Danıştay Kararı 1. Daire 2008/126 E. 2008/181 K. 08.02.2008 T.

1. Daire         2008/126 E.  ,  2008/181 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BİRİNCİ DAİRE
Esas No : 2008/126
Karar No : 2008/181

K A R A R

… İli, … Kaymakamının … günlü, … sayılı soruşturma izni verilmemesine ilişkin kararına karşı şikayetçi … tarafından yapılan itiraza ilişkin dilekçede yer alan, … Bölge İdare Mahkemesi başkan ve üyelerinin 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 29 uncu maddesinin 6 ncı bendi uyarınca reddine ilişkin istem hakkında gereği yapılmak üzere … Bölge İdare Mahkemesi Başkanlığının … günlü, … sayılı sayılı yazısı ekinde Dairemize gönderilen dosya, Tetkik Hakimi …’in açıklamaları dinlendikten sonra, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun uyarınca incelendi;

Gereği Görüşülüp Düşünüldü :
4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunun 1 inci maddesinde, bu Kanunun amacının memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı yargılanabilmeleri için izin vermeye yetkili mercileri belirlemek ve izlenecek usulü düzenlemek olduğu, 5 inci maddesinde, izin vermeye yetkili merciin, bu Kanun kapsamına giren bir suç işlendiğini bizzat veya 4 üncü maddede belirtilen şekilde (ihbar, bildirim ve şikayet) öğrendiğinde bir ön inceleme başlatacağı, 7 nci maddesinde, yetkili merciin belirtilen süreler içinde soruşturma izni verilmesi veya verilmemesi konusunda karar vermek zorunda olduğu, 9 uncu maddesinde yapılan ön inceleme sonucunda yetkili merci tarafından verilen kararın Cumhuriyet Başsavcılığına, hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisine ve varsa şikayetçiye bildirileceği, soruşturma izni verilmesine ilişkin karara hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisinin, soruşturma izni verilmemesine ilişkin karara ise Cumhuriyet başsavcılığı veya şikayetçinin, kararının kendilerine tebliğinden itibaren on gün içinde itiraz edebilecekleri, itirazın 3 üncü maddenin (e), (f) (g) (Cumhurbaşkanınca verilen hariç) ve (h) bentlerinde belirtilen yetkili merci kararına karşı Danıştay İdari Dairesine, diğerleri için yetkili merciin yargı çevresinde bulunduğu bölge idare mahkemesine yapılacağı ve itiraz üzerine verilen kararların kesin olduğu hüküme bağlanmıştır.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 57 nci maddesinde, tek hakimle görülen davalarda hakimin reddi isteminin, reddedilen hakimin katılmadığı idare veya vergi mahkemesince, itiraz üzerine veya doğrudan davaya bakmakta olan bölge idare mahkemesi ile idare ve vergi mahkemesi başkan ve üyelerinin reddi isteminin, reddedilen başkan ve üyenin katılmadığı bölge idare, idare ve vergi mahkemesince, idare ve vergi mahkemelerinde reddedilen başkan ve üye birden çok ise istemin bölge idare mahkemesince, bölge idare mahkemelerinde reddedilen başkan veya üye birden çok ise istemin Danıştayca inceleneceği, Danıştayca ve bu mahkemelerce ret istemleri yerinde görülürse için esası hakkında da karar verileceği, aynı Kanunun 31 inci maddesinde, bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 29 uncu maddesinin 6 ncı bendinde ise, genel olarak hakimin tarafsızlığından şüphe edilmesini gerektiren önemli sebeplerin bulunmasının hakimin reddi nedenlerinden biri olduğu hükme bağlanmıştır.
Açılan bir davada, hakimin taraflardan biri veya dava ile yakın ilgisinin bulunması halinde hakimin o davada tarafsız kalamayacağından endişe duyulur. Bu nedenle hakimin tarafsız kalamayacağı varsayılan veya tarafsızlığından kuşku duyulabilecek hallerde, hakimin kendi mahkemesinin yetki ve görevine giren belli bir davaya bakamayacağı kabul edilmiştir. Hakimin davaya bakmaktan çekinmesi, hakimin tarafsız kalamayacağı varsayılan ve kanun tarafından sayma yoluyla gösterilen hallerdir. Buna karşılık, hakimin reddi halleri kanunda yer alan sebeplerle sınırlı değildir. Hakimin tarafsızlığından kuşku duyulan hallerde ileri sürülen ret sebebinin reddedilen hakimin katılmadığı mahkeme tarafından, reddedilen başkan ve üye birden çok ise başka mahkeme tarafından incelenip kabul edilmesinden sonra, hakimin o davaya bakamayacağının belirlenmesi usulü uygulanmaktadır.
Yukarıda anılan hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, 4483 sayılı Kanunu göre soruşturma izni vermeye yetkili merciin kararlarına karşı Kanunda gösterilen ilgililer tarafından yetkili bölge idare mahkemesi veya Danıştay İdari Dairesine yapılan itiraz üzerine bu mercilerce verilen kararların yargısal kararlar olmayıp kesin idari kararlardan olduğu, bu nedenle hakim ve yüksek hakim statüsündeki kişilerden oluştuğunda kuşku bulunmayan bölge idare mahkemelerinin ve Danıştay’ın idari dairesi olan Birinci Dairenin 4483 sayılı Kanun hükümleri gereğince yapılan itirazları incelemesi ve sonuçlandırılmasının yargısal bir işlev olmadığı, bu nedenle yargılamaya ilişkin usul kurallarının uygulanmasına olanak bulunmadığı, 4483 sayılı Kanun uygulamasında Danıştay İdari Dairesi ve bölge idare mahkemesi başkan ve üyelerinin tarafsızlığından şüpheye düşüldüğünden bahisle hakimin çekinmesi ve reddi müessesesinin uygulanmasının istenmesi halinde, bu hükümlerin uygulanmasına olanak veren yasal bir düzenleme bulunmadığı, hakimin davaya bakmaktan çekinmesi veya reddine ilişkin kuralların ortada usul hükümlerine uygun olarak açılmış bir davanın bulunması halinde işletilebileceği, yukarıda sözlü edilen 1086 ve 2577 sayılı Kanunlarda yer alan hükümlerde sıkça sözü edilen “dava” teriminin ulaşılan bu sonucu desteklediği görülmektedir.
Usule ilişkin kurallar, bu kuralı uygulayan mercie yükümlülük yükleyen, taraflara ise hak sağlayan niteliğe sahiptir. Bu bakımdan, kanunlarda yer alan usul kurallarının işletilmemesi halinde, merci tarafından yapılan işlemlerin geçersiz sayılması gibi hukuki bir sonuç doğmaktadır. Bu önemi nedeniyle usul kurallarının yorum suretiyle kapsamının genişletilmesinin ve yine yorum ve kıyas yoluyla idari işlerde yeri olmayan yargıya ilişkin usul kurallarının uygulamaya konulmasının hukuken mümkün olamayacağı ortadadır. 1086 ve 2577 sayılı Kanunlarda yer alan hakimin reddi ve çekinmesi müessesesinin, yorum ve kıyas yoluyla 4483 sayılı Kanun uygulamasında idari kararlar veren mercilerde görev yapan yargı mensupları hakkında verdikleri idari kararlar nedeniyle uygulamaya konulmak istenmesi, yasa koyucunun düzenlemediği bir alanda onun yerine kural koymak sonucunu doğuracaktır.
Uyuşmazlığın çözümünde adaleti ve nesnelliği sağlama amacıyla konulduğuna kuşku bulunmayan hakimin çekinmesi ve reddi müessesesinin, pozitif bir hukuki düzenleme olmaksızın 4483 sayılı Kanun uygulaması ya da bölge idare mahkemeleri ile Danıştay’ın idari dairesi olan Birinci Dairesinin diğer idari kararları dolayısıyla da uygulanacağının kabulü halinde, hakimin reddi istemini karara bağlayacak görevli merciin de belirlenmiş olması gerekir. 2575 sayılı Danıştay Kanununun 42 nci maddesinde sayılan Dairemizin görevleri arasında, bölge idare mahkemelerinin başkan ve üyeleri hakkında hakimin reddi isteminde bulunulması halinde bu istemin sonuçlandırılması gibi bir görevin bulunmadığı açıktır.
Yukarıda yapılan açıklamalara göre, 4483 sayılı Kanuna göre soruşturma izni vermeye yetkili merci kararına karşı, ilgililer tarafından yetkili bölge idare mahkemesine yapılan itiraz esnasında başkan ve üyelerin tümü için hakimin reddi isteminde bulunulması durumunda, bu hususun bölge idare mahkemesince değerlendirilmesi ve sonucuna göre hareket edilmesi gerektiğinden, şikayetçi … tarafından yetkili merci kararına yapılan itiraza ilişkin dilekçede yer alan, … Bölge İdare Mahkemesi başkan ve üyelerinin 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 29 uncu maddesinin 6 ncı bendi uyarınca reddi istemi hakkında Dairemizce yapılacak bir işlem bulunmadığından dosyanın gereği yapılmak üzere… Bölge İdare Mahkemesine iadesine 8.2.2008 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) K A R Ş I O Y :

