Danıştay Kararı 1. Daire 2000/50 E. 2000/67 K. 01.05.2000 T.

1. Daire         2000/50 E.  ,  2000/67 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BİRİNCİ DAİRE
Esas No : 2000/50
Karar No : 2000/67

2840 sayılı Bor Tuzları, Trona ve Asfaltit Madenleri ile Nükleer Enerji Hammaddelerinin İşletilmesini, Linyit ve Demir Sahalarının Bazılarının İadesini Düzenleyen Kanunun Devlet eliyle işletilecek madenlere ilişkin değişik 2 nci maddesinin uygulanması hususunda ortaya çıkan duraksamanın giderilmesine yönelik istişari düşünce istemine ilişkin Başbakanlığın 21.3.2000 günlü ve Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü 1409 sayılı yazısıyla gönderilen Devlet Bakanlığının 6.3.2000 günlü 0589 sayılı yazısına ekli … Holding Anonim Şirketinin 25.2.2000 günlü ve 311 sayılı yazısında aynen:
“Bor, elementer olarak 19.yüzyılda kullanılmaya başlanmıştır. Ancak bileşenleri daha eski zamanlardan beri bilinmektedir. Ülkemizde Bor Cevherlerinin varlığının bilinmesi Romalılara kadar uzanmakta ise de ilk verimli madencilik işletmeciliğine 1861 yılında Balıkesir-Susurluk Sultançayır, Pandermit yataklarında Fransız “…” firması
tarafından başlanmış olup bilahere bu şirketin işletme hakkı 1883 yılında Osmanlı Devletince kaldırılarak 1887 yılında İngiliz-İtalyan şirketi “…” firmasına verilmiştir. Bu firma daha sonra “…Ltd.” şirketine dönüştürülmüştür. Bu arada ülkemizdeki bor potansiyelinin aranmasına ve işletilmesine yönelik olarak 1927 yılına kadar 642 yabancı şirkete işletme imtiyazı verilmişse de 1944 yılında büyük bir kısmı millileştirilmiş, ancak “… Ltd.” isimli ingiliz şirketi varlığını 1950 yılında rezervlerinin tükenmesine kadar sürdürmüştür.
Lozan Barış Görüşmeleri sırasında gerçekleştirilen İzmir İktisat Kongresi (17 Şubat-4 Mart 1923), Cumhuriyet döneminde izlenecek ekonomik politikayı saptıyordu. Bu kongrede özel sektör öncülüğünde liberal bir politika benimsenmiştir. izmir İktisat Kongresi’nin Sanayi ve sorunları bölümünde Sanayi Bankalarının kurulmasından söz edilmektedir. Bu doğrultuda, 1924 yılında İş Bankası ve 1925 yılında maden işletme ve madencilik sektörüne kredi sağlama amacıyla Sanayi ve Maadin Bankası kurulmuştur. İzmir İktisat Kongresi’nde kabul edilen kalkınma ve sanayileşme politikaları doğrultusunda yabancı sermaye, kömür bakır ve krom maden işletmeciliği başta olmak üzere, bu sektöre ortaklıklar şeklinde girmiştir. Bu dönemde Devlet, özel sektörün gelişmesini teşvik etmek amacıyla, 28 Mayıs 1927’de 1055 Sayılı Teşvik Yasası’nı çıkarmıştır. 1923yılında başlayan bu model istenen başarıyı sağlayamamış ve 1932 yılında yeni bir değerlendirme ile Devletçilik Politikaları benimsenmiştir.
1930’lu yıllara kadar, gerek Osmanlı Dönemi ve gerekse Cumhuriyet Döneminde, ülkenin doğal kaynaklarının tespitine yönelik bilimsel çalışmalar yapıldığını söylemek mümkün değildir. Bu belirsizliğin ortadan kaldırılması amacıyla maden aramalarına başlanması gerektiği bilinciyle 14 Haziran 1935 yılında Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü (MTA) kurulmuştur. Aynı gün (14 Haziran 1935) MTA ile birlikte 2805 sayılı yasa ile, Madencilik, Enerji Üretimi ve Dağıtımı alanlarında faaliyet göstermek üzere ETİBANK kurulmuştur.
Etibank’a kuruluş kanununun 5. maddesinde MTA’nın araştırmaları sonucunda verimliliği ve işletilebilirliği tespit olunan sahalarda Bakanlığın onayı ile işletmeler kurup, üretimi gerçekleştirmek görevleri verilmiştir. MTA, ekonomik değere haiz sahaları ilgili Bakanlık kanalıyla ETİBANK’a devretmeye, ETİBANK’da bu kaynakları işletmeye zorunlu kılınmışlardır.
II. Dünya savaşından sonra arama faaliyetleri yaygınlaştırılarak 1950 yılında Balıkesir-Bigadiç’te, 1952 yılında Bursa-M.Kemalpaşa bölgesinde Bor (Kolemanit) yatakları bulunmuştur. Bu arada Dünyanın en büyük Sodyum Tuzu (Boraks-Tinkal) yatağı Eskişehir-Kırka Sarıkaya Boraks (Tinkal) yatağı Türk Vatandaşları tarafından 1950-1960 yılları arasında bulunmuş olup, 1962 yılında ruhsatları ile birlikte İngiliz “… Ltd.” şirketinin eline geçmiştir. Balıkesir ve Eskişehir bölgelerindeki Bor yataklarına sahip olan İngiliz “… Ltd.” şirketi Boraks Cevherinin değerinin artması ile birlikte Eskişehir- Kırka’daki boraks yataklarını özel madencilerden devralmaya başlamış ve bu yatakları “Türk Boraks” adı altında işletmiştir. Devir işlemlerindeki eksiklikler nedeni ile “Türk Boraks” Şirketinin imtiyazı 1968-1969 yıllarında Etinbank’a devredilmiştir. Etibank’ın elindeki Kırka ve Emet’teki cevherlerin değerlendirilmesi için maden yatakları gerektiği şekilde işlenmiş ve geliştirilmiştir. Özel sektör Emet, Bigadiç ve Kestelek’teki sahalarda önemli bir yatırıma girişmeden ürettiği iyi kaliteli cevheri düşük fiyatla satarak, Etibank’ın ürettiği ve değerlendirdiği Bor ürünlerinin satışını engellemiştir. Ulusal maden politikamızdaki düzensizlik ve kararsızlık nedeni ile dış piyasalarda kendi Bor Ürünlerimize ihraç ettiğimiz cevherlerimize rakip olunmuştur.
1970 li yıllara kadar Ülkemiz bor üretim ve ihracatı büyük oranda İngiliz şirketinin elinde ve kontrolünde kalmıştır. Bu şirket tarafından rezervler küçük gösterilmiş ve Türkiye’nin Dünya Bor Piyasasına girmesi engellenmiştir. Bor sahalarının 01.10.1978 tarihinde 2172 sayılı Kanun kapsamındaki ülkedeki bütün Bor sahalarının ruhsatı Etibank’a devredildikten sonra ülkemizin maden ihracatı içinde bor cevherinin payı % 50 civarına yükselmiştir.
Üretim Yöntemi ve Teknoloji:
Eskişehir-Seyitgazi Kırka’daki tinkal cevheri % 25-26 civarında B2O3 ihtiva etmekte olup, açık ocak yöntemiyle kazılarak çıkarılan tüvenan cevher Teşekkülün Kırka’da 1974 yılında faaliyete başlayan 800.000 ton/yıl kapasite cevheri işleyen konsantratör tesisinde zenginleştirilerek B2O3 oranı % 33’e yükseltilmekte ve tane büyüklüğüne göre klasifiye edilmektedir. Nihai ürün Konsantre Tinkal olup, bu cevherin 640.000 tonu I. ve II. Bor türevleri tesislerine Etibor-48, Susuz Boraks üretmek üzere beslenerek rafinasyon işlemine tabi tutulur. Bor Türevleri Tesislerinden 320.000 ton/yıl % 48 B2O3 tenörlü 75-1200 mikron ebatlı Etibor-48 rafine ürünü elde edilerek iç ve dış piyasaya (%99 u ihraç edilmek üzere) arz edilmektedir. Konsantratör Tesisinden üretilen Konsantre Tinkal’in 80-90 bin tonu Teşekkülün Bandırma’da kurulu fabrikalarında Boraks (Dekahidrat, Pentahidrat), Sodyum Perborat (Monohidrat, Tetrahidrat) üretilmek üzere sevk edilir. Geri kalan kısmın 5-7 bin tonu iç piyasaya, 100-200 bin tonu ise yurt dışına Tinkal cevheri olarak ihraç edilmektedir.
Kütahya/Emet’te bulunan ve yaklaşık % 28 ila % 37 arasında B2O3 ihtiva eden kolemanit yataklarından çıkarılan Tüvenan Cevher ise 900.000 ton/yıl cevheri işleyecek kapasitedeki konsantratör tesisinde zenginleştirilerek yılda 400.000 ton % 43-45 B2O3 tenörlü ürün klasifiye edilerek Konsantre Kolemanit ticari adı ile büyük bir kısmı ihraç edilmekte, geri kalan üretimin bir kısmı Bandırma’daki Borik Asit Fabrikasına hammadde olarak verilmekte, diğer kısmı da iç piyasaya satılmaktadır. Emet’te 100.000 ton/yıl kapasiteli Borik Asit Fabrikasının yapımı halen devam etmektedir.
Balıkesir/Bigadiç yöresinde bulunan ve ortalama % 30-32 civarında B2O3 ihtiva eden kolemanit yataklarından üretilen tüvenan Kolemanit ve Tüvenan üleksit cevheri 600.000 ton/yıl Tüvenan Cevher işleme ve 400.000 ton/yıl konsantre üretim kapasiteli (1979 yılında devreye alınan) Konsantratör Tesisinde zenginleştirilerek B2O3 oranı % 40-44’e yükseltilerek ham Konsantre Kolemanit, ham Konsantre Üleksit Cevheri olarak büyük bölümü ihraç edilmek üzere piyasaya arz edilmektedir.
1960’lı yıllardan beri faaliyet gösteren ETİBANK Rafine ve Ham Bor
Tesisleri
YERİ ÜRÜN KAPASİTE (Ton/Yıl)
1-Kırka/ESKİŞEHİR Boraks Pentahidrat 160.000
2-Kırka/ESKİŞEHİR Boraks Pentahidrat 160.000(2.Tesis)
3-Kırka/ESKİŞEHİR Susuz Boraks 60.000

