Danıştay Kararı 1. Daire 2003/28 E. 2003/35 K. 19.03.2003 T.

1. Daire         2003/28 E.  ,  2003/35 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BİRİNCİ DAİRE
Esas No : 2003/28
Karar No : 2003/35

4208 sayılı Kanun uyarınca kontrollü teslimat yöntemi uygulanarak yurt dışında sonuçlanan uyuşturucu kaçakçılığı takibinde muhbirler ile takibe yurt içinde katılmış ancak yurt dışında gerçekleşen yakalama eylemine bizzat katılmamış müsadirlere 1918 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesi hükmüne göre ikramiye ödenip ödenemeyeceği konusunda düşülen duraksamanın giderilmesine yönelik istişari düşünce istemine ilişkin Başbakanlığın 18.2.2003 günlü, 732 sayılı yazısına ekli İçişleri Bakanlığının 5.2.2003 günlü ve 32552 sayılı yazısında aynen;
“Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığından alınan 25.12.2000 gün ve 2000/12 sayılı kontrollü teslimat kararına istinaden, Ülkemiz ile Yunanistan arasında 27-29.12.2000 tarihleri arasında yapılan müşterek kontrollü teslimat uygulaması sonucu, Yunanistan’da toplam 513 kg eroin maddesi ele geçirilmiştir.
Belirtilen olayla ilgili olarak (X) muhabirden alınan bilgide, yüklü miktarda uyuşturucu ile Türkiye’den Yunanistan’a hareket edeceği bildirilen iki otobüs, kontrollü teslimatın amacı olan alıcıların yakalanabilmesi için, araçlarda arama yapılmaksızın Yunanistan kanun uygulayıcı birimlerine teslim edilmiş, 29.12.2000 tarihinde her iki ülkede eş zamanlı olarak yapılan operasyonlarda, Yunanistan’da araç sürücüleri ve yedek şoförleri ile birlikte iki araçta toplam 513 kg eroin maddesi ele geçirilmiş, ülkemizde de olayla ilgili şahıslar yakalanarak tahkikat konusu edilmişlerdir.
Konu ile ilgili olarak, yazı ekinde yer alan, İstanbul Emniyet Müdürlüğümüzce düzenlenen ikramiye talep yazısına Sağlık Bakanlığınca verilen cevabi yazılarda, 1918 sayılı Kaçakçılığın men ve Takibine Dair Kanunun değişik 60′ ıncı maddesinde, ikramiye talep edilebilmesi için, “kaçak eşyanın yakalanmasına bizzat ve fiilen katılma” şartı arandığından ve bunun yanında uyuşturucunun Yunanistan’da Yunan Polisi tarafından ele geçirilmesi nedeniyle kanunların mülkiliği ilkesine göre, muhbir ve müsadirlere ikramiye ödenmesinin mümkün olmayacağı; ayrıca söz konusu ikramiye talep dosyasında yer alan Yunanistan Cumhuriyeti Maliye Bakanlığı Devlet Genel Kimyahanesi Genel Müdürlüğü Atina Üçüncü Kimya Dairesi Uyuşturucu Bölümü’ne ait Kontrol Raporları ile ilgili olarak Yunanistan ve Ülkemiz arasındaki raporların tanınmasına ilişkin bir anlaşma olup olmadığı, her iki ülkenin ilgili daireleri tarafından raporların denkliğinin kabul edilip edilmediğinin tespitinin gerektiği bildirilmiştir.
Buna karşılık konuyla ilgili Bakanlığımız görüşleri şöyledir:
1-) a-) Muhbirler bakımından;
“4422 Sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelikte” muhbir; “suçlar veya suçların failleri, iz, eser, emare ve delilleri hakkında yardım sağlayan, geçici olarak istihbarat işlerinde kullanılan veya yardımlarından, verdikleri bilgilerden yararlanılan kişiler” olarak tanımlanmıştır.
