Danıştay Kararı 10. Daire 1996/8952 E. 1998/6885 K. 22.12.1998 T.

10. Daire         1996/8952 E.  ,  1998/6885 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1996/8952
Karar No : 1998/6885

Temyiz Eden (Davacı) : …
Vekili : …
Karşı Taraf (Davalı) : …
İstemin Özeti : 3091 sayılı Yasa uyarınca davacının müdahalesinin önlenmesi yolunda verilen kararın iptali istemiyle açılan davanın reddine karar veren … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, davacı tarafından temyizen incelenip, bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Davacının kocasının ikamet ettiği konut dışında, kocasına ait bir başka eve girerek, yerleşmesi suretiyle ortaya çıkan uyuşmazlık 3091 sayılı Yasa kapsamına girmediğinden, bu Yasaya dayanılarak işlem tesisine olanak bulunmamaktadır.
Bu itibarla şikayetçi başvurusunun mülki amirce reddi gerekirken, davacının müdahalesinin önlenmesi yolunda 3091 sayılı Yasaya dayanılarak tesis edilen işlemin iptali gerektiğinden, davanın reddi yolunda verilen mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : İleri sürülen bozma nedenleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1 numaralı bendinde öngörülen nedenlerden hiçbirisine girmediğinden, temyiz isteğinin reddi ile hukuka ve usul hükümlerine uygun bulunan, İdare Mahkemesi kararının onanması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü;
Dava, davacının kocasının ikamet ettiği konutun dışında, satılmak üzere inşa edildiği belirtilen, yine kocasına ait bir başka konuta girerek, yerleşmek suretiyle fuzulen işgal ettiğinden bahisle 3091 sayılı Yasa uyarınca müdahalesinin men’i yolunda verilen işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince, 3091 sayılı Yasa’nın 1.maddesinde, Yasa’nın amacının taşınmaz mallara yapılan tecavüz ve müdahalelerin, idari makamlar tarafından önlenmesi suretiyle tasarrufa ilişkin güvenliğin ve kamu düzeninin sağlanması olduğu, aynı Yasa’nın 3.maddesinde de taşınmaz mala yapılan tecavüz veya müdahalenin önlenmesi için, yetkili makamlara başvurmaya, o taşınmaz malın zilyedinin birden fazla olması halinde içlerinden birinin yetkili olduğunun hükme bağlandığı, Medeni Kanun’un 152.maddesinde de kocanın, evlilik birliğinin başkanı olduğu, evin seçiminin, karı ve çocukların uygun biçimde bakımının kocaya düştüğünün belirtildiği; dosyanın incelenmesinden davacının şikayetçinin nikahlı eşi olduğu, eşinin açtığı boşanma davasının reddedildiği, ayrı yaşadıkları, davacının, eşinin ikamet ettiği konut dışında, ticari amaçla eşinin yaptırdığı bir başka konuta girmek suretiyle, yerleştiği, kocasının şikayeti üzerine de dava konusu işlemin tesis edildiğinin anlaşıldığı, bu durum karşısında da kocasının seçtiği evde oturması gerekirken, kocasına ait bir başka eve kocasından habersiz yerleşen davacının işgalinin haklı bir dayanağı bulunmadığından, müdahalesinin önlenmesi yolundaki dava konusu işlemde de hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı, hukuka aykırı olduğunu öne sürdüğü anılan Mahkeme kararının temyizen incelenip, bozulmasını istemektedir.
Mahkeme kararında da belirtildiği gibi, 3091 sayılı Yasayla taşınmaz mallara yapılan tecavüz veya müdahalelerin, idari makamlar tarafından önlenmesi suretiyle tasarrufa ilişkin güvenliğin ve kamu düzeninin sağlanması amaçlanmıştır. İdari makamlar tarafından taşınmaz mal üzerindeki hakimiyet ve tasarruf esas alınarak zilyedliğin korunmasına yönelik kararlar önlem niteliğinde olduğundan, bu makamlar tarafından verilecek kararlar da bu yasada gösterilen esaslar ve idareye tanınan yetkilerle sınırlıdır.
Davada müdahalede bulunulduğu öne sürülen taşınmaz 6570 sayılı Yasa kapsamında bir “damlı yapı” olduğundan konunun taşınmazın niteliğinin ve davacı ile şikayetçi arasındaki hukuki ilişkinin dikkate alınarak incelenmesi gerekmektedir. “Damlı Yapılarla” ilgili 3091 sayılı Yasa uygulaması, 6570 sayılı Yasa’nın 12.maddesindeki yollama hükmü nedeniyle farklı özellik taşımaktadır. Belediye örgütü olan yerlerle, iskele, liman ve istasyonlardaki gayrimenkullerin(musakkaf olmayanlar hariç) kiralanmaları konusunu düzenleyen 6570 sayılı Yasa’nın 12.maddesinde, bu yasa kapsamındaki taşınmaz mallara yönelik fuzuli işgallerin idari yolla önlenmesi öngürülmüştür. Dolayısıyla anılan Yasa kapsamındaki taşınmaz mallarla ilgili 3091 sayılı Yasa uygulamasında fiili zilyedliğin değil, fuzuli işgal hali olup olmadığının saptanması gerekmektedir. Fuzuli işgalin varlığından sözedilebilmesi için de “damlı yapının” hiçbir hukuki nedene dayanmadan, sahibinin izni dışında eylemli durum yaratılarak işgali gerekmektedir. 3091 sayılı Yasa’nın uygulanması esaslarını düzenleyen Yönetmeliğin 15.maddesinde de damlı yapılarda bu yasanın uygulanabilmesinin taşınmazın fuzulen işgal edilmiş olmasına bağlı olduğu belirtildikten sonra fuzuli işgal de bir taşınmazın sahibinin izninin ve rızasının olmaksızın, hukuki bir bağlantı kurmadan davalı bir yapıya eylemli bir durum yaratarak kendiliğinden girme durumu olarak tanımlanmıştır.
Olayda da davacının kendisini şikayet eden kocasıyla ayrı yaşamalarına karşın, hukuken karı-koca olmaları sebebiyle kocasına ait bir başka eve girmek suretiyle yerleşmesini yukarıda öngörülen anlamda fuzuli işgal saymaya olanak bulunmamaktadır.
Bu itibarla, karı-koca arasında doğan ve 3091 sayılı Yasa kapsamına girmeyen uyuşmazlığın genel hükümlere göre adli yargı yerinde çözümlenmesi, bu konuda mülki amire yapılan şikayetin de bu sebeple reddedilmesi gerektiğinden, yapılan şikayet üzerine davacının müdahalesinin önlenmesi yolunda tesis edilen işlemde ve bu işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddine ilişkin mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Yasa’nın 49.maddesi uyarınca davacının temyiz isteminin kabulüne, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine 22.12.1998 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.