Danıştay Kararı 1. Daire 1996/99 E. 1996/105 K. 20.05.1996 T.

1. Daire         1996/99 E.  ,  1996/105 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BİRİNCİ DAİRE
Esas No : 1996/99
Karar No : 1996/105

Danıştay ve idare mahkemelerince verilen ” … davalı idarenin birinci savunması alınıp yeni bir karar verilinceye kadar…” ya da “… ara kararı cevabı alındıktan veya cevap süresi geçtikten sonra dosya yeniden incelenip bir karar verilinceye kadar…” yürütmenin durdurulması isteminin kabulü şeklindeki kararlar üzerine, davalılarca 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28 inci maddesi uyarınca işlem tesis edilmesinin zorunlu olup olmadığı hususu ile bu kararlara karşı davalıların itiraz hakkı olup olmadığı hususunda düşülen duraksamanın giderilmesine yönelik istişari düşünce istemine ilişkin Başbakanlığın 6.5.1996 günlü ve B.02.0.KKG/174-152/1882 sayılı yazısına ekli Maliye Bakanlığının 28.4.1996 günlü ve B.07.0.PER.0.25/020700 sayılı yazısında aynen:
“Danıştay ve İdare Mahkemeleri tarafından “… davalı idarenin birinci savunması alınıp yeni bir karar verilinceye kadar…” ya da “… ara kararı cevabı alındıktan veya yanıt süresi geçtikten sonra dosya yeniden incelenip bir karar verilinceye kadar yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne…” şeklinde verilen kararlar üzerine, İdarelerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesi uyarınca işlem tesis edip etmeyeceği hususu ile bu tür kararlara karşı idarelerin itiraz hakkı olup olmadığı hususunda düşülen tereddütün giderilebilmesi için konunun istişari görüş alınmak üzere Danıştay Başkanlığına iletilmesi ilgi (a) yazımızla istenilmiş, cevaben alınan ilgi (b) yazınızda ise;
Yargı mercilerinde görülmekte olan davalar ya da yargı yerlerince karara bağlanmış konular ile ilgili olarak istişari nitelikte görüş bildirilmesinin mümkün olmadığı ve yargı yerlerince verilen bir kararın uygulanmasında düşülen duraksamanın giderilmesi konusunda görev ve yetkinin de, istem üzerine kararı veren yargı yerlerine ait bulunduğu yolunda Danıştay 1. Dairesince verilmiş muhtelif kararların mevcut olduğu,
Mütalaa isteğinin konusunu teşkil eden hususların da Danıştay tarafından bu yönde değerlendirileceği sonucuna varıldığı bildirilmek suretiyle yazımızın Danıştay Başkanlığına intikali sağlanmamıştır.
Ancak, 14.2.1996 gün ve B.07.0.PER.25/9016 sayılı yazımızda da açıkça belirtildiği üzere, 1.3.1996 gün ve B.02.0.KKG/174-152/583 sayılı yazınızda bildirilen görüş doğrultusunda ilgili yargı mercileri nezdinde başvuruda bulunulmuş, ancak herhangi bir sonuç alınamamıştır. Hatta Danıştay nezdinde, yapılan işlem sonucundan bilgi verilmesi istenildiğinde, Danıştay ilgili dairesince verilmiş bir karar yerine tek hakim tarafından imzalanan 28.3.1994 gün ve E: 1993/7859 sayılı yazı gönderilmiş, söz konusu yazıda ise ilgi “a” yazımızda da belirtmiş olduğumuz gibi, Yürütmenin durdurulması isteminin kabulü ya da reddi niteliği taşımayan kararlara itiraz olanağı bulunmadığı, bu nedenle Dairelerince verilen yürütmenin durdurulması isteminin idaremizin birinci savunması alınıp yeni bir karar verilinceye kadar kabulüne ilişkin 2.12.1993 gün ve E:1993/7859 esas sayılı karara yaptığımız itirazın Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun yerleşmiş içtihadına göre incelenmeksizin reddedilmekte olduğundan anılan kurula gönderilmediği belirtilmiştir.
Görüldüğü üzere idaremize işlem tesis etme yükümlülüğü getiren kararlara karşı hukuki müdahale hakkımız kullandırılmadığı gibi, yapılan işlem sonucunun bildirilmesi istemimize karşı verilen cevap da yargı kararı niteliği taşımadığından başvurularımıza karşı verilen cevabın yeterli olmadığı düşüncesi ortaya çıkmaktadır.
Öte yandan idaremizi ve söz konusu kararların “oybirliği” yerine “oyçokluğu”ile verilmiş olduğu da göz önünde bulundurulduğunda yargı organlarında görevli personeli de tereddüte düşüren gerekçesiz kararların bundan sonra da verilebileceği,
Yapılan itirazların yine gerekçesiz olarak ya da yeterli olmayan gerekçelerle reddedilebileceği,
Bu durumda ise adalet dağıtmakla görevli yargı yerlerinden yeterince adil kararlar sadır olmayacağı da dikkate alınarak, konunun önceki yazımız da eklenmek suretiyle Danıştay Başkanlığına intikalinin sağlanmasının yerinde olacağı düşünülmektedir.” denilmekte olduğundan konu incelenerek;
Gereği Görüşülüp Düşünüldü :
Anayasa’nın 138 inci maddesinde,” Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez ” denilmekte,2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28 inci maddesinde de, Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idarenin gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu ve bu sürenin hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemiyeceği öngörülmektedir.
Bu maddelere göre, idari mahkemelerce verilen esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararların tebliğ edildikleri tarihten itibaren idarece, hukuki ve maddi koşulların elverdiği ölçüde en kısa sürede uygulanmaları gerekmekte ve bu sürenin hiçbir şekilde otuz günü aşmaması zorunlu bulunmaktadır.
Sözkonusu 28 inci maddede, “… yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlar…” denildiğine göre, dava konusu işlemin yürütülmesinin durdurulmasına yönelik “… davalının savunması alınıp yeni bir karar verilinceye…” ya da “… ara kararı cevabı alındıktan veya cevap süresi geçtikten sonra bir karar verilinceye kadar yürütmenin durdurulması isteminin kabulü…” yolundaki kararlar üzerine de, davalı idarelerce Kanunda öngörülen ve açıklanan esaslar çerçevesinde işlem tesis edilmesinin zorunlu olduğu kuşkusuzdur.
İstişari düşünce isteminin, “… savunmanın alınmasına …” veya “… ara kararı cevabı alındıktan sonra yeniden karar verilinceye kadar …” yürütmenin durdurulması kararlarına karşı davalı idarelerinin itiraz hakkı bulunup bulunmadığı hususuna ilişkin kısmına gelince:
Danıştayın yerleşik kararlarına göre, yargı yerlerinde görülmekte olan veya karara bağlanmış bulunan davalarla ilgili olarak istişari nitelikte görüş bildirilmesine olanak bulunmadığından, anılan kararlara karşı davalı idarelerin itiraz hakkı olup olmadığını belirlemeye, yapılacak başvuru üzerine görevli yargı yerleri yetkilidir.
Açıklanan nedenlerle, Danıştay ve idare mahkemelerince verilen “… idarenin birinci savunması alınıp yeniden karar verilinceye…” ya da ” … ara kararı cevabı alındıktan veya cevap süresi geçtikten sonra bir karar verilinceye kadar…” yürütmenin durdurulması isteminin kabulü şeklindeki kararlar üzerine, idarenin işlem tesis etmek zorunda olduğu ve bu kararlara karşı itiraz hakkı olup olmadığını belirlemeye ise görevli yargı yerlerinin yetkili bulunduğu sonucuna ulaşılarak dosyanın Danıştay Başkanlığına sunulmasına 20.5.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.