Danıştay Kararı 1. Daire 2003/129 E. 2003/148 K. 04.11.2003 T.

1. Daire         2003/129 E.  ,  2003/148 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BİRİNCİ DAİRE
Esas No : 2003/129
Karar No : 2003/148

4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanununun değişik 19 uncu maddesi ile Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 19 uncu maddesinde yer alan “kamu yayın araçları” ibaresinin; gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin elinde bulunan gazete, dergi, sinema salonları, bilboardlar, internet, afiş ve benzeri yayın araçlarını da kapsayıp kapsamadığı hususunda düşülen duraksamanın giderilmesine ilişkin Başbakanlığın 9.9.2003 günlü, Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü 4155 sayılı yazısına ekli Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumunun 2.7.2003 günlü ve 1320 sayılı yazısında aynen;
“09/01/2002 tarihli ve 24635 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4733 sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 sayılı Kanunda ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2. maddesi çerçevesinde kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliği sahip Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu kurulmuştur.
Anılan Kanunun başlığından da anlaşılacağı üzere, bu yasa ile bir taraftan yüksek alkollü içkiler piyasasındaki devlet tekeli kandırılarak piyasanın libarelleşmesi amaçlanırken, diğer taraftan getirilen serbestleşmeye paralel olarak piyasanın düzenlenmesi ve kamu sağlığını korumak amacıyla reklam ve tanıtım yönünden sınırlama ve yasaklar da dahil olmak üzere, faaliyetlerin belirli koşullara tabi tutulması öngörülmüştür.
Evvelce devletin hakim olduğu alkollü içkiler piyasasında, Tekel Genel Müdürlüğünce devlet adına hareket etmenin sorumluluğu ile toplum sağlığı açısından zararlı etkileri bulunan alkollü içkilerin yazılı, görsel ve işitsel yayın araçları ile reklam ve tanıtımından kaçınılmışsa da, serbestleşmeye bağlı olarak piyasada faaliyet göstermeye başlayan özel sektör kuruluşlarının kendi ürünlerine yönelik bir tüketici kitlesi oluşturmak ve pazar payını artırmak için yoğun bir şekilde reklam ve tanıtım yöntemlerini kullanabileceği göz önünde bulundurularak, bu konudaki ayrıntılı düzenlemeleri yapmak üzere Kurumumuz görevlendirilmiştir.
Nitekim, anılan Kanunun 3. maddesinde Kurulun “çalışma esasları, görev ve yetkileri” düzenlenmiş olup, (e) ve (k) bentlerindeki, ” … alkol tüketiminden kaynaklanan kamusal, toplumsal ya da tıbbi nitelikteki her türlü zararlı etkileri önleyecek düzenlemeleri yapmak, bunlarla ilgili kararları almak…” ve “… 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun, 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu… ve diğer kanunlar ile Tekel Genel Müdürlüğüne verilmiş olan görevleri yürütmek…” hükümleri, Kuruma verilen görevlerin yasal dayanaklarını oluşturmaktadır.
4733 sayılı Kanunun yukarıda yer verilen 3 üncü maddesinin (k) bendinin atıf yaptığı ve Kurumun görev alanına giren 4250 sayılı Kanunun 4619 sayılı Kanunla değişik 19 uncu maddesinin 4.fıkrasında yer alan, “…Alkol, bira ve şarap dahil her çeşit alkollü içkinin televizyon, kablolu yayın, radyo ve kamu yayın araçlarıyla reklamının yapılması, ayrıca, içki satış yerleri ile tüm ticari ve kamuya açık yerlerde tüketilmek veya beraberinde götürülmek üzere onsekiz yaşından küçüklere alkollü içecek satılması veya sunulması yasaktır…” şeklindeki hüküm ile her türlü alkol ve alkollü içkinin reklamlarına ilişkin yasak ve sınırlamalar düzenlenmiştir.
Alkol ile alkollü içkilerin reklam ve tanıtımına ilişkin bu düzenlemeler ile Anayasanın 58 inci maddesinde yer alan “…Devlet gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden … ve benzeri kötü alışkanlıklardan korumak için gerekli tedbirleri alır…” hükmü birlikte değerlendirildiğinde, Kanun koyucunun 4733 sayılı Kanun ile idari ve mali özerkliğe haiz bir kamu tüzel kişisi olarak Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumunu oluşturarak Anayasa ile Devlete verilmiş bu görevlerin Kurum marifetiyle yerine getirilmesini amaçladığı anlaşılmaktadır.
Buna göre Kurumumuz, 4733 sayılı Kanunun 3/d maddesi ve 4250 sayılı Kanun ile verilen görevler kapsamında alkol tüketiminden kaynaklanan kamusal, toplumsal ya da tıbbi nitelikteki her türlü zararlı etkilerin önlenmesine ve bununla bağlantılı olarak piyasada faaliyet gösteren firmaların özellikle gençleri alkol kullanımına özendirecek, teşvik edecek reklam, kampanya ve benzeri uygulamalarını engellemeye yönelik gerekli çalışmaları yapmak durumundadır.
Nitekim bu amaç doğrultusunda, 4733 sayılı Kanunun 9/B maddesinin verdiği yetkiye istinaden “Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” hazırlanmış ve 06.06.2003 tarih ve 25130 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmesi sağlanmıştır.
Anılan Yönetmeliğin 19 uncu maddesi ile 4250 sayılı Yasanın 19 uncu maddesi paralelinde düzenleme yapılarak, her çeşit alkol ve alkollü içkinin televizyon, kablolu yayın, radyo ve kamu yayın araçları ile reklamının yapılmasının yasak olduğu, bunlar haricinde yapılacak reklam ve tanıtımın alkollü içki tüketiminden kaynaklanan kamusal, toplumsal ve tıbbi herhangi bir zararlı etki oluşturmayacak içerikte, ürünün özelliklerini tanıtarak ve tüketiciyi doğru bilgilendirerek marka seçimini kolaylaştırmaya yönelik olması gerekeceği,
Alkollü içkilerin kullanılmasını teşvik ve özendirici kampanyaların düzenlenemeyeceği, gençleri hedef alan ve sportif faaliyetler ile alkol kullanımını teşvik eden reklam yapılamayacağı esasına yer verilmiştir.
Ancak hangi yayın araçlarının “kamu yayın aracı” kapsamına girdiği hususunda kanunda bir açıklık olmaması nedeniyle, alkol tüketiminden kaynaklanan kamusal, toplumsal ya da tıbbi nitelikteki her türlü zararlı etkileri önleyecek düzenlemelerin yapılması ve bunlarla ilgili kararları alınmasında duraksama ortaya çıkmıştır.
Bu duraksamanın giderilmesi amacıyla yapılan inceleme ve araştırmada;
“Kamu yayın aracı” kavramının 4250 sayılı Kanunda değişiklik yapılmasına ilişkin 11.01.2001 gün ve 4619 sayılı Kanun ile Kanunun 19. maddesine dahil edildiği, değişiklikten önce anılan hükmün “ispirto ile bira ve şarap dahil her çeşit ispirtolu içkinin radyo, televizyon ve Devlete ait her türlü kurum ve kuruluşlar aracılığıyla reklamının yapılması yasaktır” şeklinde olduğu anlaşılmıştır.
15/06/1998 tarihinde Bakanlar Kurulunca kararlaştırılarak 10/09/1998 tarihinde TBMM’ye sevkedilen kanun tasarısının 19. maddesinde “… Alkol ile bira ve şarap dahil her çeşit alkollü içkinin parakende satış yerlerinde ve her türlü görsel ve yazılı yayın araçları yoluyla reklamının ve parakende satıcılara münhasır satış anlaşmalarının yapılması ayrıca, içki satış yerleri ile tüm ticari ve kamuya açık yerlerde, tüketilmek veya beraberinde götürülmek üzere 18 yaşından kücüklere alkollü içecek satılması yasaktır…” hükmü yer almaktadır. Hükümet tasarısının genel ve madde gerekçelerinde, reklam yasaklarına ilişkin bir açıklama yer almamakla beraber, madde metni gayet açık bir şekilde düzenlenmiş olup, her türlü görsel ve yazılı yayın araçlarının kapsamına gazete, dergi, sinema salonları, bilboardlar, internet, afiş vb. yayın araçlarının girdiği rahatlıkla anlaşılabilmektedir.
