Danıştay Kararı 10. Daire 1993/4155 E. 1994/1176 K. 23.03.1994 T.

10. Daire         1993/4155 E.  ,  1994/1176 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1993/4155
Karar No : 1994/1176

Temyiz Eden (Davalı):…
Vekili :…
Karşı Taraf (Davacı):…
İstemin Özeti :… T.A.Ş. Genel Müdürlüğünde Savunma Sekreteri olarak çalışan davacının emekliye sevk edilmesine ilişkin davalı idare işleminin iptali ile özlük haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılan dava sonucunda, … Nolu İdare Mahkemesince; dava konusu işlemin iptali ile davacının tekrar göreve başlayıncaya kadar doğacak parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından, davacının isteği üzerine emeklilik işleminin yapıldığı, ortada resen yapılmış bir emeklilik işlemi olmadığı, davacının emeklilik isteminden vazgeçmesinin idarenin devamı ve istikrarı gereği kabul edilemiyeceği, personelin iradi isteği sonucunda alınan kararın sonuçlarının idareye yüklenilemeyeceği, davacının Savunma Sekreterliği görevinde istihdamına devam edilmesinin mümkün olmadığı ileri sürülerek anılan Mahkemenin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
D.Tetkik Hakimi :…
D.Savcısı :…
Düşüncesi Davacının emekliye sevk edilmesi hakkındaki işlemin iptaline ilişkin idare mahkemesi kararı temyiz edilmekle dosya incelendi:
Dava konusu olayda, Kurumunca davacıya gönderilen ve yürütülmesi gerekli idari işlem niteliği taşımayan 30.11.1992 tarihli uyarı yazısında, Kuruma dahil bir çok işyerinin siyasal ve ekonomik proğramlara uygun olarak özelleştirme kapsamına girmesi sonucunda atıl bir işgücü kapasitesinin oluştuğu, işin gereğine uygun olarak yapılacak personel azaltma işlemlerinde hizmet yılı ve yaş gibi ölçütlere göre davranılacağı ve belli bir tarihe kadar emeklilik istenildiği takdirde katsayı artışından da yararlandırılacakları hususları hatırlatılmıştır. İncelendiğinde görüleceği üzere, bu yazıda davacıyı emekliliğe zorlayıcı veya tehdit edici herhangi bir ifadeye yer verilmiş değildir.
Kaldı ki, askeri hizmetinden emekliye ayrıldıktan sonra yeniden M.K.E. ve Çimento Sanayiinde görev alan davacının, son emekliliği tarihinde toplam 35 yıl, 2 ay, 29 günlük hizmeti dikkate alındığında, 5434 sayılı Yasanın 39/b maddesine göre, hukuka uygun “lüzum” unsuruna dayanılarak re’sen emekli edilmesi de esasen idarenin yetkisi dahilinde bulunmaktadır.
Sonuç olarak, davacının 10.12.1992 tarihli dilekçesi üzerine başlatılan emekliye sevk işleminin 17.12.1993 günlü olurla tekemmülünden sonra verilen vazgeçme dilekçesi dikkate alınmayarak işlemin idarece geri alınmamasında hukuka aykırılık söz konusu olmadığından işlemin iptali hakkındaki idare mahkemesi kararının temyizen bozulması gerekeceği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince işin gereği düşünüldü:
2577 sayılı Yasanın 17/2.maddesi uyarınca duruşma istemi yerinde görülmeyerek işin esasına geçildi.
… T.A.Ş. Genel Müdürlüğünde Savunma Sekreteri olarak çalışan davacının emekliye sevk edilmesine ilişkin davalı idare işleminin iptali ile özlük haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açlan dava sonucunda, … Nolu İdare Mahkemesince; 5434 sayılı Yasanın 39.maddesinin (b) bendinde ifade edilen “kurumlarınca görülen lüzum” ibaresiyle idarelere tanınan takdir yetkisinin, idarelerce hem içinde bulundukları ekonomik koşullar, hem de personelin şahsından kaynaklanan nedenlerden dolayı kullanılabileceği, davalı idarece 30.11.1992 tarihinde personele yapılan duyuruda 35 ve daha fazla hizmet yılını doldurmuş olanlarla, emekliliğe hak kazananlardan 60 yaşını doldurmuş olanların emekliye sevklerinin uygun olacağı kanaatine varıldığının ve bu nedenle en geç 10.12.1992 günü akşamına kadar dilekçe verdikleri takdirde emeklilik işlemlerinin 16.1.1993 tarihinden itibaren yapılacağının bildirilmesi üzerine davacının 10.12.1992 tarihinde 31.3.1993 tarihinden itibaren emekli olmak üzere dilekçe verdiği, ancak 10.3.1993 tarihinde emeklilik isteminden vazgeçtiğini bildirmesi üzerine, 17.12.1992 tarihinde emekliye sevkinin onaylandığı öne sürülerek istemin reddedildiği,ancak davalı idarece tüm kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıklarının içinde bulunduğu genel sorunlar dışında kurumlarına yönelik olarak rantabl çalışabilecek kadro sayısı belirtilmediğinden ve davacının manevi takatsızlığı ve fikri kudretsizliğinin belirlendiğine ve kendisinden yararlanma imkanı kalmadığına ilişkin bir saptama yapılmadığından ve davacının emekli olma isteği tarihinden önce emeklilik isteminden vazgeçmesine karşın, bu isteminin dikkate alınmayarak re’sen emekliye sevkine ilişkin işlemde yasaya uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, göreve başlayıncaya kadar doğacak parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından, usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülen anılan Mahkemenin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
… A.Ş. teşekkülün içinde bulunduğu mali problemleri öne sürerek emekliliğe hak kazanan personelden 35 hizmet yılını ve 60 yaşını doldurmuş olanların emekliye sevk edilmelerine karar vermiştir. Anılan Kurumda Savunma Sekreteri olarak çalışan davacıya da, 30.11.1992 tarih ve 281-1955 sayılı yazı ile sözü edilen emekliye sevk uygulaması açıklandıktan sonra, 10.12.1992 tarihine kadar emeklilik dilekçesi vermesi gerektiği bildirilmiştir. Bu yazı üzerine 10.12.1992 tarihinde emeklilik dilekçesi vermek zorunda kalan davacı, Kurumun 17.12.1991 tarih ve 52/372 sayılı onayı ile emekliye sevk edilmiştir.
Henüz emekliye sevk işlemini öğrenmeden 10.3.1993 tarihinde emeklilik isteminden vazgeçtiğini Kurumuna bildiren davacıya, çalıştığı Kurum tarafından 12.3.1993 tarihinde tebliğ edilen yazı ile 17.12.1992 tarihli onayla 31.3.1993 tarihi itibariyle emekliye sevk edildiği bildirimiştir. Yine davacıya çalıştığı Kurum tarafından gönderilen 31.3.1993 tarihli yazıda ise, 10.3.1993 tarihli dilekçesinde yer alan emeklilikten vazgeçme isteminin kabul edilmediği duyurulmuştur.
Davacı, açmış olduğu davada, yukarıda açıklanan süreç içinde gerçekleşen emeklilik işleminin iptali ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte verilmesi isteminde bulunmaktadır.
Kesin ve yürütülmesi zorunlu bir idari işlemle, menfaat ilgisi bulunan ilgilinin, bu işleme karşı süresi içinde dava açma yoluna gitmesi veya 2577 sayılı Yasanın 11.maddesine göre, bu işlemin kaldırılması veya geri alınmasını idareden istemesi mümkündür. Dava açmadan doğrudan 11.madde anlamında idareye başvuran ilgilinin, başvurusunun reddi üzerine açtığı davada dava konusunun idarece kaldırılmayan geri alınmayan idari işlem olduğu, bu işlemin denetiminin yapılacağı açık olup; başvurunun reddine ilişkin işlemin ise, ilk idari işlemden herhangi bir şekilde ayrılamayacağı ve farklı hukuki bir değer taşımayacağı tartışmasızdır. 2577 sayılı Yasanın 11.maddesine göre yapılan başvurunun olumlu sonuçlanması halinde, idari işlemin tesis edildiği tarihten itibaren hukuk aleminden silinmesi, ortadan kalkması bunun bir kanıtıdır.
Bu itibarla davacı emekliye sevki üzerine emeklilik isteminden vazgeçme isteminde bulunarak 2577 sayılı Yasanın 11.maddesi kapsamında bir başvuruda bulunmuş ve bu başvurusu reddedilmiş ise de; davada davacının emekliye sevkine ilişkin işlemin hukuka uygunluk denetiminin yapılması gerekmektedir.
Davacı, çalıştığı Kurum tarafından yürütülmek istenilen toplu emeklilik uygulaması nedeniyle ve bu uygulamanın sonucu olarak emekliye sevk edilmiştir. Ancak davacı tarafından emeklilik istemi ile dilekçe verilmiş olması nedeniyle, ortada istek üzerine tesis edilmiş bir emekliye sevk işlemi bulunmaktadır. İşlemin istek üzerine emekliye sevk şeklinde tesis edilmiş olması karşısında dava konusu uyuşmazlığın da, emekliye sevk isteminin davacının gerçek iradesini yansıtıp yansıtmadığı, olayda hukuka aykırı davacıya yöneltilmiş bir zorlama olup olmadığı hususlarının belirlenmesi suretiyle çözümlenmesi gerekmektedir.
