Danıştay Kararı 10. Daire 1996/9826 E. 1999/2404 K. 11.05.1999 T.

10. Daire         1996/9826 E.  ,  1999/2404 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1996/9826
Karar No : 1999/2404

Temyiz Eden (Davalı) : …
Vekili : …
Karşı Taraf (Davacı) : …
Vekili : …
İstemin Özeti : Davacının intifa hakkı sahibi olduğu “…” adlı vakfa ait üç adet apartman dairesinin Vakıflar Genel Müdürlüğünce lojman statüsüne alınmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan dava sonucunda … İdare Mahkemesince dava konusu işlemin iptali yolunda verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın; davalı idare tarafından temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : 2762 sayılı Vakıflar Kanunu’nda mazbut vakıflar bir bütün halinde ayrı bir hükmi şahsiyet sayılarak, bunların temsil ve idaresi Vakıflar Genel Müdürlüğüne verilmiştir. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün Teşkilat ve Görevleri Hakkında 227 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin “görev” başlıklı 2.maddesinde, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün vakfın varlığını koruyacağı, vakıf mallarını ekonomik şekilde işleteceği ve vakfedenlerin vakfiyedeki iradeleri doğrultusunda faaliyette bulunacağı öngörülmüştür.
Vakıflar Kanunu’nun 39.maddesinde de, alakalıların intifa haklarının mahfuz tutulmasıyla, mazbut vakıflar arasına alınsa dahi vakfedenin vakfiyedeki iradesinin gerçekleştirilmesinin sağlanmaya çalışıldığı görülmektedir.
Öte yandan, davalı idarenin dava konusu işleme dayanak aldığını belirttiği 6760 sayılı Kanun’un 16.maddesinde yer alan” vakfa ait mesken vasfını haiz gayrımenkullerden bir kısmının Başvekaletin tensibiyle idare memurlarının ikametlerine tahsis edilebileceği” hükmü, anılan Kanun’un 1.maddesi ve daha sonrada 227 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 1.maddesi uyarınca ayrı bir tüzel kişiliğe sahip kılınan Vakıflar Genel Müdürlüğünün kendisine ait taşınmazları için uygulanabilecektir.
Bu durumda vakıf mallarının ekonomik şekilde işletilmesi ve vakfedenin vakfıyedeki iradesi doğrultusunda intifa hakkı sahibi olan davacının vakıf gelirlerinin artışıyla doğru orantılı olan intifa hakkının korunması gerekirken, anılan Vakfa ait üç adet apartman dairesinin lojman statüsüne alnımasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddiyle mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Dava, davacının intifa hakkı sahibi olduğu “…” adlı vakfa ait üç adet apartman dairesinin Vakıflar Genel Müdürlüğünce lojman statüsüne alınmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi; 2762 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 1.maddesinde sayılarak Vakıflar Genel Müdürlüğünce idare olunan vakıfların “mazbut vakıflar” olduğu, aynı Kanun’un 6.maddesinin 2.bendinde mazbut vakıfların bir bütün halinde hükmi şahsiyet sayılarak Vakıflar Genel Müdürlüğünce temsil ve idare olunacaklarının hükme bağlandığı, neslin geleceğinin ekonomik açıdan güvenceye alınması arzusundan doğan Zürri Vakıfların vakfiyelerinde; vakfın konusunun, şartlarının, akar ve hayratlarının nelerden ibaret bulunduğu ve vakıftan kimlerin yararlanacağı tayin edilerek açıkça belirlendiği, vakıf hukukuna göre Vakıfnamelerin vakıfların tüzesi niteliğinde olup bunlarda belirtilen iradenin herkesi bağlayıcı nitelik taşıdığı, Vakıflar Kanunu’nun 39.maddesinin birinci bendinde on seneden beri mütevelliği kimseye tevcih edilmemiş olan vakflarda artık tevcih yapılmayacağının kurala bağlanmasından sonra ikinci bendinde, alakalıların vakfiyeye göre intifa haklarının mahfuz tutulmasıyla, gerek zürri vakfların kuruluş amacının gerekse vakfiyelerin belirtilen niteliklerinin dikkate alınarak, mazbut vakıflar arasına alınsalar dahi vakfedenin vakfiyedeki irdaseninin gerçekleştirilmesine çalışıldığı, davacının intifa hakkı sahibi olduğu “…” adlı Vakfın önceleri mütevellisi tarafından yönetilmekte iken, daha sonra mütevellisiz kaldığı ve bu süre 10 yılı geçtiğinden 2762 sayılı Kanun’un 39.maddesi uyarınca bir daha tevcih yapılmayarak mazbut vakıflar arasına alındığı, bundan sonra davalı idarece, Vakfa ait bazı taşınmazların 7 daire ve 1 dükkan ile takas edilerek … Vakıflar Bölge Müdürlüğü personelinin lojman ihtiyacını karşılamak amacıyla bu dairelerden 3 adedinin dava konusu işlemle lojman statüsüne alındığı, bu durumda, 2762 sayılı Kanun uyarınca Vakflar Genel Müdürlüğüne yüklenen Vakfın varlığının korunması, devam ettirilmesi, vakıf mallarının işletilerek değerlendirilmesi görev ve sorumlukları yerine getirilirken, vakıf evladının vakıf gelirlerinin artışıyla doğru orantılı olan intifa hakkının korunması gerekirken 3 apartman dairesinin lojman statüsüne alınmasında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemi iptal etmiştir.
Davalı idare tarafından; mazbutiyet altına alınan vakfın taşınmazları üzerinde her türlü tasarruf ve yönetim hakkının Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait olduğu ve 6760 sayılı Kanun’un 16.maddesi uyarınca mesken nitelikli taşınmazların bir kısmının lojman olarak kullanılabileceği ileri sürülerek anılan mahkeme kararının temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
İdare ve Vergi Mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3622 sayılı Yasayla değişik 49.maddesinde yer alan sebeblerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen ve yukarıda özetlenen gerekçelere dayalı olarak verilen … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı, usul ve hukuka uygun olup, bozma nedeni bulunmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddine ve anılan kararın onanmasına, 11.5.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.