Danıştay Kararı 10. Daire 1996/198 E. 1998/4714 K. 01.10.1998 T.

10. Daire         1996/198 E.  ,  1998/4714 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1996/198
Karar No : 1998/4714

Temyiz Eden (Davalı) : T.C Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü – ANKARA
Vekili : …
Karşı Taraf (Davacı) : …
İstemin Özeti : Davacının 5434 sayılı Yasa hükümlerine göre vazife malüllüğü aylığı bağlanması isteğinin reddine ilişkin işlemin iptaline karar veren … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, davalı idare tarafından temyizen incelenip, bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddiyle bozulması istenen kararın onanması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
…’da askerlik görevini yapmaktayken hastalığı nedeniyle sevkedildiği hastanece düzenlenen rapor uyarınca üç ay hava değişimi ile taburcu edilen davacı, bindiği özel araçla memleketine giderken başka bir araçtan fırlayan taşın aracın camını kırması üzerine sıçrayan cam parçalarından dolayı sağ gözünün görme hissini kaybetmesi sonucu 5434 sayılı Yasa hükümlerine göre vazife malüllüğü aylığı bağlanmasını istemiştir.
Emekli Sandığı Yönetim Kurulu’nun 14.8.1991 tarih ve 1419 sayılı kararıyla davacının sakatlığının askerlik görevinin neden ve etkisiyle meydana gelmediği öne sürülerek davacının isteği reddedilmiştir.
Davacının vazife malüllüğü aylığı bağlanması isteğinin reddine ilişkin bu işlemin iptali istemiyle açtığı dava sonunda, … İdare Mahkemesi başlangıçta davanın reddi yolunda verdiği … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın Dairemizin 2.2.1995 tarih ve E:1994/1955, K:1995/351 sayılı kararıyla bozulması üzerine, Dairemizin bozma kararına uymak suretiyle; 5434 sayılı Yasa’nın 56. maddesinde erlerin silah ve terhislerinde (serbet sevkler dahil) sevkleri sırasında vazife malülü olmaları halinde kendilerine yasada belirtilen şekilde aylık bağlanmasının öngörüldüğü, olayda da hastalığı nedeniyle şubesinde beklemek üzere hava değişimine gitmekteyken sakatlanan ve askerliğe elverişli olma niteliğini kaybeden davacının vazife malülü olduğunun kabulüyle anılan yasa hükmü uyarınca kendisine aylık bağlanması gerektiği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir.
Davalı idarece, davacının sakatlığının oluşunda görevin neden ve etkisinin olmadığı iddiasıyla anılan mahkeme kararının temyizen incelenip, bozulmasını istemektedir.
İdare ve Vergi Mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3622 sayılı Yasayla değişik 49.maddesinde yer alan sebeblerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen ve yukarıda özetlenen gerekçelere dayalı olarak verilen … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı, usul ve hukuka uygun olup, bozma nedeni bulunmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddine ve anılan kararın onanmasına, 1.10.1998 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

AZLIK OYU : 5434 sayılı Yasa’nın 56. maddesinde erlerin silah altında bulundukları esnada veya celp ve terhislerinde (Serbest sevkler dahil) sevkleri sırasında vazife malülü olmaları halinde kendilerine aylık bağlanacağı, 45.maddesinde de 44. maddede yazılı malüllüğün iştirakçilerin vazifelerini yaptıkları sırada vazifelerinden doğmuş olması durumunda vazife malüllüğü sayılacağı hükme bağlanmıştır.
Davacının sakatlığının askerlik hizmetinin ifasından doğmaması nedeniyle vazife malülü sayılmasına, dolayısıyla da 5434 sayılı Yasa’nın 56. Maddesi uyarınca kendisine aylık bağlanmasına olanak bulunmamaktadır.
Bu itibarla, davanın reddi gerekirken işlemin iptali yolunda verilen mahkeme kararının bozulması gerektiği düşüncesiyle aksi yoldaki çoğunluk kararına katılmıyoruz.