Danıştay Kararı 10. Daire 1996/5207 E. 1998/6855 K. 21.12.1998 T.

10. Daire         1996/5207 E.  ,  1998/6855 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1996/5207
Karar No : 1998/6855

Temyiz Eden (Davalı) : T.C Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü – ANKARA
Vekili : …
Müdahiller(Davalı Yanında): 1) …
Vekili : …
2) …
Karşı Taraf (Davacılar): 1) …
2) …
Vekili : …
İstemin Özeti : 3855 sayılı Kanunun emeklilik ve tazminat haklarını düzenleyen 1, 2, 4, 5, 6 ve 7.maddelerinin Anayasaya aykırılığı nedeniyle Anayasa Mahkemesine gönderilmesi ve bu maddelerin Kanunun kapsamında bulunanlara uygulanmaması için yapılan başvurunun reddine ilişkin davalı idare işleminin iptali istemiyle açılan dava sonucunda; … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun bulunan mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Davanın açıldığı tarihte iptal davası açabilmek için menfaat ihlali koşulu yeterli iken 4001 sayılı Yasayla 2577 sayılı Yasanın 2.maddesinde yapılan değişiklikle,belirlenen istisnalar dışında kişisel hakları ihlal edilenlerin iptal davası açabilecekleri kabul edilmiştir. Ancak,Yasanın bu hükmü Anayasa Mahkemesinin 21.9.1995 gün ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile iptal edilmiş bulunmaktadır.Anayasa Mahkemesi iptal kararının Resmi Gazetede yayımından başlayarak üç ay sonra yürürlüğe girmesini kararlaştırmış ise de öngörülen süre içinde Yasama Organınca yeni bir düzenleme yapılmamıştır.İdare Mahkemesinin karar tarihinde yasal bir boşluk bulunmakla beraber gerek davanın açıldığı tarih,gerekse karar tarihi dikkate alındığında bu davada menfaat ihlali koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin saptanması gerekmektedir.
Menfaat ihlalinin kişisel,meşru ve aktüel olması gerektiği yargı mercilerince de kabul edilen bir idare hukuku kuralıdır.Menfaatin kişisel olması kişiyi doğrudan ilgilendirmesi veyahut işlemin sadece o kişi hakkında ittihaz edilmiş olması anlamına gelmemekte ise de iptal davalarında menfaat ihlali koşulu getirilerek dava açabilme konusunda ciddi ve makul bir bağlantının varlığı aranmakta,böylece iptal davalarının “halk davası” olması engellenmektedir.
Dava konusu işlem davacının kişisel menfaatini ihlal etmemekte,Emekli Sandığı iştirakçisi olmak veyahut yurttaşlık sıfatı ise bu davayı açmakta davacının subjektif ehliyetinin bulunduğunu göstermemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteğinin kabulüyle İdare Mahkemesi kararının bu yönden bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Dava; 3855 sayılı Kanunun emeklilik ve tazminat haklarını düzenleyen 1, 2, 4, 5, 6 ve 7. maddelerinin Anayasaya aykırılığı nedeniyle Anayasa Mahkemesine gönderilmesi ve bu maddelerin Kanunun kapsamında bulunanlara uygulanmaması için yapılan başvurunun reddine ilişkin davalı idare işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
Açılan bu dava sonucunda, … İdare Mahkemesince, davalı idare ve müdahillerin usule ilişkin itirazları yerinde, davacıların ise 3855 sayılı Kanunun 1. maddesinin Anayasaya aykırı olduğu yolundaki iddiaları yerinde görülmeyerek, 12.12.1992 tarih ve 21433 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 5434 sayılı T.C Emekli Sandığı Kanununun 68.maddesi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyelerinin Ödenek, Yolluk ve Emekliliklerine Dair 26.10.1990 tarih ve 3671 sayılı Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında 3855 sayılı Kanunun sözü edilen 2, 4, 5, 6 ve 7.maddelerinin, aynı konuda … İdare Mahkemesinin … esasına kayıtlı olarak açılan davada Anayasaya aykırılık iddiasının ciddi bulunması nedeniyle konunun Anayasa Mahkemesine önderildiği, Anayasa Mahkemesinin 28.12.1994 tarih ve E:1994/59, K:1994/83 sayılı kararı ile, 3855 sayılı Kanunun bazı maddelerinin iptal edildiği, bazı maddelerinin ise uygulanacak madde olmadığından ya da Anayasaya aykırı olmadığından iptal istemlerinin reddedildiği, bir örneği dosyada bulunan Anayasa Mahkemesinin karar özetinden; 3855 sayılı Yasanın, 2. maddesiyle değiştirilen 3671 sayılı Yasanın 2. maddesinin birinci fıkrasının birinci tümcesinin; ikinci fıkrasının birinci ve ikinci tümcesinin; üçüncü fıkrasının; 6. maddesinin ikinci tümcesinin; 7. maddesiyle değiştirilen 3671 sayılı Yasanın geçici 2. maddesinin; 2. Maddesiyle değişik 3671 sayılı Yasanın 2. maddesinin birinci fıkrasının ikinci tümcesi ile dördüncü fıkrasının, iptal edilen metinler olduğunun anlaşıldığı, herne kadar, Anayasanın 153. maddesinin 5. fıkrasında, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının geriye yürümeyeceği öngürülmüş ise de; gerek yargısal kararlara, gerekse öğretiye göre, bu hükmün, iptal kararlarının uyuşmazlık haline getirilmemiş işlemlere tesir etmeyeceği şeklinde anlaşılması gerektiği, bu durumda, 3855 sayılı Kanunun emeklilik ve tazminat haklarını düzenleyen 1, 2, 4, 5, 6 ve 7.maddelerinin, bu Kanun kapsamında bulunanlara uygulanmaması için yapılan başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemin; Anayasa Mahkemesince iptal istemleri reddedilen maddelerle ilgili kısmında hukuka aykırılık
bulunmadığı, Anayasa Mahkemesince iptal edilen maddelerle ilgili kısmında ise hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin Anayasa Mahkemesince iptal edilen maddelerle ilgili kısmının iptaline, Anayasa Mahkemesince iptal edilmeyen maddelerle ilgili kısmının iptali isteminin ise reddine karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından, anılan İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın; usul yönünden kişisel hakkı ihlal edilmeyen davacıların dava açma ehliyetinin bulunmadığı, esas yönünden ise, Resmi Gazetede yayımlanmamış bulunan Anayasa Mahkemesi kararına dayanılarak hüküm tesis edilemeyeceği ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-a maddesinde, iptal davasının subjektif ehliyet koşulu “menfaat ihlali” olarak yer almışken; bu koşul, 4001 sayılı Yasayla; çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması ve imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren hususlar hariç olmak üzere “kişisel hak ihlali” olarak değiştirilmiş; ancak 2577 sayılı Yasanın 4001 sayılı Yasayla değişik 2/1-a maddesi 21.9.1995 tarih ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmiştir. Dolayısıyla, yeni bir yasal düzenleme yapılıncaya kadar, belirtilen konuda yasal boşluk bulunmaktadır.
İdari dava türlerinden iptal davalarının tanımı ve tanımı kapsamındaki subjektif ehliyet koşulu konusunda mevzuat boşluğu var olmakla birlikte; iptal davasının içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri gözönüne alındığında, idare hukuku alanında tek taraflı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen idari işlemlerin ancak bu idari işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü zorunludur.
Emekli Sandığı iştirakçisi olan davacılar tarafından, 3855 sayılı Yasanın eşitsizliğe yolaçması nedeniyle ilgililer hakkında uygulanmaması yolundaki isteklerinin reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
Bu haliyle, dava konusu işlem davacıların kişisel menfaatini ihlal etmemekte olup, Emekli Sandığı iştirakçisi veya yurttaş olmak sıfatının ise bu davayı açmakta davacıların subjectif ehliyetinin bulunduğunu göstermemektedir.
Açıklanan nedenle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere adıgeçen Mahkemeye gönderilmesine 21.12.1998 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

Azlık Oyu : İdare ve Vergi Mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması 2577 sayılı Yasanın değişik 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen İdare Mahkemesi Kararı; usul ve hukuka uygun olup, bozma nedeni bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyoruz.