Danıştay Kararı 10. Daire 1995/5477 E. 1997/275 K. 06.02.1997 T.

10. Daire         1995/5477 E.  ,  1997/275 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1995/5477
Karar No : 1997/275

Temyiz Eden (Davacı) : …
Vekili : …
Karşı Taraf (Davalı) : T.C.Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü – ANKARA
Vekili : …
İstemin Özeti : Davacı, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : İstemedikleri halde Emekli Sandığı ile ilgisini devam ettirdiği personelin Sosyal Sigortalar Kurumu ile geç ilgilendirilmesine ve dolayısıyla sigorta primlerinin gecikme zammıyla tahsiline sebep olan davalı idarenin, hizmet kusuru bulunduğundan, davacının ödemek zorunda kaldığı gecikme zammı tutarını tazminle yükümlü bulunmaktadır. Bu nedenle, davacının temyiz isteminin kabulüyle İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : 3291 sayılı Yasa uyarınca özelleştirilen davacı şirketin çalışanlarından 9 kişinin SSK ile geç ilgilendirilmesinden doğan zararın tazmini için açılan davayı reddeden İdare Mahkemesi kararının temyizen bozulması istenilmektedir.
Dava dosyasındaki belgelerin incelenmesinden, özelleştirilmiş bulunan davacı şirkette çalışan personelden 9’unun açık beyanları hilafına 15.9.1984 tarihinden 1.5.1991 tarihine kadar olan sürede Emekli Sandığı ile ilişkilendirilmelerinin davalı Sandıkça devam ettirildiği dolayısıyla hizmetin idare tarafından kusurlu yürütüldüğü ve zararın da İdarenin kusurlu faaliyeti sonucu doğduğu anlaşılmaktadır.
Ancak, davacı şirketin de zamanında sandığı uyarmaması nedeniyle olayda müterafık kusuru bulunmaktadır.
Açıklanan nedenle temyiz isteğinin kabulüyle, kusur oranı dikkate alınmak suretiyle yeniden karar verilmek üzere İdare Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
1989 yılı içerisinde özelleştirilerek devredilen davacı şirkette, Emekli Sandığı iştirakçisi olarak sözleşmeli statüde çalışan ve 15.9.1989 tarihli dilekçeleriyle, 3291 sayılı Yasanın 16. maddesinin tanıdığı seçme hakkını kullanarak Sosyal Sigortalar Kurumu ile ilgilerinin sağlanmasını isteyen dokuz kişinin Emekli Sandığı ile ilgileri davalı idarenin 5.10.1989 tarih ve 3284 sayılı işlemi ile sürdürülmüştür. İlgisi sürdürülenlerden bir kişinin, ilgisinin kesilerek Sosyal Sigortalar Kurumu ile ilgilenip ilgilenemeyeceği yolundaki başvurusunu 23.2.1990 tarihli işlemiyle reddeden davalı idare; 18.3.1991 tarih ve 47.968.013 sayılı işlemiyle kişinin 15.9.1989 tarihli dilekçesini esas alarak; sandıkla ilgisinin 15.9.1989 tarihi itibariyle kesildiğini ve bu kişinin Sosyal Sigortalar Kurumu ile ilgisinin sağlanmasını, davacı şirketin başvurusu üzerine de 23.5.1991 tarihli işlemleriyle diğer sekiz kişinin 15.9.1984 tarihi itibariyle Sosyal Sigortalar Kurumu ile ilgisinin sağlanmasını davacı şirkete bildirilmiştir. Söz konusu dokuz çalışanı hakkında işe giriş bildirgesi düzenleyerek … Sigorta Müdürlüğüne başvuruda bulunarak 15.9.1988 – 30.4.1991 dönemine ilişkin sigorta primlerini ödeyen davacı şirket adına, 506 sayılı Kanunun 80. maddesi uyarınca sigorta primlerini yasal süresinde ödemediğinden bahisle gecikme zammı tahakkuk ettirilmiş ve 23.8.1991 tarihinde 76.988.787 lira davacı şirket tarafından ödenmiştir.
Dava, söz konusu gecikme zammı tutarının, çalışanların Sosyal Sigortalar Kurumu ile geç ilgilendirilmesine sebebiyet verdiği ileri sürülen davalı idareden 23.8.1991 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
Açılan bu dava sonucunda … İdare Mahkemesince; davacının, ayrılma talebinde bulunan çalışanlarına önceden olumsuz cevap veren, aradan geçen uzun süre sonrası bunların ilgisini iptal eden davalı idarenin kusurlu davranışı nedeniyle gecikme zammı ödemek zorunda bırakıldığı iddiasına karşılık, davalı idarenin, çalışanların Emekli Sandığıyla yanlışlıkla ilgilendirildiğini, gerek bunların gerekse davacının ilgilendirme işlemine itiraz etmeyerek bu durumu kabullendiklerini, işleme itiraz etmeyen ve kesenek ve kurum karşılıklarını göndermeye devam eden davacının kusurlu olduğunu öne sürdüğünün anlaşıldığı, bu haliyle, davacının Sosyal Sigortalar Kurumuna gecikme zammı ödemesinde davalı idareye yüklenebilecek bir hizmet kusurunun bulunmadığı sonucu ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı, yalnızca davalı idarenin savunmasında ileri sürdüğü iddiaları kabul ederek davanın eksik incelemeyle reddinin hukuka aykırı olduğu iddiasıyla anılan kararın temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğunu hükme bağlamıştır.
Yasalarla kendisine verilen kamu hizmetini yürüten idarenin, bu hizmetin iyi işlememesi, geç işlemesi yada hiç işlememesi nedeniyle doğan zararları karşılamakla yükümlü olacağı süphesidir.
5434 sayılı Yasa uyarınca, bu kanunda yazılı emeklilik işlemlerini yürütmekle görevli bulunan davalı idare, iştirakçisi olanların çalıştıkları kurumlardaki değişiklikler sonrası, bu değişikliği sağlayan yasal düzenlemeler gereği, bunların iştirakçiliğinin devam edip etmeyeceğini değerlendirmek ve uygulamaları yapmakta yetkilidir.
Oluş biçimi yukarıda aktarılan dava konusu olayda da; davacı şirketin şu andaki yapısına ulaşmasını sağlayan 3291 sayılı Yasanın 16. maddesinin tanıdığı seçme hakkını kullanan iştirakçilerinden dokuz kişinin Emekli Sandığı ile ilgisinin kesilerek Sosyal Sigortalar Kurumu ile ilgilenmek yolundaki isteklerini, gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek değerlendirmeyen davalı idarenin bunların iştirakçilerini sürdürmesinde hizmet kusuru bulunduğu açıktır.
Bu haliyle, itirazı da reddederek iştirakçiliğini sürdüdüğü davacı şirket çalışanlarının, sonradan Emekli Sandığı ile ilgilerini kesenek geçmiş tarih itibariyle Sosyal Sigortalar Kurumuyla ilgilendirilmelerine, dolayısıyla, bunların sigorta primlerinin geç ödenmesine neden olan davalı idarenin, davacı şirketin ödemek zorunda kaldığı gecikme zammı tutarını tazminen karşılaması gerekmekte olup; aksi yöndeki temyize konu kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, dava dosyasının yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine 6.2.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.