Danıştay Kararı 10. Daire 1996/10203 E. 1998/2643 K. 16.06.1998 T.

10. Daire         1996/10203 E.  ,  1998/2643 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1996/10203
Karar No : 1998/2643

Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davalı) : … Holding A.Ş.
Vekili : …
Karşı Taraf ve Karşı Taraf (Davacı) : 1- … ; 7- …
Vekilleri : …
İstemin Özeti : Davacılar murisinin çöp öğütme makinasını kullanırken elektrik akımına kapılarak vefatı nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen maddi ve manevi zararların tazmini istemiyle açılan dava sonucunda … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın taraflarca temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Taraflar, karşı taraf temyiz istemleri hakkında savunma vermemişlerdir.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Davalı idarenin hizmet kusuruna dayalı olarak tazmin sorumluluğunun bulunduğu açık olduğundan ve emekli aylıkları düşülmek suretiyle bulunan zarar miktarı dahi davacıların istemlerinden fazla olup bu husus bozma nedeni olmayacağından; idarenin tazminine hükmedilen zararı adli yargı yerinde dava açıldığı tarihten itibaren hesaplayacağı yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerektiği yerleşik idari yargı kararlarıyla belirlenmiş olmakla temyiz istemlerinin reddi ile mahkeme kararının bu gerekçelerle onanması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Davacıların murisinin görev sırasında ölümü nedeniyle mirasçılar tarafından uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davayı kabul eden İdare Mahkemesi kararının temyizen bozulması taraflarca istenilmektedir.
Ölüm olayı; işyerindeki çöp öğütme makinasının topraklamasının olmaması nedeniyle meydana geldiğine göre davalı idare hizmet kusuru esaslarına göre tazminle sorumlu tutulmalıdır.
Dava, adliye mahkemesinin görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine İdare Mahkemesinde açılmış bulunmaktadır. İdare Mahkemesinde görülüp çözümlenen bu dava yeni bir dava olmayıp adliye mahkemesindeki davanın devamı niteliğindedir. Dolayısıyla, tazminat miktarının da adliye mahkemesine açılan ilk davadaki miktar ile sınırlı tutulması gerektiğinden idare mahkemesi kararının bu yöndeki gerekçesinde hukuka aykırılık görülmemiştir. Ancak, bu durumda davanın miktar itibariyle daha fazla olan kısmının reddedilmesine karşın hükmün fıkrasında buna değinilmediği gibi yargılama giderleri ile vekalat ücretinin paylaşımında da bu husus göz önüne alınmamıştır. Ayrıca, maddi tazminata uygulancak faizin başlangıç tarihi hakkında da kararda hüküm kurulmamıştır.
Diğer yandan, Emekli Sandığı tarafından kendi mevzuatına göre ve müteveffanın yaşamında ödemiş olduğu prim karşılığında geriye bıraktığı dul ve yetimlerine yapılan ödemelerin destekten yoksun kalma nedeniyle hesaplanacak tazminat tutarından indirilemiyeceği Danıştay 10. Dairesinin içtihatlarıyla kabul edilmiş olduğundan davalı idarenin bu yöne ilişkin iddiasında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, hükmedilen maddi ve manevi tazminatın miktarına yönelik taraflar temyiz isteminin reddi, kararın hükmedilen faizin başlangıç tarihi ile yargılama giderleri ve avukatlık ücreti yönünden yeniden karar verilmek üzere bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Davacılar; … Holding A.Ş.’nde yardımcı hizmetler sınıfında çalışmaktayken, 8.9.1987 tarihinde … … Pazarlama İşletmesi Sosyal Hizmetler kısmının mutfağındaki çöp öğütme makinasını kullandığı sırada elektrik kaçağı sonucu elektrik akımına kapılarak vefat eden murislerinden dolayı uğradıklarını ileri sürdükleri toplam 40.696.000 TL. maddi ve 8.000.000 TL manevi zararın tazmini istemiyle 2.9.1988 tarihinde adli yargı yerinde dava açmışlardır. Adli yargı yerinin görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra süresi içinde idari yargıda açılan bu davada ise istem genişletilerek toplam 150.000.000 TL maddi ve 8.000.000 TL. manevi zararın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazmini istenilmiştir.
Adli yargı yerindeki davanın görev yönünden reddedilmesinden sonra idari yargıda açılan davada istemin genişletilemiyeceğinden bahisle davayı adli yargıdaki istemle sınırlı olarak inceleyen … İdare Mahkemesi; … Asliye Ceza Mahkemesinde dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu ölüme sebebiyet vermek suçundan yapılan ceza yargılaması sırasında yaptırılan bilirkişi incelemesiyle çöp öğütme makinasındaki elektrik kaçağı nedeniyle davacılar murisinin vefat ettiğinin ve vefat edenin kusursuz olup imalatçı firmanın tam kusurlu olduğunun saptandığı, ölenin çalıştığı işyerinin idareye ait ve idarenin sorumluluğunda olması ve ölenin bu idarenin personeli olması yanında olayda kusurunun bulunmaması nedeniyle Anayasının 125.maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle; yaptırdığı bilirkişi incelemesiyle tesbit edilen zarar ve davacıların istemlerini göz önünde bulundurarak 40.372.000 TL maddi zararın yasal faiziyle birlikte tazminine, maddi tazminat isteminin bu miktar üzerinde bulunan 323.857 TL. kısmının reddine, manevi tazminat isteminin ise tamamen kabulüyle toplam 8.000.000 TL manevi zararın tazminine hükmetmiştir.
Davalı; kendi kusurlarının bulunmadığı, çöp öğütme makinasını yapan firmanın kusurlu olduğu, davacılara vazife malüllüğü aylığı bağlandığı ve bu nedenle de maddi zararları olmadığı savlarıyla, anılan mahkeme kararının davanın kabulüne yönelik kısmının; davacı ise, isteminin adli yargıdaki istemiyle bağlı tutulamayacağı, Emekli Sandığınca bağlanan aylıkların zarar miktarlarından düşülemeyeceği, yasal faizin hangi tarihten itibaren işletileceğinin belirlendiği savlarıyla, davanın reddine yönelik kısmının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
İdare üstlendiği kamu hizmetlerini gereği gibi yerine getirerek, her türlü araç ve imkanı çalışanların ve hizmetten faydalananların güvenliğini sağlayacak biçimde hizmete hazır bulundurmak zorunda olup; davacılar murisinin çöp öğütme makinasını kullanırken elektrik kaçağı nedeniyle ölüm olayı nedeniyle; idarenin hizmet kusuruna dayalı olarak tazmin sorumluluğu bulunmaktadır.
Tazmini gereken zarar tesbit edilirken, Sosyal Güvenlik Mevzuatı çerçevesinde bağlanan aylıkların farklı bir hukuki zeminde belirlenen zarar miktarından indirilmesi de hukuken mümkün değildir. Kaldı ki aylıklar indirilmek suretiyle bulunan zarar miktarı da davacıların istemlerini aşmaktadır.
Diğer taraftan, idari yargının yerleşik içtihatlarıyla belirlendiği üzere, olayda, yasal faizin adli yargı yerinde açılan dava tarihinden itibaren hesaplanması gerekeceği de açıktır.
Bu durumda, yaptırılan bilirkişi incelemesiyle tesbit edilen zarar miktarı ve davacıların istemleri göz önünde bulundurularak verilen mahkeme kararı, sonucu itibariyle hukuka uygun bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, tarafların temyiz istemlerinin reddine, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıdaki gerekçelerle birlikte onanmasına 16.6.1998 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.