Danıştay Kararı 1. Daire 1998/335 E. 1998/357 K. 25.11.1998 T.

1. Daire         1998/335 E.  ,  1998/357 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BİRİNCİ DAİRE
Esas No : 1998/335
Karar No : 1998/357

Mahalli idare birliklerinin ceza yönetmeliği çıkarma yetkisinin bulunup bulunmadığı ve bu yetkinin birliği oluşturan mahalli idarelerin köy, belediye ya da özel idare olmalarına göre farklılık gösterip göstermeyeceği konusunda düşülen duraksamanın giderilmesi için istişari görüş istemine ilişkin;
Başbakanlığın 6.11.1998 günlü ve Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü B.02.0.KKG/174-215/6253 sayılı yazısı ekindeki İçişleri Bakanlığının 27.10.1998 günlü ve B.050.MAH.006.03.98.26.3/62069 sayılı yazısında aynen:
“Mahalli idareler tarafından Anayasanın 127 nci ve 1580 sayılı Belediye Kanununun 133-148 inci maddelerine göre kurulan birlikler, mahalli nitelikteki kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde gittikçe artan bir önem kazanmaktadır.
Uygulamada mahalli idare birliklerinin, görevlerini yerine getirirken sahip oldukları hak,yetki ve imtiyazlar konusunda ceza verme yetkilerinin bulunup bulunmadığı hususunda tereddüte düşülmektedir.
1580 sayılı Kanunun 138 inci maddesine göre “Birlikler hükmi şahsiyeti haiz amme müesseseleridir. Vazifelerini ifa ettikleri mahalli idarelerin bu vezaifi ifa hususunda haiz oldukları hukuk ve salahiyeti haizdirler.” Aynı kanunun 146, 147 ve 148 inci maddelerine göre, belediye meclisi, başkan ve encümenin görev ve yetkileri hakkındaki hükümler birlik tüzüğü ile birliğe verilen görev, hak ve yetkileri tecavüz etmemek üzere birlik meclis, başkan ve encümeni hakkında da geçerlidir.
3360 sayılı İl Özel İdaresi Kanununun 18 inci maddesinin Ek 1 inci maddesinde “İl Özel İdaresinin yetki ve görev alanı içinde, kanun, tüzük ve yönetmeliklerle verilen görevlere istinaden İl Genel Meclisi ve İl Daimi Encümenince alınan ve usulüne uygun olarak ilan edilen karar veya tedbirlere aykırı davranışta bulunanlara İl Daimi Encümenince beşbin liradan ellibin liraya kadar para cezası veya üç günden 30 güne kadar işyerinin kapatılması veya ticaret,sanat ve meslekten men cezası verilebilir. Fiilin tekrarı halinde her
iki ceza birlikte uygulanır. Cezaya konu olan eşya gerektiğinde muhafaza altına alınır. Eski hale getirilmesi icap eden hususlarda İl Özel İdaresince verilecek uygun süre içinde mahzurun giderilmesi halinde, idarece eski hale getirilir. Bu sebeple yapılan harcamalar ilgiliden tahsil olunur.
Ancak, Vali ve Kaymakamlar, cezayı gerektiren suçların işlendiğini bizzat gördüklerinde binbeşyüz liradan otuzbin liraya kadar para cezası veya yedi güne kadar işyeri kapatma cezası veya ticaret, sanat ve meslekten men cezası verebilir.
Vali ve Kaymakamlar tarafından verilen cezalar kesindir.
Türk Ceza Kanunu ile diğer kanunlarda yazılı ceza hükümleri ve 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu hükümleri saklıdır.”
Ek 2 inci maddesinde, “Vali ve Kaymakamlarca verilen cezalar dışındaki ceza kararları ilgililere usulüne uygun olarak tevdi edilir. Kararlara karşı tevdi tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili Sulh Ceza Mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir. İtiraz, evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. Verilen para cezaları 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun Hükümlerine göre İl Özel İdarelerince tahsil olunur.” hükmü yer almaktadır.
1580 sayılı Belediye Kanununun belediyelerin hakları, salahiyetleri ve imtiyazlarını düzenleyen 19 uncu maddesinde, belediyelere beldenin ve belde halkının sağlık, huzur ve refahını sağlamak için önlemler almak, belde esenliğini gözeten emirler ve yasaklar koymak, cezai yaptırımlar uygulama yetkisi verilmiştir.
Keza 486 sayılı Umuru Belediyeye Müteallik Ahkamı Cezaiye Hakkında Kanun ile 1608 sayılı Umuru Belediyeye Müteallik Ahkamı Cezaiye Hakkında 16 Nisan 1340 Tarih ve 486 Numaralı Kanunun Bazı Maddelerini Muaddil Kanunun 1 inci maddesinde, “Belediye meclis ve encümenin kendilerine kanun, nizam ve talimatnamelerin verdiği vazife ve selahiyet dairesinde ittihaz ettikleri kararlara muhalif hareket edenlerle belediye kanun, nizam, talimatnamelerinin men veya emrettiği fiilleri işleyenlere veya yapmayanlara elli liraya kadar hafif para cezası tertibine ve üç günden onbeş güne kadar ticaret ve sanat icrasından men’e ve Türk Ceza Kanununun 536, 538, 557, 559 ve 577 nci maddeleriyle 553 üncü maddesinin 1 inci fıkrasında yazılı cezaları tayine belediye encümenleri selahiyattardır.”
