Danıştay Kararı 10. Daire 1996/9616 E. 1998/4741 K. 06.10.1998 T.

10. Daire         1996/9616 E.  ,  1998/4741 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1996/9616
Karar No : 1998/4741

Davacı : …
Vekili : …
Davalı : Başbakanlık – ANKARA
İstemin Özeti : Para-Kredi ve Koordinasyon Kurulunun 16.2.1995 tarih ve 95/2 sayılı kararının, hukuka aykırı olduğu iddia edilerek iptali istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Destekleme Fiyat İstikrar Fonundan ödenen navlun priminin ödeme şekline ve vadesine ilişkin düzenlemelerin Para-Kredi Koordinasyon kurulunun insiyatifinde olduğu, zaman içinde ekonomik konjonktürdeki değişmelere paralel olarak yeni düzenlemeler yapıldığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Ülke ekonomisinin gerekleri doğrultusunda ihraç konusu mallarla ilgili olarak teşvik verilip verilmeyeceği, verilecek ise miktarının ve şeklinin belirlenmesi yetkisi 92/2544 sayılı İhracatın Düzenlenmesi ve Desteklenmesine ilişkin karar ile davalı idareye verilmiş bulunmaktadır.
Bu bağlamda devletin ödemeyi öngördüğü teşvik niteliğinde bir sübvansiyon olan navlum primi ödemesinin sona erdirilmesi ve ödeme koşulları ile ilgili yeni düzenlemeler yapılması, navlun priminin sübvansiyon niteliğinde bir ödeme olması açısından kazanılmış hakları zedelediğinden söz edilemez.
Açıklanan nedenle dava konusu edilen karar mevzuata uygun görüldüğünden davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Dava,16.1.1995 günlü ve 95/2 sayılı Para Kredi ve Koordinasyon Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Dava konusu karar ile 94/12 sayılı Para Kredi ve Koordinasyon Kurulu kararı uyarınca 1.10.1994 ve 1.1.1995 tarihleri itibariyle sıfırlanmasına karar verilen primlerin,ihracatlarda,30.12.1994 tarihi itibariyle Merkez Bankası tarafından provizyon istenmek üzere fon idaresine iletilen kesinleşmiş tutarların 1.1.1995 tarihli döviz kuru ile Türk Lirasına çevrilmesine,30.12.1994 tarihi itibariyle Merkez Bankasınca fon idaresinden provizyon istenmemiş olan ihracatlara ilişkin prim isteklerinin de,1.10.1994 de sıfırlananların 1.10.1994 tarihli döviz kuru ile, 1.1.1995 te sıfırlananların 1.1.1995 tarihli döviz kuru ile Türk Lirasına çevrilmesine karar verilmiş ve bu düzenlemeye kadar “ABD doları olarak hesaplanan ödeme tutarlarının Türk Lirasına çevrilmesinde,ödemenin yapıldığı tarihteki Merkez Bankası döviz alış kurunun esas alınacağı” şeklindeki uygulamadan vazgeçilmiş bulunmaktadır.
Davacı tarafından,bu düzenlemenin kazanılmış hak ilkesine aykırı olduğu,hesaplamalarını,daha önceki düzenlemelere göre yaparak ihracatları gerçekleştirdikleri, 31.12.1994 tarihinde 94/12 sayılı PKKK ile teşviklere son verildiği ancak,bu tarihe kadar yapılan ihracatların ödenmesinde,prim ödeme tarihindeki Merkez Bankası döviz alış kurunun dikkate alınması gerektiği iddia edilmektedir.
Ülke ekonomisinin gerekleri doğrultusunda ihraç konusu mallarla ilgili olarak teşvik verilip verilmeyeceği,verilecek ise miktarının ve şeklinin belirlenmesi yetkisi 92/2544 sayılı İhracatın Düzenlenmesi ve Desteklenmesine İlişkin Karar ile davalı idareye verilmiş bulunmaktadır.
Bu yetki çerçevesinde yapılan incelemeler sonucunda,ekonomik konjoktördeki değişmelere uygunluk sağlamak amacıyla ihracatçılara navlun primi ödenmesinin sona erdirilmesi ve ödeme koşulları ile ilgili yeni düzenlemeler yapılması gerektiği,bunların yapılmaması halinde ülke ekonomisinin zarar göreceği sonucuna varılarak dava konusu kararın alındığı anlaşılmaktadır.
İhracatçılara yapılan prim ödemelerinin,yukarıda belirtilen nitelikleri gereği,ihracatçılar açısından kazanılmış hak teşkil etmesi söz konusu olmayıp,sistemde yapılan değişikliklerin kazanılmış hakları zedelediğinin kabulüde mümkün değildir.
Kamu yararına ve ekonomik gereklere uygun olan kararın iptali istemiyle açılan davanın,hukuki dayanağı bulunmadığından reddi gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince, duruşma için önceden belirlenen 6.10.1998 tarihinde davacı vekili Av….’in ve davalı idareyi temsilen …’ın geldiği, Danıştay Savcısının hazır olduğu görülerek açık duruşmaya başlanılıp, taraflara usulüne uygun olarak söz verilerek dinlenildikten ve Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan sonra duruşmaya son verilerek dava dosyası incelenip gereği düşünüldü:
Dava; Para-Kredi ve Koordinasyon Kurulunun 16.2.1995 tarih ve 95/2 sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
2976 sayılı Dış Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 3. Maddesinde “ithalat, ihracat veya dış ticaret işlemleri üzerine konulan ek mali yükümlülüklerin nevi, miktarı, tahsili, takibi, iadesi, gerektiğinde bütçeye irat kaydedilmesi, bir fonda toplanması ve fonun kullanım esasları Bakanlar kurulu kararında gösterilir.” hükmü yer almaktadır.
14.10.1988 tarih ve 19959 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 88/13384 sayılı Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu Hakkında Karar’ın 10. maddesinde ise, Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu’nun, Para ve Kredi Kurulu kararıyla tarımsal girdilerin sübvansiyonu, üreticinin fiyat hareketlerinden korunması, ihracatın
geliştirilmesi, ihracata dönüş yatırımların finansmanı, ihracat sigortası kuruluncaya kadar ihracatın sigortası faaliyetlerinin finansmanı için kullanılabileceği öngörülmüştür.
Yine 5.1.1992 tarih ve 21102 sayılı Resmi Gazete’de Yayımlanan 91/2548 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla Para-Kredi ve Koordinasyon Kurulu” kurulmuş ve kurulun görevleri arasında “Destekleme Politikalarının esaslarını belirleyerek destekleme fiyatları konusunda tavsiyelerde bulunacağı” sayılmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden; dava konusu karar ile 94/12 sayılı Para Kredi ve Koordinasyon Kurulu kararı uyarınca 1.10.1994 ve 1.1.1995 tarihleri itibariyle sıfırlanmasına karar verilen primlerin, ihracatlarda, 30.12.1994 tarihi itibariyle Merkez Bankası tarafından provizyon istenilmek üzere fon idaresine iletilen kesinleşmiş tutarların 1.1.1995 tarihli döviz kuru ile Türk lirasına çevrilmesine, 30.12.1994 tarihi itbariyle Merkez Bankasınca fon idaresinden provizyon istenilmemiş olan ihracatlara ilişkin prim isteklerinin de 1.10.1994 de sıfırlananların 1.10.1994 tarihli döviz kuru ile 1.1.1995 te sıfırlananların 1.1.1995 tarihli döviz kuru ile Türk Lirasına çevrilmesine karar verilmiş ve bu düzenlemeye kadar “ABD doları olarak hesaplanan ödeme tutarlarının Türk Lirasına çevrilmesinde, ödemenin yapıldığı tarihteki Merkez Bankası döviz alış kurunun esas alınacağı” şeklindeki uygulamadan vazgeçildiği anlaşılmaktadır.
Gerek doktrik ve gerekse uygulamada, idari işlemlerin geriye yürümeyeceği ve düzenleyici tasarrufların, düzenledikleri konularda o konuya ilişkin hükümlerinin yayınlandıkları tarihten itibaren uygulanacağı esas olarak kabul edilmiştir.
Yine İdare Hukukunda, objektif bir hukuk kuralının kişi hakkında uygulanması veya kendiliğinden uygulanacak hale gelmesi “kazanılmış hak” olarak tanımlanmaktadır.
Kazanılmış haktan söz edebilmek için de hakkında elde edilebilir, Anayasa ve diğer yasalarla korunmaya değer duruma gelmiş olması gerekir.
İdari işlemlerin geriye yürümemesi, geriye dönük sonuçlar doğurmamasından amaçlanan hukuk devletinin gereği olan kazanılmış haklara saygıyı sağlamaktır.
Uyuşmazlık konusu olayda, davacı şirketin 31.12.1994 tarihinden önce yapmış olduğu ihracat nedeniyle ödenecek navlun priminde esas alınacak kur oranı konusunda 16.2.1995 tarih ve 95/2 sayılı dava konusu kararla geriye yönelik düzenleme yapılması “kazanılmış hak” ilkesine aykırılık teşkil etmektedir.
Bu haliyle dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle dava konusu işlemin iptaline, aşağıda dökümü yapılan … lira yargılama giderinin ve yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan … lira Avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine 6.10.1998 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

AYRIŞIK OY : 88/13384 sayılı Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu Hakkında Karar’ın 10. maddesinde Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu’nun, Para ve Kredi Kurulu kararıyla tarımsal girdilerin sübvansiyonu, üreticinin fiyat hareketlerinden korunması, ihracatın geliştirilmesi, ihracata dönük yatırımların finansmanı için kullanılabileceği öngörülmüştür.
Bu bağlamda, Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonundan Ödenen Navlun Primi ihracatın geliştirilmesi için sübvansiyon niteliğindeki bir ödeme olup, ekonomik konjoktürdeki değişmelere uygunluk sağlamak amacıyla navlun primi ödemesinin sona erdirilmesi ve ödeme koşulları ile ilgili yeni düzenlemeler yapılması her zaman için mümkün olabilmektedir.
Dolayısıyla Para-Kredi Koordinasyon Kurulunun dava konusu edilen kararında mevzuata aykırılık görülmemektedir.
Açıklanan nedenle davanın reddi gerektiği düşüncesiyle aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyoruz.