Danıştay Kararı 10. Daire 1996/2383 E. 1997/4163 K. 06.11.1997 T.

10. Daire         1996/2383 E.  ,  1997/4163 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1996/2383
Karar No : 1997/4163

Temyiz Eden (Davacılar ) : 1)… , 10)…
Vekilleri : …
Karşı Taraf (Davalı) : İçişleri Bakanlığı – ANKARA
İstemin Özeti : Davacılar; teröristlerle güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada murislerinin işyerinin yanması nedeniyle uğradıklarını ileri sürdükleri maddi zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açtıkları davayı görev yönünden reddeden … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; temyizen incelenip bozulmasını istemektedirler.
Savunmanın Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerekeceği savunulmuştur.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Güvenlik kuvvetleriyle teröristler arasında çıkan çatışmada davacılar murisinin öldürülmesi ve işlettiği otelin yakılması olayı; idarenin görev alanında ve güvenlik hizmetlerinin ifası sırasında meydana geldiğinden; eylemleri yürüttüğü hizmetten ayrılamayacak olan güvenlik görevlilerinin suç işlemiş olmaları idarenin hizmet kusurunu ortadan kaldırmayacaktır.
Olay tarihinden bu yana sorumluların tesbiti ve yargılanması yönünde ne gibi çabalar içinde olduğu dosyadan tesbit edilemeyen davalı idarenin, kamu görevlilerinin hizmeti aşan kişisel kusurları nedeniyle temyiz isteminin reddi gerektiğini savunması da “görev kusuru”nun zımnen kabulü anlamını taşımakta, ancak idarenin görev ve sorumluluklarını ortadan kaldırmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Dava konusu tazminat teröristler ile güvenlik güçleri arasında meydana gelen çarpışmalardan kaynaklanmış bulunmaktadır.
Bu durumda meydana gelen zararın Devlet tarafından karşılanacağı izahtan açıktır.
Yukarıda açıklanan nedenle temyiz isteminin kabulü ile mahkemece verilen görev red kararının bozulması gerektiği düşünüldü.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Dava; … İli … İlçesinde 3.10.1992 tarihinde teröristler ile güvenlik güçleri arasında çıkan çatışma sırasında yakılan davacılar murisi …’in işlettiği oteldeki eşya ve kozalar karşılığı toplam 3.023.000.000 TL maddi zararın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi; Anayasanın 129.maddesinde memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının, rücu kaydıyla ve ancak idare aleyhine açılabileceğinin hükme bağlandığı, 657 sayılı Yasanın 13.maddesinde de Anayasanın bu hükmüne paralel bir düzenlemeye yer verildiği; ancak, kamu görevlilerinin kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında hizmet esasları ve usulüne bağlanması mümkün olmayan, emredici yasa kuralları ve hukuka açıkça aykırı tutum ve davranışlarda bulunması veya suç teşkil eden bir fiil işlemeleri ya da izrar kaydıyla, garaz, kin, husumet, kıskançlık, intikam ve benzeri duyguların etkisi altında işlem ve eylemler yapmasının, hizmeti aşan kişisel kusur olarak değerlendirileceği ve bu takdirde davanın kamu görevlileri aleyhine ve adli yargıda açılması gerekeceği; olayla ilgili bilgi ve belgelerin incelenmesinden, … İli … İlçesinde 3.10.1992 tarihinde teröristlerle güvenlik güçleri arasında uzun süren bir çatışmanın meydana geldiği, ilçedeki birçok bina, işyeri ve aracın tahrip olduğu, çatışmalar sırasında güvenliklerini sağlamak için otelin bodrum katında otuzbeş civarında otel müşterisi ile birlikte bulunan davacılar murisi …’in iki uzman çavuş tarafından alınarak otelin müdüriyet odasına götürüldüğü, burada ateş edilerek öldürüldüğü, cesedinin üzerine benzin dökülmek suretiyle tanınmayacak biçimde yakıldığı, bulunduğu odanın el bombası ile tahrip edildiği ve otelin bütünüyle ateşe verilerek yakıldığı yolunda davacılar ikrarı ve tanık beyanları bulunduğunun anlaşıldığı; olayın adli kovuşturma süreci ve ceza yargılaması sonucu açıklık kazanacağı görülmekle birlikte; davacılar murisinin ölümü ve otelin yakılmasıyla sonuçlanan olayın davacıların iddia ettikleri şekilde bazı güvenlik görevlilerinin kasıtlı eylemleri ile geliştiğinin kabulü halinde, davanın idari yargıda görüm ve çözümünün mümkün olmayacağı gerekçeleriyle; davayı görev yönünden reddetmiştir.
Davacılar; olay tarihinden bu yana, kasıtlı hareketlerinden sözedilen hiçbir kamu görevlisi hakkında soruşturma yapılmadığı, dava açılmadığı ve yargılanmadığı, bu durum karşısında ancak Anayasanın 125 ve 129.maddeleri uyarınca idare aleyhine tazminat davası açılabileceği savlarıyla; anılan mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedirler.
Kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları özel ve olağandışı zararların idarece tazmini; Anayasanın 125.maddesi gereği ve Türkiye Cumhuriyetinin “Sosyal Hukuk Devleti” niteliğinin doğal bir sonucudur.
İdare, kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, “hizmet kusuru” veya “kusursuz sorumluluk” ilkeleri gereği tazmin edilmektedir. Öte yandan, nedensellik bağı idarenin tazmin sorumluluğunun mutlak koşulu da değildir. İdarenin faaliyet alanıyla ilgili, önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemediği bir takım zararları da, nedensellik bağı aranmadan “sosyal risk” ilkesi gereğince tazmini gerekmektedir.
Davada tazmini istenilen zararı doğuran ve 3.10.1992 tarihinde … İli … İlçesinde teröristlerle güvenlik kuvvetleri arasında çıkan çatışma sırasında davacılar murisinin öldürülmesi ve işlettiği otelin yanması olayında güvenlik görevlilerinin eylemleriyle, can ve mal güvenliğinin korunması hizmetinin ayrılabilmesi, görevli idare ajanlarının suç niteliğindeki eylemlerinin hizmetle irtibatının kesildiğinden bahsedilebilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla, idare ajanlarının subjektif, kasta dayalı suç niteliğindeki eylemlerinin, yürütülen hizmetle içiçe geçtiği dikkate alınarak; hizmeti yürüten idarenin, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde, hukuki sorumluluğu irdelenerek davanın sonuçlandırılması zorunludur.
Diğer taraftan, bu davanın idari yargı yerinde görümü ve idarenin hukuki sorumluluğunun irdelenmesi, idare ajanlarının kişisel sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır. Davacılar, suç niteliğindeki eylemlerinden dolayı idare ajanları aleyhine adli yargıda da dava açabileceklerdir.
Bu durumda, idarenin görev ve faaliyet alanında, mal ve can güvenliğinin korunmasına yönelik hizmetlerin kamu görevlileri eliyle yürütülmesi sırasında meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan davanın görüm ve çözümü idari yargının görev alanında bulunduğundan; davayı görev yönünden reddeden mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davacıların temyiz istemlerinin kabulüne, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, dava dosyasının yeniden karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine 6.11.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.