Danıştay Kararı 1. Daire 2002/147 E. 2002/144 K. 01.10.2002 T.

1. Daire         2002/147 E.  ,  2002/144 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BİRİNCİ DAİRE
Esas No : 2002/147
Karar No : 2002/144

Kamulaştırma bedelinin geç ödenmesi nedeniyle … tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan 43229/98 sayılı başvuru ile ilgili olarak Mahkemenin benzer davalarda verdiği kararların gözetilmesi sonucu “dostane çözüm” çerçevesinde davacıya her türlü vergi kesildikten sonra net olarak … Euro tutarındaki meblağın 4353 sayılı Yasanın 30 uncu maddesi hükmü uyarınca sulhen ödenebilmesi hususunda uygun görüş bildirilmesi isteğine ilişkin Maliye Bakanlığının 11.9.2002 günlü ve Baş Hukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü 32376 sayılı yazısında aynen:
” …, İstanbul’da bulunan taşınmazının Karayolları Genel Müdürlüğünce 1992 yılında kamulaştırılması ile ilgili olarak, kamulaştırma artırım bedelinin zamanında ödenmemesi ve artırım bedeline uygulanan % 30 faizin gecikme döneminde Türkiye’de gerçekleşen reel enflasyon oranının altında olması nedenleri ile, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ek 1 No’lu Protokolün “Mülkiyet Hakkı” başlığını taşıyan 1 inci maddesinin ihlal edildiği savı ile 20 Temmuz 1998 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurmuştur. (…),
Bu aşamada, anılan başvuru ile ilgili olarak AİHM Sekreteryası’ndan alınan yazı ile emsal niteliğindeki … kararı çerçevesinde, başvurana yargılama giderleri de dahil olmak üzere, her türlü vergi düşüldükten sonra net olarak toplam … (…) EURO ödenmesi halinde başvurunun dostane çözümlenebileceğinin, Dışişleri Bakanlığına bildirilmesini takiben, anılan Bakanlıkça başvuru ile ilgili olarak, Bakanlığımız ile birlikte Adalet Bakanlığı ve Karayolları Genel Müdürlüğü’nün de görüşlerine başvurulmuş ve tüm idarelerin konuya olumlu yaklaşımları neticesinde Mahkeme nezdinde gereken girişimlerde bulunmuştur.
Bu bağlamda, Dışişleri Bakanlığının 01.08.2002 tarih ve AKGY/293883 sayılı yazıları ekindeki Dostane Çözüm kararı gayrı resmi özet tercümesinde belirtildiği üzere, sözkonusu başvuru için, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Dostane Çözüme Ulaşılması” başlığını taşıyan 39. maddesi uyarınca, adı geçene maddi-manevi tazminat ve yargılama giderleri olarak toplam … (…) EURO tutarında ödeme yapılacağı, bu meblağın …- (…) EURO tutarındaki kısmın Mahkeme kararının bildirilmesini müteakip 3 ay, kalan ….- (…) EURO tutarındaki kısmın ise kararın açıklanmasından itibaren altı ay içerisinde ödeneceği beyanında bulunulmuş, bu beyan başvuran temsilcisi tarafından da aynen kabul edilmiştir.
Tarafların, anılan başvurunun “dostane çözüm” ile sonuçlandırılması yolundaki bildirimleri üzerine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince, “… Mahkeme, tarafların üzerinde uzlaştıkları anlaşmayı dikkate almakta ve bu anlaşmanın, Sözleşme ve eki Protokollerde tanımlanan insan hakları ilkesine uygun olduğuna ve bu anlaşma çerçevesinde, başvuruya ilişkin sürecin devamına gerek olmadığına kanaat getirmektedir. (Sözleşmenin 37/1, İçtüzüğün 62/3 maddeleri)” denilmek suretiyle, anılan başvurunun kayıtlardan düşürülmesine 09.07.2002 tarihinde karar vermiştir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince, Sözleşmenin 37. maddesi uyarınca verilen “kayıttan düşürme kararı” na konu başvurunun gerekli görülmesi halinde Mahkemece yeniden kayda alınabileceği, gerek anılan madde, gerekse AİHM İçtüzüğünün 44. maddesi ile öngörülmektedir.
“Dostane çözüm” sürecine konu olan başvuruların içinde önemli bir yeri, kamulaştırma artırım bedellerinin geç ödenmesi sonucu bedele uygulanan gecikme faizi oranlarının enflasyon karşısında yetersiz kalması nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi eki 1 Nolu Protokolünün “Mülkiyet hakkı” başlığını taşıyan 1. maddesinin ihlal edildiği savına dayalı olarak yapılan başvurular tutmaktadır.
Bu başvuruların mahkemece karara bağlananları ile dostane çözüm suretiyle kayıttan çıkarılanları birlikte değerlendirildiğinde “dostane çözüm” yolunun, bu konuda verilmesi söz konusu bir ihlal kararını önlemesi yanında, ödenmek zorunda kalınan maddi-manevi tazminat ve yargılama giderleri açısından Ülkemiz yararına olduğunun değerlendirilmesi nedeniyle bu güne değin, Mahkemece sunulan olanaklar dairesinde pek çok başvurunun dostane çözümle sonuçlandırılması yoluna gidilmiş ve miktarı itibariyle bazı başvurular da 4353 sayılı Yasanın değişik 30. maddesi uyarınca Başkanlıklarının “uygun mütalaası’na sunulmuş, alınan uygun mütalaalar (Danıştay Birinci Daire 05.11.2001 gün ve 2001/148 E, 2001/158 K; Danıştay Birinci Daire 12.07.2002 gün ve 2002/94 E, 2002/106 K.) doğrultusunda başvuruların dostane çözüm nedeniyle kayıtlardan çıkarılması temin edilmiş bulunmaktadır.
Ekli belgelerden de anlaşılacağı üzere, Mahkemece dostane çözüm ile sonuçlandırılması uygun bulunan söz konusu başvurunun dayanağını oluşturan … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararı ile hüküm altına alınan ….- TL tutarındaki meblağı 29.06.1996 tarihinde işlemeye başlayan % 30 faiz ile 22.01.1998 tarihinde ödenmiş bulunmaktadır. Bu ödemeler ile ilgili olarak söz konusu başvuru nedeniyle Dışişleri Bakanlığının 20.08.2002 tarih ve AKGY/317904 sayılı yazılarına ekli hesap tablosunda, emsal … kararı esas alınmak suretiyle yapılan değer kaybı hesaplamasında, TÜFE’ye göre başvuranın maddi zararını toplam ….-ABD Doları olarak değerlendirilmiştir.
Bu hesaplama karşısında söz konusu başvurunun “dostane çözüm” ile sonuçlandırılması için AİHM Sekretaryasınca belirlenen ….- EURO tutarındaki meblağın daha aşağı olduğu görülmektedir.
“Dostane çözüm” suretiyle sulhen halli, gerek Dışişleri Bakanlığınca, gerekse ilgili İdare ve Adalet Bakanlığınca uygun mütalaa edilen bu başvuru ile ilgili olarak, Bakanlığımızca da bu başvuruyla benzer özellikler taşıyan ve kamulaştırma bedelinin ödenmesi gereken tarih ile ödemenin yapıldığı tarih arasında Ülkemizde gerçekleşen ve yıllık yasal faiz oranını aşan enflasyon nedeniyle meydana gelen dolar bazındaki gerçek zararın hesaplanması esasına dayanan emsal … kararında belirtilen esaslar doğrultusunda bulunduğundan dostane çözümün uygun olacağı değerlendirilmektedir.
Anılan başvuruya ilişkin ekli dosya incelenmek suretiyle, kamulaştırma bedelinin geç ödenmesi nedeniyle hesaplanan ve bu günkü kur itibariyle 400.000.000.000.- TL’yi aşan ….- (…) EURO tutarındaki meblağın 09 Temmuz 2002 günlü kayıttan çıkarma kararında belirtilen esaslar dairesinde, 4353 sayılı Yasanın (2002 Mali Yılı Bütçe Kanununun İ cetveli ile değişik) 30. maddesi hükmü uyarınca sulh yoluyla ödenmesi hususundaki uygun görüşlerinizin bildirilmesini arz ederim.” denilmekte olduğundan konu incelenerek,

Gereği Görüşülüp Düşünüldü:
4353 sayılı Yasanın 30 uncu maddesinde, genel bütçe içindeki daireleri ilgilendiren ve mahkemelere, hakeme veya icraya intikal etmiş olan işlerin sulh yoluyla hallinde menfaat görüldüğü takdirde Muhakemat Genel Müdürünün teklifi üzerine, 2002 yılı Bütçe Kanunu ile belirlenen 400.000.000.000 liraya kadar bir hakkın tanınması ya da menfaatin terkini öngören anlaşmalar yapmaya Maliye Bakanının yetkili olduğu, bu miktarı geçen anlaşmaların ise Danıştay’ın olumlu görüşü üzerine hazırlanacak kararnameler ile yapılacağı hükme bağlanmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, kamulaştırma bedelinin geç ödenmesi nedeniyle … tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan … sayılı başvuru ile ilgili olarak Mahkemenin benzer davalarda verdiği kararların gözetilmesi suretiyle “dostane çözüm” çerçevesinde Dışişleri Bakanlığınca … Euro’nun her türlü vergi ve sair mali kesintiden muaf olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince verilen davanın kayıttan düşürülmesi kararından itibaren üç ay içinde birinci taksidin, altı ay içerisinde ikinci taksidin başvurana ödenileceği taahhüdünde bulunulduğu, başvuran kişinin temsilcisinin bu öneriyi kabul ederek tüm iddialarından vazgeçtiği ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince taraflar arasında dostane çözüme ulaşılması nedeniyle 9.7.2002 tarihinde davanın kayıttan düşürülmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Ülkemizcede imzalanmış ve onaylanmış bulunan İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Sözleşmesinin 11 nolu protokol ile değiştirilmiş 39 uncu maddesi hükmüne göre, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kendisine gelen dostane çözüm başvurularını sonuçlandırması için yürüttüğü süreç gizlidir. Mahkemenin gizli yürüttüğü süreç sonucu dostane çözüme ulaşılması halinde, Sözleşmenin 39 uncu maddesine göre verdiği kayıttan düşürülme kararı, 37 inci madde ile Mahkeme İçtüzüğünün 44 üncü maddesine göre nihai bir karar değildir. Mahkeme, davanın yeniden kayda alınmasını haklı gösterecek istisnai şartların bulunduğu sonucuna ulaştığı takdirde, Sözleşmenin 37 nci maddesi hükmü gereği dava yeniden kayda alınacaktır. Bu durumda, uymayı taahhüt ettiğimiz Sözleşme hükümlerinin uygulanması sonucu Dışişleri Bakanlığınca “dostane çözüm” çerçevesinde başvurana … Euro ödeneceği taahüdünde bulunulmasından sonraki bir tarihte Maliye Bakanlığı tarafından söz konusu meblağın sulhen ödenebilmesi için uygun görüş istenilmesinde usule aykırılık bulunmadığı ve benzer davalarda hükmedilen tazminat miktarlarının hesaplanmasında uygulanan ölçütler dikkate alındığında “dostane çözüm” çerçevesinde … Euro tutarındaki meblağın, idare yazısında belirtildiği üzere her türlü vergi kesildikten sonra net olarak adı geçen şahsa ödenmesinde idare yararı bulunduğu sonucuna varılarak istemin, 4353 sayılı Yasanın 30 uncu maddesi gereğince uygun bulunduğuna ve dosyanın Danıştay Başkanlığına sunulmasına 1.10.2002 gününde esasta oybirliği gerekçede oyçokluğu ile karar verildi.

AZLIK OYU
İstem, dostane çözüm çerçevesinde ödenmesi Dışişleri Bakanlığı tarafından AİHM sekreteryasına taahhüt edilen … Euro tutarındaki meblağın, 4353 sayılı Yasanın 30 uncu maddesi hükmü uyarınca sulhen ödenebilmesi hususunda uygun görüş verilmesine ilişkindir.
4353 sayılı Kanun, Maliye Bakanlığı Başhukuk Müşavirliğinin ve Muhakemat Genel Müdürlüğünün Görevlerine, Devlet Davalarının Takibi Usullerine … ilişkin bir kanundur.
Bu Kanunun adli mercilerde temsil başlıklı 18 inci maddesinde, genel bütçe içindeki dairelere ait hukuk ve ceza davalarında ve hür türlü icra takiplerinde bu daireleri mahkemeler, hakemler, icra daireleri ve dava icra işleriyle alakalı sair merciler nezdinde temsil görevinin, Maliye Bakanlığına bağlı Hazine avukat ve yardımcı avukatları tarafından görüleceği, hukuk müşavirleriyle müşavir avukatlar ve muhakemat müdürlerinin de bu yetkiyi kullanabilecekleri, 26 ncı maddesinde, merkezde Başhukuk Müşaviri ve Muhakemat Genel Müdürünün, illerde muhakemat müdürlerinin ve teşkilat olmayan yerlerde Hazine avukatının uygun mütalaası olmadıkça hiçbir davanın açılamayacağı ve icra takibi yapılamayacağı belirtilmiş, müteakip maddelerinde, açılan davalarla başlayan icra takiplerinden vali ve kaymakamların vazgeçme yetkileri, Maliye Bakanının vazgeçme yetkisi, Danıştay Kararıyla vazgeçme hususlarına yer verildikten sonra, davaya veya icraya intikal etmiş olan ihtilafların sulh yoluyla halli başlıklı 30 uncu maddesinde, genel bütçe içindeki daireleri ilgilendiren ve mahkemelere, hakeme veya icraya intikal etmiş olan işlerin sulh yoluyla hallinde menfaat görüldüğü takdirde Muhakemat Genel Müdürünün teklifi üzerine, 2002 yılı Bütçe Kanunu ile belirlenen 400.000.000.000 liraya kadar bir hakkın tanınması ya da menfaatin terkini öngören anlaşmalar yapmaya Maliye Bakanlığının yetkili olduğu, bu miktarı geçen anlaşmaların ise Danıştay’ın olumlu görüşüyle ve alınacak kararnameyle yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Bilindiği gibi Türk medeni usul hukukunda sulh, görülmekte olan bir davanın tarafların karşılıklı anlaşması ile sona erdirilmesidir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığa son veren bir akit olan sulh, mahkeme önünde yapılmakla davaya son veren bir taraf muamelesi haline gelir. Taraflar, mahkeme önünde şarta bağlı bir sulh sözleşmesi de yapabilirler ve böyle bir sulh ile de davaya son verebilirler.
4353 sayılı Yasanın 30 uncu maddesinde öngörülen sulhen hal yolu, davaya veya icraya intikal etmiş olan tüm ihtilaflar için geçerli ve uygulanması gereken bir kural olduğundan, T.C. Devletinin davalı konumunda olduğu AİHM’deki davaların dostane çözüm yöntemiyle ortadan kaldırılmasında da, iç hukukumuzun öngördüğü bir yöntem ve yetki kuralı olarak uygulanmak durumundadır.
4353 sayılı Yasanın 30 uncu maddesi uyarınca Dairemizden uygun görüş verilmesi istenilen olayda, bir vatandaşımızın kamulaştırma bedelinin geç ödenmesinden dolayı mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasıyla AİHM’nde T.C. Devleti aleyhine açtığı davanın, dostane çözüm (sulh) yoluyla hallinde, idarenin menfaatinin bulunup bulunmadığının tespitini yapma ve sonucuna göre T.C. Devleti adına sulh anlaşması yaparak davanın kayıttan düşürülmesini sağlama yetkisinin kime ait olduğunun ve bu yetkinin nasıl ve ne zaman kullanılması gerektiğinin saptanması, hukuksal sorunun özünü oluşturmaktadır.
Bu nedenle, İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Sözleşmesinin 39 uncu, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi İçtüzüğünün 62 inci maddelerinde öngörülen dostane çözüm yolunun iç hukukumuzda yer alan sulh müessesesinden, işleyiş tarzından ve hukuki sonuçlarından farklı bir yanı bulunmamaktadır.
AİHM’nin dostane çözüm başvurularının sonuçlandırılması için yürüttüğü çalışmaların gizli olmasının ya da sözleşmenin 39 uncu maddesine göre verdiği kayıttan düşme kararının nihai karar olup olmamasının çözümlenmesi gereken hukuksal sorunla bir bağlantısı olmadığı kanısındayım.