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 57 nci maddesinin 3 üncü ve devamı bentlerinde, idare ve vergi mahkemelerinde reddedilen başkan ve üye birden çok ise istemin bölge idare mahkemesince, bölge idare mahkemelerinde reddedilen başkan veya üye birden çok ise istemin Danıştayca inceleneceği, Danıştayca ve bu mahkemelerce ret istemleri yerinde görülürse için esası hakkında da karar verileceği, aynı Kanunun 31 inci maddesinde, bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 29 uncu maddesinin 6 ncı bendinde ise, genel olarak hakimin tarafsızlığından şüphe edilmesini gerektiren önemli sebeplerin bulunmasının hakimin reddi nedenlerinden biri olduğu hükme bağlanmıştır.
Hakimin davaya bakamaması ve reddi kurumu, hakim unvanıyla karar verilmesinin ve tarafsızlığın doğal bir sonucu olduğu, bu kurumun kabul edilebilmesi için genel hükümler dışında ayrıca pozitif bir düzenleme olmasına gerek bulunmadığı, 4483 sayılı Kanunda sadece soruşturma izni kararları alınmasına ve bu kararlara itiraz halinde bakılacak görevli yerlerin tayinine ilişkin düzenlemelere yer verildiği, bu Kanunda öngörülmeyen hususlarda ise mahkemelerin işleyişi ve hakimlik mesleğinin zorunlu gereklerine ilişkin kuralların uygulanacağına kuşku bulunmamaktadır.
4483 sayılı Kanun uyarınca verilen soruşturma izni kararlarına yapılan itirazları inceleyen hakimlerin tarafsızlığını sağlamak bakımından hakimin çekinmesi ve reddi kurumunun varlığının yukarıda anılan mevzuat hükümleri uyarınca kabul edilmesi gerektiği, bu bakımdan şikayetçi … tarafından yapılan itiraza esas dilekçede yer alan, … Bölge İdare Mahkemesi başkan ve üyelerinin 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 29 uncu maddesinin 6 ncı bendi uyarınca reddine ilişkin istem hakkında bir karar verilmesi gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyoruz.