Danıştay Kararı 1. Daire 1997/123 E. 1997/115 K. 24.09.1997 T.

1. Daire         1997/123 E.  ,  1997/115 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BİRİNCİ DAİRE
Esas No : 1997/123
Karar No : 1997/115

Diyanet İşleri Bakanlığınca müfettişlik kadrolarına yapılan bazı atamaların biri hakkında idari yargı yerince verilen yürütmenin durdurulması kararının idarece uygulanması üzerine, benzeri atamalar yönünde de aynı uygulamanın yapılması gerekip gerekmediği hususunda düşülen duraksamanın giderilmesine yönelik istişari düşünce istemine ilişkin Başbakanlığın 4.9.1997 günlü ve B.02.0.KKG/174-193/3822 sayılı yazısına ekli Diyanet İşleri Başkanlığının 27.8.1997 günlü ve B.02.1.DİB.0.61.011.121/842 sayılı yazısında aynen
” Diyanet İşleri Başkanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında 633 sayılı Kanunun 9 uncu maddesine dayanılarak hazırlanan “Diyanet İşleri Başkanlığı Teftiş Kurulu Tüzüğü” 11 Eylül 1993 tarih ve 21695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Bu Tüzüğün, “Başkanlık Müfettişliğine Giriş” başlığını taşıyan 13 üncü maddesinde “Başkanlık Müfettişliğine, müfettiş yardımcılığından girilir. Başkanlıkça gerekli görülen hallerde, Başkan Yardımcısı, Din İşleri Yüksek Kurulu Başkan ve Üyeleri, Mushafları İnceleme Kurulu Başkanı, daire başkanı, hukuk müşaviri, din hizmetleri müşaviri kadrolarında en az iki yıl çalışmış olup din eğitimi ve öğretimi yapan fakülte veya yüksekokullardan birini bitirmiş olanlar da muvafakatlarıyla, doğrudan başmüfettişliğe atanabilirler.” hükmü yer almıştır. Ek.1
Diyanet İşleri Başkanlığında daire Başkanlığı ve Yurtdışı Din Hizmetleri müşavirliğinde bulunan …, Özbekistan Din Hizmetleri müşaviri iken buradaki görevini tamamlayarak önce Başbakanlık Vaizliğine atanmış, daha sonra da 17.1.1997 tarih ve 44 sayılı Devlet Bakanlığı onayı ile, söz konusu tüzüğün 13 üncü maddesi ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 71 ve 76 ncı maddeleri gereğince Başmüfettişlik müktesebi olanın, alt bir görev olan müfettişlik için de müktesebi olacağı düşünülerek Diyanet İşleri Başkanlığı
müfettişliğine naklen atanmıştır. Ek.2
Ancak Diyanet İşleri Başkanlığı müfettişlerinden … vekili Av…., ” 20.8.1993 tarih ve 93/4772 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile yürürlüğe giren 11.9.1993 tarih ve 21695 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Diyanet İşleri Başkanlığı Teftiş Kurule Tüzüğünün 13 üncü maddesinin iptali ile, bu maddeye dayanılarak tesis edilen 20.1.1997 gün ve 45 sayılı atama işleminin, ayrıca müvekkilin başmüfettişliğe terfi ettirilmeme işleminin iptaline, yürütmenin durdurulması ile birlikte karar verilmesi talebi” ile, Danıştay Beşinci Dairesi nezdinde dava açmıştır. Ek.3
Danıştay Beşinci Dairesi, E:1997/129 esas sayı ile baktığı bu davada, 6.2.1997 tarih ve E: 1997/129 sayılı ara kararı ile tebligatın tamamlanması ile bazı belgelerin idareden getirilmesine ve idarenin birinci savunmasının alınmasına karar vermiştir. Ek.4,5
Diyanet İşleri Başkanlığı da, 28.2.1997 tarih ve 202 sayılı yazı ile kanuni süre içinde ilk savunmasını yapmıştır. Ek.6,7,8
Danıştay Beşinci Dairesi, 5.6.1997 tarih ve E: 1997/129 sayılı kararında,
“Davacının anılan tüzük hükmüne ve kendisinin başmüfettişliğe atanmasına ilişkin işleme yönelik iddiaları yürütmenin durdurulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Belirlenen tüzük hükmünün incelenmesinden anlaşılacağı üzere, müfettiş kariyeri bulunmayan başkan yardımcısı, Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı ve üyeleri Mushafları İnceleme Kurulu Başkanı, daire Başkanı, hukuk müşaviri, din hizmetleri müşaviri kadrolarında belli süre çalışmış ve maddede öngörülen okullardan mezun olan kişilerin ancak başmüfettişliğe atanmaları konusunda idareye yetki verilmiş olup, atanacak kamu görevlilerinin, çalışma süresi, eğitim düzeyi ve atanabileceği kadro (Başmüfettişlik) yönünden idare bağlı yetki içinde bulunmaktadır.
İdareye istisnai olarak tanınan bu yetkinin sınırlarını genişleterek müfettişliğe atama yapılması tüzüğün bu hükmüne açık aykırılık teşkil etmektedir.
Belli şartlarda Başmüfettişlik kadrolarına atama yetkisine sahip olan İdarenin alt derecedeki müfettişlik kadrosuna atama yetkisine sahip olduğu düşünülebilirse de, bu halde idarenin örneğin başmüfettiş kadrosu bulunmadığı veya atanacak kişinin kazanılmış hak derecesinin başmüfettiş kadrosuna uygun olmadığı durumlarında bu kişiyi önce müfettiş kadrosuna atayarak yetkisini kamu yararı amacı dışında kullanması yolu açılmış olur ki böyle bir uygulamayı tüzüğün açık hükmüyle bağdaştırmak olanaklı değildir.
Açıklanan nedenlerle, Diyanet İşleri Başkanlığı Teftiş Kurulu Tüzüğünün 13. maddesi ile davacının Başmüfettişliğe atanmasına yönelik işlem yönünden olayda 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27/2. maddesinde öngörülen konuların bulunmaması nedeniyle yürütmenin durdurulması hakkındaki işlemin reddine oybirliği ile; Diyanet İşleri Başkanlığı Teftiş Kuruluna kariyer dışından müfettiş atanmasına ilişkin, 20.1.1997 günlü, 45 sayılı işlem yönünden olayda 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 4001 sayılı Kanunla değişik 27/2. maddesinde öngörülen koşullar gerçekleştiğinden yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne oyçokluğu ile 5.6.1997 tarihinde karar verildi.” denilmiştir.
Ek.9,9/1,2,3,4.
Diyanet İşleri Başkanlığı da Danıştay Beşinci Dairesince verilen 5.6.1997 tarih ve 1997/129 sayılı …’nun müfettişliğe naklen atanması ile ilgili işlemin yürütülmesinin durdurulmasına dair kararı yerine getirerek …’nu 29.7.1997 tarih ve 1247 sayılı olurla tekrar Başbakanlık Vaizliğine iade etmiştir. Ek.10.11.
Ancak Diyanet İşleri Başkanlığında daire Başkanlığı ve yurtdışı din hizmetleri müşavirliği görevlerinde bulunup önce Başbakanlık Vaizliğine daha sonra da Devlet Bakanı oluru ile, Başmüfettişlik müktesebi olanın, alt bir görev olan müfettişlik için de, müktesebi olacağı düşünülerek sözkonusu Tüzüğün 13 üncü maddesi ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 71 ve 76 ncı maddeleri gereğince Diyanet İşleri Başkanlığı müfettişliğine …’ndan başka naklen ataması yapılanlardan;
a) …, Moskovada Din Hizmetleri müşaviri iken buradaki hizmetini tamamladığından önce Başkanlık Vaizliğine daha sonra da 7.2.1997 tarih ve 141 sayılı Devlet Bakanlığı oluru ile;
b) …, Türkmenistan’da Din Hizmetleri müşaviri iken buradaki hizmetin tamamladığından önce Başkanlık Vaizliğine daha sonra da 7.2.1997 tarih ve 141 sayılı Devlet Bakanlığı oluru ile;
Diyanet İşleri Başkanlığı müfettişliğine naklen atamaları yapıldığı halde benzeri işlemle ilgili açılan iptal davasında … ile ilgili nakil işlemi dava konusu yapıldığı halde bunlarla (… ve …) ilgili nakil işlemlerinin dava konusu yapılmadığı ve … hakkında verilen “işlemin yürütülmesinin durdurulması” kararının da, münferit bir olayla ilgili olduğunu düşünerek … ile …’ın Diyanet İşleri Başkanlığı müfettişliğinde bırakılmaları; Ya da Danıştay Beşinci Dairesince verilen “işlemin yürütülmesinin durdurulması kararını, kıyas yaparak hukuka aykırı olduğu mahkeme kararı ile belirlenmiş işleme benzer diğer işlemler hakkında da uygulanması gerektiğinden bahisle … ile …’ın müfettişlikten alınarak Başkanlık Vaizliğine atanmaları; Ek.11,11/1.
Ayrıca İsviçre Din Hizmetleri müşaviri iken önce Başbakanlık Vaizliğine daha sonra Diyanet İşleri Başkanlığı müfettişliğine naklen atanan …’in daha sonra da Devlet Bakanlığının 27.12.1996 tarih ve 1697 sayılı oluru ile, “Diyanet İşleri Başkanlığı Teftiş Kurulu Tüzüğü”nün 21 inci ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 76 ncı maddesi gereğince, müktesebi olan Başmüfettişliğe naklen atanmış olması, ilgilinin daha önce Başkanlık Vaizliğinden müfettişliğe yapılan nakil işleminin hukuki durumunda herhangi bir değişiklik yapıp yapmadığı, Ek.12.12/1
Hususlarında tereddüde düşüldüğünden 2575 sayılı Danıştay Kanununun 23 üncü maddesinin (a) bendi uyarınca Danıştayca incelenerek bu konudaki görüşün bildirilmesini tensip ve takdirlerinize arz ederim.” denilmekte olduğundan konu incelenerek;
Gereği Görüşülüp Düşünüldü :
İstişari düşünce istemi, İdari Yargı yerince verilen bir kararın, dava konusu işleme benzer ve dava konusu yapılmamış olan işlemler yönünden de uygulanıp uygulanmayacağı hususunda düşülen duraksamanın giderilmesine ilişkindir.
Bilindiği üzere, yüksek mahkemelerin içtihatları birleştirme kararları yargı organlarını ve idareyi bağlayan kararlardır. İdare, benzeri olaylarda bu kararlar yönünde işlem tesisine zorunlu bulunmaktadır.
Bunun dışındaki kesin yargı kararları ise, yalnızca tarafları bağlayan kararlardır. İdare, benzeri olaylarda bu yargı kararları doğrultusunda işlem tesisi zorunda olmamakla birlikte, bu olaylar hakkındaki yargı kararları yerleşik hale gelmiş ise artık, idareler açısından bu kararlar emsal alınmayı gerektiren kararlardır. İdarenin, benzeri olaylarda yerleşik hale gelmiş yargı kararları doğrultusunda hareket etmesi, hukuka bağlı ve saygılı olmasının bir gereği olduğu gibi, lüzumsuz davaların açılmasını önlemesi bakımından ve dava ekonomisi açısından da uyulması gereken bir kural olmalıdır.
Bu nedenle, idari yargı yerince verilen bir kararın, dava konusu işleme benzer ve dava konusu yapılmamış olan işlemler yönünden de emsal alınmasında hukuksal bir engel bulunmadığı sonucuna varılmakla dosyanın Danıştay Başkanlığına sunulmasına 24.9.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.