Danıştay Kararı 10. Daire 1996/1081 E. 1997/5492 K. 08.12.1997 T.

10. Daire         1996/1081 E.  ,  1997/5492 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1996/1081
Karar No : 1997/5492

Temyiz Eden (Davalı) : …
Vekili : …
Karşı Taraf (Davalı) : Maliye Bakanlığı – ANKARA
İstemin Özeti : Davacı, işyerine haciz konulması sırasında işyerinin kapalı tutulup ticari faaliyetin engellendiğini ileri sürerek uğradığı zararın karşılığı 20 milyon lira maddi 5 milyon lira manevi tazminatın dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açtığı dava sonucunda … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun bulunan mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Vergi borcu nedeniyle haciz işlemi uygulanması sırasında davacının kiracı olarak bulunduğu işyerinin 5.9.1990-19.10.1990 tarihleri arasında Malmüdürlüğü elemanlarınca kapatılmasından ötürü uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davayı reddeden İdare Mahkemesi kararının temyizen bozulması istenilmektedir.
Uyuşmazlık alacaklı tahsil dairesince vergi borcu nedeniyle yapılan menkul mal haczinin uygulanmasından doğduğu cihetle davanın görüm ve çözümü 2576 sayılı Yasanın 6/b maddesi uyarınca Vergi Mahkemesinin görevine girmektedir.
İşin esasına geçildiğinde ise, menkul mal haczi 6183 sayılı yasanın 77 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup yasada yükümlüye ait işyerinin haciz süresince kapatılmasına olanak sağlayan bir hüküm yer almamıştır. Dolayısıyla davalı idarenin yasaya aykırı bu davranışından doğan zararın tazmini gerekmekte ise de maddi tazminat isteminin kabul edilebilmesi için ortada uğranılan gerçek bir zararın bulunması zorunludur. Oysaki, davacı mülkiyeti Belediyeye ait olan işyerinin kapalı kaldığı sürenin öncesinde de faaliyette bulunmadığına, KDV beyannamelerini de faaliyette bulunmadığı kaydını koyarak vermiş olduğuna göre maddi tazminat isteminin reddinde isabetsizlik gönülmemiştir.
Manevi tazminat istemine gelince, işyerinin hukuka aykırı bir tasarrufla kapalı tutulması dolayısıyla duyulan üzüntü karşılığında manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken istemin reddinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kısmen kabulü ile idare Mahkemesi kararının öncelikle görev bakımından, bu görüş kabul olunmadığı takdirde ise manevi tazminat yönünden bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Dava, davacının işyerine haciz uygulanması sırasında işyerinin kapalı tutularak ticari faaliyetinin engellendiğinden bahisle uğradığı zararın karşılığı olarak 20 milyon lira maddi 5 milyon lira manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.
İdare mahkemesince, davacıya ait işyerinde haciz uygulaması sırasında işyerinde bulunan bütün mallara el konulması sonuçta da tüm menkul malların satılması halinde bile kamu alacağının tamamının karşılanamaması ve davacının umumi vekili tarafından gerek haczin başlangıcında gerekse sonraki aşamalarında haczedilen malların işyerinden boşaltılması yönünde hiç bir istekte bulunulmaması nedeniyle mümkün olduğunca davacının menfaati gözetilerek yapılan uygulama sırasında ilgilinin ticari faaliyetinin engellendiği iddiasıyla uğranıldığı ileri sürülen 20 milyon lira maddi zararın tazminine olanak bulunmadığı, ayrıca 1989 yılına ait vergi borcunun ödenmemesi nedeniyle davacının bizzat sebep olduğu haciz uygulamasından dolayı istenilen 5 milyon lira manevi tazminatın kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı, anılan idare mahkemesince verilen kararın yerinde olmadığı iddiasıyla temyizen incelenip bozulmasını istemektedir.
İdare ve Vergi Mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3622 sayılı Yasayla değişik 49.maddesinde yer alan sebeblerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen ve yukarıda özetlenen gerekçelere dayalı olarak verilen … İdare Mahkemesinin … tarih E:…, K:… sayılı kararı, usul ve hukuka uygun olup, bozma nedeni bulunmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddine ve anılan kararın onanmasına, 8.12.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.