Danıştay Kararı 10. Daire 1995/3321 E. 1995/4995 K. 26.10.1995 T.

10. Daire         1995/3321 E.  ,  1995/4995 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1995/3321
Karar No : 1995/4995

Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davacı) : …
Vekilleri : …
Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davalı) : İçişleri Bakanlığı – ANKARA
İstemin Özeti : Davacılar, polis memuru olan murislerinin ölümü nedeniyle desteğinden yoksun kaldıklarını ileri sürerek 700.000.000 lira maddi ve 100.000.000 lira manevi zararın olay tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizle birlikte tazmini istemiyle dava açmışlardır. Açılan bu dava sonucunda … İdare Mahkemesince, davanın maddi tazminat ödenmesine yönelik bölümünün reddine, manevi tazminat ödenmesine yönelik bölümünün kısmen reddine, davanın kısmen kabulüyle toplam 30.000.000 lira manevi tazminatın davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
Anılan … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın, davanın kısmen reddine yönelik bölümünün davacı tarafından, davanın kısmen kabulüne yönelik bölümünün davalı idare tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
İçişleri Bakanlığı’nın Savunmasının Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Davacıların, murislerinin desteğinden yoksun kalmaları nedeniyle uğradıklarını ileri sürdükleri gerçek zararın yaptırılacak bilirkişi incelemesiyle belirlenerek, 2330 sayılı Kanunun 6.maddesi uyarınca davacılara ödenen nakdi tazminat miktarı düşüldükten sonra kalan kısmın, hizmet kusuru bulunan davalı idareden tahsiline karar verilmesi gerekirken, davalının kusursuz sorumluluğundan bahisle davacıların uğradıklarını ileri sürdüğü gerçek zararı araştırmaksızın, ödenen nakdi tazminat ile davacılara bağlanan vazife malullüğü aylığının maddi zararı karşıladığı gerekçesiyle maddi tazminat isteminin reddinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır. Kaldı ki; ilgililere bağlanan vazife malullüğü aylığının bağlanması, davacıların mutlaka maddi zarara uğraması koşuluna bağlı olmadığı gibi 5434 sayılı Yasa uyarınca sigorta ilkeleri gereği hak sahiplerine ödenmesi zorunlu bulunmaktadır.
Davalı idarenin, 2330 sayılı Yasa uyarınca ödenen tazminatın ilgilinin uğradığı manevi zararıda karşıladığı yolundaki iddiası ise, yukarıda belirtildiği gibi ödenen tazminat tutarının saptanacak gerçek zarar karşılığından düşülecek olması nedeniyle yerinde bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, davacının temyiz isteminin kabulüyle İdare Mahkemesi kararının davanın kısmen reddine yönelik bölümünün bozulması, davalının temyiz isteminin reddiyle, İdare Mahkemesi kararının davanın kısmen kabulüne yönelik bölümünün onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçelerinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz istemlerinin reddiyle idare mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Davacıların murisi, … Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Şube Müdürlüğü kadrosunda polis memuru olarak görev yapmakta iken, arama-tarama eylemini tamamlayan timle birlikte il merkezine dönüşte, diğer bir polis memurunun idaresinde bulunan aracın aşırı hızla dönemece girip devrilmesi sonucu vefat etmiştir. 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun uyarınca en yüksek devlet memuru brüt aylığının otuz kat tutarında nakdi tazminat verilmesine karar verilen ve 5434 sayılı Yasa uyarıncı vazife malullüğü aylığı bağlanan davacılar, ölenin desteğinden yoksun kalmaları nedeniyle uğradıklarını ileri sürdükleri 700.000.000 lira maddi zararın olay tarihinden itibaren işleleyecek yasal faiziyle birlikte ve 100.000.000 lira manevi zararın tazmini istemiyle yaptıkları başvurunun davalı idarece reddedilmesi üzerine dava açmışlardır.
