Danıştay Kararı 1. Daire 1999/98 E. 1999/116 K. 12.07.1999 T.

1. Daire         1999/98 E.  ,  1999/116 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BİRİNCİ DAİRE
Esas No : 1999/98
Karar No : 1999/116

231 sayılı Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Basın Kartları Yönetmeliğine göre, basın-yayın mensubu kadınların başörtülü (türbanlı) fotoğraflarının sarı basın kartlarında kullanılıp kullanılamayacağı hususunda ortaya çıkan duraksamanın giderilmesi için istişari düşünce istemine ilişkin Başbakanlığın 22.6.1999 günlü ve KKG/2690 sayılı yazısının eki Devlet Bakanlığının 11.6.1999 günlü ve BYE/108-3204 sayılı yazısında aynen:
” Malumları olduğu üzere, Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, 231 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 2 nci maddesinin (e) bendi ile “Yerli ve yabancı basın-yayın organlarının ve mensuplarının çalışmalarını kolaylaştırmaya yönelik tedbirleri almak, bu hususta gerekli düzenlemeleri yapmak” ve 9 uncu maddesinin (b) bendi ile “…Türk ve yabancı basın yayın organları mensuplarına basın kartı düzenlemek”le görevlendirilmiş, bu amaçla hazırlanan son Basın Kartları Yönetmeliği ise Devlet Bakanlığı Makamınca onaylanarak 9 Ağustos 1998 tarih ve 23428 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Basın Kartları Yönetmeliği’ne göre, ilk kez basın kartı alacak gazeteciler, 28 inci madde uyarınca müracaatlarını yapmakta, Yönetmelik gereği uygulanan bir bekleme süresini takiben, Kurumca yapılan araştırmalar sonucu tamamlanan işlem dosyaları, gazetecinin yenilediği başvuruyla beraber sarı basın kartı verilmesi konusunda mesleki yeterlilik açısından değerlendirilmek üzere çoğunluğu basın meslek kuruluşları temsilcilerinden oluşan “Basın Kartı Komisyonu”na sunulmaktadır (Md.34). Basın Kartı Komisyonu’nun müracaatçının nitelikleri ve mesleki bilgisini gözönüne alarak yapacağı değerlendirme sonucu, Genel Müdürlüğümüzce talep sahibi adına sarı basın kartı düzenlenebilmektedir.
Bazı kadın gazetecilerin, sarı basın kartında kullanılmak üzere beyannamelerine ekledikleri başörtülü (türbanlı) fotoğraflar konusunda, Yönetmelik hükümlerinde bir nitelendirme bulunmadığından Kurumumuz, “fotoğraflı kimlik belgesi” veren diğer kamu kurumlarının işlemlerine koşut davranmayı yerinde görmüş ve yaptığı ön değerlendirmeye göre nüfus cüzdanı yahut pasaport verilmesinde sakınca görülmeyen fotoğrafları havi dosyaları da Komisyona sunmuştur.
17-18 Eylül 1998 tarihinde toplanan Basın Kartı Komisyonu, gündemine sunulan başörtülü (türbanlı) fotoğrafları ihtiva eden dosyaları incelemeyi reddetmiş; 5-6 Kasım 1998 tarihlerinde toplanan Basın Kartı Komisyonu da “türbanlı fotoğrafların basın kartlarında kullanılamayacağı” görüşüyle, bu nitelikteki fotoğrafların bulunduğu gazeteci işlem dosyalarını Genel Müdürlüğümüze iade etmiştir. (Ek:1)
Komisyon çoğunluğu, gazetecilik görevinin bir kamu hizmeti olduğu mülahazasıyla, üniversite öğretim görevlileri ve öğrencileri hakkında verilmiş ekte maruz Danıştay 8 inci Dairesi’nin 16.10.1989 tarih ve 1989/694 E., 1989/772 K. sayılı kararı (Ek:2), Anayasa Mahkemesi’nin 07.03.1989 tarih ve 1989/1 E., 1989/12 K. sayılı kararı (Ek:3), Avrupa İnsan Hakları Komisyonu’nun 16278/90 ve 18783/91 sayılı kararlarını (Ek:4,5) emsal alarak, başörtülü (türbanlı) fotoğrafların basın kartlarında kullanılamayacağı görüşünü öne sürmüş, bu bağlamda anılan dosyaları iade ederek Genel Müdürlüğümüzün bu konuda izlenecek nihai yöntemi belirlemek üzere idari ve hukuki bir çalışma yapmasını önermiştir.
Diğer yandan Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’nun 7.5.1999 gün 1999/229 Y.D. İtiraz No’lu kararı malumlarıdır.
