Danıştay Kararı 10. Daire 1996/9113 E. 1998/2308 K. 28.05.1998 T.

10. Daire         1996/9113 E.  ,  1998/2308 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1996/9113
Karar No : 1998/2308

Temyiz Eden (Davacılar):…
Vekilleri : …
Karşı Taraf (Davalı) : İçişleri Bakanlığı – ANKARA
İstemin Özeti : 4.7.1993 tarihinde … İli … İlçesi … Köyü … mevkiinde ormanda ağaç keserken bölgede operasyon yapan güvenlik kuvvetleri tarafından açılan ateş sonucu davacıların çocukları …’un ölümü olayında güvenlik kuvvetlerinin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek baba ve anne için 50’şer milyon lira maddi, 25’er milyon lira manevi, kardeşler için 10’ar milyon lira manevi olmak üzere toplam 190 milyonlira tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılan dava sonucu … İdare Mahkemesince davanın reddi yolunda verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın; davacılar tarafından, temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : … ili … ilçesi … Köyü … mevkiinde, ormandan birgün önce kesilen ağaçların taşınması için işçilerin ormana götürüldüğü sırada, silahlı ve sırt çantalı yasa dışı yollardan sınırı geçmek üzere olan bir grubun saptandığından bahisle güvenlik kuvvetlerince kesin bir saptama yapılmadan ateş açılması sonucu davacıların çocuğunun yaşamını yitirdiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda olayın meydana gelişinde hizmet kusuru olup olmadığının ayrıca teslim olan işçilerin ifadeleri değerlendirilmek ve ormanda ağaç kesmek üzere izin alınıp alınmadığının davacı iddiaları doğrultusunda araştırılmak suretiyle sözkonusu izni veren idarenin bölgenin özel durumu nedeniyle güvenlik kuvvetlerini haberdar etmisinin gerekliliği ve zarar görenin de ayrıca kusurlu olup olmadığı ortaya konulmak suretiyle tazminata hükmedilmesi gerekmektedir. Öte yandan güvenlik kuvvetlerince gerçekleştirilen hizmetin kamu yararı için gerçekleştirildiği ancak bu sırada bazı kişilere verilen zararı kamunun paylaşması yükümlülüğü ve idarece bu tür zararların kusursuz sorumluluk ilkesi gereği de tazmini gerektiği gözönüne alındığında zarar görenin kusurlu eyleminin zararın doğmasına başlıca etken olduğu dolayısıyla illiyet bağının kesildiği ve idarenin tazmin sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmadığından, bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : İleri sürülen bozma nedenleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1 numaralı bendinde öngörülen nedenlerden hiçbirisine girmediğinden, temyiz isteğinin reddi ile hukuka ve usul hükümlerine uygun bulunan, İdare Mahkemesi kararının onanması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Dava, … İli … ilçesi … köyü … mevkiinde ormanda ağaç keserken bölgede operasyon yapan güvenlik kuvvetleri tarafından ateş açılması sonucu davacıların çocuğunun yasamını yitirdiğinden bahisle uğranıldığı belirtilen 100 milyon lira maddi, 90 milyon lira manevi zararın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
İdare mahkemesince; İdare hukuku ilkelerine göre doğrudan doğruya dış etkenlerden doğan zararların idareye tazmin ettirilemeyeceği, zarar görenin kendi eyleminin de dış etkenlerden birisi olduğu ve zararla idari eylem arasındaki illiyet bağını keseceği, dolayısıyla idarenin sorumluluğundan sözedilemeyeceği dava konusu olayda da davacının çocuğunun güvenlik güçlerinin operasyon bölgesine izinsiz girdiği ve kaçak orman kesimi yaptığı askerlerin sesle uyarmalarına rağmen uyarıyı önemsemeksizin sınıra doğru koştuğu, dolayısıyla zararı gören kişinin kendi eylemiyle olaya sebebiyet verdiği, bu durumda sorumluluğun olaya tamamen kendi kusurlu hareketiyle sebep olan çocuğa ve yanındaki grubu ait olduğu, bu itibarla zararla idarece yürütülen hizmet arasındaki illiyet bağının kesildiği ve idarenin sözkonusu zararı tazminle sorumlu tutulamayacağı ayrıca ağaç kesimin izinsiz yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar, ölüm olayının güvenlik kuvvetlerinin tedbirsiz ve dikkatsiz olması nedeniyle meydana geldiği ölen kişinin herhangi bir kusurunun bulunmadığı ve silahlı olmadıkları, sınırın geçilmesinin mümkün olmadığı dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu ölüm olayının meydana geldiğini ileri sürerek yerinde olmadığı savıyla anılan mahkeme kararının temyizen incelenip bozulmasını istemektedir.