Aynı Kanunun ek 1 inci maddesinde, “Belediyelerce tanzim edilmiş olan çeşitli nakil vasıtalarına ait ücret tarifelerine riayet etmeyenler hakkında belediye encümenince 1608 sayılı Kanuna göre ceza verildikten başka bir aya kadar meslekten ve sanattan men cezası da verilebilir ve bu gibilerin ehliyeti alınmak üzere keyfiyet trafik teşkilatına bildirir.” hükmüne yer verilmiştir.
Konuyla ilgili Bakanlığımız Hukuk Müşavirliğinin 20.07.1998 gün ve 81-106/3456 sayılı görüşünde ise, “Anayasanın 38 inci maddesinde yer alan “Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur.” Hükmü karşısında mahalli idare birliklerinin ceza hükümleri taşıyan yönetmelik düzenleyemeyecekleri, ancak ceza hükümleri içeren diğer kanunları yürütmekle yükümlü mercileri harekete geçirmeleri gerektiği” ifade edilmiştir.
Ancak Bakanlığımızca,
Kamu tüzel kişileri olan mahalli idare birliklerinin görevlerini ceza dahil herhangi bir müeyyide uygulanmaksızın yerine getirmelerinin zorluğu göz önüne alındığında, yukarıda belirtilen kanun hükümleri çerçevesinde kendilerine devredilen görevlerle ilgili konularda, kanunlarla özel ceza hükmü öngörülmeyen hallerde, emir ve yasaklarına aykırı davranışlar için,
– Mahalli idare birliklerinin ceza yönetmeliği çıkarma yetkisi bulunup bulunmadığı,
– Ceza yönetmeliği çıkarma yetkisinin birliği oluşturan mahalli idarelerin köy, belediye ya da özel idare olmalarına göre farklılık gösterip göstermeyeceği konusunda,
Danıştay Kanununun 42/f maddesi gereğince Danıştay Başkanlığından istişari görüş talebinde bulunulmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
Gereğini takdirlerinize arz ederim.” denilmekte olduğundan;
Gereği Görüşülüp Düşünüldü :
İstem, yerel yönetim birliklerinin ceza yönetmeliği çıkarma yetkisinin bulunup bulunmadığı hususunda düşülen duraksamanın giderilmesine ilişkindir.
Anayasanın 127 inci maddesinin son fıkrasında, “Mahalli idarelerin belirli kamu hizmetlerinin görülmesi amacı ile kendi aralarında Bakanlar Kurulunun izni ile birlik kurmaları, görevleri, yetkileri, maliye ve kolluk işleri ve merkezi idare ile karşılıklı bağ ve ilgileri kanunla düzenlenir. Bu idarelere, görevleri ile orantılı gelir kaynakları sağlanır” denilmektedir.
1580 sayılı Belediye Kanununun 133 üncü maddesinde “Belde ve köyler, vilayet idarei hususiyeleri kendilerine kanunlarla verilen mecburi veya ihtiyari vazifelerin bir veya bir kaçını müşterek tesisat ve idare ile ifa için birlik tesis edebilirler” hükmü, 134-148 inci maddelerinde de birliklere ilişkin diğer hükümler yer almaktadır. Yine, 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 56 ncı maddesi ile 442 sayılı Köy Kanununun 47 ve 48 inci maddelerinde yerel yönetimlerin birliklerine ilişkin hükümler bulunmaktadır.
1608 sayılı Umuru Belediyeye Müteallik Ahkamı Cezaiye Hakkında 486 Numaralı Kanunun Bazı Maddelerini Muaddil Kanunun 1 inci maddesinde, belediye meclis ve encümenlerinin kendilerine kanun, nizam ve talimatnamelerin verdiği görev ve yetki içerisinde aldıkları kararlara aykırı hareket edenlere, belediye kanun, nizam ve talimatnamelerine uymayanlara, yasada öngörülen cezaları uygulamakta belediye encümenlerinin yetkili oldukları belirtilmektedir. Yine
3360 sayılı İl Özel İdaresi Kanununun Ek-1 ve 2 nci maddelerinde de il özel idaresinin ceza uygulamasına ilişkin hükümler bulunmaktadır.
Bu hükümlerin incelenmesinden, belediyeler ile il özel idareleri organlarına, yasalarda belli edilmiş eylemleri yapanlara, gösterilen miktarlarda ceza verme yetkisinin verildiği görülmektedir. Buna karşılık, yerel yönetimlerin kurdukları birliklerin hangi eylemlere ne kadar ceza verebileceklerini gösteren bir ceza uygulaması yapmalarını öngören herhangi bir yasal düzenleme bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, Anayasanın 38 inci maddesinin üçüncü fıkrasında ifadesini bulan “kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesinin bir gereği olarak, yasaların açıkça düzenleme yapmadığı bir konuda, başka ceza hükümlerinin kıyasen uygulanmasının mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Açıklanan nedenle yerel yönetim birliklerinin ceza yönetmeliği çıkarmak ve buna aykırı davrananlara herhangi bir ceza uygulaması yapmak yetkisinin bulunmadığı görüşüne varılmakla dosyanın Danıştay Başkanlığına sunulmasına 25.11.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.