-4-
4-Kırka/ESKİŞEHİR Konsantre Tinkal 800.000
5-Bandırma/BALIKESİR Borik Asit 85.000
6-Bandırma/BALIKESİR Boraks Pentahidrat 20.000
7-Bandırma/BALIKESİR Boraks Dekahidrat 30.000
8-Bandırma/BALIKESİR Sodyum Perborat 20.000
9-Bandırma/BALIKESİR Sodyum Perborat MonoHidrat 4.500
10-Bigadiç/BALIKESİR Konsantre Kolemanit ve Üleksit 600.000
11-Bigadiç/BALIKESİR Öğütülmüş Kolemanit 60.000
12-Emet/KÜTAHYA Konsantre Kolemanit 900.000

Ayrıca Kırka/ESKİŞEHİR’de 160.000 ton/yıl kapasiteli 3.Boraks Pentahidrat ve Emet/KÜTAHYA’da 100 bin ton/yıl kapasiteli 2.Borik Asit tesislerinin yapımı devam etmektedir.

TÜRKİYE’NİN DÜNYA BOR MADENCİLİĞİ İÇİNDEKİ YERİ
Dünyadaki Bor Yatakları ve Rezervleri;
B2O3 Bazında
Toplam Rezerv Yatak Ortalama
Ülke Adı Milyon Ton % Tenörü (B2O3)
Kuzey Amerika (Kaliforniya) 210 17 25
Güney Amerika (Arjantin, 100 8 –
Bolivya, Şili, Peru)
Avrupa (Eski SSCB ülkeleri 150 12 20
dahil)
Asya (Çin) 40 3 –
Türkiye 720 60 28
Toplam : 1.220 100 –

Bor tuzlarının % 100 B2O3 bazında rezerv dağılımında (bor tuzlarının içerikleri farklı olduğu için bu bazda değerlendirme en doğru yöntemdir.) % 60’ı ülkemizde, % 17’si ABD’de, % 12’si BDT’de olup diğerleri Arjantin, Şili, Bolivya, Çin gibi ülkelerdedir.
Türkiye’deki Bor Rezervlerinin dağılımı:
B2O3 Bazında
Toplam Rezerv B2O3 içeriği Toplam Rezerv
Rezerv Bölgesi (Milyon Ton) % (Milyon Ton.)
Balıkesir-Bigadiç 665 30-40 266
Eskişehir-Kırka 520 25-26 203
Kütahya-Emet 620 30-40 248
Bursa-Kestelek 8 30-40 3
Toplam 1.813 – 720
Bor minerallerinin kullanım yerleri ve kullanım alanları:
Bor mineralleri ve kimyasalları (rafine ürünleri) Dünya ülkelerindeki sanayi de endüstriyel hammadde yarı mamul ve mamul madde olarak çok geniş bir alanda kullanılmaktadır. Bu kullanım alanları genel olarak Cam Sanayii (Kolemanit), Porselen ve Emaye Sanayii (Hambor ve Rafinebor), Temizleme ve beyazlatma (Sodyum Perborat), Tarım (Sodyum Pentaborat, Metaborat), Abrazif (Bor Karbür, Bor Nitrür, Titanyum Borür) Refrakter Sanayii (Bor elyafı, Stabor, Seramik, Metalik, borürler), Metalurji Sanayi (Ham bor, rafine borlar, fluoboratlar, ferroborlar), Yanmayı Önleyici (Çinkoborat, baryumborat, borfosfat, amonyumfluoboratlar) Roket yakıtı olarak (Borhidrürler), Kimyasal tepkime (Alkilleşme, polimerleşme, izomerleşme), Fotoğrafçılık, Tekstil yıkaması, Yapıştırıcılar, Haşere öldürücüler, Protein ayrıştırılması, Boru çekme ve tel çekme, Dericilikte (Kireç söktürücü). Ahşap malzemede (Küflenmeyi önleyici).
Dünya tüketiminde toplam B2O3 bazında 1998 tahmini rakamlarına göre 1,4 Milyon ton bor mineralleri ve rafine bor ürünleri tüketilmiştir.
Kullanım sahaları genel bir sınıflandırmaya tabi tutulursa;
% 37’si Cam ürünleri,
% 28’i Seramik endüstrisi,
% 15’i Deterjan endüstrisi,
% 7’si Tarımsal uygulamalarda,
% 13’ü ise diğer endüstri alanlarında
kullanılmaktadır. Gelişmiş sanayi ülkelerinde Bor ileri ürün olarak 250’nin üstünde kullanım alanına sahiptir.

