Danıştay Kararı 10. Daire 1997/2289 E. 2000/4526 K. 18.09.2000 T.

10. Daire         1997/2289 E.  ,  2000/4526 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1997/2289
Karar No : 2000/4526

Temyiz Eden (Davacı) : …
Vekili : …
Karşı Taraf (Davalı) : 1- İçişleri Bakanlığı – ANKARA
2- …
İstemin Özeti : … numaralı Devlet Güvenlik Mahkemesi üyesi olan davacıya uygulanmakta olan “yakın koruma” tedbirlerinin kaldırılarak “çağrı üzerine koruma” tedbirine dönüştürülmesine ilişkin İçişleri Bakanlığı Merkez Koruma Komisyonu’nun 9.4.1996 tarih ve 1996/06 sayılı kararı ile bu karara dayanılarak tesis edilen … Valiliğinin 8.5.1996 tarih ve … sayılı işleminin iptali istemiyle açılan dava sonunda …İdare Mahkemesince davanın reddi yolunda verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : … Valiliğince savunma verilmemiştir. İçişleri Bakanlığınca yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Devlet Güvenlik Mahkemesi hakimi olan davacıya uygulanmakta olan “yakın koruma” tedbirinin, çağrı üzerine koruma tedbirine dönüştürülmesinde hukuka uyarlık bulunmadığından, davanın reddi yolundaki idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Dava, … Numaralı Devlet Güvenlik Mahkemesi üyesi olan davacıya uygulanmakta olan “yakın koruma” tedbirlerinin kaldırılarak “çağrı üzerine koruma” tedbirine dönüştürülmesine ilişkin İçişleri Bakanlığı Merkez Koruma Komisyonunun 9.4.1996 tarih ve 1996/06 sayılı kararı ile bu karara dayanılarak tesis edilen Diyarbakır Valiliğinin 8.5.1996 tarih ve 61131/148 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince, dosyanın incelenmesinden, … Numaralı Devlet Güvenlik Mahkemesi asil üyesi olan davacıya İçişleri Bakanlığı Merkez Koruma Komisyonunun 94/09 sayılı kararı ile “yakın koruma” tedbirleri uygulanmaya başlandığı, ancak 16.9.1995 tarihli başkanlık onayı ile, Koruma Hizmetleri Yönetmeliği uyarınca yeniden yapılan değerlendirme sonucu il koruma kurulunca yapılan öneri üzerine Merkez Koruma Komisyonu kararı ile “çağrı üzerine koruma” uygulamasına geçildiğinin anlaşıldığı, olayda davacının bulunduğu ildeki güvenlik koşulları ve adı geçen yönetmelikteki diğer hususların değerlendirilmesi, ayrıca davacının çalıştığı hizmet yeri ile lojmanlarda devamlı koruma bulunması ve göreve gidiş gelişlerde de toplu koruma uygulanması yapılması dikkate alındığında, tesis edilen işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 20.maddesi uyarınca “yakın koruma” altında bulundurulmasının zorunlu olduğu iddiasıyla, anılan İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 20.maddesinin birinci fıkrasında, “Terör ve anarşi ile mücadelede görev veren veya bu görevi ifa eden adli, istihbari, idari ve askeri görevliler, zabıta amir ve memurları, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü ve genel müdür yardımcıları, terör suçlularının muhafaza edildiği ceza ve tutukevlerinin savcıları ve müdürleri, Devlet güvenlik mahkemeleri hakim ve savcıları ile bu görevlerinden ayrılmış olanlar ve terör örgütlerinin açık hedefi haline gelen veya getirilenler ile suçların aydınlatılmasında yardımcı olan tanık ve ihbarcılar hakkında gerekli koruma tedbirleri alınır,” aynı maddenin 4. fıkrasında ise, koruma tedbirleriyle ilgili esas ve usuller Başbakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelik ile belirlenir.” hükümleri yer almıştır.
Yukarıda yer alan yasa maddelerine dayanılarak çıkartılan ve 16.9.1995 tarihinde yürürlüğe giren Koruma Hizmetleri Yönetmeliğinin “Tanımlar” başlıklı 4.maddesinde sayılan koruma çeşitlerinden olan “yakın koruma”, korunacak kişiye konutu dışında refaket etmek suretiyle alınacak tedbirleri, “çağrı üzerine koruma” ise, maddede belirtilen (Özel Koruma, Yakın Koruma, Konut ve İşyeri Koruması, Konut Koruması, İşyeri Koruma) koruma çeşitlerinden herhangi birisiyle korumaya alınmamış belirli kişilerin, çağrı merkezlerinden talepte bulunmaları üzerine sağlanacak geçici korumayı ifade etmektedir. Aynı yönetmeliğin 8. maddesinde ise, terör ve anarşi ile mücadele görevi yapan adli, istihbari, idari ve askeri görevliler, zabıta amir ve memurları, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü ve genel müdür yardımcıları, terör suçlularının muhafaza edildiği ceza ve tutukevlerinin savcıları ve müdürleri, Devlet güvenlik ve sıkıyönetim mahkemeleri hakim ve savcıları ile adli müşavirleri, görevleri veya özel durumları Devletin genel güvenlik politikası bakımından önem arzeden ve korunmaya alınmadıkları takdirde can güvenliklerinin tehlikeye düşeceği hususunda açık ve maddi emareler bulunduğu anlaşılan kamu görevlilerinin talepleri halinde korumaya alınabilecekleri hükmü getirilmiştir.
Olayda, davacının, … Numaralı Devlet Güvenlik Mahkemesinde hakim olarak görev yaptığı ve hakkında uygulanmakta olan “yakın koruma” tedbirlerinin İl Koruma Komisyonunca yeniden değerlendirilmesi sonucunda davacının can güvenliğinin tehlikede olduğunu kanıtlayacak herhangi bir belge elde edilemediği belirtilerek kaldırıldığı, ancak davacının yapmakta olduğu görevi itibariyle terör örgütünün hedefi olabileceği nedeniyle hakkında “çağrı üzerine koruma” tedbirleri uygulanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer alan mevzuat hükümleri ile, Devlet güvenlik mahkemesi hakimlerinin de içinde bulunduğu bir kısım görevlilerin tek tek sayılarak bunların başka bir değerlendirmeye gerek kalmaksızın terör örgütlerinin açık hedefi oldukları kabul edilmiştir. “Çağrı üzerine koruma” tedbiri diğer koruma çeşitlerinden herhangi birisiyle korumaya alınmamış kişilere uygulanacak bir koruma tedbiri olarak tanımlanmıştır.
Bu durumda, Devlet Güvenlik Mahkemesi hakimi olan davacıya uygulanmakta olan “yakın koruma” tedbirlerinin, “çağrı üzerine koruma” tedbirlerine dönüştürülmesi yolundaki dava konusu işlemde mevzuat hükümlerine uyarlık bulunmadığından, davanın reddi yolundaki idare mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüne, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, dava dosyasının yeniden bir karar verilmek üzere anılan mahkemeye gönderilmesine 18.9.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.