1918 sayılı Kanunun 60’ıncı maddesinin 9’uncu bendinde, müsadir ikramiyesine hak kazanabilmek için kaçak eşyanın yakalanması eylemine bizzat ve fiilen katılma şartı aranmaktadır. Bu hükümde aranan “bizzat ve fiilen katılma” şartının, kaçakçılığın men, takip ve tahkikiyle mükellef olanlar ile 1918 sayılı kanunun 60’ıncı maddesinin 5’inci bendinde sayılan kişilere yönelik olduğu açıktır.
Bu nedenle, verdikleri bilgiler ile uyuşturucu madde yakalanmasına yardım eden muhbirlere, uyuşturucu yakalanması eylemine bizzat ve fiilen katılmadıkları gerekçesiyle ikramiye ödenmemesinin kanuna aykırı olduğu değerlendirilmektedir.
b-) Müsadirler bakımından;
Konu, kontrollü teslimat uygulamasını düzenleyen; “Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerin Kaçakçılığına Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi”, “4208 sayılı Kanun” ve “Kontrollü Teslimat Uygulaması Esas ve Usulleri Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre değerlendirildiğinde;
4208 sayılı Kanunun 2’nci maddesinde Kontrollü teslimat; “suç faillerinin belirlenmesi, her türlü delilin tespiti, toplanması, kaçak veya kaçak olmasından şüphe edilen mal veya fonların müsaderesi amacıyla, yurt içinde dağıtılacak veya yurt dışından Türkiye’ye getirilerek dağıtılacak veya Türkiye’de hazırlanarak yurtdışına götürülecek veya Türkiye’den transit geçecek, uyuşturucu ve psikotrop maddeler,… diğer her türlü kaçak veya kaçak olmasından şüphe edilen eşyanın yetkili makamların bilgisi ve denetimi altında nakilleri” olarak tanımlanmıştır. Bu tanım 4208 sayılı Kanunun kontrollü teslimat uygulamasına ilişkin şartları düzenleyen 10 ve kontrollü teslimat kararı ve usullerini düzenleyen 11’inci maddeleri ile birlikte düşünüldüğünde,
– Kontrollü teslimat son derece istisnai olarak, sıkı kayıt ve şartlar altında, adli makamların kararıyla gerçekleşebilen bir uygulamadır.
– Kontrollü teslimat, faillerin tümünün yakalanmasına, suç organizasyonunun çökertilmesine ve suçla ilgili bütün mal ve fonlara ulaşılarak müsadere edilmesine imkan verir.
– Kontrollü teslimat uygulamasının başından sonuna kadar, nakline izin verilen mal ve fonlar üzerinde, kanunun deyimiyle ” boşluğa meydan vermeyecek” bir denetim olması öngörülmüştür. Bu denetimin sağlanamayacağı, sanıkların veya delillerin elden kaçırılacağı şüphesi ortaya çıktığı takdirde uygulamaya derhal son verilerek suç eşyasına el konulacaktır.
– Ve nihayet kontrollü teslimat uygulaması suç faillerinin Türkiye’de yargılanmasına engel teşkil etmez.