ETİ HOLDİNG’İN 1998 yılı Ham bor ve rafine bor üretim ve satış miktarları

Ürün Cinsi Birim Üretim İç Tüketim Satış
Konsantre Tinkal Ton 758.310 637.818 152.820
” Kolemanit ” 568.496 165.515 324.700
” Üleksit ” 220.000 – 212.896
Öğütülmüş Kolemanit ” 2.654 300 1.861
Kırılmış Kolemanit ” 27.200 20.945
Parça Kolemanit ” 0 – 2.500
Ham Bor Toplamı ” 1.576.660 803.633 715.722
Boraks Dekahidrat ” 28.700 – 29.255
Boraks Pentahidrat ” 14.697 – 13.161
Sodyum Perborat(tetra) ” 5.638 – 7.828
Sodyum Perborat(mono) ” 4.671 – 4.409
Asit Borik ” 59.355 – 50.813
Etibor-48 ” 253.221 – 254.434
Etibor-68 ” – – 895
Rafine Ürünler Toplamı ” 366.282 – 360.795
Toplam Bor ” 1.942.942 803.633 1.076.517

Yıllar itibariyle Bor ihracatından elde edilen hasılat (Bin $)
Yıllar Ham Bor Rafine Bor Toplam Bor
1990 144.692 53.935 198.627
1991 135.410 48.295 183.704
1992 122.080 68.548 190.629
1993 115.996 63.872 179.868
1994 122.146 80.850 202.996
1995 134.289 82.050 216.339
1996 135.604 85.457 221.061
1997 131.589 104.114 235.703
1998 122.513 108.370 230.884
1999 120.400 117.100 237.500

Yıllar itibariyle Dünya ülkeleri Bor Üretimi (B2O3 bazında 1000 Ton)
Yıllar Arjantin Bolivya Şili Çin İran Rusya Peru Türkiye USA Toplam.
1985 55 – 1 27 – 70 4 295 577 994
1986 67 – 2 27 – 70 8 349 571 1.094
1987 65 – 2 95 – 70 5 374 625 1.239
1988 95 – 5 95 – 70 5 473 578 1.327
1989 91 4 11 74 1 70 9 342 562 1.199
1990 50 1 46 75 – 63 7 460 608 1.310
1991 41 3 34 93 1 56 9 496 626 1.359
1992 44 6 71 95 1 35 9 415 554 1.229
1993 44 4 32 100 – 32 9 450 526 1.197
% 18 38 44 100

2000 yılı Dünya Bor Tüketimi projeksiyonu (B2O3 bazında-1000 ton)
1000 Ton B2O3 %
U.S.A. 480 32
Batı Avrupa 495 33
Japonya 75 5
Diğer Ülkeler 450 30
Toplam 1.500 100

Tablodan da görüleceği gibi önemli bor tüketim alanları ABD, Batı Avrupa’da bulunmakta olup bu ikisi toplam talebin yaklaşık % 65 ini tüketmekte, Japonya %5’ini tüketmekte, kalan %30 tüketim miktarı Dünyanın diğer ülkelerinde değerlendirilmektedir.
Bor’un son kullanım alanları:
Bor bileşiklerini çeşitli endüstriyel uygulamalarda kullanıma hazır hale getirmek için gerekli işleme derecesi çok çeşitlidir.
Bazı endüstriler mineral konsantresi (ham bor) kullanırken, bazıları rafine bor kullanmaktadır. Bazı uygulamalarda her ikisinin de (ham bor ve rafine bor) kullanılabilmesi durumunda fiyatı ucuz ve kolay bulunabilen tercih edilmekte, bazen de rafine borlar arasında tercih zorunluluğu olabilmektedir.
Bazı bor bileşikleri diğer bor bileşiklerinin üretilmesinde de kullanılmaktadır.
Bunlar şunlardır;
Kolemanit : Borik asit, boraks (pentahidrat, dekahidrat), tekstil grad cam elyafı (sodyum tolere ekmek üzere)
Üleksit ve Proberit : Yalıtım grad cam elyafı, borosilikat camları ve diğer bor ürünlerinin üretilmesinde kullanılır.
Borik Asit : Sulu ortamlarda inorganik borlarla sülfürik asidin reaksiyona sokulmasıyla üretilir. ABD’de borik asidi üretmek için en çok sodyum borlar kullanılır. Avrupa’da çoğunlukla kalsiyum borlar kullanılır. Fakat Türkiye’de önemli Sodyum bor rezervlerinin bulunmasından sonra Kalsiyum bor yerine sodyum bor kullanımına doğru temayül gösterilmiştir.
Boraks Dekahidrat ve Boraks Pentahidrat: Sodyum bor, Kalsiyum, Magnezyum bor cevherinden ve tuzlu göl sularından üretilmektedir.
Rakibimiz olan US Boraks’ın özel bir ürünü olan polybor 60, boraks ve borik asitin spray kurutma karışımından üretilir.
Boraks pentahidrat, Boraks dekahidrat, Susuz boraks, Borik Asit, Borik oksit;
Zenginleşmiş kolemanit ve üleksit gibi yığma ham bor ürünlerinin tüketiminde önemli bir paya sahiptir.
Perborat gibi önemli bor kimyasalları deterjan sanayiinde kullanılmakta olup, her geçen gün önemi ve kullanımı artmaktadır.
Özel bor kimyasalları ise şunlardır;
Bor elementi,
Bor halides,
İnorganik borlar,
Fluoboratlar,
Borik asit esterleri,
Özel bor ürünlerinin tüketimi, toplam bor tüketiminin 1/4-1/5’i oranındadır. A.B.D.’de özel bor ürünü tüketimi 60.000-70.000 ton-yıl B2O3 tür.
Bor mineralleri (ham bor) ve bor kimyasalları (rafine bor) yukarıda anlatıldığı gibi dünya sanayiinde geniş bir alanda kullanım alanı bulmaktadır. Bilinen yaklaşık 250 adet kullanım alanı mevcuttur.
Dünya borik oksit (B2O3) ihtiyacının genelde %90 lik bölümü; Türkiye (%35) ve ABD (%55) tarafından üretilmektedir. Bu üretim Türkiye’de … Holding A.Ş., A.B.D.’de U.S.Boraks ve … Company firmaları tarafından yapılmaktadır.
Dünya ülkelerinin rezerv,üretim,satış miktarları ve satış hasılatları ile ilgili 1998 yılı değerleri % de oranında aşağıda karşılaştırmalı olarak verilmiştir.