5434 sayılı Yasada, mevzuatımızda genel olarak kabul edilmiş bulunan memur güvencesinin doğal sonucu olarak emeklilik uygulaması isteğe bağlanmıştır. Resen emekliye sevk uygulaması ise, istisnai nitelik taşımakta ve çalışana,hizmete yönelik birtakım koşullara bağlı bulunmaktadır. Anılan yasal düzenlemeye göre, istek üzerine tesis edilen emekliyle sevk işlemleri bütünüyle ilgililerin isteklerine bağlı idari işlemler olup; bu nitelikleri itibariyle yasal koşulların bulunmadığı saptanmadığı sürece idare tarafından kaldırılamamakta, geri alınmamaktadır. İlgililer de isteğe bağlı emeklilik uygulamasının özelliği nedeniyle ancak emekliye sevk işleminin tesisinden önceki aşamada isteklerinden vazgeçebilmektedirler. Çünkü emekliye ayrılma isteğini bildirip, iradesini beyan eden ilgili, emekliyle sevk onayıyla emeklilik statüsüne girmektedir. İstek üzerine tesis edilen emekliyle sevk işleminin ilgilinin isteğindeki değişiklik nedeniyle geri alınması statü hukukuyla bağdaştırılamaz. Fakat ilgilinin gerçek iradesini yansıtmayan idarece yapılan hukuka aykırı zorlamaya dayalı emeklilik istemlerinin de açıklanan emeklilik uygulamasında bağlayıcı kabul edilmemesi gerekir. Hukuka aykırı zorlama ve baskı sonucu emeklilik isteminde bulunulduğunun anlaşlılması halinde ilgililerin gerçek iradelerin dayanmayan, emekliye sevk işlemlerinin hukuka aykırı olacağı açıktır.
Dava konusu olayda da davalı idarenin resen emekliye sevk tehdidiyle belli bir süre içinde emeklilik dilekçesi vermesini istemesi üzerine davacı emeklilik isteminde bulunmuştur. Bu haliyle hukuka aykırı biçimde baskı altında tutulan davacının verdiği dilekçe gerçek iradesini yansıtmamakta; belirtilen baskı ve zorlama sonucu tesis olunan emekliye sevk işleminde ise hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu durumda davacının emekliye sevkine ililşkin hukuka aykırı işlemin iptali ve tekrar göreve başlayıncaya kadar doğacak parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine ilişkin Mahkeme kararı sonuç itibariyle yerinde bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin 2577 sayılı Yasanın 49.maddesine uygun bulunmayan temyiz isteminin reddi ile … Nolu İdare Mahkemesinin … gün ve E:… ; K:… sayılı kararının yukardaki gerekçelerle onanmasına, 23.3.1994 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

Azlık Oyu:
5434 sayılı Yasaya 1425 sayılı Yasanın 2.maddesi ile eklenen ek 26.maddesinin (b) bendinde istek üzerine iştirakçinin mensup olduğu en yüksek amirin onayı ile emeklilik işlemlerinin tekemmül edeceği hükme bağlanmış olup, onay tarihinden sonraki emeklilik isteğinden vazgeçme istemlerinin dikkate alınmasına olanak bulunmamaktadır.
Dava dosyasının incelenmesinden, 30.11.1992 tarihinde davalı idare tarafından personeli 10.12.1992 tarihine kadar istekleri ile emekli olmalarını istemeleri halinde mağduriyetlerini önlemek için 16.1.1993 tarihi itibariyle emekli edileceklerinin duyurulduğu, davacının bu duyuru üzerine dava açmadığı, 10.12.1992 tarili dilekçesiyle 31.3.1993 tarihi itibariyle emekliliğini istediği, bunun üzerine davacının isteğine uyularak 31.3.1993 tarihi itibari ile emekliye sevkine ililşkin 17.12.1992 gün ve 52/372 sayılı kararın alındığı ve bu işleme karşı iptal davasının açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacının isteğine uygun olarak 31.3.1993 tarihi itibariyle emekliye sevkine ilişkin dava konusu işlemden sonraki yasa hükmü uyarınca emekliliğe sevk kararı kesinleşmiş olduğundan dikkate alınmasına olanak olmayıp; Mahkemece ortada davacının resen emekliye sevk edilmesine ilişkin bir işlem varmış gibi 5434 sayılı Yasanın 39.maddesinin (b) bendinde dayanılarak dava konusu işlemin iptali yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminde ileri sürülen hususlar … Nolu İdare Mahkemesince verilen temyize konu kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olduğundan, temyiz isteminin reddi yolundaki çoğunluk kararına katılmıyorum.