Danıştay Kararı 10. Daire 1997/1438 E. 1999/6612 K. 07.12.1999 T.

10. Daire         1997/1438 E.  ,  1999/6612 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1997/1438
Karar No : 1999/6612

Temyiz Eden (Davalı) : Sermaye Piyasası Kurulu
Vekili : …
Karşı Taraf (Davacı) : …
Vekili : …
İstemin Özeti : Davacı şirketin Sermeye Piyasası faaliyetlerinin süresiz olarak durdurulmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan dava sonunda … İdare Mahkemesi … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla dava konusu işlemi iptal etmiştir.
Davalı idare, anılan mahkeme kararının yerinde olmadığını ileri sürerek temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : 2499 sayılı “Sermaye Piyasası Kanunu”nun 31.maddesinde sermaye piyasası faaliyetinde bulunacak kuruluşların davalı idareden izin almasının zorunlu olduğu, faaliyet ve aracılık türleri itibariyle başvuru ve izin esaslarınında davalı idarece düzenleneceği belirtilmektedir.
Bu haliyle, davalı idarenin, faaliyete geçmesi için aradığı koşulları taşıdığını belirleyerek faaliyet izni verdiği aracı kurumun, bu koşulları kaybettiğinin ya da Yasanın amacına aykırı eylemlerinin belirlenmesi halinde faaliyetinin durdurulması veya yetki belgesinin iptalinede yetkili olduğunun kabulü, gerek “usulde parelellik” ilkesinin, gerekse hizmet gereklerinin ve kamu yararının uygun sonucudur.
Açıklanan nedenle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle, işin esası hakkında bir karar verilmek üzere idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Davacı şirketin sermaye piyasası faaliyetlerinin süresiz olarak durdurulması, izin belgesinin iptali yolundaki işlemi, 2499 sayılı Yasanın 46/g maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal edildiği, iptal edilen hükmün yerine de düzenleme yapılmadığı gerekçesiyle iptal eden İdare Mahkemesi kararının temyizen bozulması istenilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, şirket nezdinde yapılan inceleme sonucunda, müşterilere ait hisse senetlerinin izinsiz ve yetkisiz olarak Bankadan alınan krediler için teminat verilmek suretiyle kullanıldığının; kredili menkul kıymet işlemlerinde SPK’nun 18 nolu Tebliğine aykırı davranıldığının saptandığından bahisle dava konusu işlem tesis edilmiştir.
2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunun 46.maddesinde SPK’nın bu Kanun uyarınca yaptığı izleme, inceleme ve denetleme sonucunda alacağı tedbirler öngörülmüş, 558 sayılı KHK. ile değişik (g) bendinde de mevzuat, esas sözleşme ve içtüzük hükümlerine aykırı faaliyetleri saptanan sermaye piyasası kurumları hakkında her türlü önlemi almaya ve bu kurumların yetkilerini kaldırmaya Kurulun yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.
558 sayılı KHK. Anayasa Mahkemesine açılan dava sonucunda Mahkemenin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile iptal edilmiş, iptal kararı ile doğacak olan hukuksal boşluk kamu yararını bozacak nitelikte görüldüğünden iptal kararının Resmi Gazetede yayınlanmasından başlıyarak dört ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesinin iptal kararının 24.11.1995 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmış olmasına karşın bu süre içinde yeni bir yasal düzenleme yapılmamıştır. Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmasında kararın içeriğinin de gözönüne alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi, 4113 sayılı Yetki Yasasının 558 sayılı KHK’nin dayanağını oluşturan bölümünün Anayasa Mahkemesince iptal edildiği, böylece 558 sayılı KHK’nin anayasal dayanaktan yoksun kaldığı gerekçesiyle 558 sayılı KHK’yi iptal etmiştir.
2499 sayılı Yasanın 31.maddesinde, sermaye piyasası faaliyetlerinde bulunacak kurumların, SPK’dan izin almalarının zorunlu olduğu, faaliyet ve aracılık türleri itibariyle başvuru ve izin esaslarının Kurulca düzenleneceği öngörülmüştür. Ayrıca 34.maddenin 3.fıkrasında da aracı kurumların faaliyetleri ile ilgili ilkelerin Kurulca belirleneceği hükmü yer almıştır. Çalışma izni vermeye yetkili olan Kurulun, aracı kurumun faaliyetlerinde mevzuata aykırılığın saptanması halinde izin belgesini iptal etme yetkisine de doğal olarak sahip olduğu açıktır. Diğer bir anlatımla, çalışma esaslarını ihlal eden aracı kurumların izin belgesinin iptali için başka bir Yasa hükmüne gerek bulunmamaktadır. Dolayısıyla 2499 sayılı Yasanın 558 sayılı KHK ile değişik 46/g maddesinin Anayasa Mahkemesince yukarıda belirtilen gerekçeyle iptal edilmiş olması, İdare mahkemesi kararındaki gerekçenin aksine idari işlemi dayanaktan yoksun bırakmamaktadır.
Bu itibarla, işin esasının incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın belirtilen gerekçeyle reddinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteğinin kabulüyle kararın bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Dava, davacı şirketin sermaye piyasası faaliyetlerinin süresiz olarak durdurulmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
…İdare Mahkemesince; dava konusu işlemin dayandığı 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 46/9 maddesini değiştiren 558 sayılı KHK’nin, 24.11.1995 tarih ve 22473 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 13.11.1995 tarih ve 1995/58 sayılı Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edildiğinin, bu kararın hüküm fıkrasında, 2499 sayılı Yasanın 46/9 maddesinde yapılan değişikliğin iptali sonrası doğacak hukuksal boşluğun kamu yararını bozacak nitelikte görülerek iptal kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dört ay sona yürürlüğe girmesine karar verildiğinin anlaşıldığı, bu nedenle, uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için, Anayasa Mahkemesinin kararının bu davaya etkisinin belirlenmesinin gerektiği, Anayasa Mahkemesince bir Kanun veya Kanun Hükmünde Kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasaya aykırı bulunarak iptal edildiği bilindiği halde eldeki davaların Anayasaya aykırılığı saptanan kurallara göre görülerek çözümlenmesinin “Anayasanın Üstünlüğü” ve “Hukuk Devleti” ilkelerine aykırı olduğu, Anayasa Mahkemesinin iptal kararının yürürlüğünü ertelemiş olmasının, Yasama Organına aynı konuda ve iptal kararının gerekçesine uygun olarak yeni bir düzenleme yapma olanağının sağlanmasına ve hukuksal boşluk doğmaması amacına yönelik olduğu, bunun, bakılmakta olan uyuşmazlıklarda Anayasaya aykırı kuralların uygulanması sonucunu doğurmadığı, öte yandan, bir Kanun yada Kanun Hükmünde Kararnamenin uygulanmasıyla hak veya menfaati ihlal edildiği için dava açmak durumunda kalan ve itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulmasını isteme hakkı bulunanların,hak veya menfaatlerini ihlal eden kuralın Anayasa Mahkemesine iptal edilmiş olması halinde iptal hükmünün sonuçlarının görülmekte olan davalarında da uygunlanmasını istemek hak ve yetkisine sahip bulunduğu gibi davayı görmekte olan yargı yerininde kendiliğinden bu yolda hareket etmesinin gerektiği, bu haliyle, Anayasa Mahkemesinin iptal kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasından önce açılan bu davada, 2499 sayılı Yasanın Anayasa Mahkemesince iptal edilen 558 sayılı KHK ile değişik 46/9 maddesine dayanılarak tesis edilen işlemde hukuka uygunluk bulunduğundan söz etmenin mümkün olmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idare, anılan kararın temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
2499 sayılı “Sermaye Piyasası Kanunu”nun 31.maddesinde; Sermaye Piyasası faaliyetlerinde bulunacak kurumların, kuruldan izin almalarının zorunlu olduğu, faaliyet ve aracılık türleri itibariyle başvuru ve izin esaslarının Kurulca düzenleneceği, izin verilen kuruluşlara yürütecekleri sermaye piyasası faaliyetlerini gösteren “yetki belgesi”nin verileceği, “yetki belgesi” olmayan veya belgesi iptal olunanların sermaye piyasası faaliyetlerinde bulunamayacağı düzenlenmektedir.
Aynı Yasanın 34.maddesinin son fırkasında; “aracı kurumların faaliyet ve merkez dışı örgütleriyle ilgili ilkeler Kurulca belirlenir.” hükümü yer almakta, 22/f maddesinde ise sermaye piyasası kurumlarının faaliyetlerinin bu Kanuna, kurulun yönetmelik, tebliğ ve kararlarına ve sermaye piyasaları ile ilgili diğer mevzuata uygunluğunu, gereken her türlü bilgi ve belgeyi isteyerek izlemek ve denetlemek davalı idarenin görevleri arasında sayılmaktadır.
Aktarılan düzenleme uyarınca idareye tanınan yetki, şüphesiz, Yasanın “Sermaye piyasasının güven, açıklık ve kararlılık içinde çalışmasını, tasarruf sahiplerinin hak ve yararlarının korunması amacı”yla sınırlı bulunmaktadır.
Dolayısıyla, sermaye piyasası faaliyetlerinde bulunulmasına izin vermek yetkisi bulunan davalı idare, gerek bu iznin verilmesi için aranılan koşulların kaybedilmesi, gerekse Yasanın amacına aykırı eylemlerin belirlenmesi halinde, verdiği izni geri almak yada izin verdiği kurumun faaliyetlerini durdurmak yetkisine de sahiptir. Bu, idare hukukunun temel ilkelerinden birisi olan “usulde paralellik” ilkesinin doğal sonucu olup; dava konusu işlemi “yetki” yönünden iptal eden temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne, …İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, dosyanın işin esası hakkında bir karar vermek üzere anılan mahkemeye gönderilmesine 7.12.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.