B2O3 bazında B2O3 bazında
Ülke Adı Rezerv (%) Üretim Hasılat ($) Hasılat (%)
Türkiye 60 35 256.060.000 21,7
A.B.D. 17 45 708.000.000 60,0
B.D.T. 12 3 – –
Çin 3 5 – –
Şili 4 2 – –
Bolivya 2 1 100.000.000 8,5
Arjantin 1 4 – –
Diğerleri 1 5 115.940.000 9,8
Toplam 100 100 l.180.000.000 100

Yukarıdaki tablodan da görüleceği üzere 1998 yılında elde edilen rakamlara göre dünya rezervlerinin % 60’ının ülkemizde olmasına karşılık dünya B203 ihtiyacının %35’ini ülkemiz, % 55’ini A.B.D.’deki firmalar karşılamakta buna mukabil 1.180 Milyon $’lik piyasadan ülkemiz %21,7 oranında pay almaktadır. A.B.D.’nin ise aynı pazardan %60-65 oranında pay aldığı tahmin edilmektedir.
Aradaki tezat ise Ülkemiz dünya bor talebinin %35 ini karşılarken B2O3 bazında ihraç ettiği ürünlerin %84 ünü ham bor % 16 sını rafine bor olarak ihraç etmesinden kaynaklanmaktadır. Bu durumda Ülkemizin 400-450 milyon dolarlık bir ihracat kaybı söz konusudur.
Bor kullanan ülkeler tabiattan ürettikleri bor cevherlerinin veya ülkemizden aldıkları satılabilir özellikteki ham cevherlerin tamamına yakın miktarını rafine bor’a dönüştürerek katma değeri yüksek bor ürünleri üreterek pazarlamaktadırlar. Başka bir deyişle Ülkemizin ham bor ürünleri dış ülkelere kaynak aktarımı ve ucuz hammadde olarak aktarılmaktadır. Avrupa Ülkelerinde bor rezervleri yok denecek kadar az olmasına rağmen bor uç ürünleri ve bor kimyasallarının en önemli pazarlayıcı ülkeleri arasında yer almaktadırlar.
Dünya B2O3 tüketimi istatiksel olarak değerlendirildiğinde, çok keskin değişimlerle karşılaşılmamakla birlikte, 1974 yılında 1998 yılına kadar dünya B2O3 tüketimi 900.000 ton/yıl-1.500.000 ton/yıl düzeyinde değişimlerle seyretmiştir. İstatistiki rakamlar incelendiğinde son yıllarda ülkemiz dünya B2O3 ihtiyacının % 35 ini karşılarken A.B.D. % 55 ini karşılamıştır. Bunda ülkemizin Kırka/Eskişehir’deki rafine bor üretim tesislerinin devreye alınarak pazara rafine bor ürünü sürülmesinde büyük oranda katkısı vardır. Bu olay göstermektedir ki pazarda kıyasıya bir rekabet önümüzdeki yıllarda daha büyük oranda cereyan edecektir.
Günümüzde dünyanın çeşitli ülkeleri ekonomik çıkışlarını ülkelerinde var olan hammaddelere dayandırmışlardır. Arap ülkeleri petrol sayesinde ayakta durmakta, Türki Cumhuriyetler ise petrol ve doğal gaz kaynaklarını dünya pazarlarına ulaştırma çabaları ile geleceğin bağımsız ülkeleri arasında yer alabilme mücadelesini sürdürmektedir.
İşte bu ülkeler için petrol ve doğal gaz ne anlam taşıyorsa, ülkemiz bor cevherleri de bizim için aynı anlamı taşımaktadır. Ancak hala bu doğal kaynağımızın öneminin yeterince anlaşılabildiğini ne yazık ki söyleyemiyoruz.
Bor ve ürünleri dünyada gelişmiş endüstri ve teknolojiye sahip ülkelerde 250 çeşide ulaşan uç ürünleri ile sanayinin temel girdisi konumundadır. 3.bin yılın başında, nükleer yakıt teknolojisinden seramik ve ilaç sanayiine, deterjandan tekstile, cam endüstrisinden yüksek ısı transistörlerine sayısız alanda en az petrol kadar önemli bir ürün olan bor minerallerinin değerlendirilmesi ucuz siyasi ve ekonomik çıkar hesapları ile harcanmayacak kadar ülkemiz için milyarlarca dolar gelir getirecek değerli bir varlıktır.