Bu durumda, kontrollü teslimat uygulanarak tüm faillere ve suç eşyalarına ulaşmanın mümkün olduğu bir kaçakçılık olayında, bu yola başvurulmadan Türkiye’de yapılacak yakalama neticesinde muhbir ve müsadirlere ikramiye ödenecek; hatta kontrollü teslimat uygulanmasına başlanılmış, ancak 4208 sayılı Kanundaki şartların gerçekleşmesi nedeniyle daha sonra vazgeçilerek Türkiye’de yakalama eylemi gerçekleştirilmiş olduğu takdirde yine muhbir ve müsadirlere ikramiye ödenecek; buna karşılık başarı ile uygulanıp tamamlanan bir kontrollü teslimat uygulaması sonucunda yabancı bir ülkede yapılan yakalama neticesinde ikramiye ödenmeyecektir. Böyle bir çözümün benimsenmesinin kontrollü teslimat uygulamasının etkinliğine zarar vereceği,
Esasen, kontrollü teslimatı düzenleyen 4208 sayılı Kanun ve ilgili Yönetmelikten çok önce yürürlüğe girmiş olan 1918 sayılı Kanun yapılırken kanun koyucunun, büyük bir hızla gelişen suçla mücadele tekniklerini, suçla mücadelede uluslararası işbirliğini ve bunlara bağlı olarak ortaya çıkan yeni sorunları öngörmesinin beklenemeyeceği, konunun yeni bir yasal düzenleme yapılarak çözüme bağlanması durumunda, yeni yasal düzenlemenin de, kanunların statik niteliği gereğince belirli bir süre sonra yetersiz hale gelebileceği, bütün bu nedenlerle, karşılaşılan sorunların, hukuk devleti ve hukuka saygı ilkeleri çerçevesinde, kanunların uygulanmasında objektif yorum yöntemine başvurularak çözümlenmesi gerektiği,
1918 sayılı Kanunda, yakalamanın bizzat ve fiilen “gerçekleştirilmesi” değil, yakalamaya bizzat ve fiilen “katılma” arandığından, Kontrollü teslimat uygulaması sırasında, teslimatın gideceği son yere kadar herhangi bir boşluğa meydan verilmeyecek şekilde denetiminin sağlanması fiilinin, yakalama eylemine bizzat ve fiilen “katılma” şeklinde yorumlanmasının mümkün olduğu.
2-) Kanunların mülkiliği ilkesi gereğince kanunların, o kanunu va’z eden ülke sınırları içerisinde geçerli olacağı, bu nedenle yabancı bir ülkede gerçekleşen yakalama eylemi neticesinde Türkiye’de muhbir ve müsadirlere ikramiye ödenmesinin mümkün olmadığı yönündeki görüşte de isabet olmadığı, zira; 1918 sayılı Kanunda, ikramiye ödenmesini yakalamanın Türkiye’de yapılması şartına bağlayan bir hüküm bulunmadığı, kanuna yorum yoluyla böyle bir şart eklenmesinin mümkün olmadığı,
Aynı zamanda, yurt dışında yapılan yakalamalar için muhbir ve müsadirlere ikramiye ödenmesinin kanunların mülkiliği ilkesiyle doğrudan ilgili olmadığı, önemli olan durumun yakalamanın yurt dışında yapılıp yapılmaması değil, Türk makamlarına verdiği bilgiler ile uyuşturucu madde yakalanmasına yardımcı olan muhbirlere yine Ülkemizce ikrameyi ödenmesi olduğu,
Son olarak; kanunların mülkiliği ilkesinin mutlak şekilde uygulanan bir genel hukuk ilkesi olmadığı, 4208 sayılı kanunun 11’inci maddesinin üçüncü fıkrasında, kontrollü teslimat uygulamasının Türk Mahkemelerinin yargı yetkisini ortadan kaldırmayacağının açıkça hükme bağlandığı,
3-) Türk Adli makamlarınca uluslararası istinabe yoluyla alınacak, bir ülkenin resmi makamlarınca usulüne göre yapılmış bir inceleme neticesinde ortaya çıkan bilimsel bir raporun; Ülkemizde geçerli olabilmesi için ayrıca iki ülke arasında bu tür raporların geçerliliğine dair bir anlaşma yapılmasına gerek bulunmadığı,
Mutlaka böyle bir şart aranıyorsa; Ülkemizde uyuşturucu maddeler konusunda inceleme yapmaya yetkili bulunan Kriminal Polis Laboratuvarları Daire Başkanlığı, Jandarma Kriminal Laboratuvarları veya Adli Tıp Kurumu ile temas kurularak idari yoldan her iki ülkenin laboratuvarlarının denkliğinin tespit edilmesinin mümkün olduğu değerlendirilmektedir.