Anayasamızın 125. maddesinde; idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır. İdarenin hukuki sorumluluğundan söz edilmek için ortada bir zararın bulunması ve bunun idareye yüklenebilen bir işlem veya eylemden doğması, başka bir deyişle zararla idari faaliyet arasında illiyet bağı bulunması gerekir. Bu koşullardan birisinin yokluğu halinde idarenin tazmin sorumluluğu ortadan kalkacaktır. Ayrıca zarar gören kişinin eylemi üçüncü kişilerin eylemi ve mücbir sebepler sorumluluğu ortadan kaldıran diğer hallerdir.
4.7.1993 tarihinde … İli … İlçesi … Köyü … mevkiinde bir grup köylünün ağaç kesmek üzere orman mütehitlerince ormana götürüldüğü sırada, … Piyade Tabur Komutanlığı unsurlarının keşif gözetleme faaliyetleri sırasında bir grup sivilin Irak sınırının 50-100 metre civarında dolaştığı hareketlerinin dürbünle izlenmeye devam edilmesi üzerine grubun yasal olmayan yollardan sınırı geçme teşebbüsünde bulunduğunun tesbit edildiği nedeniyle önce sesle uyarıldıkları, uyarı dikkate alınmaksızın ilerlenmesi üzerine havaya ateş edildiği, sınıra doğru süratle koşulmayan başlanması üzerine de yere doğru ateş edilmesi sonucu dört kişinin yaralanması davacının oğlunun ölümü ve sekiz kişinin sağ olarak yakalanmasıyla olayın son bulduğu anlaşılmıştır.
Havaya ateş açılması sırasında teslim olan sekiz kişi … köyü … mevkiinde odun toplamak için … köyünden geldikleri daha önceden kesilen odunları kendilerini oraya götüren traktöre yüklemekte iken ellerindeki odunların silah zannedilmesi üzerine ateş açıldığı, uyarıyla duymadıkları ve sınıra çok yakın bulunan davacıların çocuğunun öldüğü dört kişinin yaralandığı olay yerinde silahlı sırt çantalı başka şahısların olmadığı sınırı geçme teşebbüsünde başka kişilerin görülmediğini ifade etmişlerdir.
Sözkonusu ifadelerden de anlaşılacağı gibi olay yerinde traktöre odun yüklendiği, suç teşkil edecek hiç bir aletin bulunmadığı, orman işçilerinden başkasının da yakalanmadığı dikkate alındığında, anılan kişilerin sınırı geçme gayreti içinde olduklarını söylemek mümkün olmadığı gibi davacının oğlu ve birlikte olduğu kişilerin terörist oldukları kanaatını uyandıracak herhangi bir tavır ve davranış içerisinde olmadıkları sonucunu doğurmaktadır.
Ayrıca orman kesimi için önceden orman mütehhidi tarafından izin alındığı ve burada ağaç kesildiğinden resmi makamların haberdar olduğu iddiası üzerine mahkemece … Kaymakamlığından mütevafanın orman işcisi olup olmadığı, orman mütehidi …’ye olay günü ağaç kesmek için izin verilip verilmediği sorulmuş ve alınan cevapta müteveffa’nın orman müteahhidi yanında işçi olarak çalıştığı şahsa ve orman müteahhidine izin verilmediği yine … Orman İşletme Müdürlüğünce de …’ye orman kesimi için izin verilmediği belirtilmiş ise de, ağaç kesmek üzere izin verilen müteahhidin “… olmadığı …” isimdeki şahsa izin verildiği daha sonra bu iznin “…”a devredildiği ve bu kişinin de taşeron olarak “…”ye ruhsatını devretmesi üzerine Orman da ağaç kesim işinin gerçekleştirildiği ve işçiler çin böyle bir yükümlülüğün bulunmadığı ayrıca sözkonusu iznin … Orman İşletme Şefliği-…-…’ce verildiği ve ilgili belgelerin mevcut olduğu yolundaki davacı iddialarının değerlendirilmesi böyle bir iznin varlığı halinde izni veren idarece bölgenin özelliği gereği güvenlik kuvvetlerinin haberdar edilip edilmediğinin de gözönünde bulundurulması gerekmektedir.
Bu durumda bütün bu iddiaların araştırılması ve idarenin ajanlarının sözkonusu olayın gerçekleşmesinde kusurlu olup olmadığının dolayısıyla idarenin hizmet kusuru bulunup bulunmadığının ortaya konulması ve zarar gören kişinin de olayın doğuşunda, önlenememesinde kusuru olup olmadığının tekrar incelenmek suretiyle hüküm tesis edilmesi gerekirken, olayın sorumluluğunun tamamının kendi kusurlu hareketiyle olaya sebep olan müteveffa ve yanındaki gruba ait olduğu gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmamıştır.
Açıklanan nedenle 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca temyiz isteminin kabulü ile …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, yeniden karar verilmek üzere dosyanın anılan mahkemeye iadesine 28.5.1998 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
Azlık Oyu : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca are Mahkemesinin tarih ve E:… K:… sayılı kararının bozulmasını gerektirir nitelikte görülmediğinden anılan mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.