Danıştay Kararı 1. Daire 1996/16 E. 1996/47 K. 29.02.1996 T.

1. Daire         1996/16 E.  ,  1996/47 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BİRİNCİ DAİRE
Esas No : 1996/16
Karar No : 1996/47

3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun bazı hükümleri ile bu Kanuna dayanılarak yürürlüğe konulmuş bulunan Yönetmeliklerin uygulanmasında düşülen duraksamanın giderilmesi amacıyla istişari düşünce istemine ilişkin Başbakanlığın 12.1.1996 günlü ve Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü B.02.0.KKG/174-143/179 sayılı yazısı ekindeki Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğü B.09.0.TAU.0.15.00.00/000096062-00085 sayılı yazısında aynen:
“Bilindiği üzere 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun bazı maddeleri 11 Temmuz 1992 tarih ve 21281 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 3830 sayılı Kanunla değiştirilmiş ve buna ilişkin Yönetmelik de 13 Ekim 1992 tarih ve 21374 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
3830 sayılı Kıyı Kanunu’nun 4. maddesi ile sahil şeritlerinin en az 100 m. genişliğinde belirlenmesi, Kanunun geçici maddesi ile de kısmen veya tamamen yapılaşmamış alanlarla ilgili imar planı revizyonlarının Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 1 yıl içinde tamamlanacağı hüküm altına alınmıştır.
Ancak, 3830 sayılı Kanun ile hiç bir ayrım tanımından hem kent, hem kırsal alanlarda üstünde kısmi yapılaşma olmayan adalarda, sahil şeridinin 100 m. olarak belirlenmesi uygulamada sorun yaratmıştır.
Yerel yönetimlerle imar uygulamalarını birlik ve beraberlik içinde yürütülmesi için yönlendirme ve görüş verme görevine sahip olan Bakanlığımız; yerleşik alanlardaki sorunların çözümü için 3830 sayılı Kanuna ilişkin Yönetmeliğin bazı maddelerini değiştirmiş ve “Kıyı Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yönetmelik” 30.3.1994 tarih ve 21890 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
30.3.1994 tarihli Yönetmelikte yer alan kısmi yapılaşma tanımı 13.10.1992 tarihli Yönetmelikten özünde farklı olmayıp,11.7.1992 tarihinden önce onaylanmış imar planları içinde kalan imar adaları üzerinde yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan plan ve mevzuata uygun olarak tamamlanmış yapılar ile ruhsat alınarak en az subasman seviyesinde inşaatı tamamlanmış yapıların bulunduğu parsellerin sayısının veya kullanılan toplam taban alanının imar adasındaki toplam parsel sayısının veya toplam taban alanının yüzde ellisinden fazla olması durumudur.
Ancak, 13.10.1992 tarihli Yönetmelikte, hem kentsel hem kırsal alanlardaki sahil şeridinin, üzerinde yapı olmayan imar adalarında 100 metre olarak belirlenmesinin, özellikle yoğun yapılaşmış kent merkezlerinde kısmi yapılaşmanın imar adası bazında tanımlanmasının, kıyı ve sahil şeritlerinin toplam yararına kullanımı genel ilkesine bir katkıda bulunmayan bazı küçük ve anlamsız boşluklar meydana gelmesini, plan bütünlüğünün ve cephe hattının bozulmasına yol açacağı gözlenmiş ve Yönetmeliğin 4 üncü maddesinde yer alan “Kısmi Yapılaşma” tanımı yeniden irdelenerek 30.3.1994 tarihli Yönetmelik ile plan türü esas alınarak farklı değerlendirmeler yapılması öngörülmüşrür.
Buna göre, 30.3.1994 tarihli Yönetmeliğin 1 inci maddesinin (b) bendinde, 11.7.1992 tarihinden önce onaylanmış meskun ve gelişme alanlarını kapsayan yerleşmenin mevcut ve projeksiyon nüfusuna dayalı gerekli tüm kullanım ve fonksiyonlarını içeren kentsel ve kırsal uygulama planlarına konu alanlarda, kısmi yapılaşmanın, bu planların sahil şeridine giren kesiminin bütününde hesaplanacağı belirtilmektedir. Diğer bir deyişle planın sahil şeridi kesimindeki her imar adası teker teker değil tümden değerlendirilecektir.
Bu tür tümden bir değerlendirme sonucu bir kentin meskun kıyısal alanında yapılaşma çoğunlukla tamamlandığı için arada kalan boş adalarda da kısmi yapılaşmanın yeni tanımı uyarınca 100 metre çekme mecburiyeti kalkmakta, plandaki, kıyıdan çekme mesafelerine ve cephe hattına uyulması gerekmektedir.
3830 sayılı Kıyı Kanununun diğer bir özelliği geçici madde ile tanımlanan kısmen veya tamamen yapılaşmamış alanlarda 1 yıl içinde imar planı revizyonunun yapılması hükmüdür.
