Danıştay Kararı 1. Daire 1999/82 E. 1999/98 K. 02.06.1999 T.

1. Daire         1999/82 E.  ,  1999/98 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BİRİNCİ DAİRE
Esas No : 1999/82
Karar No : 1999/98

3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 17.4.1990 tarihinden önceki kanunlar uyarınca tespit ve onaması yapılan kıyıların kıyı kenar çizgilerine bağlı olarak tesis edilen uygulamalarda düşüldüğü belirtilen duraksamanın giderilmesi ve farklı uygulamalara son verilebilmesi amacıyla istişari görüş istemine ilişkin Başbakanlığın 24.5.1999 günlü ve B.02.0.KKG/174-232/2248 sayılı yazısının eki Bayındırlık ve İskan Bakanlığının 17.5.1999 günlü ve B.09.0.TA.M.0.17.00.00/742 sayılı yazısında aynen:
“Bakanlığımıza iletilen yazılı ve sözlü başvurulardan Yargıtay … Hukuk Dairesinin …E-…K, …E-…K, …E-…K, …E-…K sayılı hükümleri gereği 3621 sayılı Kıyı Kanunu’ndan önceki Yasalar uyarınca tespit ve onaması yapılan kıyı kenar çizgilerine bağlı olarak yapılan uygulamalarda tereddüte düşüldüğü farklı değerlendirme ve uygulamaların gündeme geldiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle konu hakkında ortak ve kesin bir sonuca ulaşılması gerekmektedir.
Bilindiği üzere kıyı kenar çizgisi tespiti ve onama işlemlerine ilk olarak 18.1.1975 tarih 15122 sayılı Resmi Gazete’de Yayımlanan 6785/1605 sayılı Kanunun Ek-7-8 maddelerine ilişkin Yönetmelik uyarınca başlanmış ve halen 3621/3830 sayılı Kıyı Kanunu ve buna bağlı Yönetmelikler doğrultusunda devam ettirilmekte olup, kıyıda yapılan her türlü planlama ve tapu iptal işlemleri de gerek 3621 sayılı Yasa döneminden önceki mevzuat hükümlerine gerekse 3621 sayılı Yasaya uygun olarak tespit edilip onanmış kıyı kenar çizgilerine bağlı olarak yapılmış ve yapılmaktadır.
Ancak;
Yargıtay … Hukuk Dairesinin …E-…K, …E-…K, …E-…K, …E-… sayılı ilamlarında “17.4.1990 tarihinde yürürlüğe giren ve eldeki dava için uygulanması gereken 3621 sayılı Kıyı Kanunu ilgililer ve yetkililer yönünden buyurucu hükümler getirmiştir. Yasa koyucu 3086 sayılı Kıyı Kanunu’nun Anayasa Mahkemesince iptalinden sonra o yasa döneminde yapılan işlemlerin ve belirlemelerin yetersiz olduğunu göz önünde bulundurarak yeni bir kıyı kenar çizgisi haritasının düzenlenmesini gerekli görmüş bu yönde yeni hükümler getirmiştir. Yasanın amacı ve değinilen açık hükümleri göz önünde bulundurulduğunda daha önce hazırlanan kıyı kenar çizgisi haritasının geçerliliğini yitirdiği ve ayrıca İdare Mahkemesince verilen bir iptal kararına gerek bulunmadığı açıktır. Bu itibarla bir mülki amirin, yürürlükten kalkan yasaya göre belirlenen kıyı kenar çizgisinin geçerli olduğu İdare Mahkemesinin bunu iptal eden bir kararı olmaksızın yeni bir kıyı kenar çizgisi haritasının hazırlanmasına gerek bulunmadığı yönündeki yanılgılı ve indi görüşlerine değer verilemez. Hal böyle olunca daha önceki bozma ilamında belirtildiği hazine vekiline bir kez daha Valiliğe başvurmak üzere yeniden önel verilmesi, ayrıca Valiliğe müzekkere yazılarak 3621 sayılı Yasanın amacına ve açık
hükümlerine göre hükümsüz hale gelen önceki yasa döneminde hazırlanan kıyı kenar çizgisine ilişkin belirleme ve idari karar için ayrıca İdare Mahkemesinde dava açılmasına gerek bulunmadığı hatırlatılmalı, yapılacak tespit sonucu beklenilmeli, buna rağmen yeni bir kıyı kenar çizgisi haritası hazırlamamakta ısrar edildiği takdirde ilgili kişinin tüm yasal sorumlulukları kabul etmiş sayılacağı” şeklinde hüküm kurularak 3621 sayılı Kıyı Kanunu’ndan önceki yasa döneminde hazırlanan kıyı kenar çizgisine ilişkin belirlemelerin geçersiz olduğu yeniden tespit edilmesi gerektiği belirtilmektedir.