Bu nedenlerle, ortaya çıkan uyuşmazlık konusunda istişari mahiyette görüşleri alınmak üzere konunun Danıştaya intikal ettirilmesi hususunda,
Gereğini arz ederim.” denilmektedir.
Dairemizce yapılan çağrı üzerine gelen İçişleri Bakanlığı Hukuk Müşaviri …, Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı Narkotik Şube Müdürü … ile Komiser Yardımcısı …, Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü Daire Başkan Yardımcısı … ile Hukuk Müşaviri …’ın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra konu incelenerek,

Gereği Görüşülüp Düşünüldü :
4208 sayılı Kanun uyarınca kontrollü teslimat yöntemi uygulanarak yurt dışında sonuçlanan uyuşturucu kaçakçılığı takibinde muhbirler ile takibe yurt içinde katılmış ancak yurt dışında gerçekleşen yakalama eylemine bizzat katılmamış müsadirlere 1918 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesi hükmüne göre ikramiye ödenip ödenemeyeceği konusunda düşülen duraksamanın giderilmesine yönelik istişari düşünce istenilmektedir.
1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanunun 60 ncı maddesinin 3 numaralı bendinde, uyuşturucu madde yakalamalarında her türlü uyuşturucu maddenin birim miktarı için İçişleri ve Maliye Bakanlıklarınca müştereken tespit edilecek sabit bir rakamın her yıl bütçe kanunlarında belirlenen ikramiye katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak değerin, sahipli olarak yakalanan uyuşturucu maddeler için tamamının, sahipsizler için yarısının müsadir ve muhbirlere ikramiye olarak ödeneceği, 5 numaralı bendinde, dağıtılacak ikramiyenin yüzde ellisinin muhbirlere, yüzde ellisinin müsadirlere, ihbar yapılmadan vukubulan yakalama olaylarında da ikramiyenin tamamının müsadirlere verileceği, 9 numaralı bendinde ise müsadir ikramiyesine ancak, kaçak eşyanın yakalanması eylemine bizzat ve fiilen katılan kaçakçılığın men, takip ve tahkikiyle görevli olan kişilerin hak kazanacakları hüküm altına alınmıştır.
Bu hükümlerde, kaçak eşyanın yakalanması eylemine bizzat veya fillen katılan kaçakçılığın men, takip ve tahkikiyle görevli olan müsadirlerin ikramiye alabilecekleri, buna karşılık muhbirlere böyle bir şarta bağlı olmaksızın ikramiye ödenebileceği öngörülmektedir.
Ayrıca, 1918 sayılı Kanunun 60 ncı maddesinin 6 numaralı bendinin (c) alt bendinde, uyuşturucu madde yakalamalarında muhbir ve müsadirlere ödenecek ikramiyelerin Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğüne teslim edilenler için bu Genel Müdürlüğün ilgili olduğu Bakanlıkça, diğerleri için Sağlık Bakanlığınca bütçelerinin ilgili tertibinden ödeneceği hükme bağlanmış iken 4818 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, müsadirlere yapılacak ödemelerin bağlı oldukları bakanlık veya kuruluş bütçelerinin ilgili tertibinden yapılacağı öngörülmüş ancak, bu Kanunun Geçici 1 inci maddesi ile de Kanunun yürürlüğe girmesinden önce ikramiye ödemeleri ile devam eden işlemlerin, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki esas ve usullere göre yürütülerek sonuçlandırılacağı belirtilmiştir. Bu durumda, 4818 sayılı Kanundan önceki işlerde, Yasada gösterilen eski Kurumların ikramiye ödemelerindeki görevleri devam etmektedir.
Diğer taraftan, kontrollü teslimat yöntemi, 1988 tarihli Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerin Kaçakçılığına Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi, 4136 sayılı Kanunla onaylanmasının uygun bulunması sonucu hukukumuza girmiş ve 13.11.1996 tarih ve 4208 sayılı Kanunla da Ülkemize ilişkin uygulama esas ve usulleri belirlenmiştir. Bu Kanunun 2 nci maddesinde kontrollü teslimat, suç faillerinin belirlenmesi, her türlü delilin tespiti, toplanması, kaçak veya kaçak olmasından şüphe edilen mal veya fonların müsaderesi amacıyla, yurt içinde dağıtılacak veya yurt dışından Türkiye’ye getirilerek dağıtılacak veya Türkiye’de hazırlanarak yurtdışına götürülecek veya Türkiye’den transit geçecek uyuşturucu ve psikotrop maddelerin, Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerin Kaçakçılığına Karşı 1988 tarihli Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin Eki I ve II Numaralı tabloları ile bu tablo değişikliklerinde yer alan maddelerin ve buna bağlı fonların veya karapara veya karaparaya kaynaklık edecek diğer hertürlü kaçak veya kaçak olmasından şüphe edilen eşyanın yetkili makamların bilgisi ve denetimi altında nakledilmesi olarak tanımlanmış bulunmaktadır.
Yukarıda açıklanan hükümlerin değerlendirilmesinden, kontrollü teslimat yöntemi ile yurt içinde veya yurt dışında başlayan bir kaçakçılık suçunu, yurt içinde yetkili makamlara haber vererek suç, suçun failleri veya iz, emare ve delilleri hakkında yardım sağlayan ilgilinin muhbir sıfatıyla 1918 sayılı Kanunda öngörülen muhbir ikramiyesine hak kazanacağı, muhbirin kaçakçılık suçunun ortaya çıkarılması ile faillerin ve kaçağın yakalanmasında fiili katkısının ihbarda bulunmaktan ibaret olduğu,1918 sayılı Kanunda da muhbir ikramiyesine hak kazanılabilmesi için ilgili yönünden başka bir şart aranmadığı gözönüne alındığında, kaçakçılık takibinin yurt içinde veya yurt dışında sonuçlanmasına bakılmaksızın muhbir sıfatını taşıyan ilgiliye muhbir ikramiyesinin ödenmesi gerektiği, buna karşılık yurt içinde başlayan ve kontrollü teslimat uygulanan bir kaçakçılık takibinin yurt dışında sonuçlanması nedeniyle 1918 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin 9 numaralı bendinde yer alan kaçak eşyanın yakalanması eylemine bizzat ve fiilen katılma yasal unsurunun gerçekleşmesi olanağı bulunmadığından, bu tür kontrollü teslimat uygulanan olaylarda takip eylemine bizzat ve fiilen katılan görevlilere müsadir ikramiyesinin verilemeyeceği sonucuna ulaşılmaktadır.
Öte yandan, kaçağın yakalandığı ülkelerin yetkili makamlarınca usulüne göre yapılmış bir inceleme sonucu hazırlanan raporların Ülkemiz yetkili makamlarına sunulmuş olması halinde, bu raporların Ülkemizde geçerliliği için yasal bir engel ya da mevzuatımızın öngördüğü herhangi bir koşul bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle kontrollü teslimat yöntemi uygulanarak yurt içinde veya yurt dışında başlayıp yurt dışında sona eren uyuşturucu kaçakçılığı takibine muhbir sıfatıyla katılanlara 1918 sayılı Kanunun 60 ncı maddesi hükmüne göre muhbir ikramiyesi ödenmesi gerektiği, bu tür kaçakçılığın yurt içindeki takibine katılan görevlilere ise müsadir ikramiyesi ödenemeyeceği, kaçağa ilişkin olarak yabancı ülke yetkili makamlarının usulüne uygun hazırladığı inceleme raporlarının da Ülkemizde geçerli sayılmasına yasal bir engel bulunmadığı sonucuna ulaşılarak dosyanın Danıştay Başkanlığına sunulmasına 19.3.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.