Danıştay Kararı 10. Daire 1995/566 E. 1995/5746 K. 16.11.1995 T.

10. Daire         1995/566 E.  ,  1995/5746 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1995/566
Karar No : 1995/5746

Temyiz Eden (Davacı) : …
Vekili : …
Karşı Taraf (Davalı) : İçişleri Bakanlığı – ANKARA
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması davacı tarafından istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Askeri lojmanda kalan davacının oğlunun, jandarma karakolu bahçesinin duvarı yanına kimliği belirsiz kişilerce konulan bombalı paketin patlaması sonucu yaralanması nedeniyle uğranılan zararın, sosyal risk ilkesi gereği, davalı idarece tazmini gerekir.
Olayda, davalı idarenin kusurunun bulunmadığı, münferit bir olay olduğu gerekçesiyle davayı reddeden … İdare Mahkemesinin kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Askeri lojmanda kalan davacının oğlunun aynı kompleks içinde jandarma karakolu bahçesine konulan paketin patlaması sonucunda yaralanması nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davayı reddeden İdare Mahkemesi kararının temyizen bozulması istenilmektedir.
İdarenin dışındaki kişi ve toplulukların idare tarafından önlenemeyen eylemlerinden doğan özel ve olağandışı zararların sosyal risk ilkesi uyarınca tazmini gerekmektedir. Özellikle 1983 yılından beri terörist örgütlerin ulusun varlığına ve ülkenin bütünlüğüne yönelik hedef gözetmeyen saldırıları sonucu meydana gelen, mağdur yönünden özel ve olağan dışı olan zararın sadece zarara uğrayan üzerinde bırakılmayarak sosyalleştirilmesinin sosyal devlet ilkesi ile hakkaniyetin bir gereği olduğu kuşkusuzdur.
Dava konusu olayda da idareye yönelik bir kusur olmasa, zarar ile idarenin davranışı arasında illiyet bağı bulunmasa dahi oluşan zararın, olağanüstü hal koşullarının uygulandığı bir zaman ve yerde ortaya çıkıp çıkmadığı da aranmadan yukarıdaki hususlar gözönüne alınarak tazmini gerekirken davanın reddinde hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle temyiz isteğinin kabulüyle kararın bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Askeri lojmanda kalan davacının, lojman ile bitişik jandarma karakolunun bahçe duvarı yanına kimliği belirsiz kişilere konulan bombalı paketin patlaması sonucu yaralanması nedeniyle uğranıldığı öne sürülen 1.000.000.000 lira maddi, 250.000.000 lira manevi olmak üzere toplam 1.250.000.000 lira zararın, olay tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle dava açılmıştır.
… İdare Mahkemesi … gün ve E:…, K:… sayılı kararıyla; patlamanın olduğu gün idarenin yeterli güvenlik önlemi almaması, hatalı ya da eksik güvenlik önlemi alması gibi bir durumun mevcut olmadığı, patlamanın meydana geldiği yerin, çocukların oynamasına ya da gelip geçmesine ayrılan bir yer niteliğinde olmadığı, olayda davalı idarenin hizmet kusurunun bulunmadığı, münferit bir olay olduğu gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
Davacı, hukuka aykırı olduğu savıyla anılan kararın temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Kamu hizmetlerinin yürütülmesi sırasında kişilerin uğradığı özel ve olağandışı zararların, o kamu hizmetini yürüten idare tarafından tazmini gerektiği idare hukukunun bilinen ilkelerindendir. İdarenin, belirtilen bu hukuki sorumluluğu, hukuk devleti olma niteliğinin doğal sonucudur.
İdarenin hukuki sorumluluğu sadece hizmet kusuru kavramına dayanmamakta; idare, kusur koşulu aranmadan da sorumlu sayılabilmektedir. Kural olarak idare, yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olan, nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlüdür.
Sözü edilen kuralın istisnası, idarenin faaliyet alanıyla ilgili, önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemediği bir takım zararları da nedensellik bağı aramadan tazmin etmesidir. Kollektif sorumluluk anlayışına dayalı, sosyal risk adı verilen bu ilke, öğretide ve yargı kararlarında kabul edilmiştir.
Genel bir ifade ile “terör olayları” denilen eylemlerin, Devlete yönelik olduğu, Anayasal Devlet düzenini yıkmayı amaçladığı, bu tür olaylarda zarar gören kişi ve kurumlara karşı kişisel husumetten kaynaklanmadığı bilinmekte ve gözlenmektedir.
Sözü edilen olaylar nedeniyle zarara uğrayan, terör eylemlerine herhangi bir biçimde katılmamış olan kişiler, kendi kusur ve eylemleri sonucu değil, toplum içinde ortaya çıkan olaylardan zarar görmektedirler. Başka bir deyişle, zararın nedeni toplumun bireyi olmaktır. Belirtilen şekilde ortaya çıkan zararların özel ve olağandışı nitelikleri dikkate alınıp, nedensellik bağı aranmadan, terör olaylarını önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemeyen davalı idarece, yukarıda açıklanan sosyal risk ilkesine göre tazmini gerekir. Esasen terör olayları sonucu ortaya çıkan zararların idare tarafından tazmini suretiyle topluma pay edilmesi hakkaniyet gereği olup, sosyal devlet ilkesine de uygun düşecektir.
Dava dosyasındaki belgelerin incelenmesinden; bazı yasadışı terör örgütlerinin İstanbul ve çevre illerde güvenlik kuvvetlerine ve askeri binalara saldırılar düzenleyeceklerine ilişkin duyumlar elde edilmesi üzerine, orduevleri askeri gazinolar ve askeri lojmanların emniyete alınması gerektiğine ilişkin yetkili makamlarca uyarı yazılarının yazıldığı, bu yazışmaların bir kaç ay sonrasında, dava konusu zararı doğuran bombalı paket eyleminin gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, davacının zararının, yukarıda belirtilen hususlar gözetilerek tazmini gerekirken, münferit bir olay olduğu gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen kararda hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacının 2577 sayılı Yasanın 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüyle, … İdare Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adıgeçen mahkemeye gönderilmesine 16.11.1995 tarihinde oybirliği ile karar verildi.