Danıştay Kararı 10. Daire 1994/950 E. 1997/6041 K. 22.12.1997 T.

10. Daire         1994/950 E.  ,  1997/6041 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1994/950
Karar No : 1997/6041

Davacı : …
Vekili : …
Davalı : Başbakanlık – ANKARA
İstemin Özeti : 6.4.1991 tarih ve 91/1690 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın … Petrokimya Holding A.Ş. Genel Müdürlüğü … Petrokimya Kompleksine ilişkin Özel Güvenlik Bölgesi kurulmasına ve sınırlarının ilişik koordinat listeleri ile haritalarda gösterildiği gibi kabul edilmesine ilişkin kısmının; özel güvenlik bölgesi olarak kabul edilen alanın şehir imar planında gecekondu önleme bölgesi olarak ayrılan kısmı da kapsadığı, parselasyon planlarının yapılarak hak sahiplerine tapu suretlerinin gönderildiği, mevzuatta öngörülen amaca aykırı davranıldığı, kararın Resmi Gazete’de yayınlanmadığı öne sürülerek iptali istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Kararın Resmi Gazetede yayınlanmasının zorunlu olmadığı, gecekondu önleme bölgesinin özel güvenlik bölgesi içinde kalmadığı, kararın hukuka uygun olduğu belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : … Petrokimya Holding A.Ş. Genel Müdürlüğü … Petrokimya Kompleksinin yurt ekonomisine ve yurt savunmasına katkısı ve önemi dikkate alınarak denizden ve karadan gelecek sabotaj olasılığına karşı özel güvenlik bölgesi oluşturulmasına ilişkin kararın 2565 sayılı Yasa ve ilgili Yönetmeliğe uygun olarak alındığı anlaşıldığından, yasal dayanaktan yoksun bulunan davanın reddi gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Dava, Özel Güvenlik Bölgesi kurulması ve sınırlarının ilişik koordinat listeleri ile haritalarda gösterildiği gibi kabul edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulunun 6.4.1991 gün ve 91/1690 sayılı kararının eki listenin 7.sırasında yer alan kısmının iptali isteğiyle açılmıştır.
… A.Ş. … tesislerinin yurt savunmasına ve yurt ekonomisine katkısı ve özel önemi gözönünde bulundurularak denizden ve karadan gelecek sabotaj ihtimaline karşı özel güvenlik bölgesi oluşturulmasında 2565 sayılı Yasanın 1/b maddesinde öngörülen amaca aykırı bir yön bulunmamaktadır. Ayrıca, bu konudaki Bakanlar Kurulu kararlarının yayınlanması gerektiği hususunda gerek 1322 sayılı gerekse 2565 sayılı Yasalarda bir hüküm yer almadığından davacının bu hususa yönelik iddiasında da isabet görülmemiştir.
Öte yandan, gerek gönderilen paftalardan gerekse Bayındırlık ve İskan Bakanlığının 29.3.1994 gün ve 0741 sayılı yazısından imar planının çiziminde Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Yönetmeliğinin 22.maddesinin 3.bendinde öngörülen kısıtlamaların dikkate alındığı, özel güvenlik bölgesi olarak ayrılan alanda sadece yeşil alan ile spor ve sosyal-kültürel alanların bulunduğu, dolayısıyla özel güvenlik alanı belirlenmesine ilişkin kararın imar planının uygulanmasını engelleyici bir yönünün olmadığı anlaşılmıştır.
Bu nedenlerle hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
6.4.1991 tarih ve 91/1690 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın … Petrokimya Holding A.Ş. Genel Müdürlüğü … Petrokimya Kompleksine ilişkin Özel Güvenlik Bölgesi kurulmasına ve sınırlarının ilişik koordinat listeleri ile haritalarda gösterildiği gibi kabul edilmesine ilişkin kısmının iptali istemiyle dava açılmıştır.
2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu’nun 1. maddesinde kanunun amacının askeri yasak bölgeler yanında, yurt savunması veya yurt ekonomisine önemli ölçüde katkıda bulunan veya kısmen dahi tahripleri veya devamlı olarak ya da geçici bir zaman için faaliyetten alı konulmaları halinde milli güvenlik veya toplum hayatı bakımından olumsuz sonuçlar doğurabilecek kamu veya özel kuruluşlara ait her türlü yer ve tesislerin etrafında güvenlik bölgesi kurulması kaldırılması ve gerektiğinde genişletilmesine ilişkin esas ve yöntemlerin düzenlenmesi olduğu belirtildikten sonra, 3. maddesinde kamu ve özel kuruluşların çevresindeki özel güvenlik bölgelerinin Genelkurmay Başkanlığının lüzum göstermesi veya Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği’nin veya İçişleri Bakanlığının göstereceği lüzum üzerine Genel Kurmay Başkanlığının uygun görmesi kaydıyla Bakanlar Kurulunca kurulabileceği veya kaldırılabileceği, 21. maddesinde de bölge içindeki gerçek ve tüzel kişilere ait malların kamulaştırılabileceği, güvenlik bölgelerinin dış sınırlarından itibaren en çok ikiyüz metreye kadar olan saha dahilinde yangın ve patlama tehlikesi gösteren her türlü maddenin imalinin, depolanmasının ve satış yerlerinin açılmasının yasaklanabileceği hükme bağlanmıştır.
Anılan Kanunun 33. maddesi uyarınca düzenlenip 30 Nisan 1983 tarih ve 18033 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Yönetmeliğinde de, Kanuna paralel düzenlemelere yer verildikten sonra, 22. maddesinde kamulaştırma yapılan güvenlik bölgelerine buradaki tesislerde görevli olanların izin verdiği kişilerden başkasının giremeyeceği ve oturamayacağı, 23. maddesinde kamulaştırma yapılan güvenlik bölgelerinin çevresinin arazide tel ve duvar gibi engellerle çevrileceği, kamulaştarma yapılmayan güvenlik bölgelerinin çevresinin arazide işaretlenmeyeceği ve bu bölgelerdeki kamulaştırma yapılmayan taşınmaz malların tapu kaydına, taşınmazın güvenlik bölgesi içinde olduğunun işletileceğinin ve taşınmaz mal sahiplerine gerekli tebligatın yapılacağının, varsa imar planlarında güvenlik bölgelerinin belirtileceği öngörülmüştür. Yönetmeliğin 24. maddesinde ayrıca kamulaştırılmayan mallardan yararlanma esasları da düzenlenerek, bu bölgeler içinde kalan ve kamulaştırılmayan malların maliklerinin ve diğer Türk vatandaşlarının bölgede oturmalarının, zirai faaliyette bulunmalarının ve sanatlarını icra etmelerinin serbet olduğu, bu malların yabancı uyruklu gerçek ve tüzel kişilere satılamayacağı, devredilemeyeceği ve kiralanamayacağı kurala bağlanmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinde de, sözkonusu tesislerin hassas ve hasar bölgeleri içindeki yeri ve durumunun, bina ve tesislerin yapı tarzının, bölge ve civarın durumunun, iştigal konusu ve kapasitesinin ayrı ayrı değenlendirilerek kısmen tahribi veya faaliyetten alıkonulmasının yurt savunmasını ve ekonomisini aksatacak nitelikte stratejik bir yapıya sahip olduğunun düzenlenen belgeler ve yerleşim krokilerinin incelenerek belirlenmesinden sonra 2565 sayılı Yasa kapsamı içinde çevresinde özel güvenlik bölgesi kurulması gerektiği sonucuna varılarak, ancak özel güvenlik bölgesi içinde kalacak gerçek ve tüzel kişilere ait malların kamulaştırılmasına gerek duyulmayarak, sadece yasada öngörülen parlayıcı ve patlayıcı maddelere ilişkin kısıtlama yeterli görülerek koordinat listeleri ile haritalarda gösterildiği gibi özel güvenlik bölgesi kurulmasının kabul edildiği anlaşılmaktadır.
Bu duruma göre de söz konusu tesislerin yurt savunmasına ve yurt ekonomisine katkısı ve özel önemi dikkate alınarak gelebilecek saldırı ve sabotaj olasılığına karşı sadece Yasa’nın 21. maddesinde öngörülen yangın ve patlama tehlikesi gösteren maddelerin, belirtilen mesafede imalinin, depolanmasının ve satışının yasaklanarak özel güvenlik bölgesi oluşturulmasında 2565 sayılı Yasada öngörülen amaca ve belirlenen usullere aykırı bir yön görülmemektedir.
Öte yandan gerek 1322 sayılı Kanunların ve Nizamnamelerin Sureti Neşir ve İlanı ve Mer’iyet Tarihi Hakkında Kanunda, gerekse 2565 sayılı Yasada dava konusu Bakanlar Kurulu Kararı’nın yayımlanmasını zorunlu kılan bir hüküm bulunmadığından, davacının bu konuya yönelik iddialarının da hukuki dayanağı bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, hukuki dayanağı bulunmayan davanın reddine, yargılama giderlerinin davacının üzerinde bırakılmasına 22.12.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.