Açılan bu dava sonucunda, İdare Mahkemesi tarafından, olayda, davalı idareye yüklenebilecek bir hizmet kusuru bulunmamakla birlikte, uğranılan zararın kusursuz sorumluluk esasları uyarınca tazmini gerektiği, davalı idarece 2330 sayılı Kanun uyarınca ödenen nakti tazminat ile T.C. Emekli Sandığı Kanunu uyarınca bağlanan vazife malullüğü aylığı ile maddi zararın karşılanmış olduğu, davacıların eş ve babası olan murislerinin ölümü nedeniyle duydukları acı ve üzüntünün kısmen de olsa giderilmesi için manevi tazminat isteminin yerinde olduğu gerekçesiyle, davanın maddi tazminat istemine yönelik bölümünün reddi, davacılardan eş için 20.000.000 lira, çocuk için 10.000.000 lira manevi tazminatın davalıdan alınarak davacılara verilmesine ve fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Taraflar, anılan İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedirler.
Anayasanın 125.maddesinin son fıkrasında, “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” hükmü yer almıştır.
Yasalarla kendilerine verilen kamu hizmetinin işlemesini sağlayacak örgütü kurmak, personel ve araç gereci hizmet gereklerine uygun şekilde hazırlamakla yükümlü olan idarenin, hizmeti yürüten personelinin görevi sırasında yaptığı eylem ve işlemlere ilişkin kişisel kusurunun hizmet kusurunu oluşturacağı ve zararın tazminiyle sorumlu tutulacağı, idare hukukunun bilinen ilkelerindendir.
Davacıların polis memuru olan murislerinin de, resmi aracı kullanan bir başka polis memurunun dikkatsizliği sonucu meydana gelen kaza nedeniyle vefat ettiği, dosyanın incelenmesinden anlaşılmıştır. Bu halde, genel güvenliğin sağlanmasına ilişkin kamu hizmetini yürüten davalı idarenin, bu hizmetin gereği olarak sağladığı aracı kullanımına bıraktığı personelinin kişisel kusuru sonucu uğranılan maddi ve manevi zararları tazmin sorumluluğu bulunduğu açıktır.
2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun “Nakdi tazminat ve aylığın etkisi” başlıklı 6.maddesinde ise, bu kanun hükümlerine göre ödenecek nakdi tazminat ile bağlanacak emekli aylığının uğranılan maddi ve manevi zararların karşılığı olduğu, yargı yerlerinde maddi ve manevi zararlar karşılığı olarak kurumların ödemekle yükümlü tutulacakları tazminatın hesabında bu kanun hükümlerine göre ödenen nakdi tazminatın ve bağlanan aylıkların gözönünde tutulacağı öngörülmüştür.
Aktarılan düzenleme uyarınca, İdare Mahkemesince, idarenin tazmin sorumluluğunun belirlenmesi halinde, ilgilini uğradığı gerçek zararın saptanması, bu zarar miktarından 2330 sayılı Yasa uyarınca ödenen nakdi tazminatın düşürüldükten sonra tazminata hükmedilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, ölenin, emekli sandığı iştirakçisi olması nedeniyle yakınlarına vazife malullüğü aylığı bağlanması, 5434 sayılı Yasada öngörülen koşulların varlığına bağlı olup; ölenin prim ödemek suretiyle kapsamında bulunduğu sosyal sigorta sisteminde, yasa gereği ödenmesi zorunlu olan bu aylıkların idarenin eylem ve işlemleri sonucu uğranılan zararı karşılamak amacı da bulunmamaktadır.
Bu itibarla, davacıların gerçek zararı araştırılmaksızın kusursuz sorumluluk esasından hareketle davalı idarenin tazmin sorumluluğu bulunduğu, ancak uğranıldığı öne sürülen maddi zararın, bağlanan vazife malullüğü aylığı ve ödenen nakdi tazminat ile karşılandığı gerekçesiyle maddi tazminat isteminin reddinde hukuki isabet bulunmamaktadır.
Davalı idarenin, nakdi tazminat ödemesinin davacıların manevi zararında karşılığı olduğu iddiasıyla, temyize konu kararın manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne yönelik bölümünün hukuka aykırı olduğu iddiası, yukarıda açıklandığı üzere, davacıların gerçek zararın belirlenmesi sonrası ödenen nakdi tazminat tutarının 2330 sayılı Yasanın 6.maddesi uyarınca düşülmesi gerekeceğinden yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüne, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, davanın reddine yönelik bölümünün bozulmasına; davalının temyiz isteminin reddiyle, İdare Mahkemesi kararının davanın kısmen kabulüne yönelik bölümünün onanmasına 26.10.1995 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.