Bu durum muvacehesinde,2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 23’üncü maddesinin (e) bendi uyarınca, başörtülü (türbanlı) fotoğrafların sarı basın kartlarında kullanılıp kullanılamayacağı hususunda görüş istihsali için gereğini emirlerine saygılarımla arz ederim.” denilmektedir.
Dosyadaki bilgi ve belgeler incelenerek,
Gereği Görüşülüp Düşünüldü :
İstişari düşünce istemi, 231 sayılı Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile bu Kararname uyarınca çıkarılmış bulunan Basın Kartları Yönetmeliğine göre basın-yayın mensubu kadınların başörtülü (türbanlı) fotoğraflarının sarı basın kartlarında kullanılıp kullanılamayacağı hususunda ortaya çıkan duraksamanın giderilmesine ilişkin bulunmaktadır.
Basın Kartları Yönetmeliğinin ilgili maddelerine göre, sarı basın kartları, süreli yayın organları sahipleri ve mensupları ile Devlet enformasyon hizmetlerinde çalışanlara ve basın mesleğini temsil edenlere gerekli nitelikleri taşımaları koşuluyla verilmektedir. Sarı basın kartı almak isteyenler, Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünce hazırlanmış olan beyannameleri doldurarak fotoğraflarıyla birlikte başvurmakta, Kurumca yapılan araştırma sonucu oluşturulan dosyalar, bu konuda inceleme ve değerlendirmeye yetkili olan Basın Kartı Komisyonuna sunulmakta, Komisyon kararı sonucuna göre ilgilisi
adına sarı basın kartı düzenlenebilmektedir.
Sözü edilen Yönetmeliğin 7 nci ve 8 inci maddeleri uyarınca, basın kartı sahipleri, bu kartları kimlik belgesi olarak kullanabilmekte, kanuni veya idari sebeplerle gizliliği olmayan her türlü olay ve toplantı yerine serbestçe girebilmekte, özel nitelikte olmayan her türlü törenlere kabul olunmakta, görevlerini kolaylıkla yapabilecekleri yerlere alınmakta, Devlet ve belediyelerin, özel idare ve köylerin veya bunlara bağlı kurum ve kuruluşların, şehir içinde veya dışında işlettikleri belli tarifeli taşıt araçlarından indirimli veya parasız yararlanmakta, resmi makamlarca yönetilen müze, sergi ve benzeri yerlere ücretsiz girebilmekte, indirimli tarifeden ve öncelikle her türlü haberleşme gereçlerinden yararlanabilmekte, bunlara bazı ayrıcalıklar tanıyan basın trafik kartı verilmektedir.
Görüldüğü üzere, bu düzenlemelerle gerçeğe uygun haber vermek, kamuoyunu aydınlatmak ve oluşturmak amacıyla Anayasanın 28 inci maddesinde güvence altına alınan basın özgürlüğünün etkin bir biçimde yerine getirilmesi için, basın kartı sahibi basın-yayın mensuplarına yaptıkları bu kamusal hizmet nedeniyle bazı kolaylıklar ve ayrıcalıklar sağlanmaktadır.
Basın-yayın mensubu kadınların sarı basın kartlarında kullanılmak üzere beyannamelerine ekledikleri başörtülü (türbanlı) fotoğraflara ilişkin olarak Yönetmelikte herhangi bir düzenleme yer almamakta ise de, basın kartı sahipleri hakkında yukarıda belirtilen olgular da gözönünde tutularak, konunun aşağıda gösterilen yargı kararları çerçevesinde incelenip değerlendirilmesi gerekli görülmüştür.
Danıştay Sekizinci Dairesinin 23.2.1984 günlü E:1983/207, K:1984/330 sayılı ve 13.12.1984 günlü E:1984/636, K:1984/1574 sayılı kararlarında; başörtüsünün masum bir alışkanlık olmaktan çıkarılarak kadın özgürlüğüne ve Cumhuriyetin temel ilkelerine karşı bir görüşün simgesi haline geldiği vurgulanmaktadır.
Anayasa Mahkemesinin 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun Ek 16 ncı maddesinin iptaline ilişkin 7.3.1989 günlü E:1989/1, K:1989/12 sayılı kararında da özetle, bir yasal düzenlemenin din kurallarına, dinsel inançlara ve gereklere göre yapılamayacağı, dini inanç gereği saç ve boynun kapatılmasına ilişkin yasal düzenlemenin Anayasanın Başlangıç Bölümünde yer alan ilkelere, özellikle laiklik ilkesine ve 2 nci, 10 uncu ve 174 üncü maddelerine aykırı olduğu belirtilmektedir.
