Danıştay Kararı 10. Daire 1995/6032 E. 1997/4116 K. 04.11.1997 T.

10. Daire         1995/6032 E.  ,  1997/4116 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1995/6032
Karar No : 1997/4116

Temyiz Eden (Davacı) : …
Vekili : …
Karşı Taraf (Davalı) : T.C.Merkez Bankası İdare Merkezi Ulus-ANKARA
Vekili : …
İstemin Özeti : Davacı bankadan munzam karşılık tutarına ve disponibil değerlere karşılık talep edilen cezai faize ilişkin 20.9.1993 tarih ve … sayılı idari işlemin iptali istemiyle açılan dava sonunda, davanın reddi yolunda … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı Kararın temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Dava, davacı bankadan munzam karşılık tutarına ve disponibil değerlere karşılık talep edilen cezai faize ilişkin 20.9.1993 tarih ve … sayılı idari işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi, bankacılık sisteminin özelliği gereği mevduat sayılan ve bankalar yönünden borç niteliğinde bulunan tutarlar için ilgili yasal düzenleme gereği mevduat munzam karşılığı ve disponibil değer ayırma zorunluluğu getirildiği halde yasal repo işlemleri için böyle bir güvenceye gereksinim duyulmadığı, zira yasal repo işlemi sonucu toplanan fonların menkul kıymet olarak karşılıkları mevcut olduğundan ayrıca bir karşılık ayrılmasının gerekli olmadığı, ancak yasal çerçeve dışına çıkılarak yapılan ve adına fiktif repo denilen aynı menkul kıymetin birden çok kişiye satılmasının yasal repo işlemleriyle bir ilgisinin bulunmadığı, bu nedenle yasal repo işlemlerinin tabi olduğu düzenlemelere tabi tutulamayacağı, dolayısıyla belirli bir menkul kıymet karşılığı olarak değil, bankacılık sistemine duyulan güvene dayalı olarak karşılıksız toplanan tüm fonlara mevduatın tabi olacağı kuralların uygulanması gerektiği gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
Davacı, mevduat yoluyla sağlanan bir kaynağın menkul kıymetlere yatırılması, daha sonra da bu menkul kıymetin elden çıkarılması sonucu elde edilen nakdin mevduat olarak nitelendirilemeyeceğini iddia ederek anılan mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
İdare ve Vergi Mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3622 sayılı Yasayla değişik 49.maddesinde yer alan sebeblerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen ve yukarıda özetlenen gerekçelere dayalı olarak verilen … İdare Mahkemesinin … tarih E:…, K:… sayılı kararı, usul ve hukuka uygun olup, bozma nedeni bulunmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddine ve anılan kararın onanmasına, 4.11.1997 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

AYRIŞIK OYU (X) : Sermaye Piyasası işlemi sayılan menkul kıymetlerin geri alma taahüdü ile satımı (repo) karşılığında tahsil olunan fonların mevduat olarak nitelendirilmesi sözkonusu değildir.
Repo işlemlerinin fiktif olduğundan bahisle bunları mevduat kapsamında değerlendirilip, 1211 sayılı T.C. Merkez Bankası Yasasının 40/II-a maddesi uyarınca mevduat munzam karşılığı ve disponobilite yükümlüğü getirmek hukuka uygun bulunmamaktadır. Fiktif repo işlemleri nedeniyle davacı şirkete sermaye piyasası mevzuatında öngörülen yaptırımın uygulanması yoluna gidilmelidir.
Açıklanan nedenle temyize konu mahkeme kararının bozulması gerektiği düşüncesiyle aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.