Buna ve 13 Ekim 1992 tarihli Yönetmeliğe göre yerel idareler 1 yıl içinde planların kıyı kesiminde yer alan tüm adaları teker teker değerlendirecekleri ve kısmen veya tamamen yapılaşmamış adalarda sahil şeridini 100 m. olarak belirleyen bir revizyon planı yapacaklardır.
Bu tür bir revizyon planını yapmış belediyeler, 30.3.1994 tarihli Yönetmelik çıktıktan sonra, son geçerli planlarının onayladıkları revizyon planı olması ve bu planda 100 metrelik sahil şeridi düzenlenmiş bulunması nedeniyle 30.3.1994 Yönetmeliğinin getirdiği “uygulama planında kıyı kesimindeki tüm adaların birlikte değerlendirilmesi” prensibini uygulayamaz hale gelmektedirler.
Böylece, 1 yıl içinde kıyı şeridine ilişkin plan revizyonlarını 13 Ekim 1992 tarihli Yönetmeliğe göre yapmış yerel yönetimler ile bu işlemi yapmakta gecikmiş, dolayısıyla 30 Mart 1995 tarihli Yönetmeliği’ni uygulayabilecek yerel yönetimler arasında bir eşitsizlik meydana gelmektedir.
Bu nedenle Bakanlığımıza yapılan çeşitli başvurularla 13.10.1992 Yönetmeliğine göre kıyıda plan revizyonu yapmış belediyeler de 30 MART 1994 Yönetmeliğinden yararlanmak istemektedirler.
Ancak, genel imar mevzuatı açısından son geçerli plan olan revizyon planlarının yok sayılarak yürürlükte olmayan eski imar planı temel alınıp 30 MART 1994 Yönetmeliğine göre kısmi yapılaşma hesaplanması, dolayısıyla sahil şeridi derinliğinin belirlenmesi konusunda Bakanlığımızda bir tereddüt hasıl olmuştur.
Ancak, Yönetmelik değişikliği ile meydana gelen eşitsizliğin giderilmesinde yarar görülmektedir.
Diğer bir tereddüt ise, Kanunun geçici maddesindeki ifadeden kaynaklanmaktadır.
Geçici Madde kıyı alanlarındaki imar planlarının Kıyı Yasasına uygun hale getirilmesi için 1 yıl içinde revizyon yapılmasını öngörmektedir.
Bu hükmün yorumunda 1 yıllık sürenin bir ivedilik sağlamak üzere mi konduğu, yoksa 1 yıldan sonra revizyon yapılamayacağının mı ifade edildiği konusunda tereddüt vardır.
İkinci şıkkın doğru olduğu durumda, 11 Temmuz 1992 tarihinden itibaren bir yıllık süre içinde (11 Temmuz 1993 tarihine kadar) yapılan revizyonların geçerli olduğu, daha sonra yapılan revizyon planlarının ise geçerli olamayacağı iddia edilmektedir.
Bu noktadaki değişik yorumlardan hangisine itibar edileceği konusunda tereddüt hasıl olmuştur.
Bu nedenle, 2575 sayılı Danıştay Kanununun 23 üncü madde (c) bendi uyarınca bu iki hususta Danıştay Başkanlığının istişari görüşlerinin alınmasına ihtiyaç duyulmuştur.
Gereği tensiplerinize arz olunur.” denilmektedir.
Dairemizce yapılan çağrı üzerine gelen Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdür vekili …, Hukuk Müşaviri …’ın açıklamaları dinlendikten, dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin;
Gereği Görüşülüp Düşünüldü :
İstem, 3830 sayılı Kanunun geçici maddesinde öngörülen 1 yıl içinde 13.10.1992 tarihli Yönetmeliğe göre plan revizyonlarını yapmış yerel yönetimlerin, bu revizyon planlarını yapmakta gecikmiş olmaları nedeniyle 30.3.1994 tarihli Yönetmeliği uygulayabilecek yerel yönetimler gibi bu yönetmelikten yararlanıp yararlanamayacakları ve söz konusu geçici maddede revizyon planları yapılması için belirli 1 yıllık sürenin niteliği ile ilgili olarak uygulamada düşülen duraksamanın giderilmesine ilişkin bulunmaktadır.
3621 Sayılı Kıyı Kanununun 4 üncü maddesinde yer alan “Sahil Şeridi” tanımı, 11.7.1992 tarihli ve 21281 Sayılı Resmi Gazete’de de yayımlanan ve yayım tarihinde yürürlüğe giren 3830 Sayılı Kanunla “Kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde yatay olarak en az 100 metre genişliğindeki alanı” ifade eder biçimde değiştirilmiş, kıyı alanlarındaki imar planlarının bu değişikliğe uyumlu hale getirilmesi için Kanunun geçici maddesinde de, kısmen veya tamamen yapılaşmamış alanlarla ilgili imar planı revizyonlarının Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 1 yıl içinde tamamlanacağı belirtilmiş ve buna ilişkin olarak Kıyı Kanununun uygulanmasına Dair Yönetmelik’te yapılan değişiklikte 13.10.1992 tarihli ve 21374 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur.