İdare yazısından ve dosyada bulunan belgelerin incelenmesinden, AİHM’de yukarıda belirtilen davanın açıldığının Dışişleri Bakanlığına bildirilmesi üzerine, bu Bakanlığın Maliye Bakanlığına yazdığı 23.11.2001 gün ve AKGY- 282289 sayılı yazıda, Başbakanlık Müsteşarlığının 19.4.2001 gün ve B.02.0.Müs.0.13.00.00/45 sayılı talimatı gereğince AİHM’nde incelenmekte olan kamulaştırma başvurularının dostane çözüm yöntemiyle sonuçlandırılması amacıyla Dostane Çözüm Kurulu bünyesinde başlatılmış olan çalışmaların halen devam ettiği, bu başvurunun dostane çözümlenmesinin uygun görülmesi halinde, Akkuş kararı temel alınarak hazırlanacak uzlaşmaya esas tazminat hesaplama tablolarının gönderilmesinin istendiği, bu yazıda dostane çözüm yoluyla ödenecek miktardan (… Euro) söz edilmemekle birlikte, Adalet Bakanlığınca bu yazıya verilen yanıtta, Başbakanlıkta 15.4.2001 tarihinde düzenlenen toplantıda varılan mutabakat ve Başbakanlığın 19.4.2001 günlü 45 sayılı talimatı uyarınca dostane çözüme gidilmesinin uygun görüldüğünün belirtildiği, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğünün 8.4.2002 günlü ve 02821 sayılı cevabi yazısında ise, AİHM sekreteryasının önerdiği toplam … Euro üzerinden dostane çözümle başvurunun sonuçlandırılmasının uygun görüldüğü Dışişleri Bakanlığınca, Adalet Bakanlığı ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığının uygun görüş yazıları da eklenerek Maliye Bakanlığına yazılan 9.4.2002 günlü yazıda, AİHM sekreteryası yazısında şikayetçiye yargılama giderleri dahil olmak üzere toplam … Euro ödenmesi suretiyle başvurunun dostane çözümle sonuçlandırılmasının uygun olabileceğinin ifade edildiği belirtilerek, bu husustaki görüşlerinin istendiği,
Maliye Bakanlığı, Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğünün bu yazıya verdiği, 15.4.2002 gün 13677 sayılı yanıtta, söz konusu meblağan makul olup olmadığı değerlendirilmesi Bakanlıklarına ait olmak üzere, dostane çözüm açısından girişimde bulunulmasının uygun olacağının düşünüldüğünün, gereğinin bu yolda yerine getirilmesini takiben, 4353 sayılı Yasanın 30. uyarınca gerekli değerlendirmenin yapılabileceğinin belirtildiği, Maliye Bakanlığının bu yazısı üzerine Dışişleri Bakanlığının AİHM nezdinde başvuruyu dostane çözüme kavuşturmak üzere T.C Devleti adına … Euro ödeme yapmayı teklif ettiği, bu teklifin karşı tarafça kabulü üzerine AİHM’nin 9.7.2002 gününde davanın zabıtlardan düşürülmesine karar verdiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda belirtildiği üzere, 4353 sayılı Yasanın 30 uncu maddesinde öngörülen anlaşmazlıkların sulhen halli konusundaki yetki, bütçe kanunları ile belirlenen sınırlar içinde Maliye Bakanlığına ait olup, bu miktarı geçen sulh anlaşmalarının ise Danıştayın olumlu görüşü ve kararnameyle yapılabileceği açıktır.
Bu durumda, 4353 sayılı Yasanın 30 uncu maddesinde belirtilen yetkili mercilerin kararı veya olumlu görüşü ve kararname alınmadan AİHM sekreteryası nezdinde T.C. Devleti adına bir taahhütte veya ödeme teklifinde bulunmak mümkün değildir. Maliye Bakanlığı Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğünün 4353 sayılı Yasanın 30 uncu maddesinde öngörülen yetkili mercilerden karar istihlal etmeden Dışişleri Bakanlığından gereğinin bu yolda yerine getirilmesini istemesi ve bunu takiben sözü edilen madde uyarınca gerekli değerlendirmenin yapılabileceğini bildirmesinin hukuki dayanağı bulunmamaktadır.
Zira mevzuatımızda, yetkili makamlardan görüş, karar, kararname alınmadan, Dışişleri Bakanlığına bir uyuşmazlığı sulhen çözümleyebilmek için Devlet adına bir meblağı ödeme teklifinde veya taahhüdünde bulunma yetkisi veren bir başka kural bulunmamaktadır. AİHM nezdinde bu yetkinin 4353 sayılı Yasanın 30 uncu maddesinin gereklerinin yetkili mercilerce yerine getirilmesinden sonra Dışişleri Bakanlığı vasıtasıyla kullanılması gerekmektedir.