Bakanlığımızca yapılan kıyı kenar çizgisi onamalarının büyük çoğunluğunun 3621 sayılı Kıyı Kanunu’ndan önceki Yasa döneminde yapıldığı ve bu onanlı kıyı kenar çizgilerine bağlı olarak bir çok planlama ve tapu iptal işlemleri yapılıp uygulamaya geçirildiği gerçeği gözönünde bulundurularak yazımız ekinde sunulan Yargıtay … Hukuk Dairesinin ilamında belirtildiği üzere 3621 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesi ile bir önceki Yasa ile birlikte daha önceki yasama döneminde onanan kıyı kenar çizgisine ilişkin idari işlemlerin hükümsüz kılınması gerek kıyı kenar çizgisinin yeniden tespitinde gerekse uygulamada büyük kargaşaya neden olacaktır.
3621 sayılı Kıyı Kanunu’nda bu kanunun yürürlüğe girmesiyle daha önceki yasa döneminde yapılan kıyı kenar çizgisi onamalarının geçersiz olacağına dair bir hüküm bulunmadığı ayrıca Yasaların geriye dönük yürüyemeyeceği hususunun hukukun genel prensiplerinden olması da dikkate alındığında 3621 sayılı Kıyı Kanunu’ndan önceki yasa dönemlerinde tespit edilerek onanan kıyı kenar çizgilerinin geçersiz olduğu görüşüne katılınmamaktadır.
Ayrıca teknik tanımlama ve teknik değerlendirme yönünden 3621 sayılı Yasa ve daha önceki Yasa ve Yönetmelikler arasında “kıyı” konusuna farklı bakılmasını hükmeden hususlar bulunmamaktadır. 1972 Yılında 6785 sayılı İmar Kanunu’nda yapılan değişiklik ve 1975 yılında yürürlüğe giren Ek.7-8 Yönetmeliğinde getirilen “Kıyı” tanımı ve yapılan uygulamalardaki yaklaşımlar benzer niteliktedir. 3621 sayılı Yasa’dan önceki dönemle ilgili yapılan uygulamalarda da aynı süreçler işlemiştir.
Konuya ilişkin tereddütlere ve farklı uygulamalara son verilebilmesi amacıyla 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 23. madde (c) bendi uyarınca Danıştay Başkanlığı’nın İstişari görüşlerinin alınmasına ihtiyaç duyulmuştur. Gereği tensiplerinize arz olunur” denilmektedir.
Dairemizce yapılan çağrı üzerine gelen Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdür Yardımcısı …, İmar Proje Daire Başkanı …, İmar Uygulama Şube Müdürü … ile Harita Mühendisi …’ın sözlü açıklamaları dinlendikten dosyadaki bilgi ve belgeler incelendikten sonra;
Gereği Görüşülüp Düşünüldü:
İdarece, Yargıtay’ın kimi kararlarında, 3621 sayılı Kıyı Kanununun yürürlüğe girmesiyle önceki mevzuat hükümlerine dayanılarak belirlenen kıyı kenar çizgisinin geçersiz olduğu ve bu nedenle yeniden tesbit edilmesi gerektiği belirtilmiş olmasına karşın, 3621 sayılı Kanunda evvelce belirlenen kıyı kenar çizgisinin geçersiz olduğuna ilişkin herhangi bir hüküm yer almadığı, dolayısıyla söz konusu kararlarda ulaşılan sonuca katılmanın olanaksız bulunduğu vurgulanarak, bu konuda düşülen duraksamanın giderilmesi ve farklı uygulamalara son verilmesi amacıyla İstişari görüş istenilmektedir.
Anayasanın 138 inci maddesi uyarınca idare, yargı kararlarına uymak ve karar gereklerine göre işlem tesis etmek zorunda olduğundan, yargı yerlerinde görülmekte olan ya da karara bağlanmış bulunan dava konularıyla ilgili olarak İstişari görüş bildirilmesine olanak bulunmadığı sonucuna ulaşılarak dosyanın Danıştay Başkanlığına sunulmasına 2.6.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.