Yine, 2547 sayılı Yasanın Ek 17 nci maddesindeki “Yürürlükteki Kanunlara aykırı olmamak kaydı ile; Yükseköğretim Kurumlarında kılık ve kıyafet serbesttir.” kuralının iptali istemiyle açılan davada, Anayasa Mahkemesinin 9.4.1991 günlü, E: 1990/36, K: 1991/8 sayılı kararında, kılık-kıyafet serbestisinin, “yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak” koşuluna bağlandığı, bunun dini inanç sebebiyle boyun ve saçların örtü ve türbanla kapatılmasını ve dinsel nitelikte giysileri kapsamadığı açıkça ifade edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin, bir siyasi partinin kapatılmasına ilişkin 16.1.1998 günlü E: 1997/1 (SPK), K: 1988/1 sayılı kararında ise; “Dinsel nedenlere dayanılarak başörtüsü ve türbanla boyun ve saçların örtülmesine resmi daire ve üniversitelerde serbestlik tanınması, bir tür yönlendirme ve bir anlamda zorlamadır. Kişileri şu ya da bu yönden giyinip başını örtmeye zorlamak, ayrı ve hatta aynı dinden olanlar arasında bile ayrıcalık yaratacaktır. Bu durumun da laiklik ilkesine aykırı düşeceği kuşkusuzdur. Kamusal kuruluşlarda ve öğretim
kurumlarında başörtüsü ve onunla birlikte kullanılan belli biçimdeki giysi, bir ayrıcalıktan öte ayırım aracı niteliğindedir. Dinsel kaynaklı düzenlemelerle girişimler Anayasa karşısında geçerli olamaz ve bu tür eylemler Anayasadaki laiklik ilkesine aykırılık oluşturur.” denilmektedir.
Avrupa İnsan Hakları Komisyonunun konuya ilişkin 3.5.1993 günlü 18783/91, LB/Türkiye sayılı ve 16279/90, ŞK/Türkiye sayılı kararlarında da; yükseköğrenimini laik bir üniversitede yapmayı seçen öğrencinin bu üniversitenin düzenlemelerini kabul etmiş sayılacağı, üniversitelerce getirilen düzenlemelerin farklı inanıştaki öğrencilerin birlikteliğini sağlamak amacına yönelik olarak öğrencilerin dinsel inançlarını açığa vurma özgürlüklerini yer ve biçim bakımından sınırlayabileceği, özellikle nüfusun büyük bir çoğunluğunun belirli bir dine mensup olduğu ülkelerde, bu dinin tören ve simgelerinin herhangi bir yer ve biçimde sınırlama olmaksızın sergilenmesinin, sözü geçen dini uygulamayan veya başka bir dine mensup olan öğrenciler üzerinde baskı oluşturabileceği, laik
üniversitelerin öğrencilerin kılık ve kıyafetlerine ilişkin kurallar koyarken, kimi kökten dincilerin yükseköğretimde kamu düzenini bozmamalarını ve diğerlerinin inançlarına zarar vermemelerini sağlamaya özen gösterebilecekleri açıklanarak LB ve ŞK isimli öğrencilere, laik üniversite düzeninin gereklerine uygun biçimde fotoğraf vermedikleri gerekçesiyle okul diploması verilmemesi, din ve vicdan özgürlüğüne müdahale olarak görülmemiş ve şikayet kabul edilmemiştir.
Açıklanan bu yargı kararlarının birlikte değerlendirilmesinin yanısıra, mevzuatta öngörülen kılık kıyafete uyma zorunluluğunda olan Devlet enformasyon hizmetlerinde çalışan kamu görevlileri dahil basın kartı sahiplerinin TBMM ile tüm kamu kurum ve kuruluşlarında yukarıda belirtilen ayrıcalıklardan yararlanarak yerine getirdikleri kamusal hizmet gözönüne alındığında, bu hizmeti aynı ayrıcalıklarla yürütecek olan kadın basın-yayın mensuplarının basın kartlarında başörtülü (türbanlı) fotoğraflarının kullanılmasının, Anayasanın laiklik ve eşitlik ilkelerine aykırılık oluşturacağı sonucuna ulaşılmaktadır.
Belirtilen nedenlerle; Basın Kartları Yönetmeliğindeki usul ve esaslara göre verilen sarı basın kartlarında, basın-yayın mensubu kadınların başörtülü (türbanlı) fotoğraflarının kullanılamayacağı ve İdarece bu doğrultuda işlem ve düzenleme yapılması gerektiği görüşüne varılarak dosyanın Danıştay Başkanlığına sunulmasına 12.7.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.