu edildiği, daha sonra yeniden rahatsızlanması sonucu Sosyal Sigortalar Kurumunca yapılan sevk üzerine … Tıp Fakültesi Hastanesine yatırılan davacının 8.10.1992 tarihinde açık kalp ameliyatına alındığı ameliyat ekibince Anevrizmektomi ameliyatının uygulandığı, taburcu edilen davacının yakınmalarının geçmemesi üzerine 7.2.1994 tarihinde S.S.K Hastanesince bu kez … Hastanesine sevkinin yapıldığı, sözüedilen hastanede hasta tedavi ekibince yeniden ameliyat kararının alınıp ameliyat için … Tıp Merkezine sevkinin yapıldığı, davacının bu hastanede 24.4.1994 tarihinde ikinci kez ameliyat edildiği, daha sonra davacının ilk ameliyatını yapan davalı hastanede, “göğüs kafesinin açılıp kapatılmakla yetinildiği, hastane raporunda belirtilen ameliyatın yapılmadığı, bu ameliyat sonucu düzenlenen belgelerin gerçeği yansıtmadığı, raporda iddia edildiği gibi sol bacağından alınan damarlarla, kalpteki dört damarın değiştirilmediği, bu nedenle hastalığının devamında idarenin hizmet kusurunun bulunduğu, bunun sonucu uğranılan 300.000.000 lira manevi ve 40.000.000 lira maddi zararın yasal faiziyle birlikte tazmininin istenildiği anlaşılmakta olup olayda davacının hastalığı sebebiyle ilk müdahaleyi yapan davalı idarenin bir hizmet kusurunun olup olmadığının ameliyat edilmediği halde ameliyat edilmiş gibi gösterilmesinin tıbben mümkün olup olmadığının tesbiti amacıyla yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda; davacının 8.10.1992 tarihinde … Hastanesinde ameliyat edilmediği halde edilmiş gibi gösterildiğine dair bir kanıta rastlanmadığı, aksine hastaya “Koroner By Pass” ile birlikte, “Anevrizmektomi” ameliyatının yapılmasının planlandığı, ancak ameliyatı yapacak olan cerrahın takdiri ile Koroner arterlerin “By Pass” yapmaya uygun görülmediği ve bu işlemden vazgeçilerek usulüne ve zamanın bilimsel teknolojik imkanlarına göre yalnızca “Anevrizmektomi” ameliyatı yapıldığı, “By Pass” ameliyatı yapılmak üzere bacaktan çıkarılan damarın eski yerine takılmasının imkansız olduğu dosyadaki bilgi ve belgelere göre bu durumun normal sayılacağı sonucuna ulaşıldığı, raporda bildirilen görüşün karara dayanak alınmaya yeterli görüldüğü, bu durumda davacının ameliyat edilmediği halde edilmiş gibi bir durumun olmaması ve ameliyat doktorlarınca “By Pass” ile birlikte “Anevrizmektomi” ameliyatı yapılmasının planlaması ancak By pass’ın uygun görülmeyerek “Kroner By Pass” işleminden vazgeçilip o günün usülene ve bilimsel teknolojik olanaklarına uygun olarak sadece “Anevrizmektomi” ameliyatı yapılmasının bir eksiklik olmadığı, davacının bu müdahaleden yaklaşık iki yıl sonra yeniden hastalanmasının normal olacağı davacının sağlığını riske eden bir müdahalenin olmadığı, bu nedenle idarenin hizmet kusurunun mevcut olmadığı, davacının manevi ve maddi tazminat isteminin yerinde görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı, bilirkişi raporunun kesin olarak durumu saptayıp ortaya koymadığı, Adli Tıp Kurumu veya Yüksek Sağlık Şurasınca dosyanın incelenmesi gerektiği, sözkonsu bilirkişi raporu dayanak alınmak suretiyle verilen idare mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmadığı iddiasıyla temyizen incelenip bozulmasını istemektedir.
İdare ve Vergi Mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3622 sayılı Yasayla değişik 49.maddesinde yer alan sebeblerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen ve yukarıda özetlenen gerekçelere dayalı olarak verilen … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı, usul ve hukuka uygun olup, bozma nedeni bulunmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddine ve anılan kararın onanmasına, 2.11.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.