Söz konusu Yönetmelikte, kısmi yapılaşma, “11.7.1992 tarihinden önce onaylanmış uygulama imar planlarındaki imar adalarında yer alan parsellerde, yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan plan ve mevzuata uygun olarak tamamlanmış veya ruhsat alınarak en az subasman seviyesinde inşaatı tamamlanmış yapıların sayı ve/veya taban alanı itibariyle yüzde elliden fazla olması durumudur” biçiminde tanımlanmıştır.
İstem yazısında da değinildiği üzere, gerek 3830 sayılı Kanun gerek Yönetmelikte, hiçbir ayrım olmaksızın hem kent, hem kırsal alanlarda üstünde kısmi yapılaşma olmayan imar adalarında, sahil şeridinin 100 metre olarak belirlenmesinin, özellikle yoğun yapılaşmış kent merkezlerinde kısmi yapılaşmanın ada bazında tanımlanmasının kıyı ve sahil şeritlerinin toplum yararına kullanımı genel ilkelerine bir katkısı bulunmayan bazı boşluklar meydana gelmesine, plan bütünlüğünün ve cephe hattının bozulmasına yol açtığı gözlenmiş ve uygulamada ortaya çıkan bu sorunların giderilmesi amacıyla Yönetmeliklerde yer alan ve yukarıda belirtilen “Kısmi Yapılaşma” tanımı plan türlerine göre yeniden belirlenmiş ve buna ilişkin Yönetmelikte 30.3.1994 tarihli ve 21890 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Bu yönetmelikte ise, kentsel ve kırsal yerleşmelerde, meskun ve gelişme alanlarını kapsamak, yerleşmenin mevcut ve projeksiyon nüfusuna dayalı gerekli tüm kullanım ve fonksiyonlarını içermek üzere hazırlanmış ve 11.7.1992 tarihinden önce onaylanmış uygulama imar planlarına konu alanlarda, kısmi yapılaşmanın, bu planların kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde 100 metrelik bandı içerisinde kalan kesimindeki imar adalarının bütününde hesaplanması öngörüldüğünden, bu durumda bir kentin meskun kıyısal alanında yapılaşma çoğunlukla tamamlandığı için önceki Yönetmelik uyarınca kısmen veya tamamen yapılaşmamış olması nedeniyle arada boş kalan adalarda da 100 metre çekme zorunluğu kalkmakta, böylece plandaki kıyıdan çıkma mesafelerine ve cephe hattına uyulması gerekmektedir.
Görüldüğü üzere, 13.10.1992 tarihli Yönetmeliğe göre, uygulama imar planlarının kıyı kesimindeki imar adalarının tümü teker teker değerlendirilip kısmen veya tamamen yapılaşmamış adalarla ilgili revizyon planları yapılması gerektiği halde,30.3.1994 tarihli Yönetmelik, imar planlarının kıyı kesimindeki tüm adaların birlikte değerlendirilerek revizyon planları yapılmasını öngörmekte ve önceki Yönetmelik gereğince revizyon planlarını yapan yerel yönetimlerin bu Yönetmelikten yararlanamayacaklarına ilişkin bir hüküm taşımamaktadır.
Düzenleyici işlemlerin, düzenledikleri alanlarda aksine bir hüküm içermedikleri sürece, uygulanmaları zorunlu bulunduğundan, 13.10.1992 tarihli Yönetmeliğe göre, revizyon planı yapan yerel yönetimlerin de, 30.3.1994 tarihli Yönetmeliğin öngördüğü niteleme ve koşullara uygun olarak revizyon planlarında gerekli değişiklikleri yapmalarında, imar mevzuatına ve idare hukukunun genel ilkelerine aykırılıktan söz edilemez.
Öte yandan, 3830 sayılı Kanunun geçici maddesinde, “Kısmen veya tamamen yapılaşmamış alanlarla ilgili imar planı revizyonları bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 1 yıl içinde tamamlanır” denilmektedir.
Bu hüküm , sahil şeritlerindeki imar planlarının Kanuna uyumunu sağlamak için plan revizyonlarının biran önce tamamlanması amacına yönelik olması nedeniyle sınırlayıcı bir nitelik taşımamakta, dolayısıyla kanunda belirli 1 yıllık süreden sonra yapılan revizyon planlarıda geçerli bulunmaktadır. Kaldı ki idare de, 30.3.1994 tarihli Yönetmeliği yürürlüğe koymak suretiyle bu süreden sonra revizyon planları yapılmasına olanak tanımıştır.
Açıklanan nedenlerle, 3830 sayılı Kanunun uygulanmasını sağlamak üzere yürürlüğe konulmuş bulunan 13.10.1992 tarihli Yönetmelik gereğince revizyon planlarını yapan yerel yönetimlerin de 30.3.1994 tarihli Yönetmelikten yararlanabileceği ve Kanununun geçici maddesinde belirli 1 yıllık süreden sonra yapılan revizyon planlarının da geçerli olduğu sonucuna varılarak dosyanın Danıştay Başkanlığına sunulmasına 29.2.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.