Ancak, hükümet tasarısındaki madde metni, Plan ve Bütçe Komisyonunda değiştirilerek ” …Alkol, bira ve şarap dahil her çeşit alkollü içkinin televizyon, kablolu yayın, radyo ve kamu yayın araçlarıyla reklamının yapılması, ayrıca, içki satış yerleri ile tüm ticari ve kamuya açık yerlerde, tüketilmek veya beraberinde götürülmek üzere 18 yaşından küçüklere alkollü içecekler satılması veya sunulması yasaktır.” şeklini almış ve tasarı değiştirilmiş bu haliyle TBMM tarafından kabul edilerek metin yasalaşmıştır.
Söz konusu düzenlemeye ilişkin komisyon görüşmelerinde, hükümet tasarıda yer alan düzenlemenin hangi amaçla değiştirildiği hususunda açıklayıcı bir bilgiye yer verilmediği, sadece “… her türlü alkollü içkinin reklamının yasaklandığı görsel ve yazılı yayın araçlarının; televizyon, kablolu yayın, radyo ve kamu yayın araçları…” şeklinde açıklığa kavuşturulmasını teminen yeniden düzenlenmesi suretiyle madde metninin kabul edildiği tutanaklarda belirtilmiştir.
Kanun metninde ve gerekçelerinde kamu yayın aracı konusunda yeterli açıklığın olmaması karşısında, düzenlemenin asli unsurunu oluşturan reklam teriminin tanımı ile amaç ve işlevinin tanımlanmasında fayda bulunmaktadır.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 17 inci maddesi uyarınca oluşturulan Reklam Kurulunun hazırladığı Tebliğde reklam;
“Hedef kitleyi belirli bir davranışta bulunmaya ikna etmek, belirli bir düşünceye yöneltmek, dikkatlerini bir ürüne, hizmete, markaya, fikir yada kuruluşa çekmeye çalışmak; belirli bir ürün, hizmet veya marka ile ilgili bilgi vermek ya da daha fazla bilgi edinmeye yöneltmek; hedef kitlenin belirli bir ürün, hizmet veya markaya ilişkin görüş, davranış, tutum ya da izlenimlerini değiştirmelerini veya belirli bir görüş, davranış ya da tutumu benimsemelerini sağlamak; belirli bir ürünü, hizmeti ya da markayı, onu satın alma yahut kiralama ihtimali yüksek olan kitlelere tanıtmak, beğendirmek ve böylelikle onun denenmesini, hatırlanmasını, satılmasını, satın alınmasını ya da kiralanmasını temin etmek veya belirli bir kişi veya kuruluşa karşı olumlu kamuoyu oluşturmak; belirli bir konuya karşı kamuoyunun duyarlılığını artırmak, bir davayı ya da fikri yaymak amacıyla her türlü iletişim araçları yoluyla iletilen ya da iletişim araçlarından yer ya da süre satın alınarak yahut herhangi bir mülahazaya dayanılarak yayımlanan veya başka yollarla çoğaltılıp dağıtılan, postalanan, gönderilen yahut bulundurulan duyuruyu ifade eder…” şeklinde tanımlanmaktadır.
Benzer şekilde 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun 3/u maddesinde de reklamın, “bir ürün veya hizmetin alım, satım veya kiralanmasını geliştirmek, bir amaç veya düşünceyi yaymak veya reklamcının istediği başka etkileri oluşturmak amacıyla ücret veya benzer bir karşılık ile iletim zamanında reklamcıya tahsis edilen kamuya yönelik duyuruları…” ifade ettiği belirtilmektedir.
Reklamın yukarıda belirtilen tanımlarındaki amaç ve işlevleri ile yöneldiği hedef kitle dikkate alındığında, “Alkol, bira ve şarap dahil her çeşit alkollü içkinin televizyon, kablolu yayın ve radyo yoluyla reklamının yasaklanması ile korunmak istenilen hukuksal değerin Kanunda açıkça sayılanlar dışındaki yayın araçları ile yapılacak reklamlardan da olumsuz şekilde etkileneceği, zedeleneceği, zarar göreceği açıktır. Korunan hukuksal değer esas alınarak değerlendirme yapıldığında kamu yayın araçlarının kapsamına gazete, dergi, sinema salonları, bilboardlar, internet, perakende satış yerleri gibi araçların da dahil edilmesi, kanun koyucunun iradesine ve kanunun amacına uygun düşecektir.