Türkiye’nin elinde tuttuğu bor yatakları, bu yataklardan elde ettiği ham cevherler, tesislerden ürettiği rafine bor miktarları arttıkça, ülkemizin bulunduğu konum itibariyle pazara daha yakın olması nedeniyle A.B.D.’den daha avantajlı durumda olması göz önünde bulundurulmak suretiyle bor için uzun vadeli bir milli politika oluşturulması kaçınılmazdır.
Türkiye elindeki bor kaynaklarının ekonomikliğini uzun vadede korumak mecburiyetindedir. Pazarı zorlayarak tekelci bir yapıya girme, fiyatları aşırı yükseltmek, uzun vadede Türk borlarına, genelde bor’a olan talebi düşürebilir, diğer ülkelerde bulunan bor zuhurları ekonomik hale gelebilir. Pazara güvenli, sürekli ve istikrarlı bir şekilde dengeli ürün sağlamak uzun vadeli politikanın gereğidir. Bu hedefi gerçekleştirmenin en iyi yolu pazara yeterli, kaliteli, çeşitli ürünün arz edileceği bir üretim kapasitesini elde bulundurmaktadır.
Bor madenciliğinde 1999 yılı sonu itibariyle dünyadaki istatistik rakamlara göre ülkemizin bulunduğu durum, Bor madenlerinin 1979 yılından itibaren devletleştirilmesinden öncesine göre iyi durumdadır. Ancak, hedeflenen 650-700 milyon $/yıl düzeyine henüz ulaşılamamıştır.
Bilindiği üzere, Ülkemiz Bor Madenlerinin devlet eliyle aranmasını ve işletilmesini düzenleyen 01.10.1978 tarih ve 2172 sayılı kanun kapsamında Teşekküle devredilmiş, daha sonra 10 Haziran 1983 tarihli “Bor Tuzları, Trona ve Asfaltit ile Nükleer Enerji Hammaddelerinin İşletilmesini, Linyit ve Demir Sahalarının Bazılarının İadesini Düzenleyen 2840 sayılı Kanun” ile “2172 sayılı Devletçe İşletilecek Madenler Hakkında Kanunla” Kamu Kuruluşlarına devredilen maden hakları yeniden düzenlenmiştir.
2840 Sayılı Kanunun 2.Maddesi “Bor Tuzları, Uranyum ve Toryum madenlerinin aranması ve işletilmesi devlet eliyle yapılır. Bu madenler için 6309 sayılı Maden Kanunu gereğince gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine verilmiş olan ruhsatlar iptal edilmiştir.” şeklindedir.
15.06.1985 tarihinde kabul edilerek yayınlanan 3213 sayılı Maden Kanunun 49. maddesinde “2840 sayılı Maden Kanunu hükümleri saklıdır. Ancak, bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra bulunacak bor, trona ve asfaltit madenlerinin aranması ve işletilmesi bu Kanun hükümlerine tabidir.
Bunların ihracatına ait usül ve esaslar Bakanlar Kurulu’nca tesbit edilir.” esası getirilmiştir.
Buna bağlı olarak mevcut rafine bor ve ham bor satışlarının (ihracat ve yurtiçi) tek elden organize edilmesi yönlendirilmesi gereklidir. Çünkü ürünler birbirlerinin yerine ikame edilebilir niteliklerinden dolayı satış fiyatları ve miktarları açısından müşteriler nezdinde hassasiyet taşırlar.

