Danıştay Kararı 10. Daire 1996/6719 E. 1998/5796 K. 16.11.1998 T.

10. Daire         1996/6719 E.  ,  1998/5796 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1996/6719
Karar No : 1998/5796

Temyiz Eden (Davacı) : …
Karşı Taraf (Davacı) : …
Vekili : …
İstemin Özeti : Davacının ortağı olduğu Limited Şirketin destekleme ve fiyat istikrar fonu borcunun, şirketden tahsil edilemediği öne sürülerek 6183 sayılı Yasa’nın 35. maddesi uyarınca davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptaline karar veren … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının davalı idare tarafından temyizen incelenip, bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : 6183 sayılı Yasa’nın 35. maddesinde limited ortaklıkların ödenmeyen ve tahsil imkanı kalmayan kamu borçlarından dolayı ortakların vazettikleri veya vaz’ını taahhüt eyledikleri sermaye miktarında doğrudan doğruya mesul ve yasa hükümleri gereğince takibata tabi tutulacakları hükme bağlandığından, şirket ortaklarının şirketin kamu borçlarının türü ya da ait olduğu yıl ne olursa olsun koydukları sermaye miktarı kadar borcu ödemeleri halinde yasada öngörülen sorumlulukları sona erer ve kalan şirket borcunun ortakdan tahsili olanağı kalmaz.
Uyuşmazlık konusu olayda da limited şirketden tahsil olanağı kalmadığı öne sürülen destekleme ve fiyat istikrar fonunun 6183 sayılı Yasa uyarınca davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen 12.5.1993 tarihli ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davadan sonra davacının şirketin vergi borcunun da takibi nedeniyle koyduğu sermaye miktarında vergi borcunu 5.1.1995 tarihinde düzenlenen iki makbuzla ödediği anlaşıldığından, başka bir kamu alacağının davacıdan tahsiline olanak bulunmamaktadır.
Ancak destekleme ve fiyat istikrar fonunun tahsili amacıyla ödeme emrinin düzenlendiği tarihte davacı tarafından ödenmiş bir kamu alacağı bulunmadığından, tesis edildiği tarih itibariyle işlemin davacının sorumlu olduğu miktara ilişkin kısmı hukuka uygun bulunmaktadır.
Bu itibarla işlemin tesis edildiği tarihteki hukuki durumuna göre, işlemin hukuka uygun kısmına yönelik davanın reddi, davacının sorumluluğunu aşan miktara ilişkin kısmının iptali ve bu sonuca göre yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekirken, işlemin tamamının iptaline karar verilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığından , temyiz isteminin reddiyle bozulması istenen kararın onanması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Mükellef Limited şirketin tahakkuk ederek ödeme safhasına intikal ettiği halde ödenmeyen destekleme ve fiyat istikrar fonu borcu için şirketin ortağı olan davacı adına tanzim ve tebliğ edilen ödeme emri aleyhine açılan dava üzerine davacının adı geçen fon borçlusu limited şirket ortağı olduğu ancak taahüt ettiği sermayenin tamamını ödemiş olduğundan bunun dışında mükellef şirketin fon borcundan sorumlu olmadığı gerekçesiyle dava konusu ödeme emrini iptal eden … inci İdare Mahkemesi kararı 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 1 inci maddesi amir mükmü ile 10 uncu maddesi hükmüne ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 556 ıncı maddesi hükmüne ve 336 ıncı maddesi 5 inci bendi hükmüne ve 532 inci maddesi hükmüne ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun’un 55 inci maddesi 1 inci bendi hükmüne ve 58 inci maddesi 1 inci bendi hükmüne uygun bulunduğundan hukuki mesnedi bulunmayan temyiz talebinin reddi ile … inci İdare Mahkemesi kararının tasdiki gerekeceği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Dava, … Deri Sanayi ve Ticaret Limted Şirketinden tahsil edilemediği öne sürülen 161.239.000 lira destekleme ve fiyat istikrar fonunun 6183 sayılı Yasa’nın 35. maddesi uyarınca şirket ortağı olan davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen 12.5.1993 tarih … takip no’lu ödeme emrinin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare mahkemesince, 6183 sayılı Yasa’nın 35. maddesinde limited ortaklıkların ödenmeyen ve tahsil imkanı bulunmayan kamu borçlarından dolayı ortakların vazettikleri veya vaz’ını taahhüt eyledikleri sermaye miktarında doğrudan doğruya mesul ve bu Yasa hükümleri gereğince takibata tabi tutulacaklarının hükme bağlandığı, dosyanın incelenmesinden davacının vaz ederek ödemiş olduğu sermaye miktarının 36.000.000 lira olduğunun ve davacının, şirketin ödenmeyen vergi borçları nedeniyle yapılan takibatlar sonunda koyduğu sermaye miktarı olan 36.000.000.- liralık kamu borcunu ödediğinin ve böylece şirket ortağı sıfatıyla 6183 sayılı Yasa’nın 35. maddesinde öngörülen sorumluluğunun kalmadığının anlaşıldığı, destekleme ve fiyat istikrar fonunun 213 sayılı Yasa kapsamında olmaması nedeniyle bu Yasanın 10. maddesi uyarınca borcun tamamından da sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle dava konusu ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idare usul ve hukuka aykırı olduğunu öne sürdüğü anılan Mahkeme kararının temyizen incelenip, bozulmasını istemektedir.
6183 sayılı Yasa’nın olay tarihinde yürürlükte bulunan ve yukarıda aktarılan 35. maddesi gereğince, limited şirket ortaklarının koydukları sermaye miktarında bir kamu borcunu ödemeleri halinde şirketin kalan kamu borçlarının türü ve ait olduğu yıl ne olursa olsun kalan borçlardan yeniden sorumlu tutulmasına ve takip edilmesine olanak bulunmamaktadır.
Olayda da davacının dava açıldıktan sonra şirketin diğer kamu borçlarından olan vergi borçlarının takibi sonucunda 5.1.1995 tarihli makbuzlarla koyduğu sermaye miktarında 36.000.000.- lira vergi borcu ödediği anlaşıldığından, şirketin kalan kamu borçlarının davacıdan tahsiline olanak kalmadığı anlaşılmaktadır.
Ancak, kalan kamu borçlarının davacıdan takip ve tahsiline olanak kalmamasına karşın, 12.5.1993 tarihli ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davada işlemin tesis edildiği tarih itibariyle hukuka uygunluk denetimi yapılması zorunlu olduğundan, işlemin tesis edildiği tarihte henüz ödemede bulunulmadığı için davacının koyduğu sermaye miktarıyla sorumlu olması nedeniyle, işlemin bu miktara ilişkin kısmının da hukuka uygun olduğunun belirlenerek davanın işlemin bu miktarına yönelik kısmının reddine, işlemin bu miktarı aşan kısmının iptaline ve bu sonuca göre yargılama giderlerine hükmedilmesi gerektiği de açıktır.
Bu itibarla davanın belirtilen gerekçeyle kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmesi gerekirken, işlemin tamamının iptali yolunda verilen temyize konu kararda da hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, 2577 sayılı Yasa’nın 49. maddesi uyarınca davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan mahkemeye gönderilmesine 16.11.1998 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.