Danıştay Kararı 10. Daire 1993/5052 E. 1995/2724 K. 31.05.1995 T.

10. Daire         1993/5052 E.  ,  1995/2724 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1993/5052
Karar No : 1995/2724
Temyiz Eden (Davacı) : …
Vekili : …
Karşı Taraf (Davalı) : İçişleri Bakanlığı – ANKARA
İstemin Özeti : Davacı; pasaport verilmesi yolundaki başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açtığı davayı reddeden … İdare Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının; temyizen incelenip bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerekeceği savunulmuştur.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Davacının yurtdışına çıkma hürriyetinin İçişleri Bakanlığınca 5682 sayılı Yasa’nın değişik 22. maddesiyle verilen yetki kullanılarak ortadan kaldırılmasına ilişkin işlemin iptali istenilmektedir.
Uyuşmazlıkta öncelikle, İçişleri Bakanlığına dava konusu işlemi tesis etme yetkisi veren yasal düzenlemenin hukukun genel ilkeleri ve Anayasaya uygunluğunun irdelenmesi zorunludur.
Anayasayla teminat altına alınan temel hak ve hürriyetlerden olan yurtdışına çıkma hürriyeti, Anayasanın 23. maddesi uyarınca ancak;
1- Ülkenin ekonomik durumu,
2- Vatandaşlık ödevi,
3- Ceza soruşturması veya kovuşturması,
sebebleriyle sınırlandırılabilir. Yine hukukun genel ilkelerinden olan ve Anayasamızın 38. maddesinde ifadesini bulan, suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin unsurları arasında; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş cezadan daha ağır bir ceza verilemeyeceği, ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirlerinin ancak yasayla konulacağı ve idarenin yargı kararına dayalı olmaksızın kişinin hürriyetinin kısıtlanması sonucu doğuran bir müeyyide uygulayamayacağı hususları da bulunmaktadır.
İdareye, yurt dışına çıkmasında genel güvenlik bakımından sakıncalı görmesi halinde, yargı kararına dayalı olmaksızın, tek taraflı irade açıklamasıyla kişilerin anayasayla teminat altına alınan yurt dışına çıkma hürriyetini ortadan kaldırma yetkisi veren 5682 sayılı Yasa hükmü; Anayasanın;
Cumhuriyetin nitelikleri başlıklı 2. maddesi, yerleşme ve seyahat hürriyeti başlıklı 23. maddesi ve suç ve cezalara ilişkin esaslar başlıklı 38. Maddesine açıkça aykırıdır. Dolayısıyla anılan yasa hükmünün iptali istemiyle ve itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine gönderilmesi gerekmektedir.
Anayasaya aykırılık yolundaki düşüncenin kabul görmeyerek işin esasına geçilmesi halinde ise, davacının yasayla öngörülen cezası infaz edilen suçlarına ve bu suçları işlemesi nedeniyle “Ülkemiz ve Devletimiz aleyhinde yeniden zararlı faaliyetlerde bulunabileceği” varsayımına dayalı olarak, yurt dışına çıkmasında genel güvenlik bakımından sakınca görülmesi, herhangi bir tesbit içermeyip yürürlükteki mevzuata dahi aykırı bulunduğundan, davanın reddi yolundaki mahkeme kararının bozulması gerekmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : 5682 sayılı pasaport Kanunu’nun 22. Maddesinde “Yurtdışına çıkmaları mahkemelerce yasaklananlara, memleketten ayrılmalarında genel güvenlik bakımından mahzur bulunduğu İçişleri Bakanlığınca tesbit edilenlere … pasaport … verilemez” hükmü getirilmiştir.
Davalı idarenin dosya içinde mevcut 15.7.1991 tarih ve 82-190/1991-06-159-44-15/1073 sayılı yasısı eki belgeden davacıya pasaport verilmesinin nedenleri etraflı olarak açıklanmış ve bu nedenler yerinde bulunduğundan davacı hakkında tesis edilen işlemde yasal düzenlemeye aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerekterir nitelikte görülmediğinden temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Dava; yurtdışına çıkması genel güvenlik bakımından sakıncalı görülen davacının pasaport verilmesi yolundaki başvurusunun reddine ilişkin İçişleri Bakanlığı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi; davacının yasa dışı … Partisi (…) adlı örgüte üye olmak, 1976-1981 yılları arasında muhtelif tarihlerde TCK’nun 146. maddesinde sayılı suçu işlemek için silahlı çete ve cemiyet teşkil etmek, ruhsatsız tabanca bulundurmak, Resmi Daireye ait mührü taklit ederek kullanmak suçlarından yakalandığı ve sevkedildiği … Sıkıyönetim Komutanlığı … Nolu Askeri Mahkemesince sorgusunu müteakip tutuklandğı, neticede 6 sene 8 ay ağır hapis, 2 sene 2 ay 20 gün … ilinde genel güvenlik gözetimi altında bulundurulmasına karar verildiği, bu durumda 5682 sayılı Pasaport Kanunu’nun 3463 sayılı Yasayla değişik 22. maddesi uyarınca davacının pasaport talebinin reddinde mevzuata aykırılık görülmediği gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
Davacı; mahkemenin verdiği cezanın infaz edildiği ve tahliye olduğu, yurtdışına çıkma hürriyetinin çektiği bu cezadan dolayı ortadan kaldırılamayacağı savlarıyla, anılan mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
5682 sayılı Pasaport Kanunu’nun 3463 sayılı Yasayla değişik 22. maddesinde, İçişleri Bakanlığınca yurtdışına çıkmaları genel güvenlik bakımından sakıncalı bulunduğu tesbit edilenlere pasaport veya seyahat vesikası verilmeyeceği hükme bağlanmıştır. Bu hükümle idareye verilen yetki ancak kişilerin yurtdışına çıkmasında hangi nedenlerle ve genel güvenlik bakımından ne gibi sakıncalar bulunduğunun açıkça tesbiti halinde kullanılabilecektir.
Diğer taraftan, hukuken genel ilkelerinden olan ve Anayasamızın 38. maddesinde ifadesini bulan suç ve cezaların kanuniliği ilkesi gereği ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur, kemseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez, idare kişinin hürriyetinin kısıtlanması sonucu doğuran bir müeyyide uygulayamaz.
Dosyanın incelenmesinden, davacıya kanunların suç saydığı fiillerinden dolayı yine kanunla öngörülen cezanın verildiği ve bu ceza infaz edilerek davacının 5.6.1989 tarihinde bihakkın tahliye olduğu, dava konusu işlemin ise; davacının cezası infaz edilen suçlarına dayandırıldığı ve yurtdışına çıkmasında genel güvenlik bakımından başkaca bir sakınca tesbit edilmeyip, “Yurtdışına çıkması halinde Ülkemiz aleyhinde faaliyetlerde bulunabileceği” varsayımıyla tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Davacı, kanunların suç saydığı fiillerinden dolayı kanunla verilen cezasını çekerek tahliye olduğundan, idarece, genel güvenlik bakımından sakınca tesbitinin cezası infaz edilen suça dayandırılması ve bu suç için kanunla öngörülmediği halde davacının yurt dışına çıkma hürriyetinin kısıtlanması sonucu doğuran müeyyide uygulanması; hukukun genel ilkeleri, Anayasa ve 5682 sayılı Yasaya aykırı olup, dava konusu işlemin iptali gerekmektedir.
Bu durumda, davacının pasaport talebinin reddinde mevzuata aykırılık görülmediği gerekçesiyle davayı reddeden mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüne, … İdare mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, dava dosyasının yeniden karar verilmek üzere anılan mahkemeye gönderilmesine 31.5.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.