Danıştay Kararı 10. Daire 1994/4934 E. 1995/5487 K. 13.11.1995 T.

10. Daire         1994/4934 E.  ,  1995/5487 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1994/4934
Karar No : 1995/5487

Temyiz Eden (Davalı) : İçişleri Bakanlığı – ANKARA
Karşı Taraf (Davacı) : …
İstemin Özeti : Davacının, çalınan otomobilinin başka bir hırsızlık olayında kullanılması sırasında güvenlik kuvvetlerince tahrip edildiğini öne sürerek 16.000.000 lira maddi zararının yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açtığı davanın kabulü yolunda … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın; davalı idare tarafından, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Davacının uğradığını ileri sürdüğü maddi zararın gerçek zarar olup olmadığı konusunda inceleme yapılmaksızın karar verilmesi yerinde olmadığından, davalının temyiz isteminin kabulüyle İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Davacının aracının çalındıktan sonra ikinci bir hırsızlıkta kullanılırken güvenlik kuvvetlerince çatışma sonucu ele geçirildiği, ancak çatışma sırasında aracın hasar gördüğü anlaşılmıştır. Güvenlik kuvvetlerinin çatışma ve hasardan dolayı kusurlandırılması söz konusu değildir. Hatta aracı ve hırsızlardan birini ele geçirmeleri takdire değer bir husustur. Ancak kamu hizmetinin gereği bir vatandaş zarar görmüşse idarenin bu zararı kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca tazmin etmesi gerekir. Bu sebeple temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Çalınarak başka bir hırsızlık olayında kullanılan otomobilin içinde bulunanlar ile güvenlik kuvvetleri arasındaki silahlı çatışma nedeniyle aracında 16.000.000 lira maddi zarar meydana geldiği öne sürelin davacı, zararının, olay tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle dava açmıştır.
… İdare Mahkemesi; kamu yükümlülükleri karşısında eşit sayılan kişilerin oluşturduğu toplumun yararı için idarenin hukuka uygun olan tutum ve davranışlarından, belli bireyleri etkileyen özel nitelikli zararların doğabileceği, bu zararların idarece karşılanmasının sosyal hukuk devleti anlayışının doğal sonucu olduğu, davacının alınan otomobilinin bir hırsızlık olayında kullanılırken güvenlik güçlerinin gerçekleştirdiği operosyon nedeniyle tahrip olması sonucu oluşan zararın da objektif sorumluluk esası uyarınca karşılanması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiştir.
Davalı idare, yerinde olmadığını iddia ederek anılan kararın temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Anayasanın 12. maddesine göre, idare, karar olarak yürüttüğü hizmetin sonucu olan, nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlüdür.
Sözü edilen kuralın istisnası olarak, idarenin faaliyet alanıyla ilgili, önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemediği bir takım zararların, nedensellik bağı aranmaksızın tazminine ilişkin olan, kollektif sorumluluk anlayışına dayalı sosyal risk adı verilen ilke, bilimsel ve yargısal içtihatlarla kabul edilmiştir. Bir zararın, sosyal risk kuralına göre idarece tazmini için, bu zararın toplumsal bir eylem nedeniyle meydana gelmesi, idarenin zararı doğuran olayı önlemekle görevli olmasına rağmen, kusuru olmaksızın zarar doğuran olayı önleyememiş bulunması veya daha büyük zararlara sebebiyet vermemek için önlemekten bilerek kaçması gerekir.
Davacının otomobili evinin önünden çalınmış, bakır tel hırsızlığında kullanılırken araç içindeki şahısların silahla ateş etmesi üzerine bu şahıslarla güvenlik güçleri arasında çıkan silahlı çatışma sonucu otomobil hasara uğramıştır. Bir kamu hizmeti olduğu tartışmasız olan kolluk görevinin, olabilecek olaylardan önceden haberdar olunmadığı veya bu gibi olayların olabileceğine ilişkin ortada ciddi belirtilen bulunmadığı sürece genel nitelikte önlemlerle yürütülmesi doğaldır.
Dava konusu olayda, davalı idarenin kusurlu bir eylami bulunmadığı gibi, üçüncü şahsın, davacının otomobilini çalmak biçimindeki suç teşkil eden eylemi, zarar ile idarenin eylemi arasındaki neden sonuç ilişkisini ortadan kaldırmakta; dolayısıyla zarar, yürütülen kamu hizmetinin doğrudan sonucunu oluşturmamaktadır. Bu itibarla, olayda, idarenin, gerek hizmet kusuru ilkesine, gerekse kusursuz sorumluluk ilkesine dayalı olarak sorumluluğundan söz edilemeyeceği gibi; olayın önceden haberdar olunmasına olanak bulunmayan münferit bir olay olması nedeniyle, sosyal risk kuralından hareketle idarenin tazmin sorumluluğunu kabule de olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalının temyiz isteminin kabulüne, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, 13.11.1995 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.