Aksi takdirde, sulhen yapılacak anlaşmalarda İdarenin menfaatinin bulunup bulunmadığı konusunda 30 uncu maddede belirlenen mercilerin önceden yapacakları kamu yararı denetimi yetkisi başka mercilere aktarılmış olur ve böylece bu olayda olduğu gibi bir yetkiye ve usulüne uygun alınmış görüş, karar veya kararnameye dayanmadan başlatılan dostane çözüm girişiminin yarattığı hukuki sonuçlara ve sorunlara sonradan hukuki çözüm bulma yoluna gidilir.
Kısaca vurgulamak gerekirse, ister sulh, ister dostane çözüm yoluyla olsun Devletin veya İdarenin taraf olduğu bir davanın sona erdirilmesinde menfaat görüldüğü takdirde, 4353 sayılı Yasanın 30 uncu maddesinde belirtilen yetkili mercilerden görüş, karar veya kararname alınmasının, dostane çözüm başvurusunun bir ön şartı olduğunun kabul edilmesi yasa hükmünün gereğidir.
Dikkat edilecek olursa, İdare yazısında … Euro tutarındaki meblağın 9.7.2002 günlü kayıttan çıkarma kararında belirtilen esaslar dairesinde 4353 sayılı Yasanın 30 uncu maddesi hükmü uyarınca sulh yoluyla ödenmesi yolunda uygun görüş verilmesi istenmektedir. Bir uyuşmazlık sulh yoluyla halledilmeden, sulhen anlaşılan bir ödemenin yapılması söz konusu olamaz. Sulhen anlaşma yoluyla sona erdirilen bir davada, uzlaşılan tutarın ödenmesi konusunda ayrıca 4353 sayılı Yasanın 30 uncu maddesi hükmüne dayanılarak Danıştay’dan uygun görüş istenilmesi söz konusu değildir. Zira, anılan hüküm sulhen ödeme konusunu değil, bu aşamadan önceki sulhen anlaşmaları ve bu konudaki yetkili mercileri düzenlemektedir.
Nitekim Dairemizin, benzer konuda Argun Sünkitay başvurusu hakkında verdiği 5.11.2001 gün ve E: 2001/148, K: 2001/158 sayılı kararının gerekçesinden ve istem yazısı ile eklerinden, Maliye Bakanlığının benzer olaylarda dostane çözüm sürecinde AİHM sekreteryasında 4353 sayılı Yasanın 30 uncu maddesine göre Bakanlık oluru alarak sulhen anlaşma prosedürünü işlettiği anlaşılmış, bu dosyada dostane çözüm sürecinden önce Dairemizden olumlu görüş istenilmiş ve verilmiştir. Kamil Yıldırım başvurusu hakkındaki Dairemizin 12.2.2002 gün ve E: 2002/94, K: 2002/106 sayılı kararında, dostane çözüm süreci çerçevesinde, yetkili makamlardan sulh anlaşması yapma konusunda gerekli görüş, karar veya kararname alınmadan taahhütte bulunulduktan sonra Danıştay’dan olumlu görüş istenmesinde 4353 sayılı Yasanın 30 uncu maddesi hükmüne uyarlık bulunmadığı
belirtildikten sonra, yaratılan fiili durum nedeniyle AİHM tarafından kayıttan düşürülen bir davada dostane çözüm çerçevesinde ödemenin yapılmasında İdare yararı görülerek olumlu görüş verilmiştir.
Bir kanun hükmünün öngördüğü prosedürün önceden yerine getirilmesi yerine, işlemler tamamlanıp hukuki sonuçlar yaratan fiili durumlardan sonra bu prosedürün yerine getirilmeye çalışılmasının prensip olarak uygun görülmesi, hukuk kurallarıyla sağlanmak istenen güveni, kamu düzenini ve hukuka saygıyı zayıflatır ve hatta ortadan kaldırır.
Açıklanan nedenlerle, yaratılan fiili durumun ortaya koyduğu hukuki sonuçlar ve ödeme miktarı gözönüne alındığında İdare yararı bulunduğuna inandığım dostane çözüm sürecinde, 4353 sayılı Yasanın 30 uncu maddesinde öngörülen sulhen anlaşma yapma konusunda yetkili mercilerden önceden uygun görüş ve karar alınmadan hareket edilmesinde ve T.C. Devleti adına taahhütte bulunulmasında hukuka uyarlık görmediğimden, kararın bu hususa ilişkin kısmına katılmıyorum.