Danıştay Kararı 10. Daire 1994/5015 E. 1995/5773 K. 20.11.1995 T.

10. Daire         1994/5015 E.  ,  1995/5773 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1994/5015
Karar No : 1995/5773

Temyiz Eden (Davacı) : …
Vekili : …
Karşı Taraf (Davacı) : …
İstemin Özeti : Davacının … İlinde işletmekte olduğu genelevin ruhsatının, … ilinde ikinci bir genelev işlettiğinden bahisle iptal edilerek kapatılmasına ilişkin … İli Zührevi Hastalıklar ve Fuhuşla Mücadele Komisyonu kararının mahkeme kararıyla iptal edildiğinden bahisle genelevin kapatıldığı 21.1.1991 tarihinden davanın açıldığı tarihe kadar uğranıldığı iddia edilen 2.500.000.000 lira zararın Yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılan dava sonunda; … İdare Mahkemesi, … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; her nekadar kapatma ve ruhsat iptaline ilişkin kararlar yargı yerince iptal edilmişse de, iki ayrı ilde genelev işlettiği sabit olan davacının Tüzük hükümlerine aykırı hareket ettiğinin açık olduğu, işlemin yetki yönünden iptal edilmiş olmasının davacının hukuka aykırı hareketini haklı göstermeyeceği, genelevin kapalı kaldığı dönemlere ilişkin olarak meşru, kabul edilebilir bir zararın meydana geldiğinden söz edilmesinin ve bu zararın tazmininin mümkün olmadığı gerekçesiyle davacının tazminat isteminin reddine karar vermiştir.
Davacı, işyerinin kapatılmasına ilişkin işlemin mahkemece iptal edildiğini, dolayısıyla işyerinin kapatılmasıyla uğradığı zararın idarece tazmin edilmesi gerektiğini iddia ederek, anılan mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : İdare, yetkisizlik nedeniyle iptal edilen bir işlem yerine hemen ve kolaylıkla yenisini yapabilme olanağına sahipse hizmet kusurundan söz edilemez.
Dolayısıyla ilgili kişinin, o işlemin doğuracağı sonuçlara eninde sonunda katlanması gerekecektir.
Dava konusu olayda, davacının iki ayrı ilde genelev işletmesi nedeniyle tesis edilen kapatma işlemi yetki yönünden iptal edilmiş ise de bu işlem yerine kolaylıkla yeni bir işlem tesis edilebileceğinden idarenin hizmet kusurunun olmadığının kabulü gerekir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : 2577 sayılı İYUK’nun 12 nci maddesinde iptal ve tam yargı davalarının beraberce açılabileceği gibi önce iptal davası açılıp iptal kararı alınması üzerine bu işlemden doğan zararın giderilmesi amacı ile tam yargı davası açılabileceği hükme bağlanmıştır.
Yine aynı kanunun 2 nci maddesinin (a) bendinde iptal davaları “İdari işlemler hakkında yetki,şekil,sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için … kişisel hakları ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tarif edilmiştir.
Yukarıda metni açıklanan yasa maddesinden açıkça anlaşılacağı üzere madde metninde yer alan yetki,şekil,sebep,konu ve maksat unsurları açısından bu unsurlar arasında hiç bir hiyerarşi veya hukuki üstünlük nedeni bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, iptal davası sonucu verilen iptal kararının geçmişe tesirli olarak; iptal edilen işlemin tesis edildiği tarihteki koşulları ihya ettiği idare hukukunun en temel ilkelerindendir.
Bu durumda yetkisizlik nedeni ile bir işlemin iptal edilmesinden sonra bu işlemin sonucu olarak meydana gelen zararın tam yargı davasına konu olması yasal düzenlemeye tamamen uygun olduğundan bu konuda verilecek karar tazminat miktarının saptanmasından ibaret olup eğer yetkisizlik olmasaydı işlem aleyhine açılan dava zaten red edilecekti ve bu durumda zarar meydana gelemezdi şeklindeki bir karar verilmesi idare hukuku esaslarına aykırı düşer.
Dava konusu olayda genelev kapatma işleminin yetkisizlik nedeni ile iptal edilmesinden sonra işlem tesis edildiği tarihteki koşullar ihya edilmiş olacağı ve bu tarihten,genelevin sahibi tarafından kapatıldığı tarihe kadar mezkur mahalde ticari faaliyette bulunulup bu faaliyete ait vergi ve diğer yükümlülüklerin yerine getirileceği açık olduğuna göre bu döneme ait kazancın tazminat olarak ödenmesi gerektiği cihetle tazminat istemini red eden mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 17. maddesi uyarınca duruşma istemi yerinde görülmeyerek işin esasına geçildi.
İdare ve Vergi Mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 3622 sayılı Kanun ile değişik 49.maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Bozulması istenen karar, usul ve hukuka uygun olup dilekçede ileri sürülen temyiz sebepleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden temyiz isteminin reddi ile bozulması istenen kararın onanmasına 20.11.1995 gününde oybirliği ile karar verildi.