NETİCE:
Kırka/Eskişehir İşletmemizde :Konsantre Tinkal,Boraks Penta Hidrat,Susuz Boraks
Bigadiç/Balıkesir İşletmemizde:Konsantre Kolemanit,Öğütülmüş Kolemanit,Üleksit
Konsantre
Emet/Kütahya İşletmemizde :Konsantre Kolemanit
Kestelek/Bursa İşletmemizde :Konsantre Kolemanit
Bandırma/Bursa tesislerimizde:Borik Asit,Boraks Dekahidrat,Boraks Pentahidrat,
Sodyum Perborat
üretilip iç ve dış pazara satılmaktadır.
Ancak, 2840 sayılı yasanın 2. maddesindeki “Bor Tuzları, Uranyum ve Toryum madenlerinin aranması ve işletilmesi devlet eliyle yapılır” hükmündeki işletme ifadesinin Bor tuzlarını ilgilendiren kapsamı konusunda zaman zaman tartışmalar yaşanmaktadır. Söz konusu husus ile ilgili olarak yasanın lafzında açıklayıcı ek bir ifade bulunmadığı gibi, gerek konuyla ilgili 2172 sayılı yasa ve gerekse 2840 sayılı yasanın gerekçelerinde konuya açıklık getirici herhangi bir husus yer almamaktadır.
Bununla birlikte, bugüne kadar, ekteki Yönetim Kurulu kararımızda da belirtildiği gibi söz konusu “işletme” ifadesi bor madenlerinin aranmasından üretimine, zenginleştirilmesine, rafinasyonuna ve pazarlanmasına kadar uzanan bir çerçevede yorumlanmış ve bu yorum uygulamaya esas teşkil etmiştir.
Diğer taraftan “işletme” ifadesinin bor cevherlerinin üretim ve zenginleştirilmesi aşamaları ile sınırlı olduğu, özellikle pazarlama faaliyetinin işletme kavramı kapsamı içinde mütalaa edilmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle de cevherlerin zenginleştirilmesi sonrasına ilişkin öğütme, rafinasyon v.b. işlemlerle pazarlamasının özel sektör kuruluşları tarafından da yapılmasının önünde herhangi bir yasal engelin olmadığı görüşü bulunmaktadır.
Nitekim bu yoruma istinaden son zamanlarda Genel Müdürlüğümüze öğütme, rafinasyon v.b.tesisler kurmak ve Genel Müdürlüğümüzce üretilen ürünlerin uluslararası piyasalarda pazarlamasını yapmak üzere ekteki Yönetim Kurulu Kararına konu olan müracaat benzeri çok sayıda müracaat bulunmaktadır.
Yukarıda arz edilen nedenlerle hukuki tereddütün giderilmesi için konunun Bakanlığınızca Başbakanlığa aksettirilerek Danıştay 1. Dairesinden istişari görüş alınmasına gerek duyulmuştur. Bakanlığınızca da uygun görülmesi halinde Danıştay’dan istişari görüş alınması için konunun Başbakanlığa intikal ettirilmesi hususunda gereğini arz ederiz.” denilmektedir.
Dairemizce yapılan çağrı üzerine gelen … Holding A.Ş. Genel Müdürü … ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Birinci Hukuk Müşaviri …, Hukuk Müşaviri …, Maden İşleri Genel Müdürlüğü Ruhsatlar Daire Başkanı … ile Denetleme Daire Başkanı …’in açıklamaları dinlendi. Dosyadaki belge ve bilgiler incelenerek,