Nitekim, hükümet tasarısında yer alan “her türlü görsel ve yazılı yayın araçları” ibaresi, bu görüşümüzü doğrulamaktadır. Ancak, bu ifade Meclis Komisyonlarında “kamu yayın aracı” olarak değiştirilince, 4250 sayılı Kanunun reklam yasaklarına ilişkin 19 uncu maddesi hükmündeki reklam yasağı televizyon, kablolu yayın ve radyo yönünden açıklığını korurken, kamu yayın araçları bakımından uygulamayı yönlendirecek tarzda tasarıdaki açıklık ortadan kalkmış, kanunun gerekçesinde ve meclis tutanaklarında kamu yayın aracının kapsamına ilişkin bir açıklamaya da yer verilmemesi nedeniyle bu ifadenin kapsamına hangi yayınların girdiği hususunda tereddüt hasıl olmuştur.
Temel Kanunlar olan Ceza ve Basın Kanunlarında “neşir” olarak da adlandırılan yayın kavramı, basılmış veya bir madde üzerine kaydedilmiş eserlerin herkesin görebileceği ya da girebileceği yerlerde gösterilmesi, dağıtılması, dinletilmesi ve satılması anlamını taşımaktadır.
Yayın aracı denildiğinde, basılan, çoğaltılan, satılan, gösterilen, dinletilen, oynatılan ve asılan tüm iletiler kastedilmektedir. Araç anlamındaki yayınının kapsamı sadece bununla sınırlı olmayıp yayın araçlarını,
1. Yazılı yayınlar: Gazete, dergi, kitap broşür, ilan, afiş, senaryo
2. Sesli yayınlar:Radyo programı, plak, kaset, disk
3- Görüntülü yayınlar : Televizyon programları, videolar, sinema filmleri, bilgisayar
programları, bilgisayar oyun kasetleri ve diskleri ve internet
Şeklinde tasnif etmek mümkündür. Bu tasnif, sınırlandırıcı olmayıp, teknolojik gelişmelere bağlı olarak artış göstermektedir. Yayın kavramı yukarıda açıklanan araçlardan yayınlanan ürünleri anlatmak için de kullanılmaktadır. Yayın ürünlerini ise haber, yorum, bilgilendirme, drama, reklam, karikatür ve fotoğraf olarak sıralamak mümkün bulunmaktadır.
Yayın ürünlerinden sayılan reklam, bir ürün ya da hizmetin satılmasını, satın alınmasını veya kiralanmasını sağlamaya, bir davayı veya fikri yaymaya veya reklamcının istediği başka etkileri oluşturmaya yöneltmiş, bir bedel karşılığı veya benzeri amaçla kamuya yapılan bildirimler olarak tanımlanmaktadır. Duyuru, radyo ve televizyon reklamı, sponsor ve tanıtım programları bu yayın türünün örnekleri olarak gösterilebilir.
İletişim hukuku yönünden yukarıda belirtilen anlamı ifade eden “yayın aracı” gramer yönünden ise belirtisiz isim tamlaması niteliğinde olup, isim tamlamalarının, tamlanan ismin iyelik anlamını daha iyi, kesin veyahut daha genel bir şekilde ifade etmek için kullanıldığı dikkate alındığında, mülkiyet esasından hareketle kamu yayın aracı ibaresini de kamu kurum ve kuruluşlarına ait yayın araçları şeklinde değerlendirmek mümkün bulunmaktadır. Kamu yayın aracındaki bu anlam, “Kamu İktisadi Teşebbüsleri” ibaresinde de bulunmakta, iktisadi teşebbüslerin kamuya ait olduğu anlatılmak istenilmektedir. Yine kamu personeli denildiğinde devlet hizmetinde çalışan kimseler, özel sektör karşıtı olarak kamu kesimi denildiğinde de devlete ait ekonomik işler ifade edilmektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, yayın ve yayın aracının temelinde zorunlu olarak kamuya yönelme durumu söz konusu olup, madde metnindeki kamu yayın aracı terimi kamu kuruluşlarına ait yayınlar anlamında kullanılmamış ise o takdirde kamu sözcüğü fazlalık hale gelmektedir. Kanun koyucunun teşebbüs hürriyetini kamu sağlığı gerekçesi ile sınırlandırırken lüzumsuz tekrarlara yer vermesi düşünülemeyeceğinden, kamu yayın aracı ibaresinin kamuya ait yayın aracı olarak yorumlanması yanlış olmayacaktır.
