Danıştay Kararı 10. Daire 1996/9139 E. 1998/6406 K. 07.12.1998 T.

10. Daire         1996/9139 E.  ,  1998/6406 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1996/9139
Karar No : 1998/6406

Temyiz Eden (Davalı) : …
Karşı Taraf (Davacı) : …
İstemin Özeti : Davacının tecavüzünün 3091 sayılı Yasa uyarınca önlenmesine ilişkin olarak Perşembe Kaymakamlığınca verilen 31.5.1995 tarih ve 1995/8 sayılı kararın iptali istemiyle açılan dava sonunda, … İdare Mahkemisi … tarih ve E:… K:… sayılı kararıyla dava konusu işlemi iptal etmiştir.
Davalı idare tarafından, davacının izinsiz su bağlamak amacıyla köy tüzel kişiliğine ait içme suyu ana su borusunu kırmak suretiyle tecavüzde bulunduğunun saptanması üzerine tecavüzün önlenmesi yolunda verilen kararda mevzuata aykırılık bulunmadığı öne sürülerek anılan mahkeme kararının temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : 3091 sayılı Yasa’nın amacı taşınmaz mal zilyetliğine yapılan tecavüz ve müdahelelerin önlenmesi, tasarrufa ilişkin güvenliğin ve kamu düzeninin sağlanmasıdır.
Davacının köy halkından olması, onun köy içme suyu ana borusunu delmek ve istediği kadar su almak suretiyle yaptığı tecavüz ve müdahelesinin önlenmesine engel oluşturmaktadır.
Bu nedenle davalı idare temyiz isteminin kabul edilerek anılan mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Mahkeme kararına göre davacının su ana borusuna hortum ve kurna takarak tecavüz ettiği sabit olmasına karşın davacının da köy hakkından olması nedeni ile baki eyleminin tecavüz sayılamayacağı nedeni ile dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
3091 sayılı kanun hükümlerine göre mütecavizin belde şerhinin olması tecavüz eyleminin yasal hale getiremiyeceğinden bu durum açıklığa kavuşturulmadan verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenle temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünüldü.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Dava, davacının tecavüzünün 3091 sayılı Yasa uyarınca önlenmesine ilişkin olarak Perşembe Kaymakamlığınca verilen 31.5.1995 tarih ve 1995/8 sayılı kararın iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi, davacının … Köyü … Mahallesindeki evlere su taşıyan ana boruya ilave hortum ve kurna takarak suyu kullanmak suretiyle tecavüzde bulunduğunun saptandığı öne sürülürek tecavüzün önlenmesi yolunda karar verildiği, ancak davacının köy halkından bir kişi olarak sudan yararlanmasının suya müdahale ve tecüvüz olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle dava konusu işlemi iptal etmiştir.
Davalı idare tarafından, davacının izinsiz su bağlamak amacıyla köy tüzel kişiliğine ait içme suyu ana su borusunu delmek suretiyle tecavüzde bulunduğunun saptanması üzerine tecavüzün önlenmesi yolunda verilen kararda mevzuata aykırılık bulunmadığı öne sürülerek anılan mahkeme kararının temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
3091 sayılı Yasa’nın amacı; gerçek veya tüzel kişilerin zilyet bulunduğu taşınmaz mallarla kamu idareleri, kamu kurumları ve kuruluşları veya bunlar tarafından idare olunan veya Devlete ait veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlere veya menfaatleri umumua ait olan taşınmaz mallara yapılan tecavüz veya müdahelelerin, idari makamlar tarafından önlenmesi suretiyle tasarrufa ilişkin güvenliğin ve kamu düzeninin sağlanmasıdır.
Anılan Yasa’nın 4. maddesinin ikinci fıkrasında, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerle menfaati umuma ait taşınmaz mallara yönelik tecavüz ve müdahellerde, başvuruda süre kaydı aranmadan bu müdahelenin önlenmesinin istenebileceğinin öngörülmüş olmasıyla, kamunun ortak yararlanmasına sunulan taşınmaz mallara yönelik tecavüz ve müdahelelerin fiili zilyetlik esasına dahi bakılmaksızın önleneceği sonucu çıkmaktadır.
Taşınmaz Mal Zilyetliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanun’un Uygulama Şekli ve Esaslarına Dair Yönetmeliğin 12. maddesinde, 3091 sayılı Kanun uygulamasında taşınmaz mala yapılmış tecavüz ve müdahale sayılacak haller düzenlenmiş olup; (e) fıkrasında da; sulama veya içme sularından, su kuyularından, sarnıçlarından, su yollarından, su borularından ve arklarından yararlanmayı engellemek fiiline yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; … Köyü muhtarının, davacının … Mahallesine su taşıyan ana su borusunu deldiğini ve 24.5.1995 tarihinde Mahalle suyunu kestiğini öne sürüp tecavüzün önlenmesini istediği, … Kaymakamlığınca yaptıralan keşif ve soruşturma sonucunda; davacının … Köyü … Mahallesi sakinlerinin evlerinde akan suyu taşıyan ana boruyu delerek ilave hortum ve kurna takmak suretiyle suyu izinsiz olarak inşaatında kullandığının saptandığı, bunun üzerine de, 3091 sayılı Yasa uyarınca davacının tecavüzünün önlenmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
… tarafından köye getirilmiş olan sudan köy halkından olan herkesin yararlanma hakkı olduğu tartışmasızdır. Ancak bu hakkın, izin almadan köy halkının su ihtiyacını karşıladığı ana boruyu delip istenilen kadar su alınması anlamına gelmeyeceği de açıktır.
Bu durumda dava konusu kararda mevzuata aykırılık bulunmayıp, aksi yönde verilen mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Yasa’nın 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüne, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, dosyanın yeniden karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine 7.12.1998 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.