Gereği Görüşülüp Düşünüldü:
2840 sayılı Bor Tuzları, Trona ve Asfaltit Madenleri ile Nükleer Enerji Hammaddelerinin İşletilmesini, Linyit ve Demir Sahalarının Bazılarının İadesini Düzenleyen Kanunun 3971 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesinde “Bor tuzlarının aranması ve işletilmesi Devlet eliyle yapılır” hükmü yer almaktadır.
3213 sayılı Maden Kanununun 49 uncu maddesinde de “2840 sayılı Kanun hükümleri saklıdır. Ancak bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra bulunacak bor, trona ve asfaltit madenlerinin aranması ve işletilmesi bu Kanun hükümlerine tabidir.” hükmü bulunmaktadır.
Buna göre, 3213 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 15.6.1985 tarihinden sonra bulunmuş bor tuzları Maden Kanunu çerçevesinde özel sektör tarafından da işletilebilecek, bu tarihten önce bulunmuş bor tuzları ise 2840 sayılı Kanun hükümleri gereği yalnızca Devletçe işletilecektir.
İstişari düşünce istemi, 2840 sayılı Kanun’un 2 nci maddesi gereği bor tuzlarının aranması ve işletilmesinin Devlet eliyle yapılması zorunluluğunun, bu madenin zenginleştirilmesi, rafinasyonu ve özellikle pazarlamasını kapsayıp kapsamadığı konusunda oluşan duraksamanın giderilmesine ilişkindir.
Duraksama konusunun çözümünde, 2840 sayılı Kanunun 2 nci maddesindeki “Bor tuzlarının aranması ve işletilmesi Devlet eliyle yapılır” hükmünde yer alan “işletme” teriminin yorumu önem arzetmektedir.
İşletme, sözlük anlamıyla işletmek işini, tarım, sanayi, ticaret, bankacılık gibi iş alanlarında kar amacıyla bir sermaye yatırılarak kurulan kurumu, bu kuruluşu verimli bir duruma getirip kazanç sağlama yöntemini ifade etmektedir. Ekonomik anlamda işletme teriminin ticaret hukukunun temelini oluşturan ticari işletme kavramıyla tam olarak örtüştüğü söylenemez ise de, ticari işletme kavramının unsurlarından olan gelir ve kazanç sağlamayı amaç edinmek, faaliyetin devamlılığı ve işletmenin çapının esnaf faaliyeti sınırını
aşması gibi unsurların iktisadi işletmeler için de geçerli olduğu gözönüne alındığında, işletme; ekonomik mal ve hizmet üreterek bunlardan gelir ve kar elde etmek için pazarlamak amacıyla üretim faktörlerini fiziksel bir birim içinde toplayan kuruluş olarak tanımlanabilir. İster kamuya, ister özel mülkiyete ait işletmeler olsun, ekonomik mal ve hizmet üretme ve bunlardan kar elde etme amacının gerçekleşebilmesi için, üretilen mal ve hizmetlerin, gereksinim duyan tüketicilere sunulması yani pazarlanması gerekmektedir. Bu durum da finansman ve üretim yanında pazarlama da işletmelerin temel işlevlerindendir. Mal ve hizmetlerin talep ve rekabet koşullarına uygun olarak mevcut ve olası pazarlara sürümünü gerçekleştirmek üzere yürütülen pazarlama faaliyeti, işletmelerin nihai amacı olan gelir elde etmek, faaliyetin devamını sağlamak için zorunlu bir unsurdur.
Görüldüğü üzere, elde ettiği ürünü pazarlaması bir işletmenin ana gayelerinden olması nedeniyle pazarlamanın işletme kavramı içerisinde yer aldığında kuşku bulunmamaktadır. Yine, pazarlama safhasına ulaşıncaya kadar ürünün maden sahasından çıkarılması, konsantre edilmesi, öğütülmesi ve madenden her türlü uç ürünün elde edilmesinin de işletme kavramı içerisinde olduğu açıktır. Esasen, 2840 sayılı Yasanın amacının da, bor tuzlarının maden sahasından çıkarılması, zenginleştirilmesi, rafinasyonu, bunlardan her türlü uç ürün elde edilmesi ve pazarlamasının tek elden yapılmasıyla Ülkenin Dünya bor pazarlarındaki etkinliğinin artırılarak bor’un en verimli şekilde değerlendirilmesini sağlamak olduğu görülmektedir.
İdare temsilcilerinin açıklamalarından ve dosya içeriğinin incelenmesinden, Devlete ait bor tuzlarının … Holding A.Ş. tarafından arandığı, üretildiği, zenginleştirildiği, rafine edildiği ve elde edilen ürünün büyük bölümünün ham bor olarak pazarlandığı anlaşılmaktadır.
Diğer yandan, bor mineralleri ve rafine ürünlerinin, yabancı ülkelerde endüstriyel hammadde, yarı mamül ve mamül madde olarak çok geniş bir alanda kullanıldığı gözönüne alındığında, bor’un yurt dışına satışı yanında, yurt içindeki gerçek kişi ve kuruluşlara da satışının yapılmasında bir engel bulunmamaktadır. Ticari açıdan bir değerlendirme yapıldığında, ham bor ve rafine ürünlerinin yurt içinde de satışının yapılabilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır. Aksi bir düşünce, yani bunların yurt içinde sadece kendi imalatında kullananlar dışındaki Türk vatandaşlarına satılmaması halinde, yabancılar karşısında Türk vatandaşı aleyhine eşitsizlik yaratılacağı gibi rekabet kuralları da ihlal edilecektir. Bor tuzlarının Türk vatandaşlarına satılması halinde, Türk vatandaşı yurt içinde istediği tesisi kurabilecek ve bor’un uç ürünlerini elde ederek bunları yurt içinde veya yurt dışında satabilecektir. Bor’un yurt içinde Türk vatandaşlarına satışı yapılmadığı için ham bor’u alan yabancı yurt dışında bu tesisleri kurarak elde ettiği bor uç
ürünlerini istediği fiyatla Dünya’ya ve Türkiye’ye satabilmekte ve Dünya bor piyasasını dilediği gibi yönlendirebilmektedir.
Sonuç olarak; açıklanan nedenlerle 2840 sayılı Yasanın değişik 2 nci maddesi uyarınca bor tuzlarının aranması ve işletilmesinin Devlet eliyle yapılması zorunluluğunun, bu madenin zenginleştirilmesini, rafinasyonunu ve pazarlamasını da kapsadığı, ancak, … Holding A.Ş. tarafından ham bor ve işlenebildiği ölçüde rafine bor olarak yurt dışına ihraç edilerek satılan bor tuzlarının, aynı biçimde ham bor ve rafine bor olarak yurt içinde isteyen Türk vatandaşı kişi ve firmalara da satılabileceği, Türk vatandaşı kişi veya firmanın satın aldığı bor’u Ülke içinde kuracağı tesislerde işleyip elde edeceği ürünleri yurt içinde veya yurt dışında satabilmesinde hukuki bir engel bulunmadığı sonucuna ulaşılarak dosyanın Danıştay Başkanlığına sunulmasına 1.5.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.