Kamu sözcüğü bir taraftan, tanımladığı aracın mülkiyetinin devlete ait, devletle ilişkili olduğunu belirlemeye yararken, diğer taraftan, bir ülkedeki halkın bütünü anlamında da kullanılmaktadır. Bu açıdan bakıldığında ise, yayın araçlarının kamuya yönelik olduğu, dolayısıyla kanun metninde yer alan “kamu yayın aracı” ibaresinin bütün yayın araçlarını kapsadığı da düşünülebilecektir.
Ancak, bir kanun metninin yorumunda sadece sözlük anlamı ve dilbilgisi kuralları ile yapılacak yorumlar, kanun koyucunun amaç ve iradesini yansıtmayabilecektir. Alkollü içkilerin zararlı etkilerinin önlenmesine ilişkin korunan hukuksal değerin televizyon ve radyo dışındaki yazılı ve görsel yayın araçları ile yapılacak reklamlardan da zarar göreceği açık olup, gazete, dergi, sinema salonları, bilboardlar, internet, afiş gibi yayın araçlarının reklam yasağı kapsamına girmediği şeklinde yapılacak bir yorumlamanın, kanun koyucunun iradesine ve korunma amacına ters düşebileceği düşünülmektedir.
Bu durumda ise, kamu yayın aracı ibaresi ile neyin amaçlandığı tam olarak anlaşılamamakta ve bu durum 4733 sayılı Kanun ile Kurumumuza verilen “…alkol tüketiminden kaynaklanan kamusal, toplumsal ya da tıbbi nitelikteki her türlü zararlı etkileri önleyecek düzenlemeleri yapmak, bunlarla ilgili kararları almak…” şeklindeki görevlerin yerine getirilmesini, gerekli işlemlerin tesis edilmesini engellemektedir.
Konunun temel hak ve hürriyetleri doğrudan ilgilendirdiği gözönüne alındığında, uygulanacak kanun metinlerinin her türlü tartışmadan uzak bir şekilde kesin anlamlarının tespiti önem taşımaktadır. Böylelikle Kurumuza verilen ve temel hak ve hürriyetler ile ilişkili bulunan görevlerin doğru ve eksiksiz şekilde yerine getirilmesi mümkün olabilecektir.
Bu nedenle, 4733 sayılı ve 4250 sayılı kanunlar ile Anayasanın ilgili maddeleri çerçevesinde “kamu yayın araçları” kavramının gerek lafzi ve gerekse amaçsal açılardan yorumlanması ile varılan sonuç, tereddütleri gidermediğinden konunun Danıştay’ca incelenerek uygulamaya esas olmak üzere istişari görüş alınmasına ihtiyaç hasıl olmuştur.
Takdir ve tasviplerinize arz ederim.” denilmektedir.
Dairemizce yapılan çağrı üzerine gelen Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu Hukuk Müşaviri Zahide Tuna ve Kurum Avukatı Ayşe Ozandı ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Daire Başkanı Muhammet Tatar’ın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra konu incelenerek,

Gereği Görüşülüp Düşünüldü :
4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanununun değişik 19 uncu maddesi ile Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 19 uncu maddesinde yer alan “kamu yayın araçları” ibaresinin; gerçek kişiler ile özel hukuk tüzelkişilerinin elinde bulunan gazete, dergi, sinema salonları, bilboardlar, internet, afiş ve benzeri yayın araçlarını da kapsayıp kapsamadığı hususunda düşülen duraksamanın giderilmesi istenilmektedir.
8.6.1942 günlü 4250 sayılı İspirtolu İçecekler İnhisarı Kanununun 14.6.1984 günlü 3023 sayılı Kanunla değişik 19 uncu maddesinin 4 üncü fıkrasında “İspirto ile bira ve şarap dahil her çeşit ispirtolu içkinin radyo, televizyon ve Devlete ait her türlü kurum ve kuruluşlar aracılığıyla reklamının yapılması yasaktır.” hükmü, 11.1.2001 günlü 4619 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi ile “Alkol, bira ve şarap dahil her çeşit alkollü içkinin televizyon, kablolu yayın, radyo ve kamu yayın araçlarıyla reklamının yapılması, ayrıca içki satış yerleri ile tüm ticari ve kamuya açık yerlerde, tüketilmek veya beraberinde götürülmek üzere onsekiz yaşından küçüklere alkollü içecek satılması veya sunulması yasaktır. Ruhsatlı bayiler, tüketici talepleri doğrultusunda alkollü içki bulundurur ve bunlara satış mahallinde adil teşhir imkanı sağlarlar.” şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
Başbakanlığın 10.9.1998 günlü, Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü 5187 sayılı yazısı ekinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısında 19 uncu madde ile ilgili bir değişiklik öngörülmediği ancak, T.B.M.M. Sanayi, Ticaret, Enerji Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda 4250 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinin 4 üncü fıkrasında “Alkol ile bira ve şarap dahil her çeşit alkollü içkinin perakende satış yerlerinde ve her türlü görsel ve yazılı yayın araçları yoluyla reklamının ve perakende satıcılara münhasır satış anlaşmalarının yapılması ayrıca, içki satış yerleri ile tüm ticari ve kamuya açık yerlerde, tüketilmek veya beraberinde götürülmek üzere 18 yaşından küçüklere alkollü içecek satılması ve sunulması yasaktır. Ruhsatlı bayiler, tüketici talepleri doğrultusunda, üretici ayrımı yapılmaksızın alkollü içki bulundurmak ve bunlara satış mahallinde adil teşhir imkanı sağlamak zorundadırlar” şeklinde değişiklik yapılması teklifi eklenerek gönderildiği T.B.M.M. Plan ve Bütçe Komisyonun 6.4.2000 günlü E: 1/443, K: 100 sayılı raporunda, alkollü içkilerin reklam yasağına ilişkin düzenlemelerin alkollü içki üretimi ve satışı yapan firmaların sportif faaliyetleri ve sponsorlukları konusunda sorun yaratabileceği, söz konusu firmaların kendi isimlerini taşıyan spor kulüplerinin bulunduğu, bu firmaların kendi isimlerini kullanarak sportif faaliyetlerde bulunmalarının reklam yasağı kapsamına girip girmediği hususunun açıklığa kavuşturulması gerektiği, reklam yasağına ilişkin sınırlamalara esneklik kazandırılmasında yarar bulunduğu, çocukların ve gençlerin alkollü içkilere karşı korunmasına ilişkin düzenlemelerin olumlu karşılandığı, bu çerçevede serbest piyasa ekonomisinin gerekleri ile sosyal zorunluluklar arasında bir denge kurulması gerektiği şeklinde yer alan görüş ve eleştirilerden sonra, her türlü alkollü içkinin reklamının yasaklandığı “görsel ve yazılı yayın araçları” ibaresinin, açıklığa kavuşturulmasını teminen komisyonca ” televizyon, kablolu yayın, radyo ve kamu yayın araçları” şeklinde değiştirildiği, böylece Plan ve Bütçe Komisyonunda 4250 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinin 4 üncü fıkrasının “Alkol, bira ve şarap dahil her çeşit alkollü içkinin, televizyon, kablolu yayın, radyo ve kamu yayın araçlarıyla reklamının yapılması, ayrıca içki satış yerleri ile tüm ticari ve kamuya açık yerlerde, tüketilmek veya beraberinde götürülmek üzere 18 yaşından küçüklere alkollü içecek satılması veya sunulması yasaktır. Ruhsatlı bayiler, tüketici talepleri doğrultusunda alkollü içki bulundurur ve bunlara satış mahallinde adil teşhir imkanı sağlarlar.” şeklinde kabul edildiği, T.B.M.M. Genel Kurulunda da Plan ve Bütçe Komisyonundan geldiği şekliyle kabul edilerek kanunlaştığı anlaşılmaktadır.
Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından düzenlenen ve 6.6.2003 günlü 25130 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin Reklam ve Tanıtım başlığını taşıyan 19 uncu maddesinde de “Her çeşit alkol ve alkollü içkinin televizyon, kablolu yayın, radyo ve kamu yayın araçları ile reklamının yapılması yasaktır. Bunlar haricinde yapılacak reklam ve tanıtımın, alkollü içki tüketiminden kaynaklanan kamusal, toplumsal ve tıbbi herhangi bir zararlı etki oluşturmayacak içerikte ürünün özelliklerini tanıtarak ve tüketiciyi doğru bilgilendirerek marka seçimini kolaylaştırmaya yönelik olması gerekir.
Alkollü içkilerin kullanılmasını teşvik ve özendirici kampanyalar düzenlenemez, gençleri hedef alan ve sportif faaliyetler ile alkol kullanımını teşvik eden reklam yapılamaz. Üretim, ithalat, dağıtım ve perakende satış faaliyetinde bulunan firmalar, faaliyet sahalarına giren ürünler üzerinde eşdeğer sorumluluk taşırlar.
Kurum, alkollü içki tüketiminden kaynaklanan kamusal ve tabii nitelikteki her türlü zararlı etkileri önleyecek düzenlemeleri yaparak bunların uygulanmasına yönelik kararları alır.” hükümlerine yer verilmiştir.
Bu durumda, 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanununun 19 uncu maddesinin 4 üncü fıkrasında yapılan 11.1.2001 tarihli değişikliğin Türkiye Büyük Millet Meclisinde kanunlaşması sürecinde geçirdiği aşamalarda alkollü içki reklamının tümüyle yasaklanması yönünde bir yol izlenmediği, alkollü içki reklam yasağına ilişkin sınırlamalara esneklik kazandırılması amacıyla ve alt komisyonda kabul edilen görsel ve yazılı yayın araçları ibaresinin açıklığa kavuşturulmasını teminen televizyon, kablolu yayın, radyo ve kamu yayın araçları ile alkollü içki reklamının yapılmasının yasaklandığı, kamu yayın araçları ile alkollü içki reklamının yasaklanmasında maddenin değişiklikten önceki şeklinde yer alan “Devlete ait her türlü kurum ve kuruluşlar aracılığı ile” ibaresine benzer bir düzenleme getirilerek kamu yayın araçları kullanılmak suretiyle alkollü içki reklamının yapılmasının yasaklanmasının yeterli olacağı sonucuna ulaşıldığı görülmektedir.
İdare yazısında, kamu yayın aracı ibaresinin kapsamına ilişkin bir açıklık bulunmamasının, kamu sözcüğünün bir taraftan yayın aracının mülkiyetine ilişkin olabileceği gibi, halkın bütününe yönelik, halkla iletişimi hedefleyen anlamına da gelebileceği hususunun duraksamaya neden olduğu belirtilmekte ise de, yasa koyucunun 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunun 3 üncü maddesinde “Tütün ve tütün mamullerinin isim marka veya alametler kullanılarak her ne suretle olursa olsun reklam ve tanıtımının yapılması veya bunların kullanılmasını teşvik ve özendirici kampanyalar düzenlenmesi yasaktır.” hükmüne yer vererek tütün mamullerinin her türlü araçla reklamı konusunda mutlak bir yasaklama öngörmesine rağmen, alkollü içkilerin reklamı konusunda mutlak bir yasaklama öngörmediği, sınırlandırılmış bir reklam anlayışını benimsediği, kamu yayın aracı ibaresiyle Anayasanın 123 üncü maddesine göre ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulan kamu tüzel kişiliğine ait yayın araçlarının kastedildiği anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 4250 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinde yer alan kamu yayın araçları ibaresinin gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerine ait gazete, dergi, sinema salonları, bilboardlar, internet, afiş ve benzeri yayın araçlarını kapsamadığı görüşüyle dosyanın Danıştay Başkanlığına